GENEL - 10 Temmuz 2018 Salı 09:54

Bu atölyenin taşı toprağı ’altın’

A
A
A
Bu atölyenin taşı toprağı ’altın’

Kuyumcu imalatçılarının çalıştığı atölyeler, “Taşı toprağı altın” deyimini tam anlamıyla karşılıyor.

Kuyumcu imalatçılarının çalıştığı atölyeler, “Taşı toprağı altın” deyimini tam anlamıyla karşılıyor. Altın parçalarının yerlere sıçradığı atölyede, yürümek dahi dikkat istiyor.


Dünyanın en değerli madenlerinden olan, Türkiye’de de takı denilince ilk akla ilk gelen ’altın’ın fiyatı kadar tasarımı ve işlemeleri de önem arz ediyor. Ham halde bulunan altın, sıcaklığı 950 ile bin 500 dereceye kadar yükselen özel ocaklarda eritilerek, deneyimli ustaların elinde şekillenip bilezik, kolye, küpe ve yüzüğe dönüşerek, kuyumcu vitrinlerini süslüyor.


Makineler ve el işçiliğinin birleşmesiyle birlikte ziynet eşyaları haline gelen bilezikler, desenine ve boyutuna göre yaklaşık 2 saatlik çalışmanın sonucu hazır hale gelebiliyor. Makinede işlenip desen verilen bilezikler, bu sırada etrafa altın tortuları saçıyor. Özel olarak kapatılan ve herkesin giremediği atölye, altın tortularıyla dolarken, burada çalışanlar kendi yöntemleriyle tedbirlerini alıyor. Tabanı özel malzemeler ile kaplanan altın atölyesi, belirli aralıklarla temizlenerek, içerisindeki altınlar ayrıştırılıyor.


Ordu’da yaklaşık 30 yıldır altın imalathanesinde çalışan Zeki Bilikçi, mesleğin her geçen gün yenilendiğini belirterek, "1989 yılından beri bu mesleğin içerisindeyim. Mesleğin gerektirdiği ve olması gereken detayları hala bildiğime inanmıyorum. Çok tecrübeliyim ama bu meslekte hiçbir zaman ‘ben ustayım’ diyemiyorum. Çünkü altın var olduğu, insanlardan talep gördüğü ve sürekli yenilendiği müddetçe herkes kendi dalının ustası oluyor. Yeni yapılan ürünlerde herkes işçiliklerini göstererek, o işin ustası oluyor” dedi.



"Cepsiz kıyafetler tercih ediliyor, en küçük toz parçası dışarıya çıkartılmıyor"


Atölyeye gireceği zaman başını bandana ile kapattığını ve çalışırken cepsiz kıyafetler giydiğini belirten Bilikçi, şöyle konuştu:


"Saçlarımın içine o incecik altın parçaları bir şekilde girip, kayıp olabiliyor. Bu bir tedbir, bu altının tozu ve en küçük parçası dahi para. Bunlar milli servet, kolay kazanılmıyor, çıkartılmıyor ve bu hale getirilmiyor. Burada yaptığın işteki en iyi kar edebilmenin yolu, az fire vermektir. Fire demek de altındaki kayıptır. Mümkün olduğu kadar az fire verirsen, yaptığın işten kar edersin. Çalıştığımız mekanlarda, özellikle bu bölümde herhangi bir delik yok. En küçük altın tozunun dışarıya kaçmaması için tedbir alıyoruz. Atölyede cepli olan kıyafetleri tercih etmiyorum. Çünkü altın parçaları cebine gider, kalır ve gözden kaçar. Onun haricinde giydiğimiz özel bir kıyafet yok. Son olarak atölyeden çıkarken hava ile üzerimizde kalan çapakları temizlemeye çalışıyoruz. Altının diğer madenlerden en önemli özelliği mıknatıs çekmiyor. Dünyadaki en iyi iletken ve işlenebilirliği en kolay madenlerden bir tanesi. Atölyeyi genellikle fırça ile temizliyoruz, bu şekilde üretimdeki hayatı en aza indirmeye çalışıyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Filistin Dayanışma Platformu, İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıyı Ankara’da protesto etti Ankara’da bulunan Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla İsrail’in başlattığı saldırıyı protesto etmek için Amerikan Büyükelçiliği önünde toplandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından 1 buçuk milyona yakın Gazzeli, Refah kentine sığınmıştı. İsrail’in Refah kentine yönelik başlattığı hava saldırısının ardından Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla saldırıyı kınamak için Ankara’da bulunan Amerikan Büyükelçiliği önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İsrail’i protesto etti. Elçilik binası önünde toplanan kalabalık, İsrail’i protesto etmek için "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" ve "Susma haykır soykırıma hayır" sloganları attı. Öte yandan kalabalık, İsrail askerleri tarafından Kudüs’te öldürülen Hasan Saklanan’ı ise rahmetle anmayı unutmadı. Grup adına basın açıklamasında bulunan Zeynel Abidin Özkan, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıların ardından Refah sınır kapısına sığınan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Gazzeli’nin 214 gündür açlıkla boğuştuğuna dikkati çekti. "Soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar" Refah’a başlatılan saldırılarla birlikte bölgede can güvenliği sorununun da başladığının altını çizen Özkan, “214 gündür dünyanın gözü önünde Filistin’de kardeşlerimiz İsrail soykırımına maruz bırakılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalara; İsrail, lobi faaliyetleriyle tüm ülkelere müdahale ettirmeye ve İsrail yetkililerinin ceza almaması için bir çaba içerisine girdi. Hepimiz gördük ki aslında adalet İsrail için varmış ve tüm ülkeler de İsrail’in soykırımını desteklemek için çalışıyormuş. Bugün ortaya çıkan belgelerde görüldü ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’in soykırımına ortak olan yöneticilerinin ceza almamasına yönelik baskı içeren mektuplar mahkemeyi köşeye sıkıştırmak adına kullanılıyor. Biz inanıyoruz ki hem mahkemede görülen davada hem de Güney Afrika’da devam eden davada soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar” ifadelerini kullandı.