EKONOMİ - 16 Aralık 2025 Salı 10:19

Trafik sigortasında ’sürücü temelli’ sistem iddiası

A
A
A
Trafik sigortasında ’sürücü temelli’ sistem iddiası

Son günlerde basında yer alan ve 1 Ocak 2026 itibarıyla yürürlüğe gireceği öne sürülen ’sürücü temelli trafik sigortası’ modeliyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Özhedef Sigorta Kurucu Ortağı Abdulcelil Alkış, kamuoyuna yansıyan bilgilerin henüz resmi bir düzenlemeye dayanmadığını vurguladı.


Alkış, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) tarafından yayımlanmış herhangi bir tebliğ, genelge ya da Resmi Gazete kararı bulunmadığını belirterek, mevcut sistemin aynen devam ettiğini söyledi.



"Hasarsızlık hakkı araçla birlikte kaybolmamalı"


Sürücü temelli bir sistemin muhtemel etkilerine ilişkin görüşlerini paylaşan Alkış, "Bugün yürürlükte olan sistem araç bazlı. Sürücü aracını sattığında, yıllarca kazandığı hasarsızlık indirimini de kaybediyor. Oysa bu hak, aracın değil sürücünün davranışının sonucu. Sürücü temelli bir model hayata geçirilirse, bu yapısal adaletsizlikler ortadan kalkabilir" dedi.


Kurallara uyan sürücülerin ödüllendirilmesi gerektiğini vurgulayan Alkış, "Riskli davranış sergileyen sürücüler ise gerçek maliyetleriyle karşılaşmalı. Sigorta sisteminin temel mantığı da budur" ifadelerini kullandı.



"Sigorta sadece fiyatlayan değil, güvenliği artıran bir mekanizma olmalı"


Basına yansıyan iddialar arasında yer alan eğitim ve rehabilitasyon uygulamalarına da değinen Alkış, sigortanın yalnızca prim hesaplayan bir yapı olarak görülmemesi gerektiğini söyledi. Alkış, "Riskli sürücüler için sadece yüksek prim uygulamak yeterli olmayabilir. Psikoteknik değerlendirme, zorunlu eğitim ve davranış geliştirme programları gibi önleyici adımlar, trafik güvenliğine daha kalıcı katkı sunabilir. Bu yaklaşım cezalandırıcı değil, rehabilite edici olmalıdır" diye konuştu.



Basına yansıyan iddialar


Henüz resmi olarak doğrulanmamış iddialara göre, ilerleyen dönemde trafik sigortasında araç bazlı hasarsızlık sistemi yerine sürücü kimliği ve sürüş geçmişini esas alan bir yapı gündeme gelebilir. Bu modelde; hasarsızlık indirimi ve sürprim uygulamalarının plaka yerine sürücünün T.C. kimlik numarası ve risk profiline bağlanması, iyi sürücüler için daha avantajlı primler, sık kazaya karışan sürücüler için ek yükümlülükler uygulanması konuşuluyor.



Sektörel veriler dikkat çekiyor


Türkiye Sigorta Birliği’nin geçmiş dönemlerde paylaştığı verilere göre, trafikteki araçların yaklaşık yüzde 80’i hasarsızlık indiriminden yararlanırken, toplam hasar maliyetlerinin büyük bölümünün yüzde 20’lik riskli sürücü grubundan kaynaklandığı belirtiliyor. Ayrıca 2024 yılında trafik sigortası hasar maliyetlerinin, artan yedek parça ve işçilik giderleri nedeniyle yüzde 70’in üzerinde yükseldiği ifade ediliyor.


