SPOR - 12 Şubat 2019 Salı 10:36

Mersin Büyükşehir Belediyespor kalan maçlarını kazanmak istiyor

A
A
A
Mersin Büyükşehir Belediyespor kalan maçlarını kazanmak istiyor

Kadınlar Basketbol Süper Ligi’nde mücadele eden Mersin Büyükşehir Belediyespor, ligde kalan maçlarını kazanmak istiyor.

Kadınlar Basketbol Süper Ligi’nde mücadele eden Mersin Büyükşehir Belediyespor, ligde kalan maçlarını kazanmak istiyor. Genel Menajer Melahat Aydın, "Normal sezonun bitmesine 8 maç kaldı. Bu maçların hepsini kazanarak, üst sıralarda play off’a kalmak istiyoruz" dedi.


Kadınlar Basketbol Ligi’ne iyi başlayamayan Mersin ekibi, son haftalarda toparlandı. Lige Hatay Büyükşehir Belediyespor maçıyla başlayan Güney ekibi, bugüne kadar 18 maça çıktı. Bu maçlarda 11 galibiyet, 7 mağlubiyet alan turuncu-beyazlı ekip, rakip potaya bin 464 sayı atarken, potasında bin 218 sayı gördü. Bu hafta deplasmanda İzmit Belediyespor ile karşılaşacak olan Mersin ekibi, bu maçı da kazanıp galibiyet serisine devam etmek istiyor.



"Evimizde güzel bir galibiyet aldık"


Takımın durumuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulunan Genel Menajer Melahat Aydın, lige Hatay Büyükşehir Belediyespor maçıyla başladıklarını kaydederek, "Ligin ilk maçları bizim için iyi geçmedi. O dönemde kazandığımız maçlarda oldu ancak istediğimiz oyunu ortaya koyamadık. Ancak 10. haftadan sonra gerçek oyunumuzu oynamaya başladık ve güzel bir galibiyet serisi yakaladık. O haftadan bugüne kadar sadece bir mağlubiyet aldık. Geçen haftada evimizde ligin güçlü ekibi olan Beşiktaş’ı ağırladık. Bizim için maçın zor geçeceğini biliyorduk ve ona göre hazırlandık. Özellikle maçın ilk 2 periyotunda çok iyi bir oyun ortaya koyduk ve maçı kopardık. İkinci yarı özellikle son periyotta biraz oyundan düşmüş olsak da maçı 17 sayı gibi bir farkla kazanmasını bildik. Evimizde galip geldiğimiz için mutluyuz. Burada bizlere destek veren taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Onların desteği bize sürdüğü müddetçe biz evimizde oynayacağımız maçları daha rahat kazanırız" diye konuştu.



"8 maçı da kazanmak istiyoruz"


Normal sezonun bitmesine 8 maç kaldığını kaydeden Aydın, "Kalan maçların hepsi de zor maçlar. İçlerinde şampiyonluğa oynayan takımlar da var. O yüzden son 8 hafta bizim için daha da zor olacak. Ancak biz takımımıza inanıyor ve güveniyoruz. Her zaman söylediğim gibi biz istersek her takımı yenebiliriz. Bu doğrultuda kalan maçlarımıza hazırlanıp, bu maçlarımızı kazanmak istiyoruz. Çünkü play off’a ne kadar yukarıda kalırsak ona göre eşleşeceğimiz takım belli olacak. Bu haftada da deplasmanda İzmit Belediyespor ile karşılaşacağız. Rakibimiz 9. sırada ve play off’un bir sıra altında bulunuyor. Özellikle evinde oynayacakları bu maçı kazanıp, kendilerini play off içine atmak isteyeceklerdir. Bundan dolayı kıran kırana bir maç bizi bekliyor. Maçta daha çok mücadele eden ve eline geçen fırsatları iyi değerlendiren takım maçı kazanacaktır. İnşallah güzel bir sonuçla evimize döneceğiz" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.