YEREL HABERLER - 09 Ocak 2012 Pazartesi 14:34

GAZETECİLERE KUTLAMA

A
A
A
GAZETECİLERE KUTLAMA

Mersin’de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla çok sayıda kutlama mesajı yayınlandı.
CHP Mersin Milletvekili Vahap Seçer, yayınladığı kutlama mesajda, 10 0cak 1961 tarihinde kabul edilen 212 sayılı yasanın, gazetecilere önemli haklar sağladığını ancak, aradan geçen zamanda hakların ileri gitmesi bir yana hak gasplarının sürekli arttığını iddia etti. Gazetecilerin “bayramlarını” kaybettiğine, giderek çalışma koşullarının da zorlaştığına işaret eden Seçer, “Tekelleşme ve işten çıkarmalar fütursuzlaştı. İş güvencesinin en önemli dayanaklarından olan sendika, işyerlerinden sökülüp atıldı. Abdi İpekçi’den Uğur Mumcu’ya, Metin Göktepe’den Hrant Dink’e her türlü baskı ve hak gasplarıyla kalemleri kırılmaya çalışılan basın çalışanlarına yönelik bu tutum hız kesmeden sürüyor. Son 10 yılda gazeteci-yazarlar mahkeme kapılarında sıraya girdi. Çeşitli televizyon, gazete, ajans ve dergilerde çalışan tutuklu olarak cezaevlerinde bulunan 95 gazeteci, yeni yıla cezaevinde girdi. Türkiye, dünyadaki en fazla tutuklu gazetecinin yer aldığı ülkeler arasında ilk sıraya yerleşti” dedi.
Medyaya yönelik baskı ve sindirme girişimlerinin, yerelde büyük zorluklarla yaşam mücadelesi veren yerel basına da darbe vurduğunu öne süren Seçer, “Demokrasinin sağlıklı işlemesinde en önemli gücü olan yerel basına yönelik açılan davalar, kapatma tehditleri ve çalışanlarına yönelik baskı, sindirme ve tutuklamalar sürdü gitti. Basının halkın haber alma görevini sansürsüz, özgür ve demokratik bir şekilde yürütebilmesi, ancak ve ancak demokratik sistemin güçlü temeller üzerinde yükselmesi ile mümkündür. Unutulmamalıdır ki, gazetecilerin özgürce çalıştırılmadığı, yasaklanıp, sansürlendiği toplumlarda, demokrasiden söz etmek artık olanaklı değildir” ifadelerini kullandı.
Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç de basın emekçilerinin Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı. Genç, yayınladığı mesajda, iletişimin en temel taşlarından olan basının, toplumun gerçekleri öğrenmesi ve sesini duyurmasının en etkili aracı olduğunu belirtti. “Basın görevlerini yerine getirirken, özgür bir çalışma ortamında olmalı, toplumun yararlarını gözetirken, sorunlarını savunurken gerçekleri tam olarak yansıtabilmeli, hiçbir çıkar grubu ve otoritenin baskısı altında ezilmemelidir” diyen Genç, hala çok zor koşullar altında görev yapmaya çalışan basın mensuplarının karşılaştıkları tüm engellerin kalkmasını, hak ettikleri gelir düzeyiyle en uygun çalışma ortamına kısa sürede kavuşmalarını diledi.
Mersin Esnaf ve sanatkarlar Odaları Birliği (ESOB) Yönetim Kurulu Başkanı Talat Dinçer ise açıklamasında, yayınladığı haberlerle bir anda on binlerce insana ulaşabilen basının, haberin objektif, doğru, seviyeli olması yönünde önemli bir sorumluluk üstlendiğinin altını çizdi. Basın çalışanlarının büyük bir kısmının bu zor görevi, her türlü sosyal güvenlikten yoksun olarak yerine getirdiğine dikkat çeken Başkan Dinçer, basın çalışanlarının karşısındaki en büyük tehlikenin ise tekelleşme olduğunu kaydetti. Basında çok sesliliğin sürdürülmesi için tekelleşmenin önüne geçilmesi gerektiğini ifade eden Dinçer, basın emekçilerinin sosyal ve ekonomik koşullarının da iyileştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı.