Yetkililer, kamuoyunda oluşabilecek yanlış algılara karşı uyarıda bulunarak, şu an için zorunlu trafik sigortasında herhangi bir sistem değişikliği olmadığını vurguluyor. Poliçe yenilemeleri mevcut basamak yapısına göre devam ediyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya İzinsiz kullanılan Balon balığı projesi mahkemelik oldu Alanya’da bir şirkette müdür olarak görev yapan Mehmet Özata, balon balığına olan ilgisinin ticari bir projeye dönüştürülmesi iddiasıyla yargı yoluna başvurdu. Özata, projesinin izinsiz şekilde ticari faaliyet olarak kullanıldığını öne sürerek yürütmenin durdurulması talebiyle mahkemeye başvurdu. Alanya’da yaşayan Mehmet Özata’nın balon balığına olan ilgisi, 2018 yılında Mersin’in Anamur ilçesinde bir kız çocuğunun balon balığı tarafından ısırılmasıyla yaşanan olay sonrası arttı. Zehirli bir tür olan balon balığının değerlendirilmesi üzerine çalışmalar yapan Özata, balığın derisinden çanta, anahtarlık ve telefon kılıfı gibi çeşitli aksesuarlar üretmeye başladı. İddiaya göre, bir süre sonra kendisini Kanada’da görevli olarak tanıtan bir kadın, Özata ile iletişime geçti. Söz konusu kişinin, projeyi yalnızca akademik amaçlarla incelemek istediğini belirttiği, bu kapsamda Özata’dan çalışmasına ilişkin bilgi ve laboratuvar sonuçlarını talep ettiği iddia edildi. Özata da proje detaylarını paylaştığı öğretim görevlisi kadına verdiğini söyledi. Daha sonra projenin, akademik çalışma sınırlarının dışına çıkılarak ticari bir faaliyet şeklinde yürütüldüğünü öğrendiğini belirten Özata, bunun üzerine hukuki süreç başlattı. Projesinin izinsiz kullanıldığını öne süren Özata, mahkemeden yürütmenin durdurulması kararı alınması için girişimlerde bulundu. Durdurmaya yönelik mahkemeye başvurduk Projenin akademik olmadığını ticari faaliyetler yürüttüğünü dile getiren Mehmet Özata, "Balon balığına ilgim 2018’de Anamur’da bir kız çocuğunu ısırmasıyla başladı. Sürekli araştırarak balon balığından ne yapılabilir diye. Derisini tabaklanabileceğini, derisinin şişmesinden dolayı kendisinden 7-8 kat büyüklüğünden dolayı sağlam bir derisi olduğunu öğrendim. Bu durumu Enstitü ile görüştüğümüzde beraber Bayoma projesinde bulunduk. Bununla birlikte ürün çalışmalarımız oldu. Hem deriyi tabakladık. Hem ise deriyi ürünlere dönüştürdük. Bunları yaparken farklı deri renkleri ile yaptık. Kanada’da bir üniversitede öğretim görevlisi olduğu söyleyen ve telefon numaramın ise bakanlıktan alındığını bildiren Aylin isimli bir kadın ulaştı. Aylin Hanım akademik olarak irtibat kurdu bizimle. Daha sonra kendi ticaretini yapmaya başladı. Durdurmaya yönelik mahkemeye başvurduk. Mahkeme sürecimiz hala devam ediyor. 2 dava sürdü. Çalışmalar bir sonraki davaya kaldı. Tamamen bağlantı kurduğunda akademik olarak bağlantı kurdu. Bizden numune istediğinde de akademik çalışmalar için kullanacağını söyledi. Bizde iyi niyetine güvenerekten elimizdeki ürünleri ve laboratuvar sonuçlarını paylaştık. Laboratuvar sonuçlarının iyi olduğunu görünce bunu ticari olarak yapmaya başladı. Bizde bunu mahkeme kararı ile durdurmaya çalıştık. Mahkeme süreci halan devam ediyor’’ dedi. Ayrıca balon balığı derisinin tabaklandıktan sonra çok güzel ürünler ortay çıktığını belirten Özata "Balon balığı Kızıldeniz’den Akdeniz’e gelmiş bir bir balık, zararlı bir tür. Zarardan faydaya dönüştürebilmek adına projemizi yapıyoruz. Bunun içinde birçok çalışmalarımız oldu. Doğal ve özel yöntemlerle tabaklıyoruz. Hem güzel renkler hem ise güzel ürünler ortaya çıkıyor’’ şeklinde konuştu.
Bursa İş Sanat Anadolu Sergileri İznik’te İş Sanat Anadolu Sergileri’nin 2025 yılındaki son durağı, Osmanlı çini sanatının merkezlerinden biri olan İznik olacak. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan yapılan özel seçkileri sanatseverlerle buluşturan İş Sanat Anadolu Sergileri’nin 2025 yılındaki son durağı, yüzyıllar boyunca Osmanlı çini sanatının merkezlerinden biri olan İznik olacak. 20-21 Aralık tarihlerinde İş Bankası İznik Şubesi’nde sergilenecek "Mavinin Sırları" seçkisi, renk, desen ve zarafetin buluştuğu özel bir estetik mirasın Türk resim sanatındaki yansımalarını bir araya getirecek. Şerif Renkgörür’ün İznik çinisi motiflerini taşıyan leylaklı vazo kompozisyonu, Şevket Dağ’ın çininin mimariyle kurduğu ritmi öne çıkaran Rüstem Paşa Camii tablosu, Feyhaman Duran ve Selahattin Teoman’ın izlenimleriyle Topkapı Sarayı’nın çinili mekânları, İznik doğumlu Zeki Fındıkoğlu’nun kırsal yaşamı aktaran baskıları, Nazlı Ecevit ve İbrahim Çallı’nın mavi seramikli natürmortları, Melahat Üren ve Söbütay Özer’in İznik motifli vazoları, Hulusi Mercan’ın geometrik düzenlemeleri ön plana çıkaran Yeşil Türbe yorumu ve Türkiye’de modern seramiğin önde gelen isimlerinden Füreya Koral’ın üçlü yuvarlak panosu bu sergide izlenebilecek. Anadolu Sergileri, estetik nitelikleriyle olduğu kadar, tarihsel ve kültürel tanıklıklarıyla da büyük bir önem taşıyan sanat eserlerinin Türkiye’nin her köşesinde erişilebilir olmasını amaçlıyor. İş Bankası şubelerini geçici sanat mekânlarına dönüştüren Anadolu Sergileri, çocuk atölyeleri ve uzman sanat tarihçilerinin anlatımıyla desteklenerek kapsayıcı bir sanat deneyimi oluşturuyor. İlk altı ayında 4 bin sanatsevere ulaşan Anadolu Sergileri önemli ödüllerin de sahibi oldu. MarCom Ödülleri’nin "Stratejik İletişim-Kurumsal Sosyal Sorumluluk" kategorisinde platin ödül kazanan proje, Sardis Ödülleri’nin "Kültür Sanat İştirakleri ve Faaliyetleri", Toplumsal Fayda Ödülleri’nin ise "Topluma Değer Katan Projeler-Kültür Sanat" kategorilerinde ödüle layık görüldü. İbrahim Çallı’nın eserlerini Çal ilçesindeki izleyicilerle buluşturan seçkiyle başlayan Anadolu Sergileri, Hocalar ve Öğrenciler (Milas), Mavinin İzinde (Gelibolu), Büyük Zafer (Kocatepe), Aşina Yüzler (Antakya), Çarşı-Pazar (Midyat) ve Ege Havası (Edremit) gibi farklı seçkileri sanatseverlere sundu. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin öğrenme programlarının düzenli faaliyetlerinden biri olan ve sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılanan Anadolu Sergileri’nin, ortak kültürel mirasın doğduğu topraklarda bugünün kuşaklarıyla buluşturmayı sürdüreceği belirtildi.