EKONOMİ - 15 Şubat 2018 Perşembe 10:16

Mersin Teknopark teknolojide çığır açıyor

A
A
A
Mersin Teknopark teknolojide çığır açıyor

2005 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan, 2006 yılında ise faaliyete başlayan Mersin Teknopark, artık Ar-Ge çalışmalarının yanında ihracatıyla da dikkat çekiyor.

2005 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan, 2006 yılında ise faaliyete başlayan Mersin Teknopark, artık Ar-Ge çalışmalarının yanında ihracatıyla da dikkat çekiyor. Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz, "Geçen yıl itibariyle yaklaşık 22 milyon doların üzerinde ihracat yaptık. Firmalarımız 200 milyon liranın üzerinde gelir elde etti" dedi.


Mersin Üniversitesi (MEÜ) Çiftlikköy Kampüsü içinde 2005 yılında kurulan ve 2006 yılında faaliyete başlayan Mersin Teknopark, adeta kentin beyni konumunda yer alıyor. Bugüne kadar birçok başarılı Ar-Ge çalışmasına imza atan Mersin Teknopark, artık ihracatıyla da adından söz ettirmeye başladı. Mersin Teknopark ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Genel Müdür Özgür Durmaz, Teknopark’ın 2005 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulduğunu belirterek, "2006 yılında faaliyete başladı. Ancak burası Türkiye’deki teknoparklardan farklı bir şekilde yapılandı. İlin Valisi Mersin Teknopark’ın yönetim kurulu başkanı olarak, faaliyetlerimizin başını çekiyor. Mersin Üniversitesi Rektörümüz, Mersin Ticaret ve Sanayi Odamız, Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgemiz, Akdeniz İhracatçılar Birliğimiz ve Tarsus Ticaret Odamızın ortaklığında kurulmuş bir yapıyız. 2006 Aralık ayından itibaren firma kabulüne başladık. Bugün itibariyle 78 firmasıyla faaliyetlerini yürüten ve yüzde yüz dolulukta bir teknoparkız" diye konuştu.



"Teknoparklar içinde 4’üncü sıradayız"


4691 sayılı yasanın öncelikli olarak bilişim sektörüne, akademisyenlere, Ar-Ge yapacak girişimcilere ve işletmelere destek mekanizmasını çalıştırdığını vurgulayan Durmaz, "Bu sürecin doğal sonucu olarak yüzde 65 civarında bilişim firmasıyla faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bunun yanında ihtisas bir teknopark değiliz multidisipliner çalışıyoruz. Makine, sağlık, ambalaj, tasarım, gıda, medikal, elektronik, otomotiv ve destek mekanizması gibi süreçlerde firmalarımız faaliyetlerini yürütüyorlar. Bu firmalarımızda şu anda 560’ın üzerinde Ar-Ge çalışanımız var. Dolayısıyla Mersin’in beyniyiz diyebiliriz. Türkiye’de bugün itibariyle 71 teknoloji geliştirme bölgesi ilan edilmiş durumda. Bunların 56 tanesi şu anda faaliyetle. 2016 verileri 2017 Kasım ayında Bakanımız tarafından açıklandı. Mersin Teknopark olarak faal olan teknoparklar arasında 4’üncü sırada yer alıyoruz. Tabi bu hem yönetimimizin hem de firmalarımızın gücünden hem de bizim onlara sunduğumuz imkanlardan kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.



"22 milyon doların üzerinde ihracat gerçekleştirdik"


Türkiye’de ve dünyada teknoloji ihracatının çok kıymetli olduğunun altını çizen Durmaz, "Firmalarımız geçen yıl itibariyle yaklaşık 22 milyon doların üzerinde ihracat yaptılar. Tabi bu rakamlar daha kesin rakamlar değil. Yılın çok başındayız. Dolayısıyla rakamlar çok daha yukarıda da değerlendirmelere yer bulacaktır. 200 milyon liraya yakında gelir elde ettiler. Dolayısıyla bu sadece Ar-Ge süreçlerinden kaynaklanan, üretim bandının dahil olmadığı bir Ar-Ge miktarıdır. Firmalarımızın gelirlerinin bir kısmı da fikri mülkiyet haklarından kaynaklanıyor. Teknopark bünyesinde kuruluşundan bugüne 180 civarında fikri mülkiyet hakları da bulunmaktadır" ifadelerini kullandı.


