EKONOMİ - 25 Ocak 2021 Pazartesi 13:12

Akkuyu Nükleer Santrali depreme de tsunamiye de dayanıklı olacak

A
A
A
Akkuyu Nükleer Santrali depreme de tsunamiye de dayanıklı olacak

MERSİN (İHA) – Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden ve ‘Matruşka Bebeği’ mantığına benzeyen çok katmanlı güvenlik sistemi ile donatılan Akkuyu Nükleer Güç Santralinin (NGS), 9 şiddetindeki depreme dayanabilme ve radyoaktif maddelerin çevreye salınmasını engelleme özelliğine sahip olacağı bildirildi.

MERSİN (İHA) – Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden ve ‘Matruşka Bebeği’ mantığına benzeyen çok katmanlı güvenlik sistemi ile donatılan Akkuyu Nükleer Güç Santralinin (NGS), 9 şiddetindeki depreme dayanabilme ve radyoaktif maddelerin çevreye salınmasını engelleme özelliğine sahip olacağı bildirildi.


Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdür Birinci Yardımcısı ve Yapı İşleri Direktörü Sergey Butckikh, yaptığı açıklamada, Akkuyu Nükleer Santralinde kullanılan Rus tasarımı VVER 1200 reaktörünün en ileri güvenlik koşullarına sahip olduğunu ve Akkuyu’nun dünyanın en güvenli santrallerinden biri olarak tasarlandığını söyledi.



“Birinci önceliği güvenlik olacak bir projeyi hayata geçiriyoruz”


Modern bir NGS inşaatında maliyetlerin yaklaşık yüzde 40’ını güvenlik sistemlerini oluşturduğunu belirten Butckikh, “NGS’nin tüm yaşam döngüsü boyunca birinci önceliği güvenlik olacak bir projeyi hayata geçiriyoruz. Akkuyu, her biri 1200 MW güce sahip VVER-1200 tipi 3 + nesil reaktörlü 4 güç ünitesinden oluşacak. Bu yeni nesil nükleer santraller, aktif güvenlik sistemlerinin yanı sıra doğa kanunlarına göre çalışan ve elektrik kaynağı, operatör müdahalesi veya otomatik sistem gerektirmeyen pasif sistemlerle donatılıyor. Pasif güvenlik sistemlerden biri kor tutucudur. Kor tutucunun amacı, reaktör basınç kabındaki nükleer yakıtın çevreye salınımını önlemektir. Bir başka örnek ise acil bir durumda kontrol çubuklarının yerçekimi etkisiyle zincirleme reaksiyonu durdurmak için reaktör koruna inmesidir. Bunlar, santraldeki güvenlik sistemlerinin çok sayıdaki unsuru arasından verilmiş sadece iki örnektir. Yapılan stres testleri, Akkuyu NGS’de kurulan VVER 1200 reaktörünün en ileri güvenlik şartlarını sağladığını ve deprem, kasırga, sel, tsunami gibi olağanüstü dış etkilere karşı üstün dayanma kabiliyetine sahip olduğunu doğrulamıştır. Şu anda Rusya’da VVER-1200 reaktörlü 4 güç ünitesi işletiliyor. Ayrıca, 3 Kasım’da Belarus NGS’nin birinci güç ünitesinde deneme dönemine geçilerek tam güç kapasitesine ulaşıldı. Bu nedenle, Rosatom’un yurt dışı projelerinde, hali hazırda Rusya’da çalışan, güvenilirliği ve verimliliği kanıtlanmış teknolojileri önerdiğini ve inşa ettiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum” dedi.



“İnşaat çalışmaları sürekli denetleniyor”


Butckikh, santralin inşaat çalışmalarının da uzman ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından sürekli denetlendiğine dikkat çekerek, “Akkuyu NGS inşaat sahasındaki bütün çalışmalar, Türk, Rus ve uluslararası kalite ve güvenlik düzenlemeleri doğrultusunda Akkuyu Nükleer A.Ş., yüklenici şirketler, Fransız mühendislik grubu Assystem gibi bağımsız denetim kuruluşları ve Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) tarafından gerçekleştirilen çok basamaklı ve sürekli denetimler altında yürütülüyor” değerlendirmesinde bulundu.



