SAĞLIK - 06 Kasım 2018 Salı 14:19

Psikologlardan ‘yaramaz çocuklar için’ DEHB uyarısı

A
A
A
Psikologlardan ‘yaramaz çocuklar için’ DEHB uyarısı

Psikologlar, okul çağındaki çocukların yaramaz, derslere odaklanamama gibi durumların ‘dikkat eksikliği ve hiperaktivite(DEHB)’ hastalığı olabileceği uyarısında bulundu.

Psikologlar, okul çağındaki çocukların yaramaz, derslere odaklanamama gibi durumların ‘dikkat eksikliği ve hiperaktivite(DEHB)’ hastalığı olabileceği uyarısında bulundu.


Medical Park Ordu Hastanesinden Psikolog Funda Es, dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin; yaş ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe (dürtüsellik) ve dikkat sorunlarıyla belirginleşen bir bozukluk olduğunu belirterek konu hakkında ailelere ışık tutacak bilgiler verdi.


Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda dikkatin dağıldığı, dürtülerin kontrolünde zorlanıldığı ve hareketliliğin belirgin görüldüğü bir durum söz konusu olduğunu belirten Psikolog Funda Es, “Belirgin düzeyde olduğunda, DEHB’yi normal bir hareketlilikten ya da dikkatsizlikten ayırt eden temel unsurlar; devamlı ve yaygın olması, uyarılara rağmen devam etmesi ya da çok az değişmesidir. Olumsuz sonuçları ise kişinin akademik, sosyal ve bireysel gelişimine engel olmasıdır. Bu nedenle sıradan dikkat dağınıklığının, her çocukta görülebilecek tipteki enerji fazlalığının ya da anne babanın sınır koyamama probleminin DEHB mi yoksa normal sınırlar içerisinde mi olduğunu iyi ayırt etmek gereklidir” uyarısında bulundu.



“DEHB, nörolojik olabilir”


Asıl sebebi henüz bilinmese de, bozukluğun oluşumunda biyolojik (nörolojik) ve genetik faktörlerin rolü olabileceğine işaret eden Psikolog Es, “DEHB’li çocukların beyinlerinin ön kısmında ve limbik sistemde bulunan kimyasal ileticilerin çalışmasında bozulma olduğu bilinmektedir. Beynin bu bölgeleri konsantre olma, planlama, davranışları kontrol etme, hafıza, motivasyon konularında önemli rol oynamaktadır. Gebelikte ilaç ya da alkol kullanma, enfeksiyonlar, zor doğum, düşük doğum ağırlığı ve beyin travması bu çocukların öz geçmişlerinde daha çok görülmektedir. Çevresel faktörler ya da aile tutumları DEHB oluşmasına neden olmaz. Ama bulguların artmasında ya da azalmasında ve ek sorunların çıkmasında etkisi vardır. DEHB genetik nedenli, nörobiyolojik bir hastalıktır. Kendiliğinden geçmez” dedi.



Okul hayatına dikkat


Psikolog Es, bu durumun okuldaki çocukları nasıl etkileyeceği konusunda şu bilgileri verdi:


“DEHB özellikle çocuklarda okul hayatının başlamasıyla belirgin hale gelmektedir. Okul öncesi dönemde her şeyden çabuk sıkılan ve bıkan çocuklar, oyuncaklardan dahi sıkılıp kısa bir süre sonra onları parçalamayı tercih ederler. Okul başlamasıyla birlikte öğrenmeye karşı ilgisizlikleri başlar. Ödev yapmayı sevmez, anne, baba veya öğretmen zoruyla ödev yaparlar. Masanın başına oturmaz, otursalar dahi bahanelerle kalkarlar. Çalışırken yanında sürekli anne babayı isterler. Derste sıkılma nedeniyle sınıfın huzurunu dikkatini bozacak davranışlar sergileyebilirler. Okuma yazma kaliteleri yaşıtlarından kötü, defter düzeni ve yazıları bozuk olabilir. İyi öğrendiğini düşündüğünüz bir bilgiyi de unutabilir. Kendine uygun bir ders çalışma programı ve düzeni geliştiremezler. Sınavda dikkatsizce hatalar yapabilirler. Test sınavlarında çeldirici sorulara kolaylıkla aldanabilirler. Özellikle ilkokula başladıklarında kâğıdını ilk vermeyi başarı sayabilirler.”



