ÇEVRE - 14 Ocak 2021 Perşembe 12:32

Kalitesiz ve kurallara uygun yakılmayan kömür, zehirlenmelere yol açıyor

A
A
A
Kalitesiz ve kurallara uygun yakılmayan kömür, zehirlenmelere yol açıyor

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü eski Başkanı Prof.

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü eski Başkanı Prof. Dr. Halil Kumbur, karbonmonoksit zehirlenmelerinde ölümlerin düşük kaliteli kömürden ve sobalarda kömürün kurallarına uygun yakılmamasından kaynaklandığını belirterek, "Kurallarına uygun yakılmayan sobada kaliteli veya kalitesiz hangi kömür yakılırsa yakılsın zehirlenme olabilir" dedi.


Kumbur, kış aylarının gelmesiyle birlikte yaşanan karbonmonoksit zehirlenmelerine ilişkin yaptığı açıklamada, soba ve kaloriferlerde düşük maliyetli kalitesiz yakıtların kullanılması, soba ve kalorifer yakma tekniklerinin iyi bilinmemesi, baca temizliğinin iyi yapılmaması gibi nedenlerin, zehirlenmelere ve ısınma maliyetlerinin artmasına neden olduğunu kaydetti.


"Dünyada her yıl yaklaşık 3,5- 4 milyon insan hava kirliliğinden ölüyor"


Isınma amaçlı kullanılan düşük kalorili ve kükürt oranı yüksek kömür tüketimi ve yanlış yakma tekniklerinin uygulanması, motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları ve sanayi kuruluşlarının bacalarından atılan çeşitli maddelerin hava kirliliğine neden olduğunu ve yeryüzündeki canlı hayatını olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Kumbur, "Dünyada her yıl yaklaşık 3,5- 4 milyon insan hava kirliliğinden ölmektedir. Bu ölümlerin yüzde 90’ı gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. Bilinçsiz, yoğun ve niteliksiz yakıt tüketimi nedeni ile başta Mersin ve Tarsus kent merkezleri olmak üzere çoğu yerleşim alanlarımızda özellikle kış aylarında havada yoğun ve bunaltıcı sis katmanlarının oluştuğu görülmektedir. Oluşan bu kirli hava çevre ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Kirli havaya maruz kalan insanlarda, özellikle çocuklarda solunum yolu hastalıklarının arttığı görülmektedir. Yetişkin bir insan günde ortalama 20 metreküp (m3) hava solur iken, çocuklar yetişkinlere göre yüzde 50 daha fazla hava solumaktadır. Çünkü, çocuklar kirli havanın yüzde 90’ının filtre edildiği burun yerine ağızdan soluk alıp vermekte ve kirli hava direk akciğerlere gitmektedir. Bebeklerin istirahat halinde soludukları hava yetişkin bir insanın iki katıdır" diye konuştu.


"Zehirlenmelerin yaklaşık yüzde 63ü sobadan kaynaklanıyor"


Soba ve kaloriferde ısınma amaçlı kullanılan, yapılarında ’karbon’ bulunan odun, odun kömürü, taş kömür, LPG veya doğal gaz gibi yakıtların yetersiz yanmaları sonucu açığa çıkan karbonmonoksitin, solunum yoluyla vücuda alındığında zehirlenmelere yol açtığını vurgulayan Kumbur, "Zehirlenmelerin yaklaşık yüzde 63ü soba, yüzde 30u şofben, yüzde 7si ise doğalgazdan kaynaklanmaktadır. Tam yanmama sonucunda oluşan karbonmonoksit, solunduktan sonra akciğerler aracılığıyla kana geçmekte ve kırmızı kan hücrelerinin içerisinde bulunan ve dokulara oksijen taşıyan hemoglobine oksijenden ortalama 200-300 kat daha hızlı bağlanarak karboksihemoglobin oluşturmaktadır. Böylece, hücrelerdeki oksijen korbonmonoksit ile yer değiştirmektedir. Kan dokulara yeterince oksijen taşıyamadığı için kalp, beyin ve diğer organlarımız çalışamaz hale gelir" ifadelerini kullandı.


