ÇEVRE - 07 Ağustos 2020 Cuma 08:53

Yavru Caretta Carettalar denizle buluşmaya başladı

A
A
A
Yavru Caretta Carettalar denizle buluşmaya başladı

Dünyada deniz kaplumbağalarının en önemli üreme alanlarından biri olan Mersin sahillerinde bu yıl da yuva yapan Caretta Carettaların bıraktığı yumurtalardan yavrular çıkmaya başladı.

Dünyada deniz kaplumbağalarının en önemli üreme alanlarından biri olan Mersin sahillerinde bu yıl da yuva yapan Caretta Carettaların bıraktığı yumurtalardan yavrular çıkmaya başladı. Mayıs ayı sonunda anaç kaplumbağalar tarafından bırakılan yumurtalardan çıkan yavru kaplumbağalar, denizle buluştu. Yuvalarından çıkan yavrular hızla denize girmeye çalışırken, güzel görüntüler oluşturdu. Bu yıl Mersin sahillerinde yaklaşık 150 bin yavrunun denizle buluşması bekleniyor.


Dünyada deniz kaplumbağalarının en önemli üreme alanlarından biri olan Mersin sahillerinde, bu yıl da yuva yapan Caretta Carettaların bıraktığı yumurtalardan yavrular çıkmaya başladı. Mayıs ayı sonunda anaç kaplumbağalar tarafından bırakılan yumurtalardan çıkan ilk yavru Caretta Carettalar, denizle buluştu. Yuvalarından çıkan yavrular hızla denize girmeye çalışırken, güzel görüntüler oluşturdu. Mersin’de 5 üreme merkezi bulunan deniz kaplumbağaları, özellikle Alata, Davultepe ve Kazanlı sahilinde yuva yapıyor. Şimdiye kadar Alata, Davultepe ve Kazanlı sahilinde yuva sayısı binin üzerine çıkarken, bu yuvaların her birinden ortalama yüzde 70 yavrunun denizle buluşması hedefleniyor.


Deniz kaplumbağalarının üremesiyle ilgili Mersin Üniversitesi (MEÜ) Deniz Kaplumbağaları Uygulama Araştırma Merkezi (DEKUYAM) öğretim üyesi Mahmut Ergene, bu yıl mevsimlerden dolayı anaç çıkışlarının geç başladığını söyledi. Mayıs ayı sonlarına doğru anaçların sahillere çıkmaya başladığını kaydeden Ergene, “Bu ayın başından itibaren de yavru çıkışlarımız başladı. Birçok yuvadan yavru çıkışımız oldu. Şu anda Davultepe 100. Yıl kumsalında 169 yuvamız var. Ağustos ayı sonlarına doğru bu yuvaların sayıları bir miktar daha artabilir. Artık anaçlar son yuvalarını yapmakta ve heyecanla yavru çıkışlarını beklemekteyiz” diye konuştu.



"Bu yılki yuva sayıları yine fena değil"


MEÜ DEKUYAM Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene ise Mersin’in tüm Türkiye’de yaklaşık yüzde 25 yuvalama alanlarını içerisinde barındırdığını söyledi. Mersin’de 5 üreme alanı bulunduğunu kaydeden Ergene, “Doğudan batıya doğru Kazanlı, Davultepe, Alata, Göksu ve Anamur olmak üzere 5 üreme alanımız var. Biz her sene olduğu gibi Davultepe ve Alata kumsallarında aralıksız çalışıyoruz. Bu kumsallarda 20 yıldır çalışma yürütüyoruz. Kazanlı yuvalama potansiyeli en yüksek olan alanlardan bir tanesidir. Ancak Davultepe ve Alata ile karşılaştırdığımızda buralar küçük olmasına rağmen çok fazla yuva oluyor. Davultepe bu yılki yuva sayısı 169. Tabi bu sayı daha artacaktır. Alata kumsalında ise yaklaşık 220 yuvamız var. Orada da küçük artışlar olabilir. Dolayısıyla bu yılki yuva sayıları yine fena değil” şeklinde konuştu.



"Yeşil deniz kaplumbağaları bu bölge için çok önemli"


Bu sayılara uzun yılların çalışması sonucunda ulaştıklarını vurgulayan Ergene, “Uzun yıllar yaptığımız korumalar neticesinde güzel sayılara ulaştık ama bu yeterli mi hayır henüz daha yeterli değil. Çünkü Davultepe’den gidecek yavru sayısı yaklaşık olarak 17 ile 20 bin arasında. Alata’dan gidecek yavru sayısı 30 bin civarında. Kazanlı’da her sene bin ve üzerinde yuva olur. Oradan da ortalama 100 bin tane yavru gidecek ama her yıl verdiğimiz rakamlar hep aynı olmayabiliyor. Bu canlıların bin tanesinden sadece bir tanesi yaşayabiliyor. Dolayısıyla sayıları çoğaldı, çok sayıdalar gibi bir durum söz konusu değil. Halen korumaya ihtiyaçları var, halen nesilleri tehlike altında" dedi.


