GÜNDEM - 10 Mayıs 2024 Cuma 16:02

Mersin’de 22. Denizcilik Eğitim Konsey Toplantısı gerçekleştirildi

A
A
A
Mersin’de 22. Denizcilik Eğitim Konsey Toplantısı gerçekleştirildi

Denizcilik Eğitim Konsey Toplantısı’nın 22’ncisi Mersin Üniversitesi’nin (MEÜ) ev sahipliğinde gerçekleştirildi.


Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi’mizde gerçekleştirilen toplantıya, denizcilik fakülteleri dekanları, dekan yardımcıları, akademisyenler, sektör yöneticileri ve temsilcileri katıldı.


Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet İsmail Yağcı, Mersin’in küçük bir balıkçı kasabasından, Akdeniz’in en önemli liman kentlerinden biri olmasının en önemli sebeplerinden birinin Mersin Deniz Ticaret Odası’nın (MDTO) varlığı ve çalışmaları olduğunu ifade etti. MDTO’nun üniversiteye de çok cömert bir bağışta bulunduğunu belirten Yağcı, "Denizcilik fakültemizin yakın bir gelecekte çok güzel donanımla taçlandırılmış binasında, çok iyi bir kadroyla uluslararası düzeyde, standartlara uygun, iyi mezunlar vereceğini düşünüyorum" dedi.


Deniz ticaretinin önemine işaret eden Yağcı, şöyle konuştu: "Büyük hızla gelişen ve sadece ihracat açısından ele alındığında günümüzde yaklaşık 25 trilyon doları aşmış olan ticaret hacminin büyük bölümünün, yani yüzde 80’nin denizcilik araçlarıyla yapıldığını düşündüğümüzde sektörün ne kadar büyük bir hizmet verdiğini anlayabiliyoruz. Yakın dönemde yaşamış olduğumuz Rusya-Ukrayna krizinde Odesa Limanı’nın ve Karadeniz’in ne kadar riskli bir yere geldiğini düşündüğümüzde, tedarik zincirinin ne kadar zorlandığını gördük. Süveyş Kanalı’nın, büyük bir geminin karaya oturmasıyla tıkanmasından dolayı ulaşımın ne kadar zorlandığını, belli alanlarda üretimin durma noktasına geldiğini gördük. Bu sektörün ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda sektörde çalışan, sizlerin yetiştirdiği elemanların da ne kadar büyük bir risk altında çalıştıklarını da gösteriyor. O yüzden Denizcilik Eğitim Konseyi’nin bu konularda da birtakım önerilerde bulunacağını düşünüyorum. Konsey, bu alanda çalışan personelin bir şekilde daha çok bilinçlenmesi, işlerini daha az risk altında yapabilmesini sağlayacak birtakım öneriler verecektir."



"Sektöre katkıda bulunulmaya devam ediliyor"


Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İzzettin Temiz de 2006’da oluşturulan Denizcilik Eğitim Konseyi’nin denizcilik eğitimi ile ilgili gündem maddelerini tartışmak, sektördeki gelişmelere destek olmak ve problemlere çözüm önerileri sunmak amacıyla hayata geçirildiğini belirtti.


Her yıl düzenlenen toplantılarda, denizcilik eğitimi konusunda güncel konular ele alınarak sektöre katkıda bulunulmaya devam edildiğini dile getiren Temiz, şöyle devam etti: "Bu yıl da gelişmekte olan denizcilik sektörünün ihtiyaçlarına uygun nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi ve denizcilik eğitimindeki güncel gelişmeleri değerlendirmek, denizcilik eğitiminin önemini ve gelişimini ele almak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu toplantıda Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın desteği ile STCW Sözleşmesi ve Gemi Adamları Yönetmeliği esasları çerçevesinde eğitim, öğretim, araştırma ve toplum hizmetleri etkinliğinin ulusal ve uluslararası standartlarda sürdürülebilmesini sağlamak üzere önemli konular ele alınacaktır. Ayrıca üye kurumlar arasındaki iş birliğini güçlendirerek denizcilik eğitim programlarının kalitesinin artırılmasına yönelik adımlar da atılacaktır. Türkiye’de denizcilik eğitiminin bilimsel kriterlere uygun yürütülebilmesi için gereken faaliyetlerin planlanması ve uygulanması noktasında önemli adımlar atılmasına katkı sağlayacak bu toplantı, Türk denizcilik eğitiminin geleceğine önemli bir kilometre taşı olacaktır."


Belirlenen gündem maddelerinin görüşüldüğü konseyi toplantısı kapsamında, katılımcılar MEÜ Denizcilik Fakültesi’nin yeni binasını inceledi, Tarsus gezisine katıldı.



Mersin’de 22. Denizcilik Eğitim Konsey Toplantısı gerçekleştirildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.