GENEL - 25 Mayıs 2018 Cuma 16:08

Muratpaşa Mahallesi Müştak Baba Bilgi Evinde Sertifika Töreni

A
A
A
Muratpaşa Mahallesi Müştak Baba Bilgi Evinde Sertifika Töreni

Muş’un Muratpaşa Mahallesi Müştak Baba Bilgi Evinde gerçekleştirilen Tefsir derslerine düzenli bir şekilde katılan kadın vatandaşlara sertifika dağıtıldıMuş Belediyesi tarafından yapılarak hizmete sunulan Bilgi Evlerinde etkinlikler devam ediyor.

Muş’un Muratpaşa Mahallesi Müştak Baba Bilgi Evinde gerçekleştirilen Tefsir derslerine düzenli bir şekilde katılan kadın vatandaşlara sertifika dağıtıldı


Muş Belediyesi tarafından yapılarak hizmete sunulan Bilgi Evlerinde etkinlikler devam ediyor. Her yaş grubuna hitap eden kurs ve etkinliklerle vatandaşların uğrak yeri haline gelen Bilgi Evleri zaman zaman önemli programlara da ev sahipliği yapıyor. Son olarak Muratpaşa Mahallesi Müştak Baba Bilgi Evinde kadınlara yönelik sertifika töreni düzenlendi. Törene, Belediye Başkan Vekili Aydın Özarslan, kursiyerlere Tefsir dersini veren Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Kayacan ve çok sayıda kadın katıldı. Programda bir konuşma yapan Belediye Başkan Vekili Aydın Özarslan, “Partimizin milletvekili aday tanıtım toplantısına katılmak üzere Ankara’da bulunan değerli başkanımızın sizlere selamını iletiyorum. Geçen haftadan beri bugünkü programınıza katılmak üzere planlama yapmıştı. Ancak il dışı programından dolayı kısmet olmadı. Başkanımızı temsilen bu programa katılmaktan onur duyduğumu bilmenizi isterim" dedi.


Muş Belediyesi olarak alt yapı ve üst yapı alanında önemli hizmetler hayata geçirirken insanlara kişisel ihtiyaçlarına cevap verecek sosyal ve kültürel faaliyetleri de aksatmamaya gayret gösterdiklerini ifade eden Özarslan, "Bu kapsamda geçen yıl Muratpaşa ve Sunay mahallelerimizde bu tesislerimizi kurarak vatandaşlarımızın beklentilerini karşılamayı umut ettik. Allah’a şükürler olsun ki bilgi evlerinin hemşehrilerimizin ikinci yuvası haline geldiğini görmek bizi son derece mutlu etmektedir. Bu komplekslerimizde toplumun her kesimine hitap eden etkinlikler yapılıyor. Daha kapsamlı hizmetler sunmak için üniversitemiz veya Milli Eğitim Müdürlüğü gibi kurumlarımız ile koordineli çalışıyoruz. Bir yıl gibi kısa bir sürede Bilgi Evlerimizi kurumsal bir yapıya kavuşturmayı başardık. Halkımızın Bilgi Evlerinden faydalandığını görmek bizleri yeni projelere de yönlendiriyor. İnsan sirkülasyonunun yoğun olduğu bilgi evlerinin sayılarını arttırmak üzere çalışmalarımızı başlattık. Bu kapsamda Yeni Mahalle ve Zafer mahallesinde iki tesis kurmaya başladık. Kaba inşaatının tamamlandığı projeleri sezon sonuna kadar hizmete sunmayı hedefliyoruz. Aynı şekilde bütün mahallelerimizde bilgi evi yapmak için çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah vatandaşlarımızın daha fazla faydalandığı bu tür komplekslerle sosyal ve kültürel alandaki eksikliklerimizi tamamen gidermiş olacağız. Bu duygu ve düşüncelerle burada eğitim görerek sertifika almaya hak kazanan kardeşlerimi tebrik ediyorum. Onların iyi eğitim alması için emek veren herkese teşekkür eder, kursiyerlere başarılar dilerim” şeklinde konuştu.


Yapılan konuşmanın ardından katılımcılara belgeleri dağıtıldı. Program, toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.