ASAYİŞ - 12 Ağustos 2025 Salı 10:24

Babasının cesedini bidonla çöplüğe atmıştı, iddianamesi hazırlandı: 25 yıla kadar hapsi istendi

A
A
A
Babasının cesedini bidonla çöplüğe atmıştı, iddianamesi hazırlandı: 25 yıla kadar hapsi istendi

Mersin’de ’profesör’ olarak anılan emekli öğretim görevlisi Selahattin Doludeniz’in cenazesini plastik bidona koyup çöplüğe atan oğlu hakkında iddianame hazırlandı. Zanlı hakkında, ihmali davranışla kasten öldürmeye neden olduğu gerekçesiyle 25 yılda kadar hapis cezası istenildi. İddianamede, şüphelinin babasını bidona koyup evde bıraktıktan sonra aynı gün bir mekanda kendi doğum gününü kutladığı, ertesi gün bir başka arkadaşının doğum günü partisine katıldığı, daha sonraki gün ise pikniğe gittiği yönündeki iddialar da yer aldı.


Olay, 14 Eylül 2024 tarihinde Bozyazı ilçesi Ustalar Mahallesi’ndeki çöp dökme alanında bidon içerisinde bulunan erkek cesediyle ortaya çıktı. Konya Selçuk Üniversitesi’nden emekli öğretim görevlisi olduğu için çevresinde ’profesör’ olarak anılan Selahattin Doludeniz’in cesedi, çöp dökme alanında işçiler tarafından plastik bidon içerisinde çıplak ve ayakları bağlanmış halde bulunmuştu. Olayla ilgili Anamur Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde polisin yaptığı çalışmada, Anamur ilçesi İskele Mahallesi’nde evden cesedi bidona koyarak ticari taksi ile Bozyazı çöplüğüne getirdiği ortaya çıkan oğlu Orkun Doludeniz (34) yakalanıp tutuklanmıştı.


Olayla ilgili tüm deliller toplanırken, Adli Tıp Kurumundan otopsi sonuç raporunun da gelmesiyle iddianame hazırlandı. Raporda, ileri derece meydana gelen çürüme nedeniyle yumuşak dokularda ayrıntılı travmatik değişim analizi, iç organlarda ayrıntılı makroskopik inceleme yapılamadığı, kan ve idrar alınamadığı için kesin ölüm nedeninin belirlenemediğine vurgu yapıldı.



’Toprağı hak etmiyor’ diyerek ayağını bağlayıp bidona koymuş


İddianamede 77 yaşındaki Selahattin Doludeniz’in destekle yürüyebildiği ve kendi ihtiyaçlarını görmeyecek durumda bulunduğuna dikkat çekilerek oğlu Orkun’un bakma ve koruma yükümlülüğü olduğu, buna rağmen 28 Ağustos’ta tartıştığını ileri sürdüğü babasını evde yalnız bırakarak ölüme terk ettiğine yer verildi. İddianamenin devamında, "Şüpheli, babasının tek başına hayatını devam ettiremeyecek durumda olduğunu bilmesine rağmen o şekilde bırakıp evden ayrılmıştır. Sonrasında ölü olup olmadığını tespit etmediği, ölmüş olduğunu değerlendirerek tıbbı müdahale ile kurtarılabilecek durumdaki babasına yardım çağırmayarak ölüm neticesine doğrudan katkıda bulunmuştur" denilirken, şüphelinin ifadesinde, 10 gün eve gelmediğini, cesedi götürmeden 3 gün önce komşularının ’koku geliyor’ diye araması üzerine eve gittiğini, babasını yerde hareketsiz gördüğünü, daha sonra giderek temizlik malzemeleri ve bidon aldığını, kendisine kötü davrandığı gerekçesiyle ’toprağı hak etmiyor’ diyerek ayağını bağlayıp bidona koyduğunu söylediği yönündeki itiraflarına da yer verildi.