Özellikle bu bölgede koruma çalışmalarının çok dikkatli yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Ergene, "Çünkü burada 2 tür deniz kaplumbağası var. Carettalar ve yeşil deniz kaplumbağaları. Yeşil deniz kaplumbağaları bu bölge için çok önemli. Çünkü koca Akdeniz’in içerisinde sadece Doğu Akdeniz bölgesinde bulunuyorlar ve bütün popülasyonu burada. Bu popülasyonun da büyük bir kışmı Türkiye kıyılarında. O nedenle her yıl söylediğim gibi dünyanın gözü genelde Akdeniz’in doğu kısmında oluyor. Bunun nedeni de bir popülasyonu korumamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.



"Yaklaşık 150 bin yavrunun denizle buluşmasını bekliyoruz"


Koruma planlarının iyi yapılması gerektiğine dikkat çeken Ergene, “Yaklaşık olarak bu sene Mersin sahillerinden 150 bin civarında yavrunun denizle buluşmasını bekliyoruz. Bunlardan da bin tanesinden birer tanesi yaşayabilirse bizim için iyi. Biliyorsunuz bu canlıların çok sayıda düşmanları var. Kuşlar, yengeçler, balıklar, insanlar. Bazı yuvaların içerisinden çok sayıda ölü yavru kaplumbağa çıkıyor. Bunun sebebi de plajın yanlış kullanımı, insanların yuvayı sertleştirmesi, üzerine su dökmesi gibi nedenlerden kaynaklı. Alanların çok iyi korunması gerekiyor. Önemli olan aslında canlının yaşam alanının korunması. Eğer biz canlının yaşam alanını korumazsak canlıyı tek başına korumamız çok anlamlı olmuyor" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Genel Kurulu’nda Maden Kanunu Değişikliği Teklifi kabul edildi Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Kabul edilen maddelere göre, Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) koduna göre raporlama zorunluluğu sadece IV. Grup maden işletme ruhsatları açısından devam edecek. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, arama ruhsatı alarak bulduğu madenler için UMREK Koduna göre rapor hazırlama şartı aranmaksızın MTA tarafından hazırlanan raporlar ile buluculuk hakkını kazanacak. İçme-kullanma suyu temin edilen rezervuarlar ve sulak alanlar ile Kıyı Kanunu kapsamında kalan kıyı ve sahil şeritleri hariç olmak üzere denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarında imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilecek. Doğal Gaz Piyasası Kanunu’na "doğal gazın sıvılaştırılması" tanımı eklenecek. Yüzen LNG tesislerinin işletilmesi ve yer değişikliği kapsamında sağlanacak istisnalar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından bu düzenleme uyarınca yayımlanan usul ve esaslara göre belirlenecek. Mevcut depolama tesisleri, mevcut tesislerdeki kapasite artışları veya yeni yapılacak tesisler, kullanım oranları veya rekabet koşulları dikkate alınarak düzenlemenin sisteme erişime ilişkin hükümlerinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak Kurul kararı ile belirli süre muaf tutulabilecek. Depolama şirketleri verecekleri hizmetlere ilişkin birim bedelleri ve tesis kapasitelerini yayımlamak zorunda olacak. Yurt içinde üretilen veya ithal edilen doğal gazın sıvılaştırılarak yurt dışına ihraç edilmesi ya da yurt içinde yeniden satışı amacıyla kurulacak sıvılaştırma tesislerini işletecek tüzel kişilerin Kuruldan lisans almaları gerekecek. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’da yapılan değişiklikle, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) yarışmalarına ilişkin usul ve esaslar, ilgili yarışma şartnamesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından belirlenecek. Yarışma sonucunda oluşan fiyat veya bedel, yarışma şartnamesinde belirlenecek süre boyunca YEK Destekleme Mekanizması kapsamında değerlendirilecek. 10 yıllık süresini bitiren lisanssız üretim faaliyeti kapsamındaki tesisler, talep halinde ve lisans alma bedeli ile lisans süresi boyunca elektrik piyasasında oluşan saatlik piyasa takas fiyatını, tesis tipi bazında uygulanan güncel YEK Destekleme Mekanizması fiyatından fazla olması halinde aradaki fiyat farkının YEK Destekleme Mekanizmasına katkı bedeli olarak ödeyerek lisanslı üretim faaliyetine geçebilecek.
