EKONOMİ - 29 Mart 2017 Çarşamba 14:01

Fındıkta gidya dönemi

A
A
A
Fındıkta gidya dönemi

Ordu Üniversitesi ile Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi tarafından fındıkta verimliliği artırmaya yönelik yapılan çalışmalar kapsamında yapılan ortak araştırmada gidya gübresinin ürününün fındık verimliliğine yüzde 54 katkı yaptığı ortaya çıktı.

Ordu Üniversitesi ile Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi tarafından fındıkta verimliliği artırmaya yönelik yapılan çalışmalar kapsamında yapılan ortak araştırmada gidya gübresinin ürününün fındık verimliliğine yüzde 54 katkı yaptığı ortaya çıktı.


Ordu Üniversitesi (ODÜ) Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kürşat Korkmaz ve Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadri Saltalı’nın danışmanlığında yürütülen yüksek lisans çalışmalarının iki yıllık verilerinin sonuçları açıklandı. Buna göre gidya uygulamalarının fındıkta ideal gübrelemenin yapıldığı uygulamalara göre verimi yüzde 54 oranında artırdığı ortaya çıktı.



Fındık için yeni bir dönem başlıyor


Konuyla ilgili açıklama yapan Prof. Dr. Kürşat Korkmaz, gidya uygulamasının fındıkta ideal gübrelemenin yapıldığı uygulamalara göre verimi yüzde 54 oranında artırdığının belirlendiğini, bu alınan verimin çifti koşullarında alınan üretim ile kıyaslandığında ise yaklaşık yüzde 130 oranında bir verim artışına karşılık geldiğini vurguladı.


Gidya uygulamasının fındığın randımanını da önemli ölçüde artırdığının belirlendiğini kaydeden Korkmaz, “Sonuç olarak Karadeniz Bölgesi’nde kirece göre daha ucuz ve milli bir kaynak olan gidyanın kullanımının fındıkta verimin ve kalitenin artırılmasının yanı sıra ticarileşmesi halinde ülke ekonomisine de önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca fındık için başlayan bu tür çalışmalar bölge için diğer önemli bitki olan çay tarımı içinde altlık olarak önemli yer tutacaktır” dedi.



“Fındık kireci fındığa arar veriyor”


Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde genellikle toprakların pH değerinin 5’in altında ve kireç içeriği genellikle düşük olduğunu, bu nedenle Karadeniz bölgesinde fındıkta verim ve kalitenin her geçen gün önemli ölçüde azaldığını kaydeden Korkmaz, “Karadeniz Bölgesi’nde yağışın fazla olması nedeniyle, topraklardan kireç, kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi besin maddeleri yıkanmakta ve toprak asitleşmektedir. Toprak asitleşmesi de özellikle fosfor yarayışlılığını da önemli ölçüde düşürmektedir. Üreticiler toprak asitliğini gidermek için üç yılda bir yaklaşık 400-500 kg/da kireç (CaCO3) uygulamaktadır. Kireç yüksek enerji ile üretilen masraflı bir inorganik kaynaktır. Bu uygulanan kireç yüksek oranda fosfor tutarak bitkilerde fosfor noksanlığına neden olmaktadır” diye konuştu.



“Önemli bir araştırmaya imza attık”


ODÜ Rektörü Prof. Dr. Tarık Yarılgaç da gidya üzerine yapılan bu araştırmanın bölgenin en önemli tarımsal ürünü olan fındığın verimini yükseltmeye yönelik kayda değer bir çalışma olduğuna dikkat çekti. Ordu’nun fındık ürününde önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Yarılgaç, ”Elimizdeki bu alanları, bu toprakları modern tarım yöntemiyle organik materyallerle buluşturarak tarımsal ürünlerimizde verimi artırabiliriz. Kurumlarımızda bu tür çalışmalara imza atmak, bu tarz gelişmeleri yakından takip etmek ülkemiz ve ilimiz tarım çalışmalarına katkı sağlaması bakımından önemlidir” açıklamasında bulundu.



