GENEL - 29 Nisan 2016 Cuma 14:43

Güvenç: “Çukurova'da 100 Binden Fazla İnsan Çadırlarda Yaşıyor”

A
A
A
Güvenç: “Çukurova'da 100 Binden Fazla İnsan Çadırlarda Yaşıyor”

Avrupa Birliği (AB) Sivil Düşün Aktivist Programı’na bireysel aktivist olarak başvuran ve aldığı destekle oluşturduğu 5 kişilik ekiple Çukurova bölgesinde çadır kentlerdeki yaşamı araştıran Akdeniz Göç-Der Eski Başkanı Selahattin Güvenç, Mersin ve Adana’da çadırlarda 100 binin üzerinde insanın 20 yılı aşkın süredir birçok haktan yoksun, zor koşullarda sefil bir yaşam sürdüğünü söyledi.
Akdeniz’e Göç Edenler Bilim, Kültür, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (Akdeniz Göç-Der) Eski Başkanı Selahattin Güvenç’in, AB Sivil Düşün Aktivist Programı kapsamında desteklenen, Mersin ve Adana’da çadırlarda yaşayan halkın yaşamına ilişkin 5 kişilik ekiple gerçekleştirdiği ‘Çadırda Yaşama Tutunmak’ isimli araştırmanın raporu açıklandı. Araştırma Ekip Koordinatörü Güvenç, Akdeniz Göç-Der’in eski ve yeni yöneticilerinden oluşan araştırma ekibi ile birlikte Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında, 20 yılı aşkın süredir sürekli çadırlarda yaşayan zorla yerinden edilmiş kişilerle ilgili araştırmanın ayrıntılarını anlattı. Araştırmayı, Çukurova bölgesinde yaşamın çadır ve barakalarda sürdüğü 23 yerleşim yerinde yaptıklarını ve 4 ayda tamamladıklarını belirten Güvenç, bunların 19’unun Adana’da 4’ünün de Mersin’de olduğunu söyledi.
“ÇUKUROVA’DAKİ ÇADIR KENTLERDE YAKLAŞIK 100 BİN İNSAN YAŞIYOR”
Çukurova bölgesinde köprü, su kanalı veya su birikintisi olan yerlerin yakın çevresindeki tüm tarımsal alanlarda plansız, kalabalık çadır kentler oluştuğunu dile getiren Güvenç, bu çadır kentlerde yaşayan insanların sayısının 100 bine ulaştığını tespit ettiklerini vurguladı. Bu çadır kentlerde uzun süredir yaşayan zorla yerinden edilen ailelere yeni grupların da katıldığını dile getiren Güvenç, bu gruplardan birinin genellikle GAP bölgesinde ekonomik göçle gelen ve 10-15 yıldır çadırlarda yaşayanlar, bir başka grubu mevsimlik tarım işçisi ailelerin oluşturduğunu, bu gruptakilerin yılın 10 ayını çadırlarda geçirdiklerini anlattı. Son katılan grubu ise ‘en büyük grup’ olarak nitelediği Suriyeli sığınmacıların oluşturduğuna işaret eden Güvenç, çadırlarda yaşayan Suriyelilerin nüfusunun diğer grupların 2-3 katına ulaştığını söyledi.
“ÇADIRDA YAŞAM, ÖLMEMEK, CANLI KALMAK GİBİ BİR ŞEY. BÜYÜK TRAVMALAR VE ACILAR VAR”
Bu 4 grubun bir arada yaşadığına dikkat çeken Güvenç, “Çadır kentler ya da çadır köyler, adına ne derseniz deyin, bu yerleşim yerleri çok düzensiz, sürekli büyüyen bir durumda. Doğu ve Güneydoğu’da son dönemde yaşanan olaylardan kaçan 22 aile de göç ederek çadır yaşamına başlamış. Bu çadır bölgelerine sürekli bir akış var, sürekli bir çoğalma var. Buna yaşam denir mi bilemiyorum ama biz bu nedenle çalışmamıza ‘Çadırda Yaşama Tutunmak’ adını verdik. Aslında yaşam ile ölüm arasında bir şey, ölmemek, hayatta kalmak ya da canlı kalmak, çadırda yaşam bu durumda. Büyük travmalar ve büyük acılar var. Yaşadıklarının toplum tarafından bilinmeyen yönleri var. Bu çadır yaşamını sürdüren 10 binlerce insan yok sayılıyor. Onların sorunlarıyla kamu yönetimi yeterince ilgilenmiyor. Sürekli bu çadırlarda yaşayan, sayıları sürekli artan ve sorunları da giderek çoğalan bir insan kitlesi söz konusu. Bu çadırlarda doğan bebekler, o çadırlarda gelin oldular, damat oldular, hatta anne-baba oldular. Bu yaşamı tarif etmek gerçekten zor” dedi.