İstanbul Turkcell’in Yeni Yönetim Kurulu belli oldu Olağan Genel Kurulu tamamlanan Turkcell’de yeni yönetim kurulu belirlendi. Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Kazancı görevine devam ederken, yönetim kuruluna Arda Ermut, Prof. Dr. Mehmet Naci İnci ve Prof. Dr. İdris Sarısoy atandı. Turkcell’in 2 Mayıs 2024’te gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul toplantısının ardından yeni yönetim kurulu belirlendi. Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre Turkcell Yönetim Kurulu Üyesi Sir Julian Horn-Smith ile Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeleri Afif Demirkıran ve Hüseyin Arslan görevinden ayrıldı. Bu isimlerin yerlerine Arda Ermut Turkcell Yönetim Kurulu Üyesi olurken, Prof. Dr. Mehmet Naci İnci ve Prof. Dr. İdris Sarısoy Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı. Turkcell’in yeni yönetim kuruluyla ilgili açıklamalarda bulunan Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Kazancı, “Türkiye’nin Turkcell’i olarak 30 yıldır en yeni teknolojileri vatandaşlarımızla buluşturmanın ve ülkemiz için çalışmanın gururunu yaşıyoruz. Türkiye Yüzyılı’nı Dijitalin Yüzyılı yapma hedefimizi gerçekleştirmek için yeni yönetim kurulumuzla çalışacağız. Bu vesileyle, görev süreleri sona eren yönetim kurulu üyelerimize özverili çalışmaları ve emekleri için teşekkürlerimi sunuyorum. Yönetim kurulumuza yeni katılan üyelerimize görevlerinin hayırlar getirmesini diliyorum. Daha da güçlü bir takım olarak, üretmeye ve ülkemiz için yatırım yapmaya devam edeceğiz” dedi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi eski Başkanı olan Ermut, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra 2005 yılında Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olarak göreve başladı. 2005’te Uzman olarak katıldığı Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nda çeşitli yöneticilik görevlerinin ardından 2015’te Kurum Başkanlığına atanmıştır. Bu görevlerinde Türkiye’ye çeşitli uluslararası doğrudan yatırımların kazandırılmasında rol oynayan Ermut, 2015-2019 yılları arasında Viyana Ekonomik Forumu ve SunExpress Yönetim Kurulu Üyeliği, 2019-2021 yılları arasında Türkiye Basketbol Federasyonu Asbaşkanlığı ve dört yıl boyunca Dünya Yatırım Ajansları Birliği’nde (WAIPA) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur. 2019-2021 yılları arasında Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Üyesi ve Türk Hava Yolları İcra Kurulu’nda da üç üyeden biri olarak görev yapmıştır. Arda Ermut, 2018-2020 yılları arasında Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmış olup, Mart 2021 itibariyle Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanmıştır. Ermut, çoğunluk hisselerinin Türkiye Varlık Fonu tarafından satın alınması sonrasında Türk Telekom’da 2022-2024 yılları arasında Yönetim Kurulu Üyeliği yapmıştır. Yeni Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, lisans eğitimini 1987 yılında Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü’nde, doktora eğitimini ise 1992 yılında fiber optik sensörler alanında İngiltere’deki Heriot-Watt Üniversitesi’de tamamladı. Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde 1993-1994 yılları arasında optik haberleşme alanında doktora sonrası çalışmalar yapan İnci; 1994 senesinde Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde yardımcı doçent, 1996’da ise doçent oldu. 1999-2005 yılları arasında Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Mehmet Naci İnci, üniversitenin diğer lisans ve lisansüstü programlarının kurulmasında çeşitli görevler üstlendi. 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde profesör olan İnci, 2013-2020 yılları arasında Bölüm Başkanlığı yaptı. Prof. Dr. Mehmet Naci İnci 2021 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak görev yapmaktadır. Araştırma alanları arasında endüstriye yönelik uygulamalı optik, quantum optiği, doğrusal olmayan optik, kuantum bilişimi, optoelektronik, fiber optik sensörler, fiber optik telekomünikasyon, katıhal fiziği, optik profilometri, fotonik kristaller ve nano-yapıların fotoniği öne çıkmaktadır. Yeni Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi İdris Sarısoy ise, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nden 1998 yılında mezun oldu. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisans eğitimini “Türkiye`de Kamu Kesimi Açıkları ve Finansman Politikaları” başlıklı teziyle 2000 yılında tamamladı. 2001’de Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Anabilim Dalı’nda başladığı doktora eğitimini hazırladığı “Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Sağlanan Vergi Teşvikleri ve Türkiye Uygulaması” adlı doktora tezi ile 2006 yılında bitirdi. 2002’de Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde başladığı akademik kariyerine 2003’te Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde devam etti. 2007-2014 yılları arasında Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak çalıştı. 2014’ten itibaren Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde Doçent Doktor olarak çalışmaya başlayan Sarısoy, 2020’den bu yana Profesör Doktor olarak aynı bölümde görevine devam etmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Konseyi Üyesi de olan Sarısoy, ağırlıklı olarak vergi konularında olmak üzere, yoksulluk, yabancı sermaye yatırımları, seçim beyannameleri ve sağlık ekonomisi alanlarında akademik araştırmalar yürütmektedir.