- 14 Mayıs 2021 Cuma 11:45

Hem dünyayı geziyor, hem de para kazanıyorlar

A
A
A
Hem dünyayı geziyor, hem de para kazanıyorlar

Ukraynalı ressam Andrey Chebotaru ve kız arkadaşı Kate Varasho birlikte çıktıkları dünya turunda hem geziyor hem de hayatlarını kazanıyor.

Ukraynalı ressam Andrey Chebotaru ve kız arkadaşı Kate Varasho birlikte çıktıkları dünya turunda hem geziyor hem de hayatlarını kazanıyor. Muğla’nın Marmaris ilçesine gelen ikiliden Chebotaru, ilçenin eşsiz doğasını tabloya aktarırken internet üzerinden satışa çıkarttığı tabloları sanatseverlerin beğenisini topluyor.


Ressam Andrey Chebotaru ve kız arkadaşı Kate Varasho Ukrayna’dan Türkiye’ye geldi. Kendilerine rota belirleyen ikilinin duraklarından biri de Marmaris ilçesi oldu. Chebotaru ve Varasho her gün ilçede farklı yerlere giderek gördükleri birbirinden güzel manzaraları resmediyor. Kız arkadaşı ile ülke ülke gezerek yeteneğini de paraya çeviren Chebotaru doğal ortamda sanatını yapıyor. Marmaris’ten sonra İstanbul’a gideceklerini belirten Ukraynalı ressam Andrey Chebotaru, "Bir proje geliştirdim ve çeşitli ülkelere giderek kendi gözümle gördüğüm manzaraları çiziyorum. Türkiye’ye üç aylığına geldim 1 buçuk ay Marmaris’te kalacağım sonra İstanbul’a gidip 1 buçuk ay da orada kalacağım. Genelde resimlerimi sosyal medya üzerinden satıyorum. Takipçilerim çektiğim fotoğrafların yağlı boya resim olmasını istiyor ben de hem gerçek manzaranın tadını çıkarıyorum hem de doğal ortamda sanatımı yapıyorum" dedi.


Marmaris’i çok beğendiğini ifade eden ressamın kız arkadaşı Kate Varasho ise, "Andrey Ukrayna’dan buraya benden önce geldi ben de onun yanına geldim. Buraya birkaç haftalığına geldik. Çok güzel resimler yapıyor ve gezerek resim çizmesini de çok güzel bir proje olarak görüyoruz. Marmaris harika bir yer" diye konuştu.


Ukraynalı ressam gittiği ülkelerde çok güzel insanlarla tanıştığını ve dünyayı gezerek resmetmeye devam edeceğini belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Canpolat: “Yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verin” Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat yeni anayasa çalışmaları hakkında açıklama yaparak yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verilmesi gerektiğini belirtti. Son günlerde siyasi partilerin ana gündemi olan yeni anayasa çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, çalışmalarda nelere dikkat edilmesi gerektiğine dair yazılı bir açıklama yayımladı. Canpolat, siyasi partilerin isteklerinden daha çok milletin ne istediğine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. “Yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verin” Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, baskıcı rejimlerin yaptığı anayasa ile milleti kendi kültüründen ve örfünden uzak bir şekilde yaşatmanın millete yapılmış büyük zulüm olduğunu belirterek, “Önümüzde yeni anayasa hazırlığı olduğunu görüyoruz. Bu yeni anayasa hazırlığı birkaç siyasi parti genel başkanının istek ve arzularıyla değil, milletin istek ve arzularına göre şekillenmelidir. Yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verin” açıklamasında bulundu. Ata koruma kanununun daha da genişletilmesi gerektiğini belirten Başkan Canpolat, “Milletimiz toplumun tamamını kucaklayan, ülkemizde yaşayan her etnik kimliği kapsayan, herkesin değerlerine saygı duyan, herkesi kucaklayan, barış ve kardeşlik içerinde bir ve bütün yaşama şartı ve standartları sunan bir anayasa beklemektedir. Bu yüzden yeni anayasa siyasi hedefleri ve amaçları başkalarının elinde olan siyasi parti liderlerinin istek ve talepleri doğrultusunda olmamalıdır. Yeni anayasa değişikliğinin milletimizin ortak değerlerine, örf ve ananesiyle barışık aynı zamanda çağımızın olağan akışına uygun olabilmesi için milletimiz tarafından oluşturulması esas olmalıdır” ifadelerini kullandı. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk anayasada milletinin dinine saygı duyarak anayasada ‘İslam’ ibaresini kullandığını vurgulayan Kadir Canpolat, “Farklı dinlere ve farklı etnik kimlere tabi ki saygı duyma zorunluluğumuz vardır çünkü bizim kültürümüzde bu temel esastır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni oluşturan milletin büyük bir bölümünün dini İslam olduğu için devletin dini İslam olmalıdır. Diğer din ve etnik kimliklere göre de laikliği bir kenara atılmamalıdır. Laikliğin tanımı İslamiyet’le kavga etmek değildir. Bu anlamda Laikliğin tanımı yeniden yapılmalı, din ve devlet işleri birbirinden ayrı ve milli kontrol altında olmalıdır. Farklı din mensupları vatandaşlarımıza eşit muamele kavramı getirilmelidir. Değerlerimiz üzerinden Türk toplumunun uzlaşısı, kardeşliği, birlik ve bütünlüğü esas olmalıdır. Devletimizin çıkar ve menfaatlerinin, milletimizin çıkar ve menfaatleri ile örtüşmesi mutlak bir netice olmalıdır. Birbiri ile barışık bir toplum güçlü bir devlet doğurur. Barışık bir anayasa ile işte o zaman ekonomide, hukukta, sanayi ve teknolojide hatta kültür ve aile yapımız da yeni ve büyük bir çağ açmak hedeflenmelidir. Birtakım ittifakların istek ve arzuları değil, toplumun tamamının ittifak yaptığı yeni bir anayasa hepimizin hakkıdır. Bu hak ülkemizde yaşayan her neferi kapsamalıdır” ifadelerine yer verdi.