Cesedi bidona koyup doğum günü partisi yapmış


İddianamede, şüphelinin babasını bidona koyduktan sonra aynı gün bir mekanda kendi doğum gününü kutladığı, ertesi gün bir başka arkadaşının doğum günü partisine katıldığı, daha sonraki gün ise pikniğe gittiğine yer verildi. İddianamenin devamında komşusunun tekrar kötü kokular gelmesi üzerine kendisini araması nedeniyle eve gittiğini ve çağırdığı taksi ile babasının cesedinin bulunduğu bidonu ’içinde kimyasal maddeler var’ diyerek çöplüğe götürüp bıraktığına atıf yapıldı.



"25 yıla kadar hapis cezası istenildi


Şüphelinin Türk Ceza Kanunu’nun 83/1 maddesi gereğince, ’ihmali davranışla kasten öldürme’ suçundan 25 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istenilen iddianamenin sonunda, "Şüpheli ile maktulün arasındaki üstsoy-altsoy ilişiklisi, Türk Medeni Kanununun 364. Maddesi uyarınca şüpheliye babasının bakım ve gözetiminin sağlama yükümlülüğü getirmekte. Bu kapsamda şüpheli hayatı tehdit eden durumu fark ettiğinde gerekli sağlık ve kolluk birimlerine haber vermekle yükümlüdür. Şüphelinin bakıma muhtaç babasını önce evde tek bırakarak sonra da eve gittiğinde yerde bilinçsiz ve ağır bakımsız halde bulduğu halde müdahalede bulunmayıp sağlık kuruluşlarına bildirmemesi, bu hukuki sorumluluğun açık ihlalidir. Böylece şüphelinin ihmali davranışı maktulün ölümüne sebebiyet verdiğinin kabulü gerekmektedir. Şüphelinin olayın ilk günlerinde cesedi evde tutarak mevsim sıcaklıkları da dikkate alındığında cesedin bozulmasına sebebiyet vermiş ve belli bir süre geçtikten sonra ceset üzerinde inceleme yapılma olanağı kalmadığında evden çıkarmıştır. Tüm bu hususlar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şüphelinin babasına yaşadığı anda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyerek belli bir süre bakıma muhtaç halde ölmesini beklediği ve maktülün ölümüne sebebiyet verdiği bu anlamda üzerine düşen ihmal süratiyle kasten öldürme suçunu işlediğine dair kamu davası açılması gerektirir nitelikte yeterli delil bulunduğu anlaşılmaktadır" denilerek yargılanması istenildi.


Duruşmanın belirlenecek bir tarihte Anamur Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüleceği öğrenildi.



