GENEL - 15 Mayıs 2020 Cuma 10:13

Görme engelli kardeşlere gıda yardımı

A
A
A
Görme engelli kardeşlere gıda yardımı

MUŞ (İHA) – Muş’un Varto ilçesinde görme engelli olan 3 kardeşe, korona virüs salgını ve Ramazan ayı nedeniyle Kızılay tarafından gıda yardımı yapıldı.

MUŞ (İHA) – Muş’un Varto ilçesinde görme engelli olan 3 kardeşe, korona virüs salgını ve Ramazan ayı nedeniyle Kızılay tarafından gıda yardımı yapıldı.


Varto ilçesinin İnönü Mahallesi’nde yaşayan görme engelli kardeşlere Kızılay Varto Şube Başkanlığı sahip çıktı. Her zaman ihtiyaç sahiplerinin yayında olduklarını söyleyen Kızılay Varto Şube Başkanı Hamza Sezgin Yonat, “Gerçekten görme engelli bir ailemiz. Biz verdiğimiz yardımlarda bu engelli ailemizi seçerek evlerine kadar yardımları getirdik. Kendilerine gıda yardımı yaptık. Bundan sonraki süreçte de kendilerini takip ediyoruz. Bunun gibi aileler varsa biz her zaman sahip çıkacağız. Aile bizim ailemizdir. Bundan sonra her zaman takipte olacağız” dedi.


İnönü Mahallesi’nde yaşayan Nazım Bingöl’ün yıllar önce yaptığı akraba evliliğinden dünyaya gelen 5 çocuktan 4’ü yedi yaşına bastıktan sonra bir bir görme yetilerini kaybetti. Çocuklardan Çağdaş Bingöl, 29 yaşına gelirken hayatını kaybederken, yüzde 95 görme engelli olan Sevda, Songül ve Savaş kardeşler ise yaşama tutunmaya çalışıyor. Hayatta olan 4 çocuğundan 3’ünün görme engelli olduğunu söyleyen baba Nazım Bingöl, “Akraba evliliğinden dolayı çocuklarım bir bir gözlerini yitirdi. Sağ olsun devlet her zaman bize sahip çıkmış ve şu an engelli maaşı vermektedir. Anneleri olmadığı için engelli çocuklarıma ben bakmaktayım. Çocukları doktora götürdüm. Akraba evliliğinden dolayı bir çare bulamadılar. Çocuklarım şimdilik benle beraberler ve onlara bakıcılık yapmaktayım. Sağ olsun bugün Kızılaydan bize yardım getirdiler. Emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi.


Bingöl ailesinin en büyük çocuğu olan Sevda Bingöl (48) ise 7 yaşında gözlerinin görmemeye başladığını, şu anda ise sadece karanlık ve aydınlığın olduğunu anlayacak kadar görebiliyor. Annesi ile birlikte küçüklükten bu yana evin bütün işlerini gören Sevda Bingöl, “Göremediğim için hayat benim için giderek zorlaştı. Sonra kardeşlerim de görmemeye başladı. Bir şey yapamadığım ve yeterli olamadığım için üzülüyorum. Evin içini ezberlediğim için her işi yapabiliyorum. Bir tek çayı bardaklara dolduramıyorum. Ama evin dışında hiçbir şey yapamıyorum. Çünkü bilmiyorum. Arkadaşlarım yok, gelen giden yok. Kendi kardeşlerimle zaman geçiriyorum” diye konuştu.