Basın çalışanları için kutlama mesajı yayınlayan bir diğer isim de Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürü Kamil Ülgen oldu. Ülgen, gazetecilerin halk adına kutsal görev üstlendiklerini ve bunu yerine getirirken de zaman zaman zorluklarla karşılaştıklarını belirtti. Halk adına gören, gözlemleyip kamuoyuna taşıyan, bunu yaparken zamanından, ailesinden, fedakarlıkta bulunan basın mensuplarının gücünü kamuoyu desteğinden aldığına dikkat çekti. Basının, önemli ve etkin bir denetim organı olma konumuyla, demokrasinin temel unsurlarından biri olduğunu vurgulayan Ülgen, "Basının ulaştığı seviyede en büyük pay, şartlar ne olursa olsun görevini fedakarca yapan basın çalışanlarına aittir" ifadesini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Down sendromlu doğmuştu: Özel hastaneye 21 milyonluk tazminat şoku Kocaeli’de bebek bekleyen çift, hamilelik sürecinde başvurdukları özel hastanede dörtlü tarama testi talep etti. İstedikleri testlerin yaptırılmadığını iddia eden çift, doğumun ardından bebeklerinin down sendromlu olduğunu öğrendi. Hastaneye ve gebelik durumunu takip eden doktora dava açan çifte, 8 yıllık hukuk mücadelesinin ardından 21 milyon 289 bin 691 TL tazminat ödenmesine karar verildi. İzmit’te yaşayan Faruk (44) ve Serpil Gürdal (40) çifti, 2016’da ikinci kez bebek bekledikleri dönemde hamilelik süreciyle ilgili destek almak için ilçedeki özel bir hastaneye başvurdu. Gürdal çiftinin iddiasına göre dörtlü tarama testi talepleri doktorun, “Bana güvenmiyor musunuz? Bebeğiniz gayet sağlıklı, bu işin uzmanıyım” söylemleriyle gerek görülmemesi üzerine reddedildi. Hamilelik sürecinin 7’inci ayına giren Serpil Gürdal, bebeğin karnında hareket etmemesi sebebiyle eşi Faruk Gürdal ile hastanenin yolunu tuttu. Yapılan incelemenin akabinde Serpil Gürdal, bebekte bağırsak enfeksiyonunun yaşandığı öne sürülerek ameliyata alındı. Sezaryen ile dünyaya gelen erkek bebeğin yapılan tetkiklerin ardından down sendromlu olduğu belirlendi. Bunun üzerine Gürdal çifti konuyu mahkemeye taşıyarak, doktor ve hastaneden şikayetçi oldu. 21 milyonluk tazminat Kocaeli 1’inci Tüketici Mahkemesi’nde açılan dava 8 yılın ardından karara bağladı. Mahkeme, aileye 21 milyon 89 bin 691 TL maddi, 200 bin TL de manevi tazminat ödenmesine hükmetti. “İlk taramadan sonraki tahlillerimiz yapılmadı” Süreci anlatan Faruk Gürdal, “İlk çocuğumuzu Allah 8 yıl sonra nasip etti, sonrasında tüp bebek yaptık. İkinci çocuğumuz doğal yollardan geldi, hamilelik sürecinde üzerinde çok durduk. Özel bir hastaneye gitmek istedik. Aslında maddi durumumuz çok da iyi değildi, işsizdim. Özel hastanede insanlar özel ilgi bekler. 15 günde bir gidersiniz ense yapısı, kalp atışına bakarlar, fakat bunların hiçbiri fark edilmedi. Hamilelik sürecinin 7’nci ayında annenin mide bulantıları, düşük tehlikesi süreçlerini yaşadık. Çocuğun hiç kıpırdamadığını öğrendik. Tahlillerin tamamını yaptırmak istedik fakat ilk taramadan sonraki tahlillerimiz yapılmadı. Biz yapılmasını istemiş olmamıza rağmen yapılmadı. Doktorumuz ‘Bana güvenmiyor musunuz? Ben size ne söylüyorsam odur. Gerek yok bebeğiniz gayet sağlıklı’ dedi. ‘Hocam bu tarz sorunlar yaşıyoruz, problem olmaz mı?’ dediğimizde ise ‘Hayır ben bu işin uzmanıyım. Bana güvenmeniz gerekiyor’ dedi” ifadelerini kullandı. “8 yılın sonunda dava lehimize sonuçlandı” Eşinin hamileliğinin 8’inci ayında doğuma alındığını kaydeden Gürdal, “Sebebini sorduğumuzda bağırsak enfeksiyonu yaşadığını, ölüm tehlikesi olduğu için bir an önce alınması gerektiğini söyledi. İşin ucunda ölüm olduğu için biz de kabul ettik. 1 gün sonrasında ameliyata alındı ve down sendromlu olduğunu öğrendik. Biz down sendromunun ne olduğunu bilmiyorduk. Yoğun bir psikolojik baskı yaşadık. Psikolojik ve maddi süreci nasıl atlatırız diye çok düşündük. İyi bir aile bireyi olamam, iyi bir çocuk yetiştiremem düşüncesiyle dava açmaya karar verdik. 8 yılın sonunda dava çok şükür lehimize sonuçlandı” diye konuştu. "Emsal olmaktan mutluyum" Emsal niteliğinde bir karar çıktığını söyleyen Faruk Gürdal, “Karar lehimize sonuçlandı. Miktarı biz belirlemedik, maddiyatta gözümüz yok. 21 milyon TL lehimize sonuçlandı. Çok heyecanlıyım, çok mutluyum. Çocuğuma güzel bir gelecek hazırlayacağım için çok mutluyum. Türkiye’deki ailelere emsal olmaktan mutluyum. Çocuğumun eğitimi için harcayacağım. 8 yaşına geldi, hala bezleniyor. Konuşamıyor, çok geç yürüdü. 3,5 yaşında yürümeye başladı. 36 günlük yoğun bakım süreci vardı. Bu süreç bizi çok etkiledi. 35 gün yavrumuza kavuşamadık. Annesi boğazından hortum salarak beslemişti. Bu süreçler bizi çok yıprattı. O benim evladım, down sendromlu olduğu için bu davayı açmadım. Çocuğumun hakkı olduğu için bu davayı açtım” dedi.
