ASAYİŞ - 22 Ekim 2020 Perşembe 10:25

(Özel) Tefecilerin eline düşen işadamının yardım çığlığı

A
A
A
(Özel) Tefecilerin eline düşen işadamının yardım çığlığı

MERSİN (İHA) – Mersin’de uluslararası nakliye şirketi sahibi bir işadamı, geçen yıl tefeciden aldıkları 10 milyon TL’nin üzerindeki borcu bir ay içinde 3 milyon TL faizle ödedikleri halde kalan 40 bin dolar yüzünden her gün ölüm korkusuyla yaşadığını iddia etti.

MERSİN (İHA) – Mersin’de uluslararası nakliye şirketi sahibi bir işadamı, geçen yıl tefeciden aldıkları 10 milyon TL’nin üzerindeki borcu bir ay içinde 3 milyon TL faizle ödedikleri halde kalan 40 bin dolar yüzünden her gün ölüm korkusuyla yaşadığını iddia etti. Filosundaki yaklaşık 40 tıra haciz konduğu için şahısları tefecilik yaptıkları iddiasıyla şikayet ettiğini, düzenlenen operasyonla yaklaşık 500 çek ve senede el konulduğunu belirten işadamı, bu kişilerin bir an önce yargılanmalarını istedi.


Mersin’de Medya Trans İnşaat Nakliyat Şirketi sahibi İlyas Şengül, iddiaya göre, geçen yılın sonlarında yüklü miktarda paraya ihtiyaç duyunca galericilik yaptıklarını söylediği iki kişiden ortağı olan ağabeyi ile birlikte 10 milyon TL’nin üzerinde borç aldı. Borcu bir ay içinde 13 milyon TL olarak ödeyen, kalan 40 bin doları ödemekte ise güçlük çeken 33 yaşındaki Şengül, yaklaşık 10 ayda büyük bir çıkmazın içine girdi. Borcuna karşılık ev ya da tır teklifi geri çevrilen ve araçlarına haciz konulan işadamı, aylık geliri 100 bin doların üzerinde olan şirketinde her şeye haciz geldiğini, yaklaşık 800 bin TL’lik müşteri çek ve senetleri savcılık dosyasında olduğu için şoförler ve çaycısı dahil hiç kimseye ödeme yapamaz hale geldi. Evini satan, bakkala dahi borcu olan Şengül, alacaklılara ödeme yapamadığı için her an ölüm korkusuyla yaşadığını söyledi.



“10 milyon TL’nin üzerinde para aldık, 13 milyon TL ödedik”


İşadamı Şengül, geçen yıldan bu yana yaşadıklarını İHA muhabirine anlattı. Şengül, şirketinin yaklaşık 13 yıldır uluslararası taşımacılık yapan, her yıl yaklaşık 20-25 milyon TL’nin üzerinde cirosu olan, vergisini ödeyen bir şirket olduğunu ifade etti. Şirketin filosunda 40’a yakın tır bulunduğunu, bunların Özbekistan başta olmak üzere Türk cumhuriyetlerine çalıştığını dile getiren Şengül, “Bu tırların yaklaşık 25 tanesi şirketin öz malıydı, 15 tır da şirket adı altında şoförlere satılan tırlardı. 25 Aralık 2019’a kadar vergi ve SGK borcu olmayan bir firmaydı, ta ki 2019’un 12’nci ayına kadar. Kasım 2019’da Mersin’de galericilik yapan iki şahıstan ağabeyimle birlikte faiz karşılığı 10 milyon TL’nin üzerinde para almıştık. Aralık 2019’a kadar da çek ve senet karşılığı 13 milyon TL ödeme yaptık. Dekontları mevcut. Bütün senet ve çek listesi savcılık soruşturmasında belli. Bizim faiziyle birlikte sadece 40 bin dolar borcumuz kaldı” dedi.



“Şahısları Mersin KOM Şubeye şikayet ettim, operasyon düzenlendi”


Nakliye işini yaptığı firmalardan alacağı karşılığı birçok çek ve senedin bu şahısların teminat kasasında olduğunu belirten Şengül, “25 Kasım 2019’da bu şahısların yanına gittim. 40 bin doları şu an ödeyemeyeceğimi belirterek, ‘Bir tır ya da ev verelim size, bu borcu kapatalım. İcralarımızı kaldırın biz işimize devam edelim’ dedim. Şahıslar müşteri çek ve senetlerimizi iade etmedikleri için ben 25 Aralık 2019’da Mersin KOM Şubeye şikayet etmek zorunda kaldım, çünkü araçlarıma yakalama emri çıkardılar. Şirketin üzerinde şu anda bunların 1 milyon TL’nin üzerinde hacizleri var. 16 Ocak 2020’de bu şahıslara operasyon düzenlendi, yaklaşık 400-500 adet çok yüksek meblağlarda açık çek-senet ele geçirildi” diye konuştu.



