EKONOMİ - 21 Kasım 2019 Perşembe 10:44

Ordu-Sivas el ele

A
A
A
Ordu-Sivas el ele

Ordu Ticaret ve Sanayi Odası (OTSO) ile Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) arasında ‘Kardeş Oda’ protokolü imzalandı.

Ordu Ticaret ve Sanayi Odası (OTSO) ile Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) arasında ‘Kardeş Oda’ protokolü imzalandı.


Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu ve Meclis Üyeleri, Sivas, İskenderun, Antakya, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin’e düzenlediği iş gezisi kapsamında Sivas Ticaret ve Sanayi Odası ziyaret etti.


STSO toplantı salonunda gerçekleşen toplantıda konuşan Sivas Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Eken, tarihi ismi Dereyolu olan ve Karadeniz- Akdeniz yolunun son etabı Ordu-Sivas kara yolunun biran evvel bitirilmesi gerektiğini kaydetti. Eken, “2020 Haziran ayında Ordu-Sivas kara yolunun tamamlanacağı söylendi. Bizde Ordu’ya gideceğiz, kara yolumuzu yerinde göreceğiz ve bakanlıklara, milletvekillerine bildireceğiz. Taşın altına herkes gövdesini koyacak. Mesudiye çıkışında bulunan 10 kilometrelik yolun tamamlanmasıyla limana iki saatte ulaşacağız. OSB’lerde üretilen mallarımızın direkt limana gidebilmesi için Mersin-Adana limanı kullanılıyoruz. Karadeniz- Akdeniz yolunun tamamlanmasıyla, bizim sahile bağlantımız 2- 2,5 saat. O yüzden yolun tamamlanması ile birlikte Ordu’ya daha kapsamