GENEL - 18 Eylül 2018 Salı 09:42

Türk sinemasında devrim

A
A
A
Türk sinemasında devrim

Bodrum Türk filmleri haftası kapsamında düzenlenen CineBodrum etkinliğinde buluşan sinema salonu sahipleri ve yapımcılar Türk sinema tarihini değiştirecek bir karara imza attılar.

Bodrum Türk filmleri haftası kapsamında düzenlenen CineBodrum etkinliğinde buluşan sinema salonu sahipleri ve yapımcılar Türk sinema tarihini değiştirecek bir karara imza attılar. Yapımcılar ve sinema salonu sahipleri yapılacak olan filmleri için ortak olma kararı aldı.


Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, Bodrum Belediyesi katkıları ile Bodrum Sinema ve Kültür Derneği ve Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) tarafından düzenlenen ’8. Bodrum Türk Filmleri Haftası’ kapsamında, SİSAY’nin ev sahipliğinde “Türk Sinemasında Dönemsellik, Kısa ve Orta Vadeli Çözümler” paneli düzenlendi. Düzenlenen panele çok sayıda sinema salon işletmecisi, yapımcı ve yönetmen katıldı.


Sinema Salonu Yatırımcıları Dernek (SİSAY) Başkanı Cenk Sezgin, Yönetmen Murat Şeker, CGV Mars Cinema Group Genel Müdürü Ferhat Aslan ve Orient Pictures Şirket Sahibi Ozan Güler’in konuşmacı olarak katıldığı panelde Türk sineması ve sorunları ele alınırken, sinema salonu sahipleri ve yapımcılarında sorunları konuşuldu. Panelin sonunda Yönetmen Murat Şeker’in sunduğu yapımcılar ve sinema salonu sahiplerinin ortak çalışmaları sinema işletmecilerinin ve yapımcıların birlikte yapacakları yatırımlara sinema sektörünün Türkiye’de daha hızlı büyüyeceğini bunun için beraber sinemaya yatırım yapılması gerektiğini anlattı. Konuşmanın ardından yapımcılar ve sinema salonu sahipleri böyle bir karar alınması yönünde Türkiye sinema sektörünün daha da büyüyeceği kanısına vardı. Birçok yapımcı ve sinema salonu sahipleri ortak olma konusunu bir süre tartıştıktan sonra aynı yolda beraber yürüme kararı alındı. Sinema salonu sahipleri yatırımcılarla ortak olma kararı her iki taraf da sevindi.


Konu ile ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sinema Salonu Yatırımcıları Dernek (SİSAY) Başkanı Cenk Sezgin, Türkiye için sinema salonu sahiplerinin en büyük sıkıntılarından bir tanesinin mevsimsellik olduğunu dile getirdi. Sezgin, sözlerine şöyle devam etti: “Kışın daha çok film ve yazın daha az film çekiliyor olması en büyük sorunlarımızdan bir tanesi. Bu panelde sorunlarımızı konuştuk. Yapımcı, yönetmen arkadaşlarımız ve sinema salonu sahipleri bir araya gelerek sorunlarımıza çözüm aradık. Vardığımız sonuç ise film adedini ve film içeriğini zenginleştirirsek, daha kaliteli ve daha senaryosu güçlü, yapımı ve prodüksiyonu daha kuvvetli filmler üretirsek sadece Türkiye’de bizim sektörümüze değil aynı zamanda Türkiye’nin çevre ülkelerindeki sinema sektörüne de etkisi olacağını konuştuk. Bunun sadece bizim cirolarımıza ve performansımızı artırımın ötesinde Türk kültürünü çevre ülkelere ve bölgelerimize daha etkin olarak anlatılabileceğinin kararını verdik. Bu anlamda da özellikle biz sinema salonu işletmecileri önümüze gelen filmi pazarlamak yerine sadece daha aktif olarak yapılacak filmlere finansal anlamda katkı vermek birlikte çalışmak arzusundayız. Bugün bunun altı çizildi. Bugüne kadar sinema salonu sahipleri bu işe ortak olmadılar. Pişirilip önüne getirilen filmi sunmakla yetindiler. Ama bugün itibariyle özellikle seyircinin nabzını tutan biz sinema salonu sahipleri, toplumla filmi buluşturma noktasında en önemli görevi üstlenmiş yatırım yapan bizler, filmlerin mutfağında da bulunarak hem destek olmak hem de ortaya çıkan filmin ihtiyaçları karşılar boyutta zengin ve geliştirimli daha çok seçenekle ortaya çıkmasını sağlamaktır” diye konuştu.