Bu çadır kentlerde yaşayan gruplardan Suriyeli sığınmacılarla ekonomik göçle gelenler arasında ciddi sorunlar olduğuna da dikkat çeken Güvenç, ekonomik göçle gelenlerin, kurdukları düzenin Suriyeli sığınmacılar tarafından bozulduğunu öne sürdüklerini ve giderek artan bir nefret söylemi oluştuğunu kaydetti. Güvenç, bunun önüne geçilemezse gelecekte buralarda çatışmalı bir süreç yaşanma riski bulunduğu uyarısını da yaptı.
“BİNLERCE İNSAN SEFİL BİR YAŞAM SÜRDÜRÜYOR”
Mersin ve Adana valilikleri ile ilgili kamu yöneticilerine çağrıda bulunan Güvenç, “Bu insanların acılarını dindirmek, sorunlarını kısmen çözmek halen mümkün. Büyük bir para harcanmadan sorunları çözmek mümkün, yeter ki, kamu yönetimi bunda istekli olsun. Biz de sivil toplum örgütleri olarak böyle bir çalışmaya öncülük etmek ve çalışmanın içinde olmak istiyoruz. Çukurova’da nerede bir su birikintisi varsa orada yüzlerce, binlerce insan sefil bir yaşam sürdürüyor. Bu sefil yaşamı herkesin görebileceği hale getirmek için elimizden gelen çalışmayı yaptık” diye konuştu.
Güvenç, çözüm önerilerini de şöyle aktardı: “Bu insanlar sağlık güvencesinden yoksun, okul zaten yok. Çadırlar tek oda. Mikropların ürediği, hijyenik ortamın hiç olmadığı alanlar buralar. Kadınlar ve çocuklar hastalıktan kırılıyor. Elektrik ve su sorunları var. Mersin ve Adana valilikleri ile ilçe belediyeleri işbirliği yapmalı. Yine Milli Eğitim, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Aile ve Sosyal Politikalar, Enerji ve tabi Kaynaklar Bakanlıklarının, çadırda yaşayanların sorunlarını çözmek için koordinasyon kurulmasını istiyoruz. Bunun içinde bizler de yer alırız. Bu koordinasyon ile çadırlarda yaşayan insanların sorunlarına kısa vadede çözüm bulunabilir.”
