SPOR - 05 Ekim 2017 Perşembe 12:57

3. Uluslararası Mersin Maratonu hazırlık çalışmaları başladı

A
A
A
3. Uluslararası Mersin Maratonu hazırlık çalışmaları başladı

Bu yıl Aralık ayında 3.

Bu yıl Aralık ayında 3.’sü düzenlenecek olan ’Uluslararası Mersin Maratonu’ için hazırlık çalışmaları başladı. ’Mersin’e koş, Mersin’de koş’ sloganı ile düzenlenecek olan maratonda bu yılki hedefin 50 bin katılımcı olduğu vurgulandı.


3 Aralık 2017 tarihinde yapılacak olan ’3. Uluslararası Mersin Maratonu’ ile ilgili bilgilendirme toplantısı, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirildi. Vali Yardımcısı Mahmut Halal ile Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Gökbel’in de katıldığı toplantıda, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimleri, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, Mersin Üniversitesi, Toros Üniversitesi, İl Sağlık Müdürlüğü ve Emniyet Müdürlüğü yetkilileri de yer aldı.


Vali Yardımcısı Mahmut Halal, geçen yıl oldukça başarılı ve güzel geçen bir maraton yapıldığını hatırlatarak, "Fakat maratonun olduğu gün İstanbul Beşiktaş’ta bir patlama olmuştu. Buna rağmen oldukça verimli geçen bir organizasyon oldu. İnşallah bu yıl çok daha başarılı bir organizasyon gerçekleştireceğiz. Organizasyonun yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim" dedi.


Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Gökbel ise bu yıl 3.’sü gerçekleştirilecek olan ’Uluslararası Mersin Maratonu’nun 3 Aralık 2017 tarihinde yapılacağını söyledi. Maratonun uzun soluklu bir hazırlık gerektirdiğine işaret eden Gökbel, "İki ayımız kaldı, belki komiteyi ilk defa topladık ama biz bundan önce ön çalışmaları yaptık. Geçen yıl 27 bin civarında katılım vardı. Bu oldukça yüksek bir rakamdı. Çünkü ilkinde bin 100 civarında idi. İkinci de 27 bine çıktı. Bu maratonda hedefimiz 50 bin katılımcı. Bunun için komite üyelerinin ve paydaş kurumların desteğine ihtiyacımız var" diye konuştu.


Mersin Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Şube Müdürü Vedat Yüksel ise geçen yıl gerçekleştirilen ’2. Uluslararası Mersin Maratonu’nda yaptıkları çalışmalar ve bu yıl 3.’sü gerçekleştirilecek olan maratonla ilgili yapacakları çalışmalar hakkında sunum yaptı. Yüksel, bu seneki amaçlarının geçen seneki rakamların çok daha üzerine çıkmak olduğunu vurgulayarak, "Dolayısıyla Uluslararası Mersin Maratonu’nu, tüm şehrin girebileceği, tüm şehrin aidiyet duygusunu gelişebileceği etkinlik haline getirmek. Tabi ki bununla birlikte sporu sevdirmek, bir spor kültürü oluşturmak ve Mersin’in tanıtımına katkıda bulunmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.


Maratonun, bir şehrin tanıtımında çok büyük önem arz ettiğini dile getiren Yüksel, "Örneğin Boston’u kimse bilmiyordur ama Boston Maratonu o şehre ün kattı. Biz yeni doğduk ve şu anda emekleme aşamasındayız. Türkiye’de şu anda bu işi en iyi götüren İstanbul Avrasya Maratonu ve şu an 39.’sunu yapacaklar, onlar 39 yaşında biz henüz 3 yaşındayız. İstanbul maratonu 3 yaşında iken katılımlara baktığınızda çok düşük. 100, 200, 300 civarında. Biz ikinci yılımızda çok ciddi rakamlara ulaştık" şeklinde konuştu.


"Bronz kategori hedefliyoruz"


Maratonun ilk senesinde 5 yıldız aldıklarını, bu yılki hedeflerinin ’bronz kategori’ olduğunu ifade eden Yüksel, bu kapsamda IAAF (Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği) gözlemcilerinin de bu maratonu takip edeceğini ve ayrıca bir doping merkezi ile basın merkezinin de 3. Uluslararası Mersin Maratonu çerçevesinde oluşturulacağını kaydetti.


