GENEL - 19 Eylül 2017 Salı 13:24

Fethiye’de 19 Eylül Gaziler Günü etkinlikleri

A
A
A
Fethiye’de 19 Eylül Gaziler Günü etkinlikleri

Muğla’nın Fethiye ilçesinde, 19 Eylül Gaziler Günü düzenlenen törenle kutlandı.

Muğla’nın Fethiye ilçesinde, 19 Eylül Gaziler Günü düzenlenen törenle kutlandı.


Beşkaza Meydanı Atatürk Anıtı önünde düzenlenen törene Fethiye kaymakamı Muzaffer Şahiner, Belediye Başkanı Behçet Saatcı, Cumhuriyet Başsavcısı Kurtca Eker, Garnizon Komutanı Sedat Karabay, Fethiye Muharip Gaziler ve Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Süleyman Şahin, İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal, İlçe Jandarma Komutanı Yılmaz Demirelli, AK Parti Fethiye İlçe Başkanı Kadir Sarıhan, MHP Fethiye İlçe Başkanı Cengiz Çay, daire amirleri, STK başkan ve üyeleri ile gaziler ve öğrenciler katıldı.


Törende Fethiye Kaymakamı Muzaffer Şahiner, ilçedeki ilk görev gününde Atatürk anıtına çelenk sundu. Ardından Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı ve Fethiye Muharip Gaziler ve Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Süleyman Şahin, çelenkleri sundular. Fethiye Belediye Bandosu eşliğinde saygı duruşunda bulunulup, İstiklal Marşımız söylendi.


19 Eylül 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin cumhuriyetimizin en büyük gazisi Mustafa Kemal Atatürk’e gazilik ünvanını verdiğini hatırlatan Astsubay Üstçavuş Bedriye Taylı, 5 Eylül 2000 tarihinde 19 Eylül gününün Gaziler Günü olarak kutlanmasına karar verildiğini söyledi. Taylı: “Gazilerimize bu vefa borcu 1 gün içinde yapılacak kutlamalarla ödene bilecek bir borç değildir. ‘Vatan’ demiş, ‘bayrak’ demiş, vücudunun bir parçasını ülkesine ve milletine helal etmiş, Mehmetçiklerimize vefa günüdür. Şundan emin olunuz ki: Sahip olduğumuz en önemli değerlerimiz olan birlik ve beraberliğimizin yaşayan sembolleri olarak daima gönlümüzde yaşayacaksınız. Milletleri millet yapan bir takım değerler vardır. Bu değerler o milletin harcıdır, tutkalıdır, olmazsa olmazıdır. Şehit ve Gazi, Türk toplumunun ortak değerleridir. Şehir ve Gazisi olmayan Türk ailesi yok gibidir. Annesi ve ninesi her Türk çocuğunu şehitlik ve gazilik ninnileriyle büyütmüş, askere giderken de ‘ Haydi oğlum, haydi git, ya gazi ol, ya şehit’ diyerek uğurlamış onu vatanı için feda etmekten çekinmemiştir” dedi.


Fethiye Muharip Gaziler ve Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Süleyman Şahin ise; kendilerinin gaziler olarak bu topraklar için canlarını verme şerefine eremediklerini de söyleyerek; “Fakat bu toprak için canını verme şerefine eren şehitleriz ile yan yana savaşma onurunu yaşadık. Bir elimizle şahadet kapısının tokmağına dokunurken diğer elimizle geçip giden zamanın kapısının kolunu tutmaktayız. Belki de bu şahadet kapısının tokmağına dokunduğumuz için ölümün nefesini soluduğumuz için düşmanın hain suratını defalarca gördüğümüz için bu mücadeleyi, bu kana kan göze göz dişe diş mücadeleyi duyamayanlara, hissedemeyenlere anlatmak bize düşer. Ülkemizin bekası ve Türkiye Cumhuriyetimizin yaşaması için yapılan sınır ötesi harekatlarda terörle mücadelede verdiğimiz binlerce şehit hepimizi derinden yaralamıştır. Terör iş birlikçilerine asla müsaade edilmeyecektir. Bu konuda devletimizin yanındayız” dedi.


Konuşmaların ardından Gazi yakını öğrenciler Efe Yalçın ve Ceylin Bayramoğlu, şiirler okudu.



Fethiye Beşkaza Meydanı Atatürk Anıtı önündeki törenin ardından Kaymakam Muzaffer Şahiner, Belediye Başkanı Behçet Saatcı, Cumhuriyet Başsavcısı Kurtca Eker, Garnizon Komutanı Sedat Karabay ve diğer yetkililer, Fethiye Muharip Gaziler ve Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğini ziyaret etti. Dernek başkanı Süleyman Şahin ve Gaziler tarafından karşılanan Kaymakam Muzaffer Şahiner daha sonra gazilerin dert ve dileklerini dinledi.


19 Eylül Gaziler Gününü kutlayan Kaymakam Muzaffer Şahiner; “Fethiye’de çok önemli bir günde Gaziler Günü’nde göreve başladım. Böyle bir günde göreve başlamanın gururunu yaşıyorum. Gaziler ve şehit yakınlarımız bizlerin gözbebeği. Bizlerin kendimizden de önemli, ailemizden de önemli onlar. Onun için 7 gün 24 saat şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin emrindeyiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.