“DEHB hastalığında ilaç tedavisine ihtiyaç vardır”


DEHB’da ilaç tedavisi ile birlikte psiko-eğitimsel müdahaleler ve davranışsal tedaviye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Es, şöyle devam etti: “Anne babanın eğitimi, öğretmen eğitimi ve çocuğun bireysel terapisi birlikte yapıldığında etkili sonuçlar alınmaktadır. DEHB tedavisinde ilk adım hastalık ile ilgili bilgi sahibi olunmasıdır. Psiko-eğitim sürecinde hem aile hem de çocuk, anlayabilecekleri şekilde şikayetler, şikayetlerin sebepleri ve kullanılan tedaviler hakkında bilgilendirilir. Çünkü çocukta var olan sorunların nedenlerini başka yerlerde aramak iyileşmeyi engeller. Ülkemizde birçok aile çocuklarının ‘ilaç bağımlısı olacağı’, ‘öylece oturup hareketsiz kalacağı’ gibi endişelerle ilaç tedavisinden uzak durmakta ve istemeyerek de olsa çocuklarının tedavi olabilmesine engel olmaktadır. Oysa doğru dozda başlanan doğru ilaç tedavi için çok önemlidir. Bu noktada, ailelerin uzmanlara güvenmeleri ve uzmanlarla işbirliği yapmaları önemlidir.”



“Görmemezlikten gelmeyin”