Gidya nedir?


Gidya, linyit havzalarında linyit katmanlarının üst kısmında bulunan ve asit karakterli topraklar için tarımsal değeri yüksek olan ve içerisinde yüzde 40-50 organik madde, yüzde 30-40 kireç ile az miktarda kil ve suda yaşamış canlı kabuklarını barındıran (organo-mineral) doğal bir materyal. Gidya içeriğinde bulunan yüksek organik madde ve kireç içeriği nedeniyle toprak sağlığı ve kalitesi açısından değerlendirildiğinde Karadeniz Bölgesi’nde kirecin yerine kullanılabilecek daha ucuz ve sağlıklı önemli bir toprak düzenleyici olarak görülüyor.


Gidya asit topraklara uygulandığı zaman toprakların pH’sını düzenlerken, besin elementi yarayışlılığını ve özelikle de fosfor yarayışlılığını, bitkilerin kök ve gövde gelişimini ve toprağın su tutma kapasitesini artırarak kuraklığın olumsuz etkisini azaltıyor. Gidya ayrıca toprakların biyolojik ve enzim aktivitesi ile bitkiler için asit toprağı iyileştiriyor ve toprak verimliliğini artırıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Sahibinin ömrünü uzatan güvercin Erzincan’da bölgeye has endemik bir güvercin türü olan ve yetiştiricisinin ömrünü uzattığına inanılan Kelkit Tepelisi yöre insanının en büyük tutkusu. Yeryüzünde bulunan güvercinlerin ayrı ayrı barındırdıkları ırk, fiziki özellik, ses ve oyunculuğunu tek başına bünyesinde barındıran Kelkit Tepelisi, birçok güvercin meraklısı vatandaşın dikkatini üzerine çekiyor. Erzincan’da güvercin yetiştiricileri haftanın belirli günlerinde belirledikleri bir kahvehanede bir araya gelerek günün büyük bir bölümünü güvercinler üzerine sohbet ederek geçiriyorlar. Rivayete göre yetiştiricisinin ömrünü uzattığı ve üzerindeki bütün nazarı aldığı belirtilen Kelkit Tepelisi ile ilgili sohbetlere katılmak için meraklıları çevre illerden kilometrelerce yol kat ederek geliyor. Atalarından kalma bir gelenek olarak adlandırdıkları Kelkit Tepelisi yetiştiriciliğini sürdüren yetiştiricileri Halep’ten getirilen bir ırk olan Kelkit Tepelisinin zamanla bölgeye adaptasyonu sağlandığını ve Kelkit ve Erzincan bölgesine has bir ırk olduğunu söyledi. “Güvercin besleyen insanların ömürleri uzun olur derdiler” Bölgeye has Kelkit Tepelisi’ni Erzincan’da yetiştiren Murat Taşkın, “Babalarımızdan, dedelerimizden ve atalarımızdan görerek, sürekli bakıp beslediğimiz Kelkit Tepelisi bu bölgeye has endemik bir ırktır. Yeryüzünde birçok güvercin ırkı var, kimisi kostümlüyle, kimisi sesiyle, kimisi de oyunuyla ön planda. Hepsini içinde barındıran tek ırk ise Kelkit Tepelisi. Halep’ten getirilmiş bir ırk. Yıllar içerisinde kırılarak, iklimin ve havanın etkisiyle de burada evrim yaşamış bir ırk. Kelkit ve Erzincan bölgesine has bir ırk. Bu güvercin açık alanda da kapalı alanda da oyununu sergileyebiliyor. Bu özellikle de birçok güvercin severin dikkatini üzerine çekiyor. Biz hobi olarak bakıp, besleriz. Bu kahvehane Erzincan’da güvercin besleyen arkadaşların buluştukları bir mekan. Hiç birbirini tanımayan insanları güvercinler ortak bir paydada bir araya getiriyor. Herkes kendi güvercinini anlatıyor. En iyi renk bende, en iyi oyun kuşu bende diye. Kış aylarında