Akkuyu NGS’nin tasarımı ve inşası, Mersin’deki koşullar dikkate alınarak yürütülüyor


Rosatom’un dünya çapında uyguladığı VVER-1200 reaktörleri tipik bir projeler olarak dikkat çekiyor. Bu tipik projeler, inşa edildiği bölgenin iklimi, coğrafi özellikleri ve diğer parametreler dikkate alınarak yapılandırılıyor. Rusya’nın Uzak Doğusundaki Pevek’te bulunan yüzer enerji santrali ‘Akademik Lomonosov’, donmuş toprak koşullarında inşa edilen Bilibino Nükleer Santrali ve tropikal iklime sahip Hindistan’da kurulan Kudankulam Nükleer Santrali farklı iklim ve doğa koşullarında kurulan nükleer santrallere örnek olarak gösteriliyor. Akkuyu NGS’nin de tasarımının ve inşasının Mersin’deki koşullar dikkate alınarak yürütüldüğünün altı çiziliyor.


Şu anda Rusya’da, Akkuyu NGS’de kullanılacak olan VVER-1200 tipi reaktörlere sahip 4 güç ünitesi bulunuyor. Buna ek olarak 2020’nin Kasım ayının başında Belarus NGS’nin 1’inci ünitesi de deneme aşaması kapsamında maksimum güç seviyesine getirildi. Rosatom, yurt dışı projeleri çerçevesinde Rusya’da faaliyet gösteren ünitelerde güvenilirliğini ve verimliliğini kanıtlamış teknolojiler sunuyor.



Akkuyu bölgesinde sayısız araştırma yapıldı


Proje sahasının sismik özelliklerini ve risklerini belirlemek için 1970’li yıllardan itibaren sayısız çalışmaya imza atıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayladığı Akkuyu NGS Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna göre, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezinin yapmış olduğu çalışma ile Akkuyu NGS sahası, Türkiye’de deprem riski az bölgeler arasında kabul ediliyor. ÇED Raporu hazırlanırken 1974-2010 yılları arasında üniversiteler ile kamu kurumları tarafından yapılmış olan jeolojik ve jeofizik etütler, sismolojik, sismoteknik incelemeler, meteorolojik çalışmalar, sismik tehlike çalışmaları gibi yaklaşık 250 farklı teknik çalışmanın yanı sıra ilgili literatür bulguları da değerlendirildi. Santral sahasının 300 kilometre yarıçapında detaylı incelemeler yapıldı.


Uluslararası Atom Enerji Ajansı (IAEA) gereksinimleri kapsamında verilerin güncellenmesi amacıyla 2011-2012 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü, Rusya Bilim Akademisi-Dünya Fizik Enstitüsü (IPE RAS), Worley Parsons Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nden RIZZO olmak üzere birbirinden bağımsız dört araştırma grubu tarafından Akkuyu NGS için dört farklı sismik tehlike çalışması gerçekleştirdi. Akkuyu NGS için ayrıca kapsamlı bir tsunami tehlike değerlendirmesinin de ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezi tarafından yapıldığına dikkat çekildi.



Sismik hareketleri sadece doğa oluşturur


Uzmanlar, Akkuyu Nükleer Santral Projesinin inşa edildiği Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli Mahallesinde yürütülen yol yapım çalışmalarında olduğu gibi, maden işletmeciliği, taş ocağı, tünel ve yol inşaatları dahil pek çok alanda vazgeçilmez bir kazı yöntemi olarak kullanılan planlı patlatma faaliyetlerinin, fay hatlarını ya da sismik aktiviteleri tetiklemesinin mümkün olmadığına dikkat çekti. Planlı ve kontrollü patlatma çalışmalarının ardından ortaya çıkan küçük enerjiler nedeniyle düşük seviyede yer sarsıntısı oluşabildiği vurgulanırken, bunun depremle kıyaslanmasının yanlış olduğunun altını çizdi. Depremlerin yer kabuğunun katmanlarının doğal hareketiyle oluştuğu, herhangi bir insan faaliyetinin deprem oluşturamayacağı kaydedildi.


İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde görev yapan ve Deprem Mühendisliği Zemin Mekaniği ve Geoteknik Mühendisliği konularında çalışan Dr. Öğretim Üyesi Esra Ece Bayat, “İnsan tarafından yüzeyde yapılan patlatma yöntemleri ile depremlerin tetiklenmesi olası bir durum değildir. Yüzeyden yapılan bu tarz çalışmalar sismik hareketleri tetiklemez” dedi.


Dönem dönem saha deneylerinde tıpkı depremin oluşturduğu dalgalar gibi yüzeyde dalga oluşturduklarını söyleyen Bayat, “Tabii dinamit bir harekete sebep oluyor ve bu da çevreye yayılan dalgalarla aktarılıyor. Ama bunların hiçbiri bir deprem kadar büyük etkiye sahip olamaz” diye konuştu.