Muş Muş’ta iki araçta silah ve uyuşturucu ele geçirildi Muş’ta düzenlenen operasyonda iki araçta uyuşturucu madde ve ruhsatsız silah ele geçirilirken, gözaltına alınan 3 kişi tutuklandı. Muş Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğü ekiplerince uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda iki araçta silah ve uyuşturucu madde ile yakalanan 3 kişi, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. Muş Valiliğinden yapılan açıklamada, “Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce ilimize veya batı illerine uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda uyuşturucu madde taşıdığı tespit edilen 2 araç ekiplerimiz tarafından takibe alınmış ve belirtilen araçlar durdurularak narkotik madde arama köpeği Thor eşliğinde arama yapılmıştır. Yapılan kontrollerde bin 53 gram metamfetamin maddesi, 13,4 kilogram skunk maddesi, 1 adet AK-47 piyade tüfeği, 2 adet şarjör, 4 adet 7,62 mm fişek ele geçirilmiştir. Konu ile ilgili olarak Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 4 şüpheli şahıs TCK 188 kapsamında işlem yapılmak üzere gözaltına alınmış, ayrıca bu şüphelilerden 2’si hakkında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 6136 S.K.M suçundan adli işlem başlatılmış ve şüpheli şahıslar emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmiş olup, 3 şahıs mahkemece tutuklanırken, 1 şahıs adli kontrol şartıyla serbest kalmıştır” denildi.
Ankara Adalet Bakanı Tunç: “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci olduğunu belirterek, bunlardan bin 164 kişinin örgün eğitimde ön lisans, bin 269 kişinin de lisans eğitimi gördüğünü söyledi. Adalet Bakanı Tunç, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu toplantısına katıldı. Tunç, İstanbul Sözleşmesi yürürlülükten kaldırıldıktan sonra 2021 yılında 343, 2022’de 358, 2023’te 315, bu yıl içinde de şu ana kadar 107 kadın cinayeti yaşandığını belirterek, "Dolayısıyla hiç olmasın, yani bu noktada en aza indirelim. Türkiye olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre bizim bölgemiz orta sıralarda gözüküyor. Ama bizim ülkemizde hiç kadın cinayeti olmasın, biz bunu temenni ederiz” ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzaladıklarını ve meslek liseleri açtıklarını ifade eden Tunç, “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var. Bunların tabii yaşı küçük olan da var, ileri yaşta olanlar da var. Açık öğretim ortaokulu okuyan var, 9 bin 389 kişi. Açık öğretim lisesi okuyan var, 43 bin 184 kişi. Açık öğretim fakültesi ön lisans ve lisans okuyan 6 bin 914 kişi var. Örgün eğitim ortaokula gidenler, örgün eğitim liseye gidenler; 494 kişi. Örgün eğitim ön lisans bin 164 kişi. Örgün eğitim lisans, yani gündüzleri üniversiteye gidiyor, akşamları cezaevine dönüyor. Okulda da kimse onun cezaevinde kaldığını bile bilmiyor, yani böyle insancıl bir ortam var. Cezaevlerinde bin 269 kişi lisans eğitimi görüyor. Yüksek lisans 61, doktora 21, uzaktan eğitimle ön lisans 38, uzaktan eğitimle lisans 91, Adalet Mesleki Eğitim Merkezi’nde 8 Mayıs itibarıyla bin 550 kişi şu anda mesleki eğitim görüyor. Çok programlı liselerde de 237 kişi” dedi.