ASAYİŞ - 10 Aralık 2025 Çarşamba 09:42

Mersin’deki 1 milyon dolarlık gasp zanlıları Adana’da yakalandı

A
A
A
Mersin’deki 1 milyon dolarlık gasp zanlıları Adana’da yakalandı

Mersin’de bir gıda işletmesinde yaşanan ve yaklaşık 1 milyon doların çalındığı gasp olayı, polis ekiplerinin hızlı ve koordineli çalışmasıyla kısa sürede aydınlatıldı. Biri iş yeri çalışanı 3 şüpheli, Mersin ve Adana polisinin film sahnelerini aratmayan ortak operasyonuyla çaldıkları paralarla birlikte kıskıvrak yakalandı.


İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Mersin’deki bir gıda firmasında çalışan iş yeri çalışanları, maskeli ve silahlı iki kişinin baskın düzenleyip kendilerini plastik kelepçeyle bağladığını, kasadaki 800 bin dolar ile 400 bin TL nakit parayı alarak kaçtıklarını bildirdi. İhbar üzerine Mersin polisi geniş çaplı bir çalışma başlattı.


Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, güvenlik kameralarını titizlikle inceleyerek şüphelilerin kimliklerini belirledi. Olayın E.K.K. ve A.Ş. tarafından gerçekleştirdiği, zanlıların kiralık bir araçla Mersin’den ayrıldığı tespit edildi. Bunun üzerine Adana İl Emniyeti ile koordinasyon sağlandı.


Yapılan takip sonucu şüphelilerin Adana’da bir mola tesisi yanında bulunan akaryakıt istasyonunda oldukları belirlendi ve ortak operasyon için düğmeye basıldı. Film sahnelerini aratmayan operasyonla iki zanlı kaçamadan gözaltına alındı.


Araçta ve üzerlerinde yapılan aramada olayda kullanıldığı değerlendirilen silah ile gasp edilen 801 bin 153 dolar, 1340 Euro ve 462 bin 395 TL ele geçirildi. Paranın henüz paylaşılmadan bulunması dikkat çekti.


Soruşturmayı derinleştiren ekipler, olayın içerden destekle planlandığını tespit etti. Gasp sırasında mağdur gibi davranan iş yeri çalışanı M.S.A.’nın, soygunu iki zanlıyla birlikte organize ettiği belirlendi.