“Ayla”, yeni çıkacak “Müslüm Baba” ve “Çiçero” filmlerinin yapımcısı Mustafa Uslu ise, böyle bir kararın alınmasına çok sevindiğini kaydederek, “Yıllardır sinema salonu sahipleri ve yapımcılar aynı kaptan yemek yiyen beslenen ve etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayan bir meslek grubuyuz. Yapımcı filmi yapar bu film sinemada yayınlanır. Ben şu andan ülkemizin bir film yapımcısı ve 18 salonu olan bir sinema salonu sahibi olarak buradayım. Eğer sinemaya sinema seyircisi çekmek istiyorsanız tek yapmamız gereken bir şey var o da iyi film yapmaktır. İyi film yapıldığı zaman bu millet bu kadar sanattan anlamayan ve sanatı bilmeyen bir millet değil. Geçen sene ben ’Ayla’ diye bir film yaptım 6 milyon 560 kişi fiilen gitti bu filmi izlendi. Dünyanın her yerinde izlenildi bu film. Günün sonunda sinema salonu sahipleri de kazandı, yapımcı da kazandı ve seyirci de mutlu oldu. Bizim yapmamız gereken bu ülkeye layık, milli ve kültürel değerlerini göz önünde bulunduran gerçek hikayeler iyi sinema filmleri yapmamız gerekiyor. Bugün bir sinema filmi yapmak çok zor, 15 ile 20 milyon lira para harcamanız lazım. Onun için genç başarılı ve potansiyel yeteneği olan arkadaşlara, sinema salonu sahiplerinin destek olmalıyız. Eğer destek olursak iyi film üretirsek sinema sektörü gelişir ve layık olduğu yere gelir” şeklinde konuştu.



"Sinema sektöründe ya devrim ya evrim olacak"


Yönetmen, oyuncu ve senarist olan Müfit Can Saçıntı da bu kararın sinemada ya devrim ya evrim olacağını ifade etti. Saçıntı, şöyle konuştu: “Bugün bu karar alındığında kulaklarıma inanamadım. Kendimi yalancı çıkarmamak için de sosyal medyadan paylaşamadım. Bence bu güzel Türkiye’mizin sinemasında ya bir evrim ya da bir devrim olacak göreceksiniz. Bence çok önemli bir gelişme bu karar. İlk defa yapımcılar ve sinema salonu işletmecileri aynı taşın altına ellerini koyacaklar. Ben o kadar sevindim ki çok güzel bir haber. Bu gerçek olamaz diye düşünmüştüm. Daha da güzel işler ortaya çıkacak. Bütçeler artacak, böylelikle sinemayı yapanlarla sinemayı halk ile buluşturan işletmeciler aynı film ve projede buluşunca çok güzel işler ortaya çıkacak. Bu Türk filmlerinin dönüm noktası.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir Teknik Üniversitesi’nde Emeklilik Töreni gerçekleştirildi Eskişehir Teknik Üniversitesi (ESTÜ) emekli akademik ve idari personeli için 30 Nisan 2024 Salı günü Yabancı Diller Yüksekokulu Konferans Salonu’nda emeklilik töreni düzenlendi. Tören, İstiklal Marşı ve saygı duruşu ile başladı. Ardından, ESTÜ Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden Hatice Nur Güçlü ile Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nden Merve Maide Yiğit’in solo piyano konseri gerçekleştirildi. Tören, Doçent Bengi Baraz Çınar ile ESTÜ Kariyer Gelişimi ve Öğrenci Destek Birimi’nden Öğr. Gör. İlayda Karaköse’nin flüt ve piyano konseri ile devam etti. “Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin bir mensubu olmanın gurur ve mutluluğunu taşıyorum” Konserin ardından söz alan emekli ESTÜ personeli Celal Çelebi, ESTÜ’deki profesyonel yaşamında Hasan Polatkan Havalimanı Uçak Bakım Hangarı Sorumlusu olarak görev yaptığını belirtti. ESTÜ’nün bir mensubu olmanın gurur ve mutluluğunu taşıdığını da sözlerine ekleyen Çelebi, “Böyle güzel bir tören vasıtasıyla hatırlanmış olmak mutluluk verici. Başta ESTÜ Rektörü Prof. Dr. Sayın Adnan Özcan olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi. “Böyle bir törenle hatırlanmış olmak mutluluk verici” Törende konuşan ESTÜ Eski Genel Sekreteri Menderes Ünal, meslek yaşamı boyunca memurluk, şeflik, şube müdürlüğü, daire başkanlığı gibi görevler yürüterek 40 yıllık bir hizmet hayatını tamamlamasının ardından ESTÜ’de Genel Sekreter olarak çalışma şansını elde ettiğini belirtti. 