Sosyolog Menice Yaşar da çadır yaşamını sürdüren insanların birçok haktan mahrum olarak hayatlarına devam ettiklerini belirtti. İnsanların özellikle temel hak olan içme suyu ve elektriğe ulaşamadıklarını dile getiren Yaşar, çadırlarda yaşayanların bulundukları bölgede ikametgahları ve resmi kayıtları olmadığı için 20 yılı aşkın süredir oy bile kullanamadıklarına işaret etti. Yaşar, çocukların eğitiminin de çok büyük sorun olduğunu, çadır kentlerde okul olmadığı için çok sayıda çocuğun okula gidemediğini sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Arnavutköy’ün bu mahallesinde, yoldan geçenler gözlerine inanamıyor Arnavutköy’un Sazlıbosna Mahallesi her sene göç yolundaki leyleklerin uğrak noktası oluyor. Köylüler tarafından kış sezonunda hazırlanan yuvalar, leyleklerin konaklama noktası haline geliyor. Mahalle içerisinden geçen yolların kenarlarındaki direklerin ve evlerin tepelerindeki leylekler, vatandaşları şaşırtıyor. Her yıl düzenli olarak göç eden leylekler İstanbul’un Arnavutköy ilçesinde bulunan Sazlıbosna Mahallesi’ni mesken tuttu. Göç eden leylekler Sazlıbosna Mahallesi’ndeki belli alanlarda bir süre konaklıyor. Arnavutköy Merkez ile Hadımköy Mahallesi arasında bulunan Sazlıbosna Gölü kıyısındaki Sazlıbosna Mahallesi’nde yol kenarlarındaki elektrik direkleri ve evlerin çatıları leylek yuvalarıyla doldu. Mahalleden geçen vatandaşların da gözlerine inanamadığı görsel şölen havadan görüntülendi. “Eylül ayında giderler. Burada veda uçuşu yaparlar“ Leyleklerin mahalle ile ilişkisine uzun yıllardır şahitlik eden mahalle sakinlerinden Saip İlkbaş, “Leylekler köyleri seçerler başka mahallelere gelmezler bize gelirler. Yuvalarını yapıyorlar. Ben 75 yaşındayım kendimi bildim bileli var. Dedemler buraya Kırım’dan gelmiş. Onlarla beraber leylekler de buraya gelmiş. Eylül ayında giderler. Burada veda uçuşu yaparlar. Biz anlıyoruz gidecekler mi ne yapacaklar hepsini biliyoruz. Leylekler için buraya çok gelen oluyor. Fark edenler duruyorlar ve fotoğraf çekiyorlar. Biz elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz" ifadelerini kullandı. “Mart ayında gelip, Ağustos ayında giderler” Leylekler ile ilgili konuşan Sazlıbosna Mahalle Muhtarı Oktay Teke, “Leylekli köy denir buraya. Her sene Mart ayının başında buraya gelerek yuvalarını yaparlar. Ağustos sonu gibi de geldikleri yer olan Afrika’ya göç ederler. Biz onlar geldiklerinde baharın geldiğini anlıyoruz. Baharın müjdeleyicisiler. Leylekler her yere yuva yapmazlar sevdikleri yere yuva yaparlar. Biz de onları seviyoruz. Biz sahip çıkıyoruz hatta daha fazla gelmeleri için projeler üretiyoruz. Bilinmeyenler çok şaşırıyor ve bize soruyorlar. Bilenler de görmek için geliyorlar bizden konum istiyorlar” diye konuştu.
Bursa Bursa merkezli 7 ilde düzenlenen suç örgütü operasyonunda 24 kişi yakalandı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; Bursa İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Bursa merkezli 7 ilde düzenlenen eş zamanlı “Mahzen-32” operasyonunda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 24 şüpheli yakalandı. Bursa merkezli İstanbul, Ankara, Trabzon, Sakarya, Yalova ve Diyarbakır’da düzenlenen “Mahzen-32” operasyonları ile elebaşılığını cezaevinde olan Ümit Saral’ın kardeşi Hakkı Saral’ın yaptığı suç örgütünün çökertildiğini açıkladı. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamaya göre, düzenlenen operasyonlarda organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Bursa merkez ve İnegöl’de vadeli araç alım satım faaliyetlerinde bulunarak vatandaşlardan silah zoruyla yüksek miktarlarda para tahsilatı yaptıkları, Bursa’ya il dışından getirdikleri tetikçiler vasıtasıyla para vermeyi kabul etmeyen kişilere ve bu kişilerin işyerlerine yönelik silahlı saldırı düzenledikleri, Bursa’ya farklı illerden gelerek vadeli araç alımı yapanların adreslerini tespit ettikleri ve bu kişileri hürriyetlerinden yoksun bırakarak darp ettikleri, araç alım satımı nedeniyle kişiler arasında meydana gelen alacak verecek konularına müdahil oldukları ve sözde mahkemeler kurarak haksız menfaat sağladıkları, silahla ölüm tehdidinde bulundukları kişilerin iş yerlerine ve araçlarına zorla el koydukları ve bu malları örgüt üyelerinin üzerine geçirdikleri, silah ve tehdit zoru ile el konulan araçları hediye adı altında örgütün elebaşına verdikleri ve suç faaliyetleri esnasında, güvenlik güçlerine yönelik silahlı saldırıda bulundukları tespit edildi. Operasyonlarda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 24 şüpheli yakalandı. Operasyonlar sonucu, 15 adet ruhsatsız tabanca, çok sayıda çek ve senet ile çok miktarda nakit paraya el konuldu. 10 ayda 454 organize suç örgütü çökertildi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, organize suç örgütlerine yönelik düzenlenen operasyonlar hakkında bilgi verdiği paylaşımında, “10 aylık süre içinde; 454 organize suç örgütünü çökerttik. Bu suç örgütlerini isim isim kamuoyu ile paylaştık. Organize suç örgütlerine yönelik toplam bin 201 operasyon düzenledik. 8 bin 260 şüpheli yakalandık. Bunlardan; 3 bin 58’i tutuklandı. Bin 740’ı hakkında adli kontrol kararı verildi" ifadelerine yer verdi. Öte yandan, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı açıklamada soruşturmanın titizlikle yürütüldüğünü ifade etti.