3 şüpheli hakkında ’nitelikli yağma’ suçundan yürütülen tahkikatın tamamlandığı, zanlıların adliyeye sevk edileceği bildirildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Başkan Zencirci uyarmıştı, bu kez çöp konteynerini ateşe verdiler Belediye Başkanı Burak Zencirci’nin defalarca yaptığı uyarılara rağmen Germencik’te vandallık sona ermezken, duyarsız kişiler bu kez de bir çöp konteynerini ateşe verdi. Germencik’te kamu mallarına zarar vermeye yönelik yönelik yaşanan olaylara bir yenisi daha eklendi. Daha önce de benzer olaylarla gündeme gelen ilçede, bu kez bir çöp konteyneri, kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından ateşe verildi. Kaldırım üzerinde tamamen yanan konteyner çevrede paniğe yol açarken, olay anına ait görüntülerde alevlerin konteyneri sardığı ve eriyen atıkların zemine yayıldığı görüldü. Yaşanan olayın ardından Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla tepki gösterdi. Başkan Zencirci paylaşımında, "Daha önce defalarca uyarıda bulunmamıza rağmen bu akşam çöp konteynerlerinin yakılması kabul edilemez bir sorumsuzluktur. Bu zarar sadece devletin değil, hepimizin malınadır" ifadelerine yer verdi. Kamu malına zarar veren bu tür eylemlerin takipçisi olacaklarını vurgulayan Zencirci, "Kamu malına zarar veren bu vandallıkların sonuna kadar takipçisi olacağız. Germencik’imize, emeğe ve çevremize birlikte sahip çıkalım" çağrısında bulundu. Öte yandan belediye ekiplerinin zarar gören konteynerle ilgili çalışma başlattığı, olayla ilgili inceleme yapıldığı öğrenildi.
Kars Beyaza bürünen Sarıkamış havadan görüntülendi Türkiye’nin önemli kış turizmi merkezlerinden Sarıkamış, erken yağan karla birlikte tamamen beyaza bürünerek adeta bir kış masalına dönüştü. Sarıçam ormanlarının ve ilçenin bu büyüleyici manzarası, drone ile havadan görüntülendi. "Sarıçamlar arasında kaybolan beyaz cennet" Kars’ın Sarıkamış ilçesi, özellikle kristal kar yapısı ve dünyada sadece Alpler’de ve Sarıkamış’ta bulunan sarıçam ormanlarıyla ünlü. Kar kalınlığının yer yer 50 santime ulaştığı bölgede, ağaçlar tamamen karla kaplandı. Beyaza bürünen Sarıkamış’ta drone ile kaydedilen görüntülerde, Sarıkamış Kayak Merkezi’nin pistleri, telesiyej hatları ve sarıçam ormanlarının yeşili ve karın bembeyaz örtüsüyle kartpostallık görüntüler sundu. "Vatandaşların da karla mesaisi başladı" Öte yandan yoğun kar yağışının olduğu Sarıkamış’ta vatandaşların da karla mesaisi başladı. Sabah erken saatlerde dışarı çıkan vatandaşlar evlerinin ve işyerlerinin önünün karını küredi. Evinin önünü karını kürüyen vatandaş, karın yağmasının çok iyi olduğunu ve Sarıkamış’a karın yakıştığını belirtti. Ayrıca belediye ve karayolları ekipleri de yolların karını temizledi. Kentte kar yağışı aralıklarla sürerken, Sarıkamış Kayak Merkezi’ne son yağan kar ile birlikte kar kalınlığı bazı yerlerde 50 santimi geçti. "Sezon hazırlıkları hız kesmiyor" Beyaz örtünün gelmesiyle birlikte, bölgedeki işletmeler ve kayak merkezi yetkilileri de sezon hazırlıklarını hızlandırdı. Kar yağışı, kayak sezonunun erken ve verimli geçeceği yönünde umutları artırırken, otellerde ve tesislerde doluluk oranları şimdiden yükselmeye başladı. Sarıkamış Kayak Merkezi, doğal güzelliğinin yanı sıra, geniş ve güvenli pistleriyle de amatör ve profesyonel kayakçıların gözdesi olmaya devam ediyor.
Kocaeli Filistinli doktor Gazze’de yaşanan dramı anlattı Gazze’de ilaç ve gıda girişinin engellendiğini, sivil yerleşimlere "sarı çizgi" çekilerek el konulduğunu aktaran Filistinli doktor, "Biz Amerika’ya güvenmedik çünkü Amerika ve İsrail aynı madalyonun iki yüzüdür. Bu yüzden bölgenin umudu Türkiye ve garantör devletlerdir. Türkiye bu süreçte kilit ve tarihi bir role sahiptir" dedi. HEKİMSEN Genel Başkanı Uzm. Dr. Adil Kurban, bölgedeki insani krizi ve sağlık hizmetlerinin durumunu değerlendirmek amacıyla Gazzeli bir meslektaşıyla çevrim içi görüştü. Güvenlik gerekçesiyle ismini ve yüzünü gizleyen Filistinli doktor, görüşmede, ateşkes sürecine rağmen saldırıların sürdüğünü ve Gazze’nin kuzeyi ile güneyinin yüzde 50’sinin fiili işgal altında olduğunu aktardı. "Ateşkes anlaşması imzaladıktan bugüne kadar yaklaşık 450 Filistinli şehit edildi" Bölgede İsrail askerleri tarafından oluşturulan ve "sarı çizgi" adı verilen bir kontrol hattı bulunduğunu anlatan