2022 yılında ESTÜ’deki göreviyle birlikte emekliliğe adım attığını da vurgulayan Ünal, “Başta ESTÜ Rektörü Prof. Dr. Sayın Adnan Özcan olmak üzere bu töreni düzenleyen herkese tüm emekli arkadaşlarım adına ayrı ayrı teşekkür ederim. Böyle bir törenle hatırlanmış olmak mutluluk verici” ifadelerini kullandı. “Göreviniz, bu güzel ülkeye katkıda bulunmak” Zorlu ve emek yoğun bir profesyonel yaşamın ardından emeklilik yaşamına girmiş olmak hakkında duygu ve düşüncelerini paylaşan ESTÜ Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Hoşçan ise şunları söyledi: “Kırk dört yıl boyunca zorlu süreçlerden geçerek kurumuma en iyi katkıyı sağlamaya çalıştım. ‘Ben’ yerine ‘biz’ diyerek ekip arkadaşı olduğum meslektaşlarımla büyük başarılara imza attık. Şimdi o dönemleri gurur ve mutlulukla anıyorum. Göstermiş olduğum tüm mücadeleler benim hazinem. Değerli akademisyen dostlarım, mesleğinizi çok sevin. Göreviniz, bu güzel ülkeye katkıda bulunmak. Başta ESTÜ Rektörü Prof. Dr. Sayın Adnan Özcan olmak üzere bu töreni düzenleyen tüm ESTÜ mensuplarına teşekkür ediyorum." “Sürdürülebilir bir başarı için güçlü bir kurumsal hafızaya da sahip olunması gerekmektedir” Rektör Prof. Dr. Adnan Özcan, Emeklilik Töreni’ni emekli olan ESTÜ akademik ve idari personeline çalışma hayatları süresince sundukları özverili ve değerli katkıları için teşekkür etmek amacıyla düzenlediklerini belirterek, “Dünyadaki ve ülkemizdeki her kurumsal yapıda olduğu gibi sürdürülebilir bir başarı için güçlü bir kurumsal hafızaya da sahip olunması gerekmektedir. Bu güçlü kurumsal hafıza ise güçlü, her anlamda donanımlı ve özverili çalışan bir insan gücüyle inşa edilebilir. Bugün emeklilik törenimizle kendilerine teşekkür ederek uğurladığımız tüm mensuplarımıza Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin bugünlere ulaşmasında ve kurumsal hafızanın aktarılmasında vermiş oldukları çok değerli katkılar için teşekkürlerimi sunuyorum. 2024 yılının Cumhurbaşkanlığımız tarafından Emekliler Yılı olarak ilan edilmesi vesilesiyle başta siz değerli emeklilerimiz olmak üzere ülkemizin kalkınmasına emekleri ile katkıda bulunmuş olan tüm emeklilerimize saygılarımı sunuyor, emeklilerimizin bilgi ve tecrübelerini kullanabilecekleri ve kendilerini geliştirebilecekleri sosyal ve sağlıklı bir yaşam diliyorum” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Rektör Prof. Dr. Adnan Özcan tarafından ESTÜ emekli akademik ve idari personeline emeklilik plaketi ve teşekkür belgesi takdim edildi. ESTÜ Emeklilik Töreni, fuaye alanında ikram servisinin ardından çekilen toplu hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Törene, Rektör Prof. Dr. Adnan Özcan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Yunus Özdemir, Prof. Dr. Onur Kaya, Genel Sekreter Cengiz Kaçal, ESTÜ Senatosu Üyeleri, ESTÜ öğretim elemanları, emekli akademik ve idari personeli ile aileleri katıldı.
