GENEL - 06 Aralık 2018 Perşembe 12:11

MTSO sıfır atık uygulamasına hazırlanıyor

A
A
A
MTSO sıfır atık uygulamasına hazırlanıyor

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Türkiye’nin 2023 yılı atık yönetimi hedeflerine katkı sağlamak adına oda bünyesinde sıfır atık uygulamasına hazırlanıyor.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Türkiye’nin 2023 yılı atık yönetimi hedeflerine katkı sağlamak adına oda bünyesinde sıfır atık uygulamasına hazırlanıyor. 10 yılı aşkın bir zamandır yürütülen çevre çalışmaları kapsamında daha önce başlatılanlara artı olarak personel eğitimi gerçekleştirildi.


İsrafı önlemek, kaynakları daha verimli kullanarak atık miktarını azaltmak ve geri kazanımını sağlamak amacıyla MTSO çalışanlarına, ’sıfır atık’ eğitimi düzenlendi. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Şube Müdürü Murat Kuş, eğitimde sıfır atığın tanımını yapıp, atık türleri ve yanlış uygulamalar hakkında bilgi verdi. Ardından sıfır atık sistemi kurulumuna değinen Kuş, iyi uygulama örneklerini gösterdi.



"Türkiye’de yılda 31 milyon ton atık oluşuyor"


Atıkların modern hayatın vazgeçilmezi haline geldiğini vurgulayan Kuş, atıkların tamamen yok edilemeyeceğini ancak sorun haline gelmesinin önüne geçilebileceğininaltını çizdi. Bunun için doğru atık yönetiminin büyük önem taşıdığını vurgulayan Kuş, “Türkiye’de yıllık bazda oluşan atık miktarı 31 milyon ton. Geri kazanım oranı ise yüzde 12. Kalan yüzde 88’lik bölüm maalesef heba oluyor” dedi.


Almanya, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde ise her bir atığın tek tek kaynağında ayrılıp toplandığını anlatan Kuş, “Sistem sizin atıklarınızı çöpe atmanızı iki şekilde engelliyor. Birincisi mecbur tutup ceza yazıyor, ikincisi sizin bir çıkarınız olmasını temin etmeye çalışıyor, ekonomik değer elde etmenizi sağlıyor” diye konuştu.


Bu uygulamalar ile Almanya’da düzenli depolamaya gönderilen çöp oranının yüzde 1 olduğunu kaydeden Kuş, Türkiye’nin kat etmesi gereken uzun bir yol olduğunu belirtti.



“Hedef, yüzde 35 geri kazanım”


Sıfır atık yönetiminin yeni bir icat olmadığını dile getiren Kuş, sıfır atık kavramını, "israfın önlenmesi, kaynakların daha verimli kullanılması, oluşan atığın miktarının azaltılması, etkin toplama sisteminin kurulması ve atıkların geri dönüştürülmesini kapsayan atık önleme yaklaşımı” sözleriyle açıkladı. Mücadele için dünyada önce bir sıfır atık binası oluşturulduğunu, iyi sonuç alınmasının ardından sıfır atık kasabası kurulduğunu bildiren Kuş, sonrasında ise sıfır atık belediyeler ağı oluşturulduğunu söyledi. Türkiye’nin de 2023 yılı hedefini belirlediğine değinen Kuş, “2023 yılında oluşan atığımızın yüzde 35’inin geri kazanım, kalanının düzenli depolama ile bertaraf edilmesi hedefleniyor. Geri kazanımın yüzde 35’e çıkması ile oluşacak ekonomik değer, Türkiye bütçesinin yüzde 1.2’si kadar” ifadelerini kullandı.


Sıfır atık uygulamasında Türkiye’deki ilk denemelerin Çevre Bakanlığı’nda yapıldığını ve iyi sonuçlar alınmasının ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde geçildiğini bildiren Kuş, 2018 yılı sonuna kadar tüm valiliklerde geçileceğini, okullar, camiler, karakollar gibi tüm resmi dairelere yayılacağını belirterek, adım adım 2023 hedeflerine ulaşılacağını söyledi.