Projelerle büyüyen bir teknopark olduklarına dikkat çeken Durmaz, "Biz projelerle büyüyen bir teknoparkız. Firmalarımızı da bu noktada büyütmeye gayret ediyoruz. Firmalarımızın büyüme süreçlerinde onlara verdiğimiz destekler zaten yasanın destekleri. Yüzde 100 dolu olmamız sebebiyle de firmalarımız için fiziki alanlar üretmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla yeni bir alan sürecimiz başladı. Onunla ilgileniyoruz. Firmalarımızı ön kuluçkadan başlayarak, kuluçka, büyüme ve Ar-Ge süreçlerine ulaşana kadar ki bütün çalışmalarına destek olmaya devam ediyoruz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’daki su kesintisine vatandaştan tepki "Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Ankara’nın Sincan ilçesinde yaşanan uzun süreli su kesintileri nedeniyle vatandaşlar mağdur olduklarını belirterek yetkililere çağrıda bulundu. Sincan ilçesine bağlı Yenikent Mahallesi’nde son zamanlarda yaşanan su kesintileri vatandaşların tepkisine neden oldu. Günlerdir musluklarından su akmadığını ifade eden mahalle sakinleri, hem günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını hem de yetkililerden yeterli bilgilendirme alamadıklarını iddia etti. Su kesintileri nedeniyle bazı vatandaşlar bidonlarla çevre bölgelerdeki çeşmelere giderek ihtiyaçları için bidonlara su doldurdu. Öte yandan vatandaşlar, yetkililerden soruna çözüm için çağrıda bulundu. "Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar" Yaklaşık 11 yıldır Yenikent’te yaşayan Ahmet Aslan, "Bu son 2 aydır sularımızda ciddi anlamda sıkıntı var. Basınç verilmiyor. Bununla birlikte çok ciddi kesintiler var. Cuma gününden belli suyumuz yok. Arıyoruz muhatap bulamıyoruz. Çağrı merkezleri kapalı. Biz burada yaşayanlar olarak belli bir yaşta insanlarız. Halkla ilgilenin. Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar. Şimdi suyumuz 4 gündür verilmiyor, muhatap bulamıyoruz. Bizlerle ilgilenen yok. Acil bir şekilde sorunu çözmek için ilgililerin ilgilenmesi gerekiyor. Bu ne kadar sürecek? Ne zaman gelecek? Hiçbir bilgi sahibi değiliz. Ne yapacağız biz? Hayatımızı idam ettirmek için suya ihtiyacımız var. Önce dediler ki rutin bir kesik olacak. Daha sonra Çamlıdere’den gelen bir pompada bir arıza varmış, daha sonra söylüyorlar bunu. Onunla ilgiliymiş. Peki sırf burayla mı ilgili? Fatih’de, Sincan’da akıyor, hatta ve hatta Yenikent’te benim kızım 300 metre aşağıda oturuyor. Çok da az olsa akıyor. Burayı özellikle cezalandırmak mıdır, nedir, ne söyleyeyim artık? İlgilenen yok" ifadelerini kullandı. "Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Aynı zamanda suyu parayla aldıklarını ve emekli olduklarını ifade eden Aslan, "Biz burada belli bir gelir seviyesi olan insanlarız. Ne zamana kadar karşılayacağız biz bunu? İnanın şimdi komşumdan rica ettim. Eğer bulabilirsek 50-60 kilometre uzaklıkta hayrata gideceğiz. Bidon toparladık ama kaç gün gidecek bu? Bunu kaç gün yapacağız, biz genç değiliz ki. Çoluğu çocuğu olanlar var burada. Büyükşehir’in bu sorunu çözeceğine inancımız kalmadı. Çünkü halktan kopuk hareket ediyorlar. Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı. Atıl orada duruyor, bu halkın sorunlarını çözün öncelikle. Bizim bu su ihtiyacımızın bir an evvel çözülmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim?" Yenikent’e 6 ay önce taşındığını belirten Gökhan Arslan, "Son 4 gündür bayağı sıkıntı yapmaya başladı. Çünkü sular sürekli kesiliyor. Gelip gittiği oluyor ama çok az geldiği için hiçbir şekilde kullanamıyoruz. Bize faydası yok. Mesajları takip ediyoruz ya da sosyal medyadan bakıyoruz. Saat 11.00’de gelecek diyorlar, gece 3.00’e kayıyor. Bu sefer hani gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim? Çamaşırları mı, bulaşıkları mı yıkayacağım diye bekliyor insan. Su çok az geldiği için hiçbir şeyi de yapamıyoruz. İhtiyaçlarımıza gidilemiyoruz. Takdir edersiniz ki taşıma suyuyla da değirmen dönmüyor. Marketten al, şuradan al, buradan al. Sonuçta bu mağduriyetin giderilmesi lazım. Mesajlarda ya da aradığımızda söyledikleri işte ya boru hattında sıkıntı var diyorlar. Tamirat, tadilat diyorlar ya da basıncı düşük diyorlar. Yeni taşındık, yuvamız oldu diye sevindik ama bu sefer de sıkıntılar bitmiyor" şeklinde konuştu. "Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz" Bidonlara su doldurmak için Sincan’ın Kesiktaş ilçesinde bulunan bir çeşmeye gelen Sultan Kayabaşı, "Buranın bahçeleri bu suyu alıyorlar. 