Manisa Bahar ayları kene vakalarını artırıyor Manisa’da yaşanabilecek kene vakalarına karşı uyarılarda bulunan Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzm. Dr. Çağdaş Can, "Kimseye keneyi çıkarmasını önermiyoruz. Üzerine kesinlikle sigara bastırma, çakmakla yakma, iple çekme, kazıma kesinlikle önermiyoruz" derken, Halk Sağlığı Uzmanı Cevriye Ceyda Karabulut ise, "Geçtiğimiz yıl 2023 yılında 1 vakamız olmuş. Bu yıl henüz vakamız mevcut değil. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, pikniğe gidenler, bağ bahçe işleriyle uğraşanlar, ormanlık alanlara gidenler muhakkak dikkatli olmalı" dedi. Bahar aylarının gelmesiyle birlikte tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yoğun yaşandığı Manisa’da uzmanlar kene vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Bahar aylarında kene ısırma vakalarında artış yaşandığını belirten Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzm. Dr. Çağdaş Can, "Kırım Kongo kanamalı ateşinde mevsimsel bir süreç var burada. Hayvanlardan insanlara geçen bir süreç bu. Aslında buradaki birincil sorumlu kene. Kenelerin taşıdığı virüsler sebebiyle meydana geliyor bu hastalık. Direkt kene bulaşıyla gelen hastalarımız da var. Yani vücuda kene girmiş hastalarımız da gelebiliyor. Ya da keneye maruz kalmış hayvanların sıvılarına, dokularına temas etmek ya da başka insanlarda aktif olarak enfeksiyon olduğunda bu insanlara temas eden diğer insanlarda da olabiliyor. Kene varlığının arttığı ilkbahar ve son bahar dönemlerinde daha çok rastlanıyor. İnsanlar daha çok dışarı çıkmaya başlıyor. Kene teması daha çok dışarda zirai alanlarda oluyor. Bu dönemler tetikte, farkındalık içerisinde ve bilinçli olmamız gerekiyor" dedi. "Klinisyenin, doktorun farkında olması gerekecek bazı klinik belirteçler var" Kene ısırmalarında klinik şüpheyle yaklaşıldığını belirten Uzm. Dr. Can, "Şanslı dediğimiz grup kenenin yapıştığını fark eden gruplar oluyor. Kenenin yapıştığını görüyor ve bilinçli bir şekilde bize geliyor. Diğer bir grup ise keneyi fark ediyor ancak kendi yöntemleriyle çıkarmaya çalışıyor. Bu aslında hiç önermediğimiz bir durum. Diğeri de kenenin onu ısırdığını bilmeyen bir grup var. Ne olduğunu anlamadan bize gelebiliyor. Kaşıntı, şişme ve morarma şikayetiyle bize başvuruyor. Burada klinisyenin, doktorun farkında olması gerekecek bazı klinik belirteçler var. Hastanın yaygın eklem ağrısı, karın ağrısı, çabuk morarma, vücutta siyah nokta gibi durumlar olabiliyor. Burada klinik bir şüpheyle yaklaşmamız gerekiyor. Birtakım kan tahlilleri gönderiyoruz. Burada klinik şüphemiz olursa, hastamızda da eğer keneyi tespit edebilirsek uygun bir şekilde hastayı bir üçüncü basamak sağlık birimine sevk etmemiz gerekiyor" diye konuştu. "Kimseye keneyi çıkarmasını önermiyoruz" Kene yapışan kişilerin keneyi çıkarmaması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Can, "Kimseye keneyi çıkarmasını önermiyoruz. Bu genelde yanlış bir yöntem olabiliyor. Eğer sağlık kuruluşuna uzun bir mesafe varsa doğru yöntemlerle çıkarabilir diyeceğiz. Çünkü kenenin vücutta uzun bir süre kalması viral enfeksiyon riskini de artırıyor. İlk önce şunu diyeceğiz hastamıza; üzerine kesinlikle sigara bastırma, çakmakla yakma, iple çekme, kazıma kesinlikle önermiyoruz. Mümkünse bir cımbız alıp kenenin baş kısmından; kuyruk kısmından değil. Çünkü kuyruk kısmından sıkınca kenenin içindeki bütün viral ajan kene tarafından kusularak vücuda giriyor. Baş kısmından ufak hareketlerle çeke çeke kenenin kendisini bırakmasını sağlayacak şekilde çıkartmaya çalışıyoruz. Mümkünse kenenin canlı olarak çıkmasını istiyoruz. Bu ajan çıktıktan sonra süreç burada bitmiyor. Yine acil servislere, sağlık kuruluşlarına müracaat edilmesi gerekiyor. Çünkü biz burada evreleme yapıyoruz. Kontrol süreci öneriyoruz. Gerekli tahlillerin 48 saat takibi için enfeksiyon hastalıkları polikliniklerine gitmelerini istiyoruz eğer klinik olarak hasta rahatsa. Eğer hasta rahat değilse, döküntüler, ağrılar, karın ağrısı, karaciğer ve dalakta büyüme, kanamalar varsa keneyi de gördüğümüz zaman muhakkak hastanın takibi için hastaneye yatışını yapmamız gerekiyor. Çünkü erken tanı hastanın çoklu organ yetmezliğine gitmesini