GENEL - 18 Temmuz 2018 Çarşamba 10:23

Sıcaktan sığındıkları kulübede telef oldular

A
A
A
Sıcaktan sığındıkları kulübede telef oldular

Muş’un Sağlık köyünde sıcak havadan bunalan 10 büyükbaş hayvan, merada sığındıkları kulübenin kapısının kapanması sonucu içeride aç ve susuz kalarak telef oldu.

Muş’un Sağlık köyünde sıcak havadan bunalan 10 büyükbaş hayvan, merada sığındıkları kulübenin kapısının kapanması sonucu içeride aç ve susuz kalarak telef oldu.


Muş merkeze 25 kilometre uzaklıktaki Sağlık köyünde son zamanlarda etkili olan aşırı sıcak havadan etkilenen 10 büyükbaş hayvan ile 2 tane üç aylık buzağı, yaylacılar tarafından köye yakın merada kurulan bir kulübeye sığındı. Yaklaşık bir hafta boyunca merada sığındıkları kulübenin kapısının kapanması sonucu mahsur kalan 12 hayvan, bir hafta sonra hayvan sahipleri tarafından bulundu. Kulübe içerisinde bir hafta boyunca aç ve susuz kalan büyükbaş hayvanlardan 9’u olay yerinde, biri de getirildiği ahır içerisinde telef olurken, 2 tane üç aylık buzağı ise hayvan sahipleri tarafından sağ olarak kurtarıldı.


Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan İhsan Toplu, hayvanların otlanma sırasında sıcak havadan etkilenmelerinden ötürü birkaç yıl öncesinde merada yaylacılar tarafından kurulan kulübenin içerisine sığındıklarını dile getirdi. Hayvanların kulübenin kapısını açıp, içeri girmesiyle kapının tekrar kapanması ve açılmamasından ötürü mahsur kaldıklarını söyleyen Toplu, “Meradaki kulübenin sahibi geçtiğimiz yıl buradaydı. Etkili olan sıcak havadan ötürü hayvanlar gölgeye girmiş. Kimsenin hayvanlardan haberi de yoktu. Hayvanlar kulübenin içerisine girmiş ve arkasından kapı kapanmasıyla, hayvanlar kulübe içerisinde aç ve susuzluktan ötürü telef olmuş. Devletimizden yardım istiyoruz” dedi.



“Yetkili kişilerden yardım bekliyorum”


Telef olan 10 büyükbaş hayvan sahibi Zeki Meriç ise bütün geçimini hayvancılıkla sağladığını ve telef olan hayvanlarından ötürü mağdur olduğunu dile getirdi. Yetkili kişilerden yardım ve destek beklediğini ifade eden Meriç, “Sağlık köyünde yaşamaktayım. Bizim hayvanlarımız burada otlanmaktaydı. Evim de burada. Hayvanlar etkili olan sıcak havadan dolayı kendilerini gölgeye atmışlar. Gölge olarak girdikleri kulübe içerisinde kapı üzerlerine kapanmış. İçeride kalan hayvanlar aç, susuzluk ve havasızlıktan dolayı telef olmuşlar. Telef olan hayvanlarımın içerisinden 2 tane üç aylık buzağı sağ kalmış, onları sağ olarak kurtarabildim. Diğer hayvanlarımdan 10 tanesi telef oldu. Elimde zaten 10 tane hayvan vardı. Geçimimi sağlayabileceğim başka hiçbir şeyim yok. Mağduriyetimi dile getirerek, yetkili kişilerden yardım ve destek bekliyorum” diye konuştu.


Sağ olarak kurtarılan iki tane üç aylık buzağının ilaçlarla tedavi altında olduğu, birinin durumunun ise kötü olduğu kaydedildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.