“Her gün ölüm korkusu yaşıyorum”


Operasyonda söz konusu iki şahsın da gözaltına alındığını, ancak aynı gün serbest bırakıldıklarını anlatan Şengül, bu kişilerde çek ve senetleri olan birçok kişinin de para karşılığı şikayetlerinden vazgeçtiklerini iddia etti. Şengül, şikayetinden vazgeçmesi için kendisine de tekliflerle gelindiği öne sürdü. Şengül, “17 Ocak’ta bu şahıslar tekrar misilleme yoluyla ellerinde kalan çek ve senetlerle ofisime haciz getirdiler. Koltukları, bilgisayarları aldılar. Evimize icra getirdiler. Türkiye’deki bütün araçlarımıza yakalama emri koydurdular. Araçlarımızı yediemine çektiler. Ben de yurt dışından mecburen araçlarımı getiremedim Türkiye’ye, çünkü savcılık soruşturması uzayacağı için Türkiye’ye getirsem, bunlar ilk alacaklı oldukları için ihale yoluyla bütün paraları ceplerine koyacaklardı. Şu an 14 aracım Gürcistan’da, 4 aracım İran’da. Her bir tırın bedeli şu an 600-700 bin TL. Şoförlerime, çaycıma bile ödeme yapamaz duruma geldim. 40’a yakın mağdur vardı, kendi imkanlarımızla bu şoförlerden 20-25’ine yarı yarıya ödeme yaparak bir şekilde halledebildik. Şu an belki 30 tane müştekisi olduğum dosya var. Her gün ya karakoldayız ya savcılıktayız. Adam 5 bin TL için geliyor bıçak çekiyor. Önceki gün, şu anda savcılık soruşturması devam eden bir kişi gelip 15 bin TL için bıçak çekti bana, neredeyse saplanacaktı, arkadaşlar araya girdi. Bunlar yüzünden evimize gidemiyoruz. Bütün mallarımıza el koymuşlar, ayrıca müşteri senetlerimi ve çeklerimi alamıyorum. Müşterilerimden paramı istediğim zaman haklı olarak ‘çeki-senedi getir ödeme yapalım’ diyorlar. Şu anda nakliye işlerini yaptığım müşterilerimin 700-800 bin TL’ye yakın çek ve senedi savcılık dosyasında. Evimize giderken sıkıntı içindeyiz. Her gün serum yiyorum, psikolojim zaten sıfır. Mağdur insanlar var. Bu insanların ödemelerini yapamadığım sürece ailemden birine zarar verecekler. Dosya şu an Sayıştay’a gitmiş. 15 Aralık’a kadar dosyanın mahkeme aşamasına gelmesi bekleniyor ama bizim o zamana kadar dayanacak gücümüz kalmadı. Her gün ölüm korkusu yaşıyorum” ifadelerini kullandı.



“800 bin dolarlık çek ve senedim ellerinde”


Şahısların karakol ifadelerinde de 40 bin dolar alacakları olduğunu belirttiklerini anlatan Şengül, “Şirketin üzerinde sadece 1 milyon TL, o da ortalama 150 bin dolar yapıyor, resmi olarak 150 bin dolar haczin var. Madem 40 bin dolar alacağın varsa 40 bin dolarlık haczin olsun. Bu kadar alacağın varsa şirketin şu anda 800 bin dolarlık çek ve senetleri sende ne arıyor? 40 bininin al, geriye kalan çek-senetlerimizi iade et. Benim şirketim şu anda aylık 100 bin dolar zarar etmiş bir şirket. Aylık net 100 bin dolar kar kazanan şirket, 12 ayda 1 milyon 200 bin dolar yapar. Bu rakam, sadece tefecilerin bana verdiği zarar. Ayrıca malıma el konulmuş, faizlerimi aldılar. Evimizi bile sattık. Sıkıntımız, çek ve senetlerimizin iade edilmemesi” şeklinde konuştu.



“Şirketin 15 milyon TL’lik mal varlığı bunlar yüzünden kilitlenmiş vaziyette”


Hukuki sürecin devam ettiğini belirten Şengül, 1 milyon doların üzerinde müşteri çek ve senetleri savcılık dosyasında olduğu için alacaklarını tahsil edemediğini söyledi. Şengül, “Bunlar tefecilik yapan insanlar. Bizim icralarımız kalksa ben şu an Gürcistan’daki tırlarımı Türkiye’ye getirsem 15 milyon TL para yapar ve mağdur insanların ödemesini yaparım. Şu an hiçbir ödeme yapamıyorum, bakkala, markete dahi borcumuz var. Çek ve senetlerimizi alsak mağduriyetimiz giderilir. Savcılığa başvurduk, ancak dosya sonuçlanmadan verilemeyeceği bildirildi. Şirketin vergi, SGK ve dışarıya olan borcu en fazla 1,5 milyon TL’dir. Şirketin 15 milyon TL’lik mal varlığı bunlar yüzünden kilitlenmiş vaziyette. Hiçbir şekilde bir adım atamıyoruz; ne araçlarımızı getirebiliyor ne insanlara ödeme yapabiliyoruz” dedi.



“Bir an önce adaletin karşısına çıkıp cezalarını bulmalarını istiyorum”


Süreç içinde CİMER’e ve İçişleri Bakanlığına da dilekçe yazdıklarını, 5-6 karakola şikayette bulunduklarını dile getiren Şengül, “Bunlar vergi kaçakçılığı yapıyorlar, tefecilik yapıyorlar ama mağdur alan biziz. Bu insanlar yüzünden şu anda 50-60 insan mağdur. Şu anda hem ölüm hem huzursuzluk hem bugün olmazsa illaki yarın bir felaket olacak. Bunu seziyorum. Mağduriyetimin giderilmesini, bu insanların cezalarını çekmelerini istiyorum. Şu an maddiyatın peşinde değilim, manevi olarak bitmiş vaziyetteyiz. Ben haksızsam ben hapse gireyim, haksız onlarsa bir an önce adaletin karşısına çıkıp cezalarını bulmalarını istiyorum” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.