Psikolog Funda Es, bu belirtilerin görülmesi durumunda ‘yok saymak veya görmemezlikten gelmenin’ yapılabilecek en büyük yanlış davranış olduğuna dikkat çekerek anne babaların çocuklarını iyi gözlemlemeleri ve şüpheli durumlarda mutlaka bir uzmana başvurmanın gerekliliğini belirterek sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bahar aylarında bu hastalıklar peşinizi bırakmayabilir Üst solunum yolu enfeksiyonlarının, doktora başvurmanın önde gelen sebepleri arasında yer aldığını belirten Kulak Burun Boğaz (KBB) ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. İdil Öztürk, "Mevsim geçişlerinde yaşanan ısı değişimleri birçok hastalık gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına da zemin hazırlıyor. Zayıflayan bağışıklık sistemiyle birlikte vücut direncinin düşmesi, bu dönemlerde üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanmasına neden oluyor" diye konuştu. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının, dünyada en çok görülen ve en fazla iş gücü kaybına sebep olan hastalıkların başında geldiğini ifade eden Medicana Bursa Hastanesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. İdil Öztürk, "Üst solunum yolu enfeksiyonuna sebep olan faktörler virüslerdir. Virüslerin zayıf düşürdüğü bireylerde diğer bakteriyel enfeksiyonlar da görülebilir. En çok bilinen üst solunum yolu enfeksiyonları nezle ve grip olmakla birlikte, bu hastalıklar sinüzit, tonsillit (bademcik iltihabı), orta kulak iltihabı ve larenjite neden olabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonuna yatkınlığı artıran faktörler vardır. Alerjik bünyeye sahip olma, burun kemiği eğriliği veya konka büyüklüğü gibi anatomik sorunlar sebebiyle ağızdan nefes alıp verme, sigara içme, düzensiz beslenme gibi faktörler riski artırabilir. Bu hastalıklar daha çok mevsim geçişlerinde ve kalabalık ortamlarda sık görülür. Damlacık enfeksiyonu biçiminde ortaya çıkar, yani yakın mesafeden konuşma, öpme, öksürme sonucunda bulaşırlar. Bulunulan ortamda havalandırmanın yetersiz olması da bulaşmalarını kolaylaştırır. Virüs, bulaşı olan yüzeylere temas sonrası ellerin yıkanmaması ile de bulaşır. Gereksiz antibiyotik kullanımını önlemek amacıyla üst solunum yolu enfeksiyonlarının tanısında viral hastalık farklarının bulunması gerekir" dedi. Op. Dr. İdil Öztürk, erişkinlerde sıkça görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarını şöyle sıraladı: "Nezle birden çok virüsün yol açtığı, kişiden kişiye bulaşan, üst solunum yollarını tutan hafif seyirli bir hastalıktır. Üşütme, soğuk algınlığı olarak da bilinir. Soğuk mevsimlerde daha sıktır. Sigara içenlerde daha sık görülmez fakat ağır seyreder. Bir insan, ömrü boyunca yaklaşık olarak 300 defa nezle olur. 5 yaşın altındaki çocuklar yılda ortalama 8-10 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirir. İnfluenza virüslerinin yol açtığı üst solunum yolu enfeksiyonudur. Virüsün 3 tipi vardır. Tip A insanlar, domuzlar ve kümes hayvanlarında, Tip B sadece insanlarda hastalık yapar. Tip C ise insanlarda çok hafif belirtilere yol açar. Sıklıkla ani başlayan yüksek ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ve kas ağrıları, bitkinlik, burun akıntısı veya tıkanıklığı ile kendini gösterir. Ateş genellikle 5 gün ya da 1 hafta sürer. Tedavide dinlenme çok önemlidir. Ateş düşürücüler, bol sıvı tüketimi ve iyi beslenme önemlidir. Viral bir hastalık olduğu için antibiyotik verilmez ancak orta kulak iltihabı, sinüzit, zatürre gibi ikincil enfeksiyon, komplikasyon olarak eklenmiş ise antibiyotik kullanılır. Yutak ve bademciklerin ani başlayan enfeksiyonudur. Virüs veya bakteriyel kaynaklı olabileceği için etkene göre tedavi metodu değişiklik gösterir. Belirtileri yüksek ateş, boğaz ağrısı-yutkunma zorluğu, halsizlik-kırgınlık, baş-eklem-kas ağrıları, öksürük ve bazen de boyunda lenf bezlerinin şişmesidir. Çocuklarda orta kulak enfeksiyonu daha sık görülür. Sıklıkla nezle, grip gibi enfeksiyonları takiben gelişen ikincil bakteriyel enfeksiyon şeklindedir. En sık 6-18 ay asındaki çocukları etkiler. 6 yaşından sonra hastalık sıklığında bariz azalma görülür. Yüz kemiklerinin içerisinde sinüs adı verilen hava boşluklarının iltihabına sinüzit adı verilir. Yine sıklıkla viral üst solunum yolu enfeksiyonlarını takiben gelişir. Vira enfeksiyonlardan sonra 7-10 günde tam iyileşme beklenirken genellikle burun doluluğu ve öksürük artışı olur. Büyük çocuklar ve erişkinlerde baş ve yüz ağrıları görülebilir. Antibiyotik tedavisi gerekebilir." KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Öztürk, söz konusu bu üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için hijyene ve el yıkamaya özen gösterilmesi, kalabalık ortamlardan uzak durulması, kalabalık ortamların sık sık havalandırılması, hasta kişilere mümkünse maske taktırılması ve fazla yaklaştırılmaması, yaşa uygun ve dengeli beslenilmesi, mevsime uygun giyinilmesi gerektiğini söyledi.