Babasının cesedini bidonla çöplüğe atmıştı, iddianamesi hazırlandı: 25 yıla kadar hapsi istendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’deki çile sona erdi...Çamlık Bulvarı asfaltlandı Bursa’da Çınarcık Barajı’nın içme suyunu Nilüfer’e ulaştırma amacıyla 30 Ağustos Zafer Mahallesi’nde 2 aydır devam eden çalışmalar tamamlanarak Çamlık Bulvarı asfaltlandı. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, gece gündüz yapılan çalışmalardan dolayı Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e teşekkür etti Bursa Büyükşehir Belediyesi, Nilüfer ilçesinde asfaltlama işlemini tamamladığı Çamlık Bulvarı’nı daha konforlu hale getirerek halkın kullanımına sundu. Bursa’nın içme suyu ihtiyacını karşılayacak olan ‘Çınarcık İçme Suyu’ projesini tüm hızıyla sürdüren Büyükşehir Belediyesi, Çınarcık Arıtma Tesisi’nden suyu alarak kente taşıyacak olan altyapı işlemlerine de aralıksız devam ediyor. Boru döşeme işlemleri tamamlanan bölgelerde, Ulaşım Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından asfalt kaplama çalışması tamamlandı. Nilüfer ilçesi 30 Ağustos Zafer Mahallesi sınırlarında yer alan, bin 600 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğindeki Çamlık Bulvarı’nda gece gündüz demeden çalışan ekipler, 2 bin 800 ton asfalt kaplama ve 10 bin ton kazı dolgu gerçekleştirdi. Yol çizgisi ve çevre düzenleme işlemlerinin de tamamlanmasının ardından Çamlık Bulvarı, vatandaşların kullanımına sunuldu. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, çalışmaların tamamlanmasıyla bölgedeki trafiğin rahatlamış olduğunu dile getirdi. Yaklaşık 10 dakikada İzmir Yolu’na bağlantı sağlanabildiğini anlatan Özçoban, "Öğrenciler okullarına, çalışanlar işlerine daha erken ve rahat bir şekilde ulaşabiliyor. Mahalle halkı adına Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey’e çok teşekkür ediyorum" dedi. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, çalışmaları yakından takip ederek mahalle sakinlerini düzenli olarak bilgilendirdi. Muhtar Halil Özçoban, "Çamlık Bulvarı’nda, Çınarcık Barajı’ndan gelen su isale hattı çalışması yapıldığından iki ay kapalı kalan yol nedeni ile trafik akışı sürücülere Atlıçayır Bulvarı’ndan İzmir yolu Görükle köprülü kavşağına verildi. Çamlık Bulvarı kapalı kaldığı süre içerisinde sabah ve akşam saatlerinde yoğun olan trafik akışı mahalle sakinlerimize ve sürücülere zor saatler yaşattı. İki aylık süre sonrasında bugün yolumuz asfaltlaması tamamlanarak trafiğe açıldı. Trafik Çamlık Bulvarı ile Atlıçayır Bulvarı’nda rahat nefes aldı. Yolumuz mahallemize ve sürücülerimize hayırlı olsun. Beton mikser kamyon şoförlerin dikkatli kullanmalarını, yollarımıza betonlarını dökmeden gitmelerini istiyoruz. Çünkü, yollara dökülen betonlar hem yolu bozuyor, hem de tümsekler oluşturduğundan sürücülere tehlike oluşturuyor" dedi. Yaklaşık iki aydır Atlıçayır Bulvarı’nda yaşanan trafik yoğunluğunun, Çamlık Bulvarı’nın açılmasıyla birlikte bir nebze de olsa rahatlaması bekleniyor.
Yozgat Kesmek için aldığı koyunlara şimdi antrenörlük yapıyor Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Araplı kasabasında yaşayan Erol Önal, kesmek amacıyla aldığı iki koyunla kurduğu bağ sayesinde kasabanın ilgi odağı oldu. Kendisine alışan koyunları kesmekten vazgeçen Önal, şimdi her sabah onlarla birlikte kilometrelerce yol yürüyerek spor yapıyor. İstanbul’daki çalışma hayatının ardından 45 yaşında emekli olan ve memleketi Araplı kasabasına yerleşen Erol Önal, vakit geçirmek amacıyla iki adet koyun satın aldı. İlk etapta kesmek ve beslemek için alınan koyunlar, kısa sürede sahiplerine bağlılık gösterdi. Koyunların kendisini bir gölge gibi takip ettiğini gören Önal, bu duruma kayıtsız kalamayarak onları kesmekten vazgeçti. Erol Önal ve koyunları arasındaki bu bağ, her sabah sıra dışı bir görüntüye sahne oluyor. Önal sabahın erken saatlerinde yürüyüşe çıktığında, iki koyunu da bir an olsun yanından ayrılmıyor. Kasaba yollarında Erol Önal önde, koyunlar arkada yapılan bu yürüyüşler hem hayvanların hem de sahibinin günlük spor aktivitesi haline geldi. Koyunların sadakati karşısında oldukça şaşıran Erol Önal, "Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. İki tane koyun aldım kesmek için. Spora çok meraklıyım. En büyük hobim spor yapmak. Günlük burada yarım saat spor yapıyorum. Bu hayvanlar da benimle yarım saat koşuyorlar. Günümüzü böyle geçiriyoruz. Doğaya çıkıp mantar topluyorum, bana eşlik ediyorlar. Beni adım adım takip ediyorlar. Bana alıştılar, ben de kesmekten vazgeçtim. Onlara antrenörlük yapıyorum. 3 aydır böyle devam ediyoruz" dedi.