Zehirlenme ve hava kirliliğinin yaşanmaması için soba yakma tekniklerine uyulması, evlerde ve işyerlerinde pencere, kapı ve çatıların hava izolasyonlarının iyi yapılması, bina yakıt tesisatlarının standartlara uygun olması, ısıtmada yüksek kalorili- kaliteli yakıt kullanılması, bacaların, soba borularının ve bağlantı elemanlarının her yıl düzenli olarak temizlenmesi gerektiğine işaret eden Kumbur, şöyle devam etti; "Karbonmonoksit zehirlenmelerinde ölümler düşük kaliteli kömürden olmamakta, sobalarda kömürün kurallarına uygun yakılmamasından meydana gelmektedir. Kurallarına uygun yakılmayan sobada kaliteli veya kalitesiz hangi kömür yakılırsa yakılsın zehirlenme olabilir. Can kaybını önlemek için üç hususa dikkat edilmesi şarttır. Kaliteli yakıt seçilmeli, soba üstten yakılmalı ve sobanın hava alıcı kapakları kapatılmamalıdır. TSE belgeli sobalar kullanılmalıdır. Soba önerilen yere kurulmalıdır. Kömüre uyumlu yakma sistemi seçilmelidir. Üstten yakılan sobalar, yaklaşık yüzde 20 yakıt tasarrufu sağlar ve dışarıya verilen kirli havayı azaltarak çevreye daha az zarar verir. Alta kömür, üste çıra gibi koyularak yapılan yanma zehirlenme riskini en aza indirir. Sobanın verimli yanması için en fazla 2/3 oranında kömürle doldurulmalıdır, ısıdan daha iyi yararlanmak için duvar ile soba arasında yaklaşık 50 santimetre mesafe bulunmalıdır. Yanmakta olan sobaya üstten kömür ilave edilirse alttaki ateşin etkisi ile ilave edilen kömür bünyesindeki yanabilir gazlar yanmadan baca ile çevreye verilir. Soba üst bölümünde tam yanma gerçekleşmeden alt ve üst hava alma kapakları kapatılırsa, kömürün tutuşma süresi uzayacağından, tam yanmadan çıkan ve zehirlenmede etken olan karbonmonoksit gazı miktarı artacak ve soba zehirlenmesi meydana gelecektir."


Zehirlenmelerde acil tedavi


Zehirlenme olduğu zaman hemen bir sağlık kurumuna gitmek gerektiğini belirten Kumbur, "Zehirlenme olduğu zaman kişiye yoğurt, sarımsak gibi yiyecekler verilmesi çok yanlıştır. Çünkü zehirlenme midede değil, solumun yolu ile ilgilidir. Zehirlenen kişi açık havaya çıkartılmalı ve acilen oksijen verilmelidir. En kısa zamanda teşekküllü bir sağlık kuruluşuna baş vurulmalıdır" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Genel Başkan Çelebi, kongrede güven tazeledi Güneydoğu Enerji Araştırmaları Derneği (GEADER) Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın 1. olağan kongresi gerçekleştirildi. GEADER 1. olağan kongresinde güven tazeleyen Mühendis Ömer Çelebi, tekrar başkanlığa seçildi. Kongrenin açılış konuşmasın yapan Genel Başkan Ömer Çelebi, kongrede yaptığı konuşmasında, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi sosyal, kültürel, ekonomik ve tabiî kaynaklar bakımından zengin bir alana sahip, birçok kadim medeniyete ev sahipliği yapmış, Türkiye’nin en önemli coğrafi bölgelerindendir. Bu bölgenin diğer en önemli özelliklerinden biri de yenilenebilir enerji potansiyeli ve çeşitliliği açısından oldukça yüksek, fosil kaynaklarca Türkiye’nin en önemli ve verimli alanlarına sahip olmasıdır. Yenilenebilir enerji potansiyeli açısından oldukça yüksek ve birincil enerjide Türkiye’nin en verimli alanlarına sahip Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde enerjinin bütün bileşenlerinde sahip olduğu bu potansiyelini bilimsel veriler ışığında araştırarak ve geliştirerek kamuoyuna ve ilgili enerji otoritelerine çeşitli raporlar halinde bilgilendirme yapmak amacıyla Güneydoğu Enerji Araştırmaları Derneğimiz (GEADER) 2021 yılında kuruldu. Güneydoğu güneş alma potansiyeli açısından Türkiye ortalamasının çok üzerinde, Türkiye’nin en büyük hidrolik kaynaklarını barındırıyor ve TPAO’nun en büyük petrol sismik araştırmaları keza bu bölgede. Adıyaman ve Batman petrolünden sonra son keşiflerde günlük 40 bin varille Gabar ve Kato Dağlarındaki petrol rezervi güneydoğunun enerji alanındaki potansiyel gücünü daha da gözler önüne seriyor. GEADER, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın belirlediği kısa, orta ve uzun vadedeki enerji politikalarını dikkate alarak Güneydoğu’da yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması ve etkin bir şekilde kullanılmasına katkı sunmakla beraber enerji arz-talep güvenliğinin sağlanması, ekolojik dengenin korunması, bölgenin tamamında enerji verimliliği hakkında bilinçlendirme ve farkındalık faaliyetlerinin yapılması, enerji üreticisinden, tüketiciye kadar olan tüm parametrelerde sorun, talep ve önerilerini araştırarak ve değerlendirerek raporlar halinde enerji otoritelerine, kamuoyuna sunulmasına da katkı sunacaktır. Bu münasebetle 1. olağan genel kurulumuza teşrifleriyle bizleri onurlandıran çok kıymetli misafirlerimize teşekkür eder, şükranlarımı sunarım” dedi.