doktor, "Gazze’nin hem güney hem de kuzey tarafının yüzde 50’si İsrail’in fiili işgali altındadır. Ateşkes anlaşması imzaladıktan bugüne kadar yaklaşık 450 Filistinli şehit edildi, 650’den fazla yaralımız var. Bunlardan yüzde 65’inden fazlası kadın ve çocuktur, kalanları ise sivildir. Sürekli bahanelerle saldırıya başlıyor, birkaç saat sonra ’Ateşkese uyacağız’ diyorlar. İsrail askerleri tarafından Gazzelilerin olduğu bölgede oluşturulan sarı çizgi kontrol hattı var, beton taşlar kurulmaktadır. Bu beton taşlar zaman zaman ilerliyor" dedi. "İsrail, savaşla, ölümle gerçekleştiremediği tehciri şu an yapmaya çalışıyor" Gazzeli doktor, Gazze’ye günde 600 yardım tırının girmesi gerekirken bu sayının 70 ila 100 arasında kaldığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Çok az tıbbi ve temel gıda ihtiyaçları geliyor. Gazze’de yaşayan yaklaşık 2 milyon 350 bin insana temel gıda ihtiyacı ulaşamıyor. Açlık sınırının altındalar. Bazı bölgelerde ciddi gıda sıkıntısı var. Hastanelerde büyük sıkıntılar var. Ayakta kalan hastaneler için gerekli tadilat için bile malzeme sokulmuyor. Birçok hastaya gereken ilaç ulaşmıyor, bu sebeple ölüm vakaları da yaşanıyor. Anlaşma gereği Refah Sınır Kapısı iki yönlü açılması gerekiyor ancak buna da uyulmuyor. Baskı yapılarak sadece çıkış için kapıların açılacağı söyleniyor. Çıkanların ise geri dönüşü olmayacağını yani savaşla, ölümle gerçekleştiremediği tehciri şu an yapmaya çalışıyor." "Garantör ülkeler, ABD’nin onayı olmadan İsrail’e baskı yapamıyor" ABD’nin İsrail’e desteğine de değinen doktor, bölgede daha önce görülmemiş büyüklükte bombaların kullanıldığını, garantör ülkelerin ABD onayı olmadan baskı kuramadığını ifade ederek, "Bilindiği gibi ABD, İsrail’in en büyük destekçisi ve adeta koruyucusudur. Savaş boyunca ABD yönetimi, İsrail’e gelişmiş ve yıkıcı silahlar sağlamış, dünyanın gözü önünde yaşanan katliamlara rağmen ciddi bir yaptırım uygulamamıştır. Daha önce denenmemiş, ’küçük nükleer bomba’ denecek kadar büyük bombalar verildi. Buna rağmen ABD yönetimi bugüne kadar İsrail’e yönelik hiçbir baskı uygulamamış, aksine İsrail’e sınırsız hareket alanı tanımıştır. Garantör ülkeler dahi ABD’nin onayı olmadan İsrail’e baskı yapamamaktadır. Birçok ülke açıklamalarda bulunmuş, ateşkes çağrısı yapmışsa da İsrail bunları dikkate almamış ve anlaşma hükümlerine uymamıştır" diye konuştu. "Bölgenin umudu Türkiye ve garantör devletlerdir" İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in ilhak açıklamalarını hatırlatan doktor, Türkiye’nin garantörlük rolünün önemine işaret ederek, sözlerini şöyle noktaladı: "Maalesef Gazze gündemden düştü ancak ambargo, soykırım ve ambargo devam ediyor. Türkiye halkı, Gazze için imza atan, destek veren, omuzlayan ülkelerden biridir. Türkiye, Katar ve Mısır bu sürecin garantörleridir. Biz Amerika’ya güvenmedik çünkü Amerika ve İsrail aynı madalyonun iki yüzüdür; biri askeri yüzü, biri siyasi yüzüdür. Amaç ortaktır: baskı, kuşatma ve işgal. Bu yüzden bölgenin umudu Türkiye ve garantör devletlerdir. Türkiye’nin bu tarihi görevi daha aktif, daha güçlü ve ısrarlı biçimde yürütmesi gerekmektedir. Çünkü bu mesele sadece Filistin’e olan dostluk değil; ümmetin, insanlığın, adaletin meselesidir. Türkiye diplomatik, insani, ekonomik ve gerektiğinde caydırıcı tüm araçları kullanmalıdır. Bu görev ümmeti koruma görevidir. Türkiye bu süreçte kilit ve tarihi bir role sahiptir." "Bunlar şaka değil" HEKİMSEN Genel Başkanı Kurban da görüşmeye ilişkin yaptığı değerlendirmede, bölgeden gelen bilgilerin vahim olduğunu belirtti. İsrail güçlerinin asker kılığında sivil yerleşimlere girerek evlere el koyduğunu aktaran Kurban, "İnsanlara, ’Bu ev bizim, çık buradan. Eğer ben almazsam başkası alacak’ deniyor. Bunlar şaka değil. Yaşanan vahşet bizzat böyle gerçekleşiyor. Sonuç olarak, karşı karşıya olduğumuz saldırı tanımlanamayacak derecede vahşi ve bu yüzyılda bir katliamdır" dedi. Dünya güçlerinin sessizliğine de dikkati çeken Kurban, Türkiye’nin mazlumdan yana duruşunu sürdürmesi ve yardımların artırılması gerektiğini vurguladı. HEKİMSEN olarak sahada aktif rol almaya hazır olduklarını söyleyen Kurban, Gazze halkının güçlü bir organizasyon ve Türkiye’nin garantörlük hakkının işletilmesini talep ettiğini ifade etti.