özellikle bu güvercinin seyir turnuvaları yapılır. İlgi ve katılımı yüksek seyirler yapılır. Bu endemik kuş türü ona gönül vermiş insanların elinde onların çabasıyla yürütülmeye çalışılıyor.” dedi. Atalarından bu güvercinin iki özelliği olduğuna dair rivayetler olduğunu aktaran Taşkın, “Bu güvercini besleyen insanların ömürleri uzun olur derdiler. Biz bunu analiz ettik. Bütün güvercinlere bakan amcalarımız, büyüklerimiz hep emsallerinden daha geç öldüler. Halk arasında nazar dediğimiz bakışların, kem gözlerin sahibinin üzerinden çekip alıyormuş. Bunu da denediler. Bende 30 çift kuş var. Kedi içeriye girse en sevdiğimi alıp götürür. Atmaca girsin en değerli kuşumuzu alır. Hastalık girsin yine aynı şekilde en çok sevdiğimiz kuşu alıp götürür. Sahibinin üzerindeki nazarı kuş kendi üzerine alır derlerdi ve biz bütün kuşçular olarak tecrübe edindik” diye konuştu. “Kuşçu olan insanlar o kuşun içine girdiği zaman dünya ile irtibatı kesilir” Erzurum’dan sırf kuş sohbetine katılmak için vatandaşların Erzincan’a geldiğini söyleyen kuşçu Hasan Demirel de “11 yaşından beri kuş besliyorum. Büyüme çağlarında bizden eski abilerimizin anlatımıyla, eskiden kahve olmadığı için ahırlarda kuşu beslermişler eğlence diye. Şu anda da arkadaşlar buna gönül vermişler ama eskisi gibi değil. Şu an bu azaldı ama yine devam ediyor. Arkadaşlar ahır olmadığı için özel yerler yapıyorlar. Bu bir hobi ve sevgi. Tabiri caizse kuşçu olan insanlar kuşu iyi anlıyorsa o kuşun içine girdiği zaman dünya ile irtibatı kesilir. Yemek, içmek hiçbir şey aklına gelmez saatlerce. Bu böyle bir sevda. Gençlerimiz de bizden sonra devam ettiriyor.” ifadelerini kullandı.
Aydın Kiraz ağaçları son yılların en verimli sezonuna hazırlanıyor Türkiye, üretiminde dünya lideri olduğu kirazda bu yıl en verimli yıllarından birini yaşamaya hazırlanıyor. Kiraz üretimin en yoğun olduğu Aydın ve İzmir yaylalarında kiraz ağaçlarının dalları çiçekle dolup taştı. Yaylalardaki kiraz bahçeleri ağaçların çiçek açması ile birlikte renk cümbüşü oluştururken çiftçiler mutlu bereketli bir sezona hazırlanıyor . Aydın Efeler İlçesi’ne bağlı Yukarıkayacık, Köşk İlçesi’ne bağlı Sarıcam, Ahatlar, Sultanhisar ve Nazilli ilçesi ile İzmir’in ödemiş ilçesine bağlı yaylarda bulunan kiraz bahçelerindeki ağaçlar meyve ile doldu taştı. Aydın’ın Köşk ile İzmir’in Ödemiş ilçesi arasında kalan verimli yaylalarda bu yıl kiraz ağaçlarının oldukça verimli bir sezona hazırlandığını belirten Ödemiş ilçesine bağlı Hamamköy Muhtarı Mehmet Gelen, kiraz üreticisinin bu yıl sezondan umutlu olduğunu belirtti. Hamamköy’de her sezon kurulan meyve alım satım hali için bu yıl da hazırlıklarının sürdüğünü kaydeden Köy Muhtarı Mehmet Gelen, “Uzmanların çalışmalarına göre ülke genelinde mevcut olan yaklaşık 22 milyon kiraz ağacından 2024 yılı için 725 bin tonluk rekolte beklendiği belirtildi. Gerçekten bu yıl ağaçlarda çok güzel bir hazırlık var. İnşallah kalite ve fiyat da güzel olur. Üreticimiz emeğinin karşılığını alır. Hamamköy Muhtarlığı olarak bizler üreticimizin emeğinin karşılığını alabilmesi için elimizden geleni yapacağız. Tüccar ile üreticinin buluşacağı alt yapıyı hazırlıyoruz” dedi. Bu arada Türkiye’de 2023 yılında 55 ülkeye 83 bin ton karşılığı 215 milyon 796 bin dolarlık kiraz ihraç edildiği, ihracatta ilk sırada 95,5 milyon dolarla Almanya’nın yer aldığı belirtildi. Almanya’yı 43,8 milyon dolarla Rusya ve 14,2 milyon dolarla Avusturya’nın takip ettiği kaydedildi.