Türkiye’de mevcut durumda atık yönetiminin ‘doğrusal ekonomi’ olarak adlandırıldığını açıklayan Kuş, “Kaynak var, üretiyoruz, tüketiyoruz ve bertaraf ediyoruz. Oysa kıymetli olanı bertaraf etmek yerine geri kazandırmalıyız. Bundan sonrasında geri kazanım seçeneğini öne çıkarmak öncelik olacak” dedi.


Sıfır atığa geçmek için öncelikle sahip olunan tüm ürünlerin kullanım sürelerinin uzatılabilmesi gerektiğini kaydeden Kuş, “Sonunda mutlaka her şey atık olacak ama atık oluşumu mümkün olduğunca geciktirilmeli. Sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir tüketim için de bu önemli. Çünkü doğal kaynaklar bitiyor ve bulamaz hale geleceğiz. Atıkların çevreye zarar vermesinin de önüne geçmeliyiz” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu Çılgın arıcı: Arılara yarı çıplak ve eldivensiz müdahale ediyor Ordu’nun Fatsa ilçesinde arıcılık yapan Abdulkadir Yirmibeşoğlu, maske ve eldiven olmadan yarı çıplak bir vaziyette arı kovanlarını açarak, adeta arılara meydan okuyor. Arılarının kendisini tanıdığını iddia eden Yirmibeşoğlu, tehlikeli olduğu bu işin kuralını bilmeyenlerin denememesi gerektiğini belirtiyor. Fatsa ilçesinde arıcılık yapan, 47 yaşındaki Yirmibeşoğlu, kendi arılarına olan güvenini farklı bir yöntemle sergiliyor. Arılarının kendisini tanıdığını iddia ederek, maske ve eldiven olmadan yarı çıplak kovanlarına arasına giren Yirmibeşoğlu, insanların bunu denememeleri gerektiğini belirtiyor. Yirmibeşoğlu arılarına güvendiğini, günün belirli saatlerinde çıplak da girse arıların bir şey yapmayacağını söyledi. “Arı işi şakaya gelmez” Arıcılığın, kendilerinde 3 kuşaktır devam ettiğini söyleyen Yirmibeşoğlu, yarı çıplak vaziyette arılara girmenin tehlikeli olduğuna dikkat çekerek, “3 kuşak arıcılık ile uğraşıyoruz. Kimi zaman yarı çıplak videolar çekip sosyal medyama atıyorum. Ben arıların ilmini bildiğim için bana bir şey yapmıyorlar. Arıları kızdırmamak gerekiyor. Kıyafetler temiz olacak, sabun ve parfüm kokusu olmayacak. Güneşin kızdırdığı anda ne yaparsanız yapın arı insana dokunmaz, çünkü yem almaya gidiyor. Tabii, bu oyun değil, bunu bilmeyenler kesinlikle soyunmasın, arı işi şakaya da gelmez, sonuçları ağır olabilir” diye konuştu. “Arılarım beni tanır, ben denemedim kimse denemesin” Arılarının kendisini tanıdığını iddia eden Yirmibeşoğlu, “Arı sokması sonucu komaya girenleri gördüm. Arılar beni tanır, zaten insanları, sahibini tanır. Onlar bizim oyuncağımız gibi oldu, çıplak da girsek bir şey yapmıyor” ifadelerine yer verdi. “Yağmurlu ve bulutlu havalarda kesinlikle arıya girilmez” Arı kovanlarının hava şartları ve günün belirli saatlerine göre açılması gerektiğini anlatan Yirmibeşoğlu, “Gündüz sıcakta saat 12.00-13.00 arasında arıya çıplak girilir ama akşam saatlerinde, yağmurlu ve bulutlu havalarda arıya kesinlikle girilmesin, o zaman çok fena çarpar. Bana ‘arılara üfleyen adam’ da diyorlar” şeklinde konuştu.