1 ay önce geldim gürül gürül akıyordu. Bu halk böyle mağdur oluyor. Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz. Bir belediyenin el atmasını isterim yani. Bu suya bir bakmasını isterim. Gelemeyen işte çeşmeden kullanıyor, hep içme suyu alıyor ama biz geliyoruz. Böyle saatlerce bekliyoruz işte. Belediye başkanımız buna bir el koysun. Burada bir milleti mağdur etmesin" dedi. "15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz" Ellerinde bidonlarla su doldurmak için gelmiş bir diğer vatandaş Duran Aydoğdu ise şu ifadelere yer verdi: "Cuma gününden beri suyumuz yok. Çok sıkıntıdayız. 15-20 bidon götürüyoruz. Yemek yapıyoruz, içmeye kullanıyoruz, abdest almaya kullanıyoruz. Sıkıntımız böyle. 15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz. Tadilat varmış, ondan kesikmiş. Kurtboğazı’ndan şebeke gelecekmiş. Buraya 2 gün daha su gelmeyecek diyorlar."
Kastamonu Binanın 14’üncü katından düşerek ölen kadının nişanlısı beraat etti Kastamonu’da apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybeden kadının nişanlısı, cinayet şüphesiyle hakkında açılan davada beraat etti. Olay, 27 Şubat 2025 tarihinde Kuzeykent Mahallesi Kazım Karabekir Caddesi’nde bulunan bir sitede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 30 yaşındaki Eser Mumcuoğlu, sitede oturduğu apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybetti. Olayın ardından aynı evde ikamet eden ve olay sırasında birlikte alkol aldıkları tespit edilen Eser Mumcuoğlu’nun nişanlısı S.Ö., gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklanan S.Ö. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’kadına karşı kasten öldürme’ suçundan dava açıldı. Davanın görülen karar duruşmasında tutuksuz yargılanan S.Ö. ve avukatı hazır bulundu. "Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim" Duruşmada son kez savunma yapan S.Ö., "Mütalaayı kabul etmiyoruz. Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim. Önceki beyanlarını tekrar ediyorum, beraatımı talep ediyorum" dedi. Sanık S.Ö.’nün avukatı ise, "Eser, olay günü not bırakmıştır, intihar edeceğini belirtmiştir. Sosyal medya platformları üzerinden de sürekli ölümden bahsetmiştir. Ayrıca telefonu incelendiğinde öldükten sonra dahi nereye gömüleceğini, organlarının bağışlanmasını istediği görülmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde bu şahsın intihara meyilli olduğu, bugün değilse bile yarın bir gün intihar etmesinin beklendiği dosyadaki delillerle sabittir. Dosyada müvekkilimizin cinayet işlediğine dair tek bir delil dahi yoktur. Dolayısıyla müvekkilimizin ’kadına karşı kasten öldürme’ suçunu işlediğine dair başından itibaren dosyada tek bir delil dahi yoktur. Bu yüzden müvekkilimiz hakkında daha fazla mağduriyete sebebiyet vermemesi açısından derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir" Eser Mumcuoğlu’nun ailesinin avukatı ise, "Bu dosya sanığın geçtiğimiz celsede bahsettiği gibi basit bir intihar dosyası değildir. Psikolojik şiddete sürüklendiği ağır bir travma geçirmiştir. Eser’in daha öncesinde intihar girişimi olmuştur. Bunu yapmış olması psikolojik hasta olduğunu göstermez. S.Ö. baştan itibaren tutarsız ifadelerde bulunmuştur. Her ne kadar bir önceki celsede taleplerimiz reddedilmişse de dosyadaki deliller manipüle edilemez. Olay günü sabah başlayan tartışma, akşama kadar devam etmiştir. Akşam da Eser’in hazırladığı yemeği S.Ö. yememiştir. Eser, bunun üzerine ilaç içmiş ve bunu da nişanlısı görmüştür, duymuştur. Bu kadar yaşanan olayın içerisinde S.Ö., temizlik yaparak evdeki delilleri karartmıştır. Eser, S.Ö. ile 1,5 ay kadar beraberken ölmüştür. Eser’in paylaştığı notta ’her şeyden S.Ö. sorumludur’ yazmaktadır. Eser, S.Ö.’nün evinde ölmüştür. Buna da sağlıklı bir ilişki olmadığı bellidir. Olay gününe ait sanığın beyanları çelişkilidir. Komşusu, ‘ölmek istemiyorum’ şeklinde söz duyduğunu demiştir. Keşif istedik reddedildi, tekrardan istiyoruz. Psikolojik rapor alınmasını istiyoruz. Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir. Bu nedenlerle sanığın en üst seviyeden cezalandırılarak tutuklanmasını talep ederiz" şeklinde konuştu. Savunmaların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti S.Ö.’nün beraatına karar verdi.