GENEL - 18 Temmuz 2018 Çarşamba 16:26

Kocamaz: "İçime sinmiyor ama şartlar üst geçide zorluyor"

A
A
A
Kocamaz: "İçime sinmiyor ama şartlar üst geçide zorluyor"

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Köprülü Kipa Kavşağı projesi ile ilgili yaptığı açıklamada, projede yer alan üst geçidin kendisinin de içine sinmediğini belirterek, "Öksüz Deresi bölgeye çok yakın.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Köprülü Kipa Kavşağı projesi ile ilgili yaptığı açıklamada, projede yer alan üst geçidin kendisinin de içine sinmediğini belirterek, "Öksüz Deresi bölgeye çok yakın. Bundan dolayı şartlar bizi üst geçide zorluyor" dedi.


Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından merkez Yenişehir ilçesi Hüseyin Okan Merzeci Bulvarı ile 34. Cadde kesişimine yapılması planlanan Köprülü Kipa Kavşağı projesi bilgilendirme toplantısı Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz başkanlığında gerçekleştirildi. Kocamaz, Mersin’de faaliyet gösteren mimar ve mühendis odalarına proje hakkında bilgi verdi.



"Zaman su gibi akıyor, şimdiye belli bir mesafe kat edecektik"


Toplantıda konuşan Kocamaz, "Burası özel bir yer. Çünkü yanında Öksüz Deresi var. Burada istediğiniz her projeyi uygulama şansınız yok. Projede yer alan üst geçit benimde içime sinmiyor. Anca bölgede Öksüz Deresi var. Onun için şartlar bizi üst geçit yapmaya zorluyor. Bu projeyi uzmanlar çiziyor. Ben bu işin uzmanı olmasam da tartışacak bilgiye sahibim. 20 metre aşağıya nasıl ineceğiz? Açıkçası ben onu merak ediyorum. Dereyi ne yapacağız? O kadar kısa yoldan merdivenle inmek lazım yani araca merdivenden iniş eğitimi yaptırmak lazım. Bunu kim nasıl öneriyor? Ben bunların mühendisliğinden şüphe ediyorum. Bu olayı, bu kadar uzatmanın anlamı yok. Zaman su gibi akıp gidiyor. Şimdi biz bu projeyi başlatmış olsaydık ve bu tür tartışmalar olmasaydı belli bir mesafe kat edecektik. Biz buradaki projeyi şimdilik Toroslar’daki Anıt Kavşağı’na taşıdık. O da bizim programımız içerisindeydi ve oradan başlayalım dedik" dedi.



"Bu işin siyaseti olmaz"


Mecliste köprülü kavşağın kamuoyuna açılmasına ve kentin paydaşları olan sivil toplum kuruluşları tarafından değerlendirilmesine karar verdiklerini kaydeden Kocamaz, "Biz mecliste aldığımız karar doğrultusunda bu projeyi, bu platforma taşıdık. Mersin’deki AKP, CHP, MHP il başkanlarını da buraya davet ettim. Tüm partilerden katılım olmadı. Aklın yolu bir ve bu işin siyaseti de olmaz. Bugün illa ki hazırlanan proje olmasın da bizim dediğimiz proje olsun deme şansımız yok. Biz dere konusunda sıkıntı çekiyoruz. Allah korusun olası bir sel felaketiyle karşılaşsak sonuçları kötü olur. Zaten dere eskiden 34. caddeymiş. Yani yukarıdan gelen su, dereden daha fazla. Şimdi arkadaşlar o menfezden dolayı oldu diyorlar. Menfez yanlış, yukarıdan gelen ağaçları tutuyor, suyu engelliyor ama buradan gelen su dereden daha fazla geldi. Ben sel olduğunda orada bulundum. 112 araçlarının nasıl sürüklendiğini, yan kaldırımlara nasıl dayandığını, hatta onun içerisindeki insanların o 112 araçlarının üzerine çıkarak canlarını kurtardığını bizzat gördüm. Ama bir daha böyle riski biz alamayız. Allah korusun orada yeniden buna benzer bir hadise olsa bunun vebalinden hiç kimse kurtulamaz" ifadelerini kullandı.