Eskişehir Kalem çaldıkları bakkalın duvarına yazdıkları yazıda suçlarını itiraf edip dalga geçtiler Eskişehir’de hırsızların bir bakkaldan çaldıkları kalemle yazdıkları, "Bu kalemi buradan çaldık" ifadesi ve sonrasında çizdikleri ok görenleri güldürürken, esnafı şaşkınlığa uğrattı. İşletme sahipleri o olaydan sonra güvenlik kamerası taktırarak önlem aldı. Tepebaşı ilçesi Eskibağlar Mahallesi’nde bulunan Akmescit Sokak üzerinde bir market işletmesinin yanındaki binanın duvarına yer alan, "Bu kalemi buradan çaldık" ifadesi dikkat çekti. Kimliği bilinmeyen şahıs ya da şahıslar tarafından bir kalem ile yazılan yazı görenleri şaşırttı. Olay karşısında şaşkınlık yaşayan esnaf duruma tepki gösterdi. Bahsi geçen yazının yazılmasından bir gün sonra da dükkanı gösteren bir ok çizilmesinin ardından güvenlik kameraları taktırarak önlem alan işletme sahipleri hırsızlara seslenerek çalınan kalemin geri getirilmesini istedi. "Yazıyı boşversinler, kalemi geri getirsinler" Esnaf Batuhan Alkan, bahsi geçen yazıyı yazanların çocuk ya da üniversite öğrencisi olduğunu tahmin ettiklerini söyledi. Yazının dükkandan çalınan bir kalemle yazıldığını belirlediklerini ifade eden Alkan, "Biraz üzerinde araştırma yaptık ama kendilerini bulamadık. Karşımızdaki duvara da aynı yazıyı yazmışlardı, onu sildik. Bildiğiniz trollemişler. Yazının altında bir başka yazı daha var, onu ayrıca yazmışlar. Bu yazıları aynı gün içerisinde yazmıyorlar, ertesi gün tekrar başka bir şey yazıyorlar. Sonradan güvenlik kamerası takdırdık zaten. Ben buradan o kalemi çalanlara seslenmek istiyorum, yazıyı boşverin de kalemi getirin kardeşim. Kalem önemli" dedi.
İstanbul Türkiye hayvan varlığıyla Avrupa’nın zirvesinde Türkiye büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığında Avrupa ülkelerini gerisinde bıraktı. Son 22 yılda Türkiye’de büyükbaş sayısı yüzde 69, küçükbaş sayısı yüzde 40 artış gösterdi. Avrupa’nın hayvan üretiminde en önemli ülkeleri Fransa, Almanya, Romanya ve İspanya’da yıllar içinde gerileme gözlenirken, Türkiye’deki pozitif durum dikkat çekti. Türkiye hayvan varlığıyla Avrupa’nın zirvesinde yer alıyor. Türkiye’de büyükbaş hayvan sayısı son 22 yılda yüzde 69 artış gösterdi. 2002 yılında 9,8 milyona olan büyükbaş sayısı geçtiğimiz yıl 16,6 milyona yükseldi. Önceki yıllarda Avrupa’nın en geniş büyükbaş varlığına sahip ülkesi Fransa 16,4 milyon adetle Türkiye’yi takip etti. Almanya 10,95 milyon, İtalya 6 milyon, Polonya 6,44 milyon İspanya 6,29 milyon ve İspanya’da 3,72 milyon büyükbaş sayısıyla sıralamayı oluşturdu. 14 yılda Türkiye’den dikkat çeken atak 2010-2023 yılları arası dikkate alındığında Türkiye, büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde diğer ülkeleri geride bıraktı. 2010 yılında Fransa yaklaşık 20 milyon büyükbaş varlığıyla bu alanda Avrupa’da lider konumdayken, Almanya 13 milyon adetle ikinci sırada Türkiye ise 11,4 milyon sayısıyla üçüncü sırada yer alıyordu. Gelinen noktada Türkiye’de büyükbaş sayısı artış yakalarken Fransa ve Almanya gerileme gösterdi ve Türkiye ilk sıraya yükseldi. Bahsedilen yıllar arasında Türkiye’nin büyükbaş varlığı yüzde 45,61 artış gösterdi. Küçükbaş sayısında fark attı Türkiye 2010-2023 yıllarını kapsayan dönemde küçükbaş hayvan varlığında Avrupa ülkelerinden pozitif ayrıştı. 2023 yılında Türkiye’de keçi dahil küçükbaş sayısı 52,4 milyon olarak gerçekleşti. Son 14 yılda yüzde 78 artış yakalandı. Türkiye’nin ardından küçükbaş sayısı en yüksek ülke 13,6 milyon ile İspanya olurken üçüncü sırada 10,2 milyonla Romanya yer aldı. Koyun sayısında AB ülkelerinin toplamının yüzde 60’ına sahip Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden elde edilen bilgilere göre Türkiye’nin son 22 yılda koyun sayısında da önemli bir artış oranı yakaladığı görüldü. Türkiye’de koyun sayısı 22 yılda yüzde 40 arttı. 2002 yılında 25,2 milyon olan koyun sayısı geçtiğimiz yıl itibarıyla 42 milyonu aştı. Türkiye’nin koyun sayısı AB ülkelerindeki toplam koyun sayısının yüzde 60’ına denk geliyor. AB ülkelerinin toplamı yaklaşık 70 milyon koyun varlığına sahip. Öte yandan Türkiye’de et üretimi rakamlarına bakıldığında, 2002 yılında 620 bin 541 ton olan toplam et üretimi, 2023’te 2 milyon 384 bin 47 ton olarak hesaplandı.
Eskişehir Öğrencilerle buluşan iş insanları değerli tavsiyeler verdi Eskişehir’de çeşitli etkinliklerin gerçekleştirildiği bir programda öğrencilerle buluşan gelen iş insanları, meslek hayatlarındaki tecrübelerini paylaşarak önemli tavsiyelerde bulundu. ’Eskişehir’de ticarete yön veren önemli iş insanları öğrencilerimizle buluşuyor’ isimli program Ahi Evran Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirildi. Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği Başkanı Ekrem Birsen’in destek ve katkılarıyla hazırlanan programda öğrencilere hitap eden iş insanları, meslek hayatlarındaki tecrübelerini paylaştılar. Öğrencilere zorluklar karşısında yılmamaları ve geleceğe umutla bakmaları gerektiği mesajını kendi yaşamış oldukları tecrübelerle birlikte aktaran konuşmacılar, iş dünyasında başarının kimseye altın tepside sunulmadığı gerçeğinin altını çizdi. Öğrencilere devamlı değişim ve gelişim halinde olmanın, günceli ve dünyayı iyi takip etmenin gerekliliklerinin anlatıldığı programda konuşmaların ardından öğrenciler ve iş insanları okul bahçesinde mehter gösterisi izleyip samimi bir ortamda sohbet imkanı buldu. Ahilik konulu resim sergisinin de gezildiği program, öğrenci, öğretmen ve konukların beğenisini kazanan ’Anadolu Bacıları’ isimli tiyatro gösterisinin ardından sona erdi. Düzenlenen programa Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın, Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Ersin Karakoç, Eskişehir Ticaret İl Müdürü Cemil Kürkçü, okul mezunlarından Ali Eldem ve Aydın Bandırma ile eğitim camiasından desteğini esirgemeyen Hasan Küpeli katılım gösterdi.