engellediğinden çok önemli. Bir klinik şüphe bile hastaneye yatması için yeterli diyebiliriz" ifadelerini kullandı. Keneden bulaşan virüse karşı bir aşının olmadığını belirten Can, "Hastanede yapılan tedaviler daha çok destek tedavi oluyor. Maalesef bunun aşısı yok. Bulunmadı. Çok geniş bir aile. Neye aşı yapılacağı bilinmiyor. Ama ne kadar hızlı erken tedavi verirsek o kadar hızlı hastalarda yanıt alabiliyoruz" dedi. Kenenin vücuda yapıştığı noktaları anlatan Uzm. Dr. Can, "Genelde kene vücutta açık noktalara yerleşiyor. Biz de hastalarımıza zirai alanlara çıktıklarında bu bölgeleri eldivenle, uzun elbiseler giyerek kapatmaları gerektiğini söylüyoruz. Mantık olarak kişi çorap giydiği zaman bu çorabı pantolonla yukarı doğru katlamasını istiyoruz. Orada açık olmaması için. En sık görüldüğü yerler ise, saçlı deri, kol ve bacaklarda, bacakların alt kısmı ve vücudun kasık bölgelerinde görülebiliyor. Kene burada gizlenebiliyor. Vücudun her noktasında bunlar bulunabiliyor" diye konuştu. "2005 yılından bu zamana kadar 15 vaka görülmüş biri de ölümle sonuçlanmıştır" Manisa İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Birim Sorumlusu Halk Sağlığı Uzmanı Cevriye Ceyda Karabulut, kene vakalarının yıllara oranla azalışta olduğunu belirterek yine de tarla ve hayvancılıkla uğraşan kişilerin dikkatli olması gerektiğini söyledi. Karabulut, "Ülkemizde bu hastalık bahar ve yaz aylarında görülüyor. Daha çok İç Anadolu’nun kuzeyi, orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde daha çok görülmektedir. Ülkemizde 2002 yılında dikkatleri çekti. En yüksek vaka sayısı 2009 yılında bin 318 vaka olarak görülmüştür. Bu yıllar içerisinde görülme sıklığı azalmıştır. İlimizde ise ilk vaka 2005 yılında görülmüştür. 2005 yılından bu zamana kadar 15 vaka görülmüş biri de ölümle sonuçlanmıştır. Geçtiğimiz yıl 2023 yılında 1 vakamız olmuş. Bu yıl henüz vakamız mevcut değil. Vakalarımızın ikamet dağılımına baktığımızda Yunusemre ilçemizde en çok vaka görülmekte. Bunun dışında Saruhanlı, Soma, Akhisar, Gördes ve Demirci ilçelerimizde de vakalarımız mevcuttur. Bu anlamda buralarda yaşayan vatandaşlarımızın daha dikkatli olmalarını istiyoruz. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, pikniğe gidenler, bağ bahçe işleriyle uğraşanlar, ormanlık alanlara gidenler muhakkak dikkatli olmalı. Yine veteriner hekimlerimizin ve hastalarla temas eden sağlık personellerimizin dikkatli olması gerekmektedir” dedi.
İstanbul Küçükçekmece’de kafe yarım saat içinde küle döndü Küçükçekmece Gölü kenarındaki bir kafede yangın çıktı. Kısa sürede büyüyen alevler kafeyi küle döndürürken, yaklaşık 5 milyon TL’lik zarar meydana geldi. Yangın, 1 Mayıs gecesi saat 03.00 sıralarında Küçükçekmece Fatih Mahallesi’nde göl kenarındaki bir kafede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, patates kızartmak için kullanılan makine açık unutuldu. Bir süre sonra makine, içindeki yağlarla birlikte yanmaya başladı. Yangın kısa sürede tüm kafeyi sararken, yangını fark eden çalışan durumu itfaiyeye bildirdi. Olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sahil tarafına yol olmaması nedeniyle itfaiyenin geç geldiği iddiası Sahil tarafına doğrudan yolun bulunmaması nedeniyle itfaiye ekiplerinin olay yerine geç gittiği ileri sürülürken, bu sırada alevler tüm kafeyi sardı. Kafeden yükselen alevler ise geceyi aydınlattı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale ederken, can kaybı ve yaralının olmadığı öğrenildi. Bir süre sonra kontrol altına alınan yangında kafe kullanılamaz hale gelerek küle döndü. Soğutma çalışmasının ardından yangınla ilgili inceleme başlatıldı. Hiçbir şeylerinin kalmadığını ve belediyelerden destek beklediğini söyleyen iş yeri sahibi Abdurrahim Arı, “İki gece önce fritözün açık bırakılması nedeniyle yağdan kaynaklı bir yangın çıktı. Fritöz birden kıvılcım alınca yarım saat içinde bu hale geldi. Nerden baksan 5 milyon TL’ye yaptıramazsın. Çöp bile kalmadı, hiçbir şey kalmadı. Sahil tarafına çıkan doğrudan yol olmayınca itfaiye geç geldi. Gelinceye kadar her şey bitti. 15-20 tane çalışan vardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Küçükçekmece Belediyesi’nden destek bekliyoruz” diye konuştu.