Toplantıda Kavşağın Ulaşım Ana Planında yer alan ön projesi sunumu ve Etüt ve Projeler Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan uygulama projesi gösterildi. Sunumlarda KİPA Kavşağı’nın neden köprülü Kavşak olması gerektiği, KİPA Kavşağı’nın genel özellikleri, trafik sayım değerleri, KİPA Kavşağı’nın neden doğu-batı yönünde düşünüldüğü konularında katılımcılar bilgilendirildi. Sunumdan sonra katılımcıların soruları cevaplanırken, görüş ve öneriler dinlendi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.
Erzurum Rektör Çomaklı, araştırma üniversiteleri destek programına katıldı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Yerleşkesi Kültür Merkezinde, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın katılımıyla düzenlenen Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) değerlendirme toplantısına katıldı. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) 2021’de belirlediği Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programının 23 üniversiteyle başarıyla yürütüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Özvar, program kapsamındaki üniversitelerin performanslarının kurul bünyesinde oluşturulan İzleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından yıllık olarak takip edildiğini hatırlatarak sıralamaların her yıl kasım itibarıyla kamuoyu ile paylaşıldığını dile getirdi. Araştırma üniversiteleri arasında yaşanan tatlı rekabetin uluslararası üniversite derecelendirme kuruluşları tarafından her yıl yayınlanan dünya üniversite sıralamalarına, özellikle son 2 yılda olumlu biçimde yansıdığını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Özvar, bunun için emeği geçenlere teşekkür etti. 12. Kalkınma Planında yer alan yükseköğretimle ilgili hedeflerden birisinin de Dünya Akademik Başarı Sıralamalarında ilk 500’de yer alan üniversite sayısını 2028’de 10’a çıkarmak olduğunu söyleyen Özvar: "Ben inanıyorum ki araştırma üniversitelerimizin tamamı, fiziksel altyapıları ve sahip oldukları akademik insan kaynağı ile önümüzdeki 5 yılda ilk 500 içerisinde yer alma potansiyeline sahiptirler. Son yıllarda artan uluslararası öğrenci hareketliliğinde bu tür değerlendirmelerin fevkalade önemli olduğunu görüyoruz" dedi. Başkan Özvar: "Destek Programı Uygulamasına Israrla Devam Edeceğiz" ADEP kapsamında üniversitelere 2024’te 400 milyon lira ödenek tahsis edildiğini belirten Özvar, üniversitelerin kendi kaynaklarından aktaracakları rakamlarla 327 projeye, 503,9 milyon lira bütçe aktarımı yapılacağını belirtti. Yükseköğretim Kurulu olarak kalite odaklı anlayışı temel misyon edindiklerini ve bu amaçla araştırma üniversitelerine yönelik destek programlarının uygulanmasına ısrarla devam edeceklerinin vurgulayan Özvar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm üniversitelerimizin araştırma kapasite ve kalitesinin artırılmaya ihtiyacı var. Son 5 yıllık veriler, daha nitelikli yayın sayısında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Ancak dünyadaki büyük bilim çevreleriyle mukayese edildiğinde hala bilhassa Q1, Q2 yayınları konusunda ciddi mesafe kat etmemiz gerekiyor. Yıllık 45-46 bin düzeyinde olan bilimsel doküman sayısını yayın kalitesinden ödün vermeden biraz daha artırılmasına ihtiyaç vardır. Bunu yapacak kurumların başında araştırma üniversitelerimiz gelmektedir” ifadelerini kullandı. Şenel: "Üniversitelerimizin Ar-Ge Faaliyetlerini Genişletmesini İstiyoruz" ADEP ile araştırma üniversitelerine, yıllık performanslarını dikkate alarak bilimsel araştırma projeleri için kaynak tahsisi yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ise bu çerçevede, araştırma üniversitelerine 2022’de 100 milyon lira olarak tahsis ettikleri ödenek tutarını 2023’te 250 milyon liraya yükselttiklerini belirterek şöyle devam etti: "Bu yıl için bu rakam 400 milyon lira olarak Bütçe Kanunu ile belirlenmiş oldu. Cumhurbaşkanımızın olurlarıyla üniversitelerimizin performansları ve uygulama sonuçlarını dikkate alarak ödenek tahsislerini yakın zamanda gerçekleştirmeyi ve ödeneği üniversitelerimize aktarmayı planlıyoruz. Ödenek artışlarıyla araştırma üniversitelerimizin Ar-Ge faaliyetleri ve nitelikli insan gücü yetiştirmesine yönelik imkanlarını genişletmesini, milli politika ve hedeflerimize hizmet edecek çalışmalarını artırarak sürdürmesini bekliyoruz." Rektör Çomaklı: “Araştırma Üniversitesi Ünvanı ile Çalışmalarımıza Kararlılıkla Devam Ediyoruz” Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ise: “Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP), ülkemizin araştırma ve geliştirme potansiyelini artırmayı, bilimsel üretkenliği desteklemeyi ve ulusal ve uluslararası düzeyde rekabetçiliği artırmayı hedefleyen önemli bir girişimdir. Bu kapsamda düzenlenen değerlendirme toplantısı, katılımcı üniversitelerin araştırma alanındaki çalışmalarını değerlendirme ve gelecek stratejilerini belirleme fırsatı sunmaktadır. Atatürk Üniversitesi, bilim ve araştırma alanında ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan bir kurum olarak, ADEP’in temel amaçlarına uygun şekilde hareket etmekte ve ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz, geniş kapsamlı araştırma projeleri, uluslararası iş birlikleri ve yenilikçi çalışmalarıyla bilim dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir” şeklinde konuştu. Atatürk Üniversitesinin araştırma alanındaki başarılarını vurgulayan Çomaklı: “Üniversitemizin bilimsel üretkenliğini artırmak ve ulusal düzeydeki rekabetçiliğini güçlendirmek için tüm mensuplarımız ile çalışmalarımıza kararlılıkla devam etmekteyiz. Araştırma Üniversitesi statüsünün gerek finansal açıdan gerekse akademik alanda tanımış olduğu haklar bizim daha da geniş bir yelpazede çalışma yapmamıza vesile oluyor. Bu açıdan ADEP Değerlendirme Toplantısında alınan kararlar ve belirlenen stratejiler doğrultusunda, Atatürk Üniversitesi, araştırma alanındaki başarısını daha da ileriye taşıyacak ve ülkemizin bilimsel ve teknolojik kalkınmasına önemli katkılar sunmaya devam edecektir” dedi. Toplantı; katılımcıların, araştırma politikaları ve stratejileri hakkında bilgi paylaşımında bulunmalarıyla sona erdi.