Geçen yılki para ödülünün toplamda 155 bin lira olduğunu hatırlatan Yüksel, bu yıl ise toplam ödül miktarını 300 bin liraya çıkardıklarını, dağılımın ise önümüzdeki süreçte belirleneceğini söyledi. Yüksel, maraton kapsamında ayrıca bazı sanatçı ve ünlü isimlerle de bir araya geldiklerini ve bu isimleri organizasyona dahil etmeye çalıştıklarını sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Hazine avcıları ahırdan tünel kazarak tümülüsün altını oydu Muş’ta yapısı itibarıyla piramitleri andıran topraktan yığma ve içinde mezar odası bulunan binlerce yıllık tümülüsler, definecilerin tahribatına uğrayarak yok olma ile karşı karşıya kaldı. Muş Ovası’nda yer alan ve antik dönemlere ait önemli yapılardan biri olan Yaygın Çarşı Tümülüsü, altın bulma iddiasıyla hazine avcıları tarafından tahrip edildi. Tarihi ve kültürel değer taşıyan bu tarihi eserin zarar görmesi, kamuoyunda büyük tepki uyandırdı. Tepenin yakınında bulunan bir ahırın içerisinden tünel kazarak tümülüsün altına kadar ilerleyen hazine avcıları, tümülüsün yanı sıra çevredeki diğer tarihi yapıları da tehdit ederek ciddi zararlara yol açtı. Hazine avcılarının izinsiz ve kontrolsüz kazı faaliyetleri, Yaygın’daki tarihi binaya da ciddi zarar verdi. Bu kazılar sırasında, binanın duvarlarında çatlaklar oluşurken temellinde ise ciddi hasarlar meydana geldi. Ahırdan kazılan tünel yağmurun yağması ile çökünce durumu fark eden vatandaşlar jandarma ve AFAD ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, burada yaptıkları çalışmalar neticesinde konu ile ilgili soruşturma başlattı. Tarihi yapılara zarar veren hazine avcılarına tepki gösteren Maşallah Çelik, “Tepenin yakınındaki bir ahırın içinden tünel kazarak binanın altına kadar gelmişler. Yağmurların yağması ile tünel çöktü. Biz de fark ederek jandarmaya haber verdik. Jandarma ve AFAD gerekli incelemelerini yaptı. Burası tarihi bir yer, burayı korumamız lazım. Devletin desteği ile bu hazineciler yakalanmalı. Bina şu an çökme riski yüksek. Hazineciler binanın altını ağaç kütükleriyle destek vermişler. Bu bina ve bu tepe bizler için çok önemli” dedi.
Erzurum Güleç; “1 Mayıs emek ve dayanışma günümüz kutlu olsun” Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Teşkilatlanma Sekreteri Mehmet Güleç, 1 Mayıs gündemiyle ilgili yaptığı basın açıklamasında “1 Mayıs emeğin, emekçinin bayramını en içten dileklerimizle kutlarken alın terinin karşılığını alamayan emekçimizin sesini bu anlamlı günde bir kez daha haykırmak istiyoruz” dedi. Emeklinin, işçinin, memurun toplumun tüm kesimlerinin yaşanan ekonomik kriz ortamında, yüksek enflasyon ve artan geçim sıkıntısı karşısında olumsuz yönde etkilenmeye devam ettiği belirten Güleç, açılmasını şöyle sürdürdü; “Emekli maaşının yetersizliği emeklilerin birçoğunun çocuklarından destek almasına veya onların yanına sığınmalarına, çocuklarının ise artan geçim sıkıntısı ve giderek düşen alım gücü karşısında daha da zorlanmalarına sebep olduğu görülmektedir. Bu duruma büyükşehirlerde artan fahiş kira bedellerini de ekleyince durumun içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülmektedir. Her sektör ve alanda yaşandığı gibi eğitim çalışanları üzerinde de ekonomik sorunların getirdiği yük gün geçtikçe daha da artmaktadır. Eğitim camiasının yığınla çözülmeyi bekleyen meseleleri sorunun bir boyutu iken artan ekonomik