Ankara Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürol Açıkgöz: "Yoğun kullanılan kozmetik ürünler, akneye neden olabilir" Medical Park Ankara Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürol Açıkgöz, akneye sebep olan faktörler hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Medical Park Ankara Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürol Açıkgöz, akneye sebep olan temel faktörler hakkında açıklamalarda bulundu. Ergenlik döneminde görülen hormonal değişiklikler, yağ bezlerinde aktivite değişiklikleri ve genetik faktörlerin temel etkenler olduğunu ayrıca; stres, birtakım ilaçlar, kozmetik ürünler vb. birtakım kimyasal maddeler de akneye sebep olabileceğini belirten Açıkgöz, “Özellikle yoğun kullanıldığında kozmetik ürünler, akne gelişimine neden olabilmektedir. Bu yüzden kozmetik ürünlerin akne yapabilme potansiyelleri değerlendirilerek seçilmeleri daha uygun olur” ifadelerini kullandı. “Ergenlik dönemindeki gençlerin yaklaşık yüzde 85’inde akne görülüyor” Aknenin tanımına ve kimlerde daha fazla görüldüğüne değinen Doç. Dr. Açıkgöz, “Akne yüz, sırt ve gövdede yer alan, yağ bezlerinin aktivitesinden kaynaklanan aşırı yağ üretimi sonucu ortaya çıkan tablodur. Ergenlik ve erişkin aknesi olma üzere iki ayrı dönemde görülmektedir. Ailesinde şiddetli akne görülen bireylerde akne daha sık görülmektedir. Akne her yaştan insanda görülebilmekle birlikte, en yaygın olarak ergenlik dönemindeki gençlerde görülmektedir. Ergenlik dönemindeki gençlerin yaklaşık yüzde 85’inde akne görülmektedir. Hafif orta ve şiddetli tipleri vardır. Akne, siyah ve beyaz noktalar (komedon), iltihaplı/iltihapsız kabarıklıklar (papülopüstüler) veya daha büyük ve daha şiddetli kist ve nodüller şeklinde görülebilir” diye konuştu. “Akneyi tetikleyen sebepler” Aknenin neden olduğundan bahseden Doç. Dr. Açıkgöz, “Ergenlik döneminde görülen hormonal değişiklikler, yağ bezlerinde aktivite değişiklikleri, genetik faktörler temel etkenler olmakla birlikte; stres, birtakım ilaçlar, kozmetik ürünler vb. birtakım kimyasal maddeler akneye sebep olabilmektedir” dedi. “Kızartmalardan uzak durulabilir” Akne oluşumu ile yediğimiz yiyecekler arasında doğrudan bir bağlantı bulunamadığına değinen Doç. Dr. Açıkgöz, “Ancak, kan şekerini yükselten gıdaların, insülin direncinin bozulmasına ve birtakım hormonların hızla yükselmesine neden olarak akneyi tetiklediği bilinmektedir. Fast food gıdalar, kızartmalar, şeker, çikolata, patates gibi gıdalar bu süreçte etken olan gıdaların başında gelmektedir. Bu nedenle bu tür gıdaların tüketiminin azaltılması önemlidir. Ergenlik sonrası dönemde başlayan akne durumlarında adet düzensizliği, kilo artışı, vücut kıllanmasında artış bozukluğu da varsa; özellikle hormon bozukluğu, polikistik