Yapay yolla deprem oluşturmak mümkün değil


Deprem bilimcilere göre, taş ocaklarında patlatma işlemi yapıldığında bile Kandilli Rasathanesi bunları yer sarsıntısı olarak kaydediyor. Maden, tünel, yol çalışmaları gibi faaliyetler sırasında gerçekleştirilen patlatmalardan kaynaklı 2,5’in altındaki bazı ‘yapay’ sarsıntılar, kayıtlara deprem olarak geçiyor. Ancak uzmanlara göre bu sarsıntılar geçici ve yapay olarak oluşturulduğu için herhangi bir enerji açığa çıkmış olmuyor. Bu konudaki sayısız efsaneye rağmen yapay yollarla bir deprem oluşturmak da pratik olarak mümkün görülmüyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Uçağın düştüğü gören vatandaşlar, o anları anlattı Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ı taşıyan uçağın düşmesin ardından vatandaşlar o anları anlattı. Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad’ı taşıyan 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi uçağın Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında düşmesi sonrası köylüler gördüklerini anlattı. Evinde istirahat ettiği sırada bir patlama sesi geldiğini ifade eden vatandaş, "İkinci patlama sesi gelince herkes sokağa döküldü. Biri trafo patlamış dedi. Sonradan uçağın düştüğünü durduk. Zaten parçaları hep görünüyordu. Sonra Jandarma ekipleri gelince bizleri oradan çıkarttılar. Oradan sağ çıkma ihtimalleri yok, kötü bir patlama oldu. Herkese geçmiş olsun" dedi. Gazi Özgür’se saat 20.00-21.00 sıralarında yüksek bir patlama sesi duyduğunu ifade ederek, "Bir de yoğun bir sis ve hafif bir yağmur vardı. Patlamanın neticesini bilemediğimizden dolayı anlık haberler yayılmaya başladı. Haberler yayılmaya başlayınca arabaya bindim. Bölgede Jandarma ekipleri dronlarla arama yapıyorlardı. Deprem oluyor ve depremden önce gelen patlama sesi gibi bir ses geldi. Kalıntıları ilk gençler görünce Jandarmaya haber vermişler. Jandarma da olay yerine geldi ve herkesi uzaklaştırdı. Uçağın enkazı bulundu" diye konuştu. Olayı anlatan Gökhan Tekin ise, "Otelde teknik servis olarak çalışıyorum. Bir patlama sesi duydum. Otelde doğalgaz patlaması oldu diye bizim otelin ismini verdiler. Bizim otelde öyle bir patlama olmadı. Sonra uçak düştüğünü söylediler. Uçak parçaları vardı, ceset vardı jandarma sokmadı bizi oraya. Ses büyüktü, deprem oldu ya da bomba patladı sandık ama sonradan uçağın düştüğünü öğrendik" şeklinde konuştu.
Ankara İletişin Başkanı Duran’dan düşen uçakla ilgili açıklama İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İletişim Başkanı Duran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, uçağın elektrik arızası nedeniyle acil durum bildirdiğini belirterek, "23 Aralık 2025 günü Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve maiyetindeki dört kişi ile üç mürettabatı taşıyan bir özel jet, 20:17’de Esenboğa havalimanından kalktıktan sonra 20:33’te hava kontrol merkezine elektrik arızasından kaynaklı acil durum bildirmiş ve acil iniş talebinde bulunmuştur. Uçak hava kontrol merkezi tarafından tekrar Esenboğa havalimanına yönlendirilmiş ve havalimanında gerekli önlemler alınmaya başlamıştır. Acil iniş için alçalmaya başlayan uçak 20:36’da radar ekranından kaybolmuş ve sonrasında irtibat kurulamamıştır" ifadelerine yer verdi. Olay yerinde gerekli çalışmaların devam ettiğini ve sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurgulayan Duran, "İçişleri Bakanlığımıza bağlı ekiplerce başlatılan arama faaliyetleri sonucunda düştüğü anlaşılan uçağa ait enkaza ulaşılmış olup, ilgili tüm kurumlarımızca gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Bu süreçte başta basın-yayın kuruluşlarımız olmak üzere kamuoyumuzun sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi; bunun haricinde sosyal medyadaki teyitsiz bilgi, spekülasyon ve komplo teorilerini dikkate almaması, dezenformasyon girişimlerine prim verilmemesi adına oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.