Bursa Kestane Büyükşehir’le filizleniyor Bursa Büyükşehir Belediyesi, kentin yüzyıllardır süregelen tarım kültürünün ve gastronomi mirasının simgelerinden olan AB Coğrafi İşaretli Bursa kestanesine can vermek için seferberlik başlattı. Bursa’da kırsal kalkınmanın sağlanması amacıyla fide-fidan temininden kaliteli üretimin sağlanmasına, ekipman desteğinden ürünlerin satış ve pazarlamasına kadar her alanda çiftçilere katkı sunan Büyükşehir Belediyesi, kente özgü tarım ürünlerinin tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması için çalışmalarını sürdürüyor. Kestanede yaşanan sorunlar konuşuldu Bursa Büyükşehir Belediyesi, kentin simge ürünlerinden kestanenin topraktan sofraya uzanan yolculuğunda yaşanan sorunları konuşmak, bilimsel ve teknik ihtiyaçları değerlendirmek ve ürünü geleceğe en sağlıklı şekilde taşıyacak adımları belirlemek amacıyla ‘Bursa Kestanesinin Geleceği’ panelini düzenledi. Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’ndeki programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Büyükşehir Belediyesi yöneticileri, akademisyenler, kamu kurumlarının temsilcileri, üreticiler ve sektör paydaşları katıldı. Program öncesinde, katılımcılara pişmiş kestane, kestaneli sarma, kestaneli kurabiye, kestane şurubunda kabak tatlısı, kestane şekeri, kestane çorbası gibi lezzetler ikram edildi. "Bursa kestanesini yeniden kazanmalıyız" Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, 70’li yıllarda Fidyekızık’ta dahi çok fazla kestane alanı bulunduğunu, ancak zamanla kestanenin yok oluşuna tanıklık ettiklerini söyledi. Kestane şekeriyle ünlü olan Bursa’nın artık dışarıdan kestane alır hale geldiğini vurgulayan Başkan Mustafa Bozbey, "Bu durum Bursa’ya yakışmıyor. Bursa’da yetişen kestanelerin, diğer bölgelerdeki kestanelerden daha lezzetli ve kaliteli olduğu anlatılıyor. Tekrar bu duruma dönmemiz gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi ve diğer kurumlar olarak bilimsel veriler ışığında çalışarak Bursa kestanesini yeniden kazanmalıyız. Bu konuda geçen yıl önemli bir adım attık ve süreci devam ettiriyoruz" diye konuştu. "Bursa’nın kestanesini tüm dünyaya duyuracağız" Çin’de bir buçuk milyon ton, Japonya’da 720 bin ton kestane üretildiğini hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, Türkiye’nin ise 700 bin ton civarında kaldığını vurguladı. Bursa’da ise kestane üretiminin 3.5 tona kadar düştüğünü dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Bursa Kestanesi, Kasım 2017’de AB Coğrafi İşaret Tescili aldı. Bu yüzden kestaneye kent yöneticileri ve üreticiler olarak sahip çıkmalıyız. Her zaman üreticilerimizin yanındayız. Üreticilerimize kestane fidesi dağıtıyoruz ve dağıtmaya devam edeceğiz. Bursa’nın markası olan kestane üretimine destek olmak bizlerin sorumluluğudur. Bursa’da tekrar tonajı yükseltmeliyiz. İnşallah alacağımız tedbirler ve uygulamalarla Bursa’nın kestanesini tüm dünyaya duyuracağız" dedi. Panelin ilk bölümünde Bursa kestanesinin mevcut durumu, üretimdeki zorluklar, sorunlar ve talepler ele alındı. Moderatörlüğünü Bursa Uludağ Üniversitesi’nden (BUÜ) Prof. Dr. Cevriye Mert’in yaptığı birinci oturumda, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy ‘İklim değişiklikleri ile oluşabilecek riskler’, BUÜ’den Doç. Dr. Himmet Tezcan ‘Kestane hastalıkları ve mücadelesi’, Bursa Teknik Üniversitesi’nden (BTÜ) Prof. Dr. Oğuzhan Sarıkaya ‘Kestane gal arısı ile alternatif savaş yöntemleri’, Bursa İl Tarım Müdürlüğü’nden Dr. Kıymet Senan Savaş ‘Kestane zararlıları ve mücadelesi’, Orman Bölge Müdürlüğü’nden Orman Yüksek Mühendisi Özden Açıcı ‘Biyolojik mücadele ve toplama alanlarındaki güvenlik önlemleri’, üretici Ertuğrul Sünel ‘Üretimde yaşanılan sorunlar ve talepler’ hakkında bilgi verdi. Panelin ikinci oturumunda ise ‘Bursa kestanesinin değeri ve alternatif kullanım alanları’ konuşuldu. Moderatörlüğünü BUÜ’den Öğr. Gör. Fatih Yıldırım’ın yaptığı oturumda, Mudanya Üniversitesi’nden Dr. Gülşen Özduran ‘Kestanenin sağlık ve beslenme ürünlerinde kullanımları’, Bursa Aşçılar Derneği’nden Oktay Gülbahar ‘Gastronomide yenilikçi kullanımlar’, Kardelen Kestane Yöneticisi Ebru Aygün ‘Kestane şekerinin coğrafi işaret süreci’, Artizan Fırın’dan Hakan Aydın ‘Endüstriyel ve tarımsal üretimler’, ‘Fasulyeli’den Emir Topuk ‘Yemeklerde geleneksel kullanım alanları’ konularında bilgilendirme yaptı.