darboğazla birlikte yaşanan sıkıntılarda sorunun bir diğer boyutunu oluşturmaktadır. Yaşanan ekonomik buhran karşısında ne emekli öğretmenin aldığı emekli ikramiyesinin değeri kalmıştır ne de emekli öğretmen maaşıyla çocuk okutmak ve evlendirmek mümkün olabilmektedir. Şartların iyileştirilmesi gerekmekle birlikte hâlihazırda görev yapmakta olan ve bilhassa mesleğinde 10 hizmet yılını doldurmamış öğretmenlerimizin maaşlarının düşük oluşu eğitim camiamızın kıymetli emekçileri olan öğretmenlerimizin alın terinin ne kadar ödendiği gerçeğini de ortaya koymaktadır. Asla emeğin karşılığı olmayan ek ders ücretlerine de gerekli zammın yapılması ve büyükşehirlerde görev yapan memura kira desteği verilmesi elzemdir. Öğretmenin mali ve sosyal hakları yok denecek ölçüde emeğinin karşılığını almaktan uzaktır. Alelacele çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yetersiz ve birçok soruna davetiye çıkarıcı nitelikte olduğunu ifade etmiştik. Bu gün gelinen noktada Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun sorunlarla dolu olduğu ortadadır. Öğretmenler Odası’nda gelir dengesizliği oluşmuş ve hatta uçurumlar oluştuğu görülmüştür. Emekçilerimiz emeklerinin karşılığını alabilmeyi beklemekte, sosyal ve ekonomik hakları tanımlanmış, daha adil ve şartları iyileştirilmiş bir meslek kanunu beklemektedir. Çalışan memurlarımızın tamamı bayram ikramiyesinden faydalanmayı beklerken diğer yandan atanmayı bekleyen binlerce meslektaşımızı da hatırlatmayı emeğe saygının bir gereği olarak gördüğümüzü beyan etmek isteriz. Zira o kadar yıl okuyup, puanlarını alıp atanmayı bekleyen meslektaşlarımızın da biran evvel okullarına, öğrencilerine kavuşmalarını temenni ediyoruz. 9 aydır bekletilen ve mülakatın kaldırılacağına ilişkin söz verilen öğretmenlerimizin kontenjanlarının biran evvel gönülleri rahatlatacak bir sayıyla ilan edilmesini arzuluyoruz. Üniversitelerde görev yapmakta olan üniversite idari personelinin (GİH, THS, YHS, SHS, 4/B Sözleşmeli) en temel haklardan biri olan tayin/nakil hakları olmaksızın çalıştırılması 21. Yüzyılda kabul edilebilir bir durum değildir. Üniversitelerde görev yapan tüm personelin tayin hakkı için Üniversiteler Arası Atama ve Yer Değişikliği Yönetmeliği’nin hazırlanarak yürürlüğe girmesi gerekmektedir. Bu yönetmelikte yer değişikliğinin şartları, mazeret tayinleri, eğitim hakkı tayini, becayiş vb. düzenlemelerin net bir şekilde ifade edilmesi ve bu düzenlemelerin rektörlerin keyfi kararına bırakılmaksızın, torpil vb. durum söz konusu olmaksızın gerekli tedbirlerin alınması elzemdir. Bu çalışanlarımızla ilgili sürgün maddesi diye bilinen 13-b/4 geçici görevlendirme maddesinin tamamen kaldırılması, eğitim ve öğretim hizmet kolunda verilen zam, tazminat, üniversite ödeneği, teşvik vb. haklardan da faydalanmalarını sağlayacak şekilde yasal düzenlemelerin yapılması elzemdir. Tüm bu sorunların çözümü için TBMM Milli Eğitim Komisyonunu oluşturan vekillerimizi göreve davet ediyoruz. Bizlerde 1 Mayıs günü tüm teşkilatlarımızla birlikte Ankara’da meydanda olacağız. Her alanda emek sarf eden tüm emekçilerimizin bu emeklerinin karşılığını alabilmelerini temenni ediyor, birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs Bayramı’nı kutluyorum. Emekçilerimizin hakları için mücadele etmeye devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum.”