over hastalığı açısından değerlendirme yapılması önemlidir” şeklinde konuştu. “Akne sıkmayı önermiyoruz” Akneyi sıkmanın doğru olmadığını dile getiren Doç. Dr. Açıkgöz, “Doktor gözetiminde bazı durumlarda akne temizlenebilir. Enfeksiyon ve iz gibi durumlara yol açabileceğinden aknenin sıkılması önerilmez” dedi. “Kozmetik ürünlere dikkat edilmeli” Doç. Dr. Açıkgöz, güneş ışınlarının akne artışına neden olmadığı ve akneyi hafiflettiğini belirtti. Doç. Dr. Açıkgöz, “Özellikle yoğun kullanıldığında kozmetik ürünler akne gelişimine neden olabilmektedir. Kozmetik ürün seçilirken akne yapabilme potansiyelleri değerlendirilip ona göre ürün seçilmesi uygun olur” ifadelerini kullandı. “Akne tedavisi kişiye özel planlanmalı” Akne tedavisinin mümkün olduğunu dile getiren Doç. Dr. Açıkgöz, “Akne tedavisi, kişiye, sivilcenin türü ve şiddetine, iz bırakıp bırakmadığına göre değerlendirilip duruma/kişiye uygun tedavi seçilmelidir. Akne tedavisi bir süreçtir, zaman alabileceği iyi bilinmelidir. Akne tedavisine yaklaşık 3-4 ay gibi bir sürede yanıt olmaktadır” diye konuştu. “Aknede uygulanan tedavi yöntemleri” Akne için etkili çok sayıda tedavi seçeneği olduğunu kaydeden Doç. Dr. Açıkgöz, bu tedavi yöntemlerini şu şekilde sıraladı: “Krem tedavileri: İçerisinde antibiyotikler, benzoil peroksit, retinoit gibi içerikleri olan ürünler kullanılabilir. Ağız yoluyla kullanılan antibiyotik tedaviler: Tetrasiklin, eritromisin veya azitromisin grubu antibiyotikler ortalama 3-6 ay arası kullanılmaktadır. İzotretinoin tedavisi: Şiddetli aknelerde veya tedaviye yanıtsız aknelerde veya iz bırakma eğiliminde olan aknelerde tercih edilen A vitamini türevi ağızdan kullanılan ilaçtır. Dermatoloji uzmanı kontrolünde aylık takipleri ile kullanılan etkili bir ilaçtır. Mevcut aknelerin tedavisi yapıldığında muhtemel iz kalma ihtimali de düşmektedir. Diğer yöntemler: Lazer tedavisi, fototerapi gibi her iki cinste kullanılabilen yöntemler yanında kadınlarda oral kontraseptif kullanımı ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir.” “Uygun temizleyici, nemlendirici ve güneş koruyucu krem kullanımı gerekebilir” Tedavi sonrasında dikkat edilmesi gereken durumlardan bahseden Doç. Dr. Açıkgöz, “Akne tedavisi sonrasında yeni akne oluşumunu engellemek, elde edilen düzelmenin devamını sağlamak açısından derinin temizliği ve bakımı da önemli yer tutmaktadır. Uygun temizleyici, nemlendirici ve güneş koruyucu krem kullanımı gerekebilir” dedi. “Psikososyal sorunlara neden olabilir” Akne oluşumunun psikososyal sorunlara neden olabildiğini vurgulayan Doç. Dr. Açıkgöz, “Ergenlik, fiziksel değişikliklerin olduğu bir dönem olduğu gibi psikolojik değişkenlikler kırılganlıklar da fazla olmaktadır. Ergenlik bir bakış açısıyla çok faktörlü bir uyum dönemidir. Fiziksel sorunların oluştuğu ve psikososyal etkilerin görüldüğü bu dönemde daha travmatik durumlar olabilmektedir. Dış görünüş bu dönemde daha da önem kazanmaktadır. Muhtemel bir bozukluk kişide kendine güvensizlik, içe kapanma, sosyal çekilme, dışlanmaya bağlı kişinin sosyal hayatı yanında eğitim hayatında bozulmalara ve yaşam kalitesinde düşmelere neden olur. Bu yüzden akne tedavi edilmesi önem arz eden bir hastalıktır” şeklinde konuştu.