Erzurum Masterler Koşu Grubu Kırmızı Periler diyarında Çeşitli mesleklerde çalışan, esnaf, akademisyen, emekli ve yöneticilik yapan 35 ile 70 yaş üzerindeki kişilerin bir araya geldiği Palandöken Masterler Koşu Grubu, bu defa Narmanlı Peri Bacaları’nda koştu. "Çılgın Dadaşlar" olarak nitelendiren grubun koordinatörlüğünü yapan Hikmet Maraşlı, “Her pazar yaptığımız sabah koşumuzu, ekip üyemiz olan Halkbank Bölge Müdürü Yardımcısı Emrullah Okumuş ve Narman Belediye Başkanı Adem Kınalı’nın daveti ile Narman Peri Bacalarında gerçekleştirdik. Amacımız; koşumuzu Peri Bacalarında yaparak, oranın doğal güzelliklerinin daha büyük kitlelere duyurulmasına katkı sağlamaktı. Bunu da gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz. Çünkü Peri Bacalarının bulunduğu kanyon gerçekten doğa harikası bir yer.” dedi. Palandöken Masterler Koşu Grubu, Erzurum’dan 25 kişilik bir grup halinde, Narman Peri Bacalarına gitti. Sabah saat 08:00 de başlayan etkinlik, tesislerin bulunduğu alandan, seyir terasının bulunduğu noktaya kanyon içerisinden yürüyerek tırmanan koşu grubu, seyir terası noktasından aşağıya 7 km ‘lik bir koşu gerçekleştirdi. Palandöken Masterler Koşu Grubu daha sonra Narman Belediye Başkanı ile yaşam boyu spor ağırlıklı kısa bir sohbet toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda, Narman’da uzun soluklu, gelenekselleştirilecek bir yarı maraton ya da ultra maraton düzenlenmesi konusunda fikir alışverişinde bulunduklarını ifade eden Hikmet Maraşlı “Bu konuda Belediye Başkanının da olumlu düşünceleri var, kendileri konu üzerinde çalışma yaparak gerektiğinde Palandöken Masterler Koşu grubunuzun da tecrübelerinden faydalanacaklarını anlattılar. Daha sonra Erzurum’a dönüş yaptık. Tüm katılımcı arkadaşlarımızla birlikte, böyle otantik bir ortamda yürüyüş ve koşu yapmanın mutluluğunu yaşamış olduk.” şeklinde konuştu.
Antalya Arıcıların yeni favorisi avokado ve muz balı İlkbahar aylarının gelmesiyle beraber Antalya’nın Alanya ilçesinin yüksek kesimlerimde arı kovanı bakımı dönemi başladı. Kovanlardaki petekleri yenilemeye başlayan arı yetiştiricileri yeterli balın olmadığını kontrol ettikten sonra faaliyetlerine başlıyor. 436 tane arıcının olduğu öğrenilen Alanya’ya ilçe dışından da gezginci arıcılar gelirken, bahar döneminde ilçede konakladıktan sonra dönem sonunda ayrılıyorlar. Zengin bir floraya sahip Alanya’da arı yetiştiricileri tarafından toplanan yayla, püren, badem, dağ çileği balının yanı sıra bu dönem avokado ve muz balı ön plana çıkıyor. Avokado ve muz balının Türkiye’de çoğunlukla Alanya’da olduğunu belirten arı yetiştiricileri bu bal türleri üzerinde çalışmalar yapıldığını dile getirdi. “Zirai ilaçlama arıcılar için çok büyük tehlike” Alanya İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Rüzgar ve Antalya Arıcılar Birliği Danışmanı Kemal Öztürk, ilkbahar arı kovanı bakımı hakkında bilgiler verdi. İlçe Tarım ve Orman Müdürü Rüzgar, Alanya’daki arıcı sayısı ve ilçeye dışardan gelen arıcılar ile ilgili konuşarak, “Alanya gerek bitki örtüsü gerekse atmosfer olsun ciddi anlamda arıların ve arıcıların konakladığı, arıcılık üretiminin yapıldığı bir yer. Alanya’da 436 tane arıcı var. Bunlar 100 kovan ve üzeri olan arıcılar. Diğer illerden 500’e yakın gezginci arıcı geliyor. Bunlar da Alanya’da konaklayıp, kendi bölgelerine dönüyorlar. Bahar dönemine de girdiğimiz için arıcılar hem kovanlarının hem ekipmanlarının bakımlarını yapıyorlar. Biz de bu konuda teknik sağlıyoruz. Ekiplerimiz sürekli arıcıların yanında. Kovanların, arıların bakımlarını gerçekleştiriyorlar. Arıcılar bitki florasından yararlandığı için özellikle bahçe, tarla, sera olduğu bölgelerde zirai ilaçlama yapıyorlar. Bu