Kardeşlerden 38 yaşında olan Savaş Bingöl de, çocukluğundan beri yaşadığı coğrafyanın her yerini ezberlediğini, bundan dolayı rahat hareket ettiğini söyledi. Bingöl, "Buradaki dağları, yolları ezbere biliyorum. Bundan dolayı çarşıya yürüyerek gidebiliyorum. Çarşıda arkadaşlarımın koluna girerek geziyorum. Alışverişimi yapıyorum ve evime yürüyerek geri dönüyorum. Bazen bunları babamla ortak yapıyoruz. Bugün Kızılaydan bize yardım getirdiler. Sağ olsun devlet her zaman bizim yanımızdadır. Sürekli bize sahip çıkıyorlar. Bize sahip çıkan herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Motosikletine dağ keçisi boynuzu taktı, trafikte ilgi odağı oldu Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun motosikletine taktığı dağ keçisi boynuzu ile ilgi odağı oldu. Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun, Chopper tipi alçak binişli motosiklet aldı. Daha sonrasında motosikletini çeşitli eklemelerle modifiye etmeye başlayan Altun, bir avcı kulübünde duvarda gördüğü dağ keçisine ait olan boynuzu motosikletine taktırdı. Trafikte ’boynuzlu motosikletli’ olarak anılmaya başlayan Altun, vatandaşların kendisini motosiklet üzerinde gördüğünde video ve fotoğraf çekerek ilgi gösterdiğini, kendisinin de bu ilgiden mutlu olduğunu söyledi. "Bu tarz Alman askerlerinin savaş dönüşü dizayn ettikleri bir tarz" Amerikan motosiklet kulüplerine tutkulu olduğunu belirten Altun, "Amerikan motosiklet kulübü hastasıyım. Kulüpteki motosikletlere yıllar öncesinden hevesim vardı. Sonra ben de bu Chopper’ı aldım. Motorum 350 cc ve çeşitli aksesuar modifiyeleri ile kendime göre bir tarz oluşturdum. Bu tarz aslında yıllar önce Alman askerlerinin motorlarını savaştan döndükten sonra motorlarına dizayn ettikleri bir tarz. Artı olarak ben sadece dağ keçisi boynuzunu ekledim" dedi. "Boynuz dağ keçisine ait" Motosikletine monte ettiği dağ keçisine ait olan boynuzu bir avcı kulübünün duvarında gördüğünü anlatan motosiklet tutkunu Altun, "Bu boynuzu bir avcı kulübünde duvarda gördüm, Boynuzu görür görmez motosikletimin önüne güzel olacağını düşünerek aldım, gerçekten de güzel oldu. Trafikte giderken ışıklarda durduğum zaman vatandaşlar video ve resim çekiyorlar. Ayrı bir havası, kendine has bir ilgisi oldu motosikletimin. Boynuzu takalı 1 yıl oldu, motosiklet de 3-4 yıldır bende. Sinyalimi, farımı, sürüşümü engelleyen herhangi bir sorun yok, sadece motosikletime bir makyaj, bir süs yaptım. Trafiğe ve kurallara uymayan bir engelim yok, eğer olsa boynuzu kendim takmam" şeklinde konuştu. Chopper sahibi motosiklet tutkunlarının, farklı tarzlarına karşın trafikte gayet dikkatli motosiklet kullandıklarının da altını çizen Altun, "Chopper sahibi insanlar trafikte en düzgün motosiklet kullanan, kurallara harfiyen uyan motosiklet sürücüleridir. Motosiklet özgürlüktür, motosikletin üzerinde kendimi uçuyor gibi hissediyorum" sözlerine yer verdi. "Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz" Motosikleti sıkça gördüklerini belirten esnaf Şehmus Tular ise, "Bu arkadaş motosiklet hastası. Değişik bir tarz yapmış, hoşumuza da gidiyor. Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz. Değişik bir motor, arkadaş da biraz böyle şeyleri seviyor sanırım. Bu da bizim hoşumuza gidiyor. Söylenene göre yabani dağ keçisinden alınan boynuzmuş, orijinal bir şey olduğunu bana söyledi kendisi. Böyle şeyleri seviyor demek ki, Allah kaza bela vermesin" ifadelerini kullandı. (MUB-FKE-
İstanbul “Dönerin anavatanı Türkiye’dir” Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’ın Türkiye ziyaretine döneriyle birlikte gelmesi dünyada geniş yankı bulmuştu. Son günlerde devam eden döner diplomasisine Türk dönerciden yorum ‘Türkiye’ye döner getirilmesine gerek yok biz zaten dünyanın her yerine döner gönderiyoruz.’ Türkiye’ye yanında 60 kilo döner ile birlikte gelen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ülkesinde de eleştirilerin odağı oldu. Dönerin ana vatanına yanında dönerle gelen Steinmeier, İstanbul’da Alman Büyükelçiliği’ne ait yazlık Tarabya rezidansında döner keserek davetlilere ikram etmişti. Görüntüler üzerine ülkesinde de çeşitli eleştirilere maruz kalan Steinmeier’a dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da akşam yemeği için döner ikramında bulundu. “Dünyanın her yerine döner gönderiyoruz” Döner diplomasisi ardından Türk döner ustası Harun Davut ‘Türkiye dönerin ana vatanıdır. Kimsenin Türkiye’ye gelirken yanında döner getirmesine gerek yok. Biz dünyanın her yerine döner gönderiyoruz. Dönerin buttan olması ve yaprak olarak kesilmesi önemlidir. Kuyruğuna, döşüne ve pişmesine dikkat edilmesi gerekir. Bu işin ustaları Türkiye’de yetişir. Döner Türkiye’de başladı Türkiye’de devam edecektir. “Dönerde etin kalitesi ve pişirilmesi çok önemli” Döner ustası Davut, “Bir döner ustası en alt tabakadan çırak olarak başlar. Bir ustanın yetiştirilmesi hiç kolay değil. Usta yetiştirmek yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında olur. Döneri her usta yaprak gibi kesemez. Bunu özenle yetiştirdiğimiz ustalar kesebilir. Döner yaklaşık 180 derece sıcaklıkta pişirilir. Dönerin kalitesinden çok pişimi çok önemlidir. Lezzetli bir döner için kaliteli et, etin soslaması ve bunları yapacak kaliteli bir usta gerekir. Bu saydığım şartlar birbirine zincirlidir. Bizim için önemli olan lezzet ve kesim tekniğidir” dedi. “Dönerin en güzeli ve en lezzetlisi Türkiye’de” Dönerin ana vatanının Türkiye olduğunu belirten Döner Ustası Davut, “Yurtdışından gelenler yanlarına yemek almalarına gerek yok burada en güzel en lezzetli Türk dönerini yiyebilirler. Gelen misafirlerimize yurt dışına götürebilmeleri için paketleme yapıp gönderebiliyoruz. En iyi döner Türkiye’de yenir” şeklinde konuştu. Türk döneri tescilleniyor Öte yandan Türkiye tarafından Avrupa Birliği’ne (AB) dönerin geleneksel ürün adı olarak tescili için yapılan başvurunun ilanı, AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. Dönerin 1800’lerin başından itibaren İstanbul’dan Osmanlı coğrafyasına yayıldığı kaydedilen ilanda, 1962’den 1979’a kadar devam eden Türklerin başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya göçüyle yayıldığı anlatıldı. Dönerin 3 aylık itiraz süresinin dolmasının ardından tescil edileceği ve Türkiye’den AB’de tescillenen ilk geleneksel ürün adı olacağı kaydedildi.