İzmir Aort damarı yırtılan Libyalı hasta, İzmir’de kapalı yöntemle tedavi edildi Libya’nın Mısrata şehrinde yaşayan, emekli ve 5 çocuk babası Alhussein Ahmed Mohamed Abdulkafi, hayati risk taşıyan aort damarı yırtılması nedeniyle yatırıldığı Acıbadem Kent Hastanesi’nde kapalı yöntemle gerçekleştirilen "stentli yapay damar" uygulamasıyla şifa buldu. Doç. Dr. Cüneyt Narin, hastada hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu (yırtılması) olduğunu belirterek, "Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Girişimsel yöntemle yırtığı kontrol altına aldık ve hastanın şikâyetlerinde belirgin düzelme sağladık. Sağlıkla ülkesine uğurladık" dedi. Uzun süredir yüksek tansiyon hastası olan ve daha önce kalp damarlarındaki darlıklar nedeniyle stent takılan Libyalı hastada, ani gelişen karın, sırt ve bel ağrıları üzerine yapılan tetkiklerde hayati risk taşıyan Tip 3 aort diseksiyonu tespit edildi. Yapılan tetkiklerde, aort damarının sol kol damarının çıktığı bölgeden başlayarak sol bacak damarına kadar uzanan ciddi bir yırtık olduğu belirlendi. "Tip III aort diseksiyonu" olarak adlandırılan bu hayati tablo, böbrek damarlarına giden kan akımını da azaltarak böbrek yetmezliğine yol açtı. Hasta bu süreçte diyalize alınmak zorunda kaldı. Tedavi amacıyla bir dönem Tunus’ta da izlenen hasta, daha sonra Türkiye’ye getirilerek farklı merkezlerde takip edildi. Şikâyetlerinin medikal tedaviyle gerilememesi üzerine 21 Ekim 2025 tarihinde Acıbadem Kent Hastanesi’ne sevk edilen Abdulkafi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Parıldar tarafından multidisipliner olarak değerlendirildi. Stentli yapay damar uygulandı Hastaya, yırtılan damarın stabilize edilmesi ve yırtığın beyin damarları gibi hayati bölgelere ilerlemesinin önlenmesi amacıyla kapalı (anjiyografik) yöntemle operasyon planladıklarını belirten Doç. Dr. Narin, şu bilgileri verdi: "Hastamızda hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu mevcuttu. Çok şanslıymış. Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Geçtiğimiz 23 Ekim’de Prof. Dr. Parıldar ile birlikte girişimsel yöntemle hem yırtığın başladığı bölgeye hem de yırtık nedeniyle kapanan sol böbrek atar damarına stentli yapay damar yerleştirdik. Uygulanan tedaviyle, aort damarındaki anormal kan akışı engellenerek kanın olması gereken damar boşluğundan akması sağlandı. Operasyon öncesinde sırt üstü yatmakta zorlanan, şiddetli karın ve bel ağrıları nedeniyle sürekli eğilmek zorunda kalan hastanın, işlem sonrası ağrıları geçerken, rahatça yürüyebilir ve günlük aktivitelerini sorunsuz şekilde yapabilir hale geldi. Tedavi sürecinde diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenen hastamız, haftada üç gün diyaliz programına alındı ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle pıhtı önleyici tedavisi planlandı. Genel durumunun düzelmesi üzerine taburcu ettik ve ülkesine uğurladık." 2022 yılında sağlığının bozulduğunu, kalp damarlarından birine stent takıldığını, kalp kasında zayıflık, kol ve bacaklarında ödem olduğunu belirten Abdulkafi ise ülkesine yeniden doğmuş olarak döneceğini belirterek, "Ne oturabiliyor, ne yürüyebiliyordum. Sadece sağ tarafıma sabit yatıyordum. Aorttaki yırtık yaşamımı tehdit ediyordu. Yani her an ölümle burun burunaydım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor, çok şanslıymışım. Libya’da bu tedaviler yapılmıyor, keza Tunus’ta da öyle. Ben de tedavi olmak için İzmir’e geldim. Çok çektim ama Acıbadem Kent Hastanesi’nde gördüğüm başarılı tedaviyle şikayetlerimden kurtuldum. Emeği geçen tüm doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.