arıcılar için çok büyük tehlike. Bitkisel üretim yapan üreticileri uyardık. İlaçlama yaparken gerekli tedbirleri alarak ilaçlama yapılması konusunda bilgilendirdik” dedi. "Kovanlara petek vererek arıları ilave hasat yöntemiyle geliştiriyoruz” Demirtaş Mahallesi’nde arı yetiştiriciliği işiyle uğraşan Antalya Arıcılar Birliği Danışmanı ve Selçuk Üniversitesi Hadim Meslek Yüksekokulu Mezunu Arıcılık Teknikeri Kemal Öztürk, ilkbahar aylarının gelmesiyle kovan bakımlarının başladığını belirtti. Bu dönemde arıların güçlenip kovanlarında bal yapacak düzeye geldiğini ifade eden Öztürk, avokado ve muz balının Türkiye’de Alanya bölgesinde bulunduğuna dikkat çekti. Kovan bakımıyla ilgili konuşan Öztürk, “Kovan bakımının ilk döneminde ana arı balı var mı yok mu kovanın yeterli besin stoku olup olmadığı kontrol edildikten sonra arılarımız destekleme şuruplarıyla beraber faaliyetlerini artırıyorlar. 10’lu kovanlar doldukça petek istedikçe kovanlara petek vererek arılarımızı ilave dediğimiz hasat yöntemiyle geliştirmeye çalışıyoruz” dedi. “Arılar güçlenip kovanlar bal yapacak düzeye geliyor” “Bu yılki bahar çalışmalarımıza başladık. Şimdi zaman itibarıyla yayla hazırlığına başlıyoruz. Ocak ayının 10’u gibi çalışmalarımız başlıyor” diyerek sözlerine devam eden Öztürk, “Bizler de ana arı kontrolümüzden sonra kovanlarımızda yeterli bal olup olmadığını kontrol edip yılın ilk aracılık faaliyetine başlıyoruz. Alanya’da ilk çiçeklenme Ocak ayının 20’si itibariyle badem ağaçlarının çiçek açmasıyla başladı. Arılarımız da yılın ilk yavrulama dönemine başlıyor. Böylece arılarımız güçlenip, kovanlarımız bal yapacak düzeye geliyor. Bu dönemde badem ağacından sonra avokado, narenciye, yaban bitkisi olarak sandal ya da dağ çileği olarak da bilinen ağaçların çiçek açmasıyla nektar verimi zirveye çıkıyor ve arılarımız çok güzel bir gelişmeyle beraber yıla hazırlanır. Nisan ayının gelmesiyle yayla hazırlığına arıcılarımız başladı. Daha yüksek baharın erken geldiği bölgelere göç edip arılarını geliştirmeye çalışıyorlar” diye konuştu. “Avokado ve muz balının üretilebileceği alanlarda çalışma başladı” Alanya’da son dönemde avokado bahçelerinin yapılmasıyla ve muz yetiştiriciliğiyle beraber avokado ve muz balının yetiştiğini de vurgu yapan Öztürk, Muz balı üzerinde Arıcılar Birliği’nin çalışmalar yaptığını ifade etti. Öztürk, "Anadolu balları arasında sıralamaya girmeye başladı. Son yıllarda geniş alanlara avokado ve muzun ekilmesiyle avokado ve muz balının üretilebileceği alanlar başladı. Alanya’da halk arasında dağ çileği olarak da bilinen sandal balı yetiştiriliyor. Arı yetiştiriciliği ve bal konusunda zengin bir flora çeşitliliği var. Aynı zamanda ikliminde ılıman geçmesinden dolayı 12 ay aracılık faaliyeti yapılabilecek bir bölge. Muz balı henüz yeni yetiştiriciliğine başlandığı için arıcılar birliği bu konuda gereken çalışmayı yapıyor. Muz meyvesinin sağlık açısından zenginliği herkes tarafından biliniyor. Bir muz meyvesini andıran lezzet aroması olan bir bal. Ilıman bir iklime sahip olduğu için Anadolu’nun diğer bölgelerinden de göçer arıcıların kış bakımı amacıyla yoğun olarak geldiği bir bölge. Yerli arıcılar olarak 40 bin civarında koloni var. Anadolu’nun diğer illerinden gelen arıcılarla beraber 70-80 bin dolayına yükseliyor” şeklinde konuştu.