GENEL - 20 Mart 2020 Cuma 14:55

Başkan Tarhan: "Sağlık çalışanlarımız gerçek kahramandır"

A
A
A
Başkan Tarhan: "Sağlık çalışanlarımız gerçek kahramandır"

Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, tüm sağlık çalışanlarına korona virüsü olarak adlandırılan Covid-19’a karşı sergiledikleri kahramanca mücadele dolayısıyla teşekkür etti.

Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, tüm sağlık çalışanlarına korona virüsü olarak adlandırılan Covid-19’a karşı sergiledikleri kahramanca mücadele dolayısıyla teşekkür etti.


Türkiye şartlarında çok önemli bir görev üstlendiklerini ifade eden Başkan Tarhan, “Kahraman sağlık personelimiz, binlerce kişinin ölümüne yol açan korona virüsüyle karşı karşıya olmalarına rağmen çalışmalarına ara vermeden devam etmişlerdir. Kendilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Başta Belediye çalışanlarımız olmak üzere tüm halkımız el birliği ile bu virüse karşı mücadelesini sürdürüyor. Ancak kabul etmek gerekir ki sağlık çalışanlarımız hepimizden daha fazla hastalanma riskiyle karşı karşıyalar” dedi.


Virüse karşı mücadele eden tüm ekiplere de teşekkür eden Tarhan, “Bu hastalık dünyada yaşayan tüm insanlara çok önemli şeyler öğretmiştir. Başta evrensel temizlik kuralları olmak üzere, sağlıklı ve kaliteli bir yaşamın önemi, insan ilişkileri gibi konularda büyük dersler çıkardık. Çıkardığımız en büyük ders ise yaşamımızın devamı için nasıl birbirimize ihtiyacımız olduğudur. Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın insanların bir yanındakinin hayatına ne denli büyük etkisi olduğunu yaşayarak görmüş olduk. Hastalığın üstesinden gelip atlattığımızda, tüm toplumlarda dayanışma ve bir arada yaşama kültürü çok daha iyi öğrenilmiş olacak” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.