Ankara İstanbul’da “Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi” ilk iki etabı için kuralar çekiliyor İstanbul’da evi olmayanları ev sahibi yapmak amacıyla Emlak Konut GYO ve Türk Hava Yolları iş birliği ile hayata geçirilen “Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi” ilk iki etabının kuraları 4 Mayıs Cumartesi günü çekilecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı öncülüğünde, İstanbul’da evi olmayanları ev sahibi yapmak amacıyla Emlak Konut GYO ve Türk Hava Yolları iş birliği ile Arnavutköy’de özel bir proje hayata geçiriliyor. İstanbul Havalimanı’na 10 dakika ulaşım mesafesinde bulunan, ilk evini alacaklara özel inşa edilen, az katlı ve yatay mimari anlayışıyla tasarlanan “Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi”nde, her yaştan insanın faydalanabileceği bölgesel parklar, meydanlar, etkinlik, spor, sosyal, kültürel yaşam alanları ile dini, eğitim ve sağlık tesislerinin yanı sıra yaya ve bisiklet yolları gibi tüm detaylar düşünüldü. “Sıfır atık altyapısına sahip modern yaşam alanı olarak geliştirdik” İstanbul Arnavutköy’de hayata geçirilen Yenişehir Evleri Projesi’ne, İstanbul’da ikamet eden ve ilk evini alacak vatandaşların müracaat ettiğini belirten Emlak Konut Genel Müdürü Cengiz Erdem, şunları kaydetti: “Büyük bir kent vizyonuyla, mahalle kültürünü yansıtan, yatay mimari anlayışıyla tasarladığımız, 10 etaptan oluşan Yenişehir Evleri Arnavutköy Projemizin 2 bin 894 bağımsız bölümden oluşan ilk iki etabını hak sahipleriyle buluşturuyoruz. Çalışmalarını Türk Hava Yolları ile iş birliği içinde yürüttüğümüz bu projemizi, güvenli yapıların yanı sıra, estetik ve yenilikçi dokunuşlarla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin öncülüğünde başlatılan Sıfır Atık altyapısına sahip modern bir yaşam alanı olarak geliştirdik.” Çekiliş 4 Mayıs’ta Emlak Konut sosyal medya hesaplarından canlı yayınlanacak Projeye 461 bin 361 başvuru yapıldığını ifade eden Erdem, “Vatandaşımızın büyük teveccüh gösterdiği projemizde beklenen kura çekilişini gerçekleştirecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Mehmet Özhaseki’nin de özellikle gençlerin, engelli, şehit ve gazi yakınlarının da ev sahibi olmasını istediği bu projede; toplam konut sayısı üzerinden engelli vatandaşlarımıza yüzde 5, şehit ve gazi yakınlarına yüzde 5, gençlere ise yüzde 20 kontenjan hakkı tanıdık. Çekilişi, 4 Mayıs Cumartesi günü saat 10.00 da Emlak Konut sosyal medya hesaplarından canlı olarak gerçekleştireceğiz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın öncülüğünde Emlak Konut olarak, erişilebilir konut alanında yeni projeler geliştirmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Peşin alımlarda yüzde 25 indirim yapılacak “Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi” ilk iki etabı kapsamında, 43 adet 1+1, bin 851 adet 2+1 ve bin adet 3+1 daire tipi bulunuyor. Emlak Konut, erişilebilir satış şartları politikasını Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesinde de uygulamaya devam ediyor. Peşin alımlarda yüzde 25 indirim yapılacak olan proje kapsamında, 24-36-48-60 ay vade seçenekleri de bulunuyor. Ayrıntılı bilgilere "emlakkonut.com.tr" adresinden ve 444 36 55 telefon numarasından ulaşabilecek.