Rize Taşkın Güngör: “Pazarspor’u bu zor şartlardan ayağa kaldırmayı başardık” Pazarspor’un başarılı teknik direktörü Taşkın Güngör, “Pazarspor’u bu zor şartlardan ayağa kaldırmayı başardık” dedi. Bu yıl TFF 3. Lig’de mücadele eden Pazarspor, sezon başında kötü bir başlangıç yaptı. Oynadığı maçlarda galibiyet sıkıntısı çeken Pazarspor ekibi, sürekli olarak teknik direktör değişimi yaptı. Son olarak takımın başına geçen Tolga Kerimoğlu’yla da istediği sonucu alamayan mavi-beyazlılar teknik direktörleri ile tekrardan yolunu ayırdı. Boşalan teknik direktörlük koltuğunu bu sefer Taşkın Güngör devir aldı. Bulvarspor maçıyla ilk maçına çıkan teknik adam 1 puan ile deplasmandan geri döndü. Güngör, ligin bitimine az kalmasına rağmen takımına güvenerek iyi işler çıkarmaya çalıştı. Pazarspor’u bir alt lige düşürmemek için elinden geleni yaparak 7 maçtan 10 puan topladı ve takımını ligde tutmayı başardı. Pazarspor’u ligde tutmak için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını ifade eden Taşkın Güngör, “Son lig maçımızı oynayacağız. Geldiğimizde çok zor şartlarda bir Pazarspor vardı. Kaosta olan 4 maçta sıfır çeken bir takım vardı. Zor bir görev olduğunu biliyoruz. Bu görevi alırken de daha önceki deneyimlerimize dayanarak sorumluluğu aldık. En azından bizleri bu göreve layık görmeleri bile bizim için bir şerefti. Biz de buna kayıtsız kalmadık. Zor bir sorumluluğun altına girdik ama lige bir hafta kala en azından hedeflediğimiz ana ulaştık. Bir taraftan baktığımızda kümede kalma ligde kalmanın mutluluğunu yaşarken, bir taraftan da son haftaya belki play-off’a girebilirdik. İyi 12 ay geçirdiğimizi düşünüyorum. Bize güvenenleri mahcup etmediğimizi düşünüyorum. Biz de elimizdekiyle bütün katkıyı kendi toprağımızı kendi memleketimize yapmaya çalıştık. Burada 3 puan almak istiyoruz. Lig bitince buradaki görevimiz sona eriyor. Ondan sonrası tabii bize bağlı şeyler değil. Bizim ana hedefimiz 3 aylık bu süreçte Pazarspor’u bu zor şartlardan ayağa kaldırmayı başardık. Altyapıdan 34 tane çocuğu aramıza katmaya çalıştık, hepsini bir arada yaptık. Ligde kalmak birinci önceliğimiz ve çok önemliydi. Evdeki mazimle en iyisini yapmaya çalıştık. Peki çok göze hoş gelen bir futbol oynatmadık. Yani daha çok skoru oynayan ve çok acil kaostan çıkmamızı sağlayacak sonuç almak istiyorduk. Onu da başardık ama hafta sonu daha keyifli, daha güzel bir karşılaşma seyrettireceğiz” şeklinde konuştu.