Sivas Protokol imzalandı, sanayinin geleceğine ışık tutacaklar Sanayide Kadın Eli Kalkınmanın Temeli Projesi kapsamında, STSO ile özel bir akademi arasında İş Birliği Protokolü İmzalandı. Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) ve özel bir akademi arasında yapılan protokolle hem sanayicinin ihtiyacı olan nitelikli personeli sağlamak hem de kadınlara iş gücü piyasasında destek olmak amacıyla kadın kursiyerlere CNC operatörlüğü başta olmak üzere yeni teknolojilere uygun mesleki yetenekler kazandırılacak ve bu alanlarda istihdam edilmeleri sağlanacak. Projenin ilk protokolü özel bir firmanın akademisi ile imzalandı. Diğer sanayici üyelerle de protokoller imzalanarak kaynak operatörü, elektronik teknolojisi ve ihtiyaç duyulan her alanda kadınlara özel mesleki eğitimler verilecek. STSO Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Özdemir programa katılan Sivas’ın ilk kadın Belediye Başkan Yardımcısı Esra Meran Uslu’yu tebrik ederek, “STSO Meclisinin daha fazla kadın meclis üyesi ile temsil edilmesini arzu ediyoruz” dedi. Özdemir, “Sanayide Kadın Eli Kalkınmanın Temeli” projesini 2014 yılında tescil ettirdiklerini belirterek, kadınların iş gücü piyasasında sadece el emeği göz nuru gibi kavramlarla değil, sanayide de yer edinmesi gerektiğini ifade etti. “Diğer sanayicilerimizi de projenin içerisinde olmaya davet ediyorum” Başkan Zeki Özdemir konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi, “Firmamız, dışarıdan gelip kendi memleketinde Demirağ OSB’de yatırım yapan firmalarımızdan bir tanesi. Firmayı eğitime verdikleri önemden kutuluyor ve bu projeyi onlarla birlikte hayata geçirmekten mutluluk duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Sivas’ta üretim yapan diğer sanayicilerimizi de kendilerinin belirleyeceği sektörlerde bu projenin içerisinde olmaya davet ediyorum” diye konuştu. “Sivas’tan başlayan başlangıçlar başarılı olur” STSO Meclis Başkanı Osman Yıldırım ise; Cumhuriyet tarihinin ilk kadın derneği olan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin 1919 yılında Sivas’ta kurulduğunu hatırlatarak Sivas’tan başlayan başlangıçların başarılı olduğunu belirtti. 20 yıldır sanayi sektöründe faaliyet gösterdiğini aktaran Sivas Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Şeyda Haksever, “projenin hayata geçmesine öncülük edip, kadınlarımızın çalışma hayatında daha fazla var olması gerektiğini her zaman vurgulayan STSO Başkanımız Zeki Özdemir’e teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu. “Sanayimizin geleceğine odamızla birlikte ışık tutacağız” Firmanın Yönetim Kurulu Üyesi Fatma Aydoğdu ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı, sektörlerin ihtiyacı olan nitelikli istihdam sorununu gidermek amacıyla akademinin 2015 yılında kurulduğunu belirtti. Aydoğdu, “Bu iş birliğimizle birlikte sanayimizin geleceğine odamızla birlikte ışık tutacağız ve sektörümüzün ihtiyaçlarına uygun nitelikli, aranılan eleman ihtiyacını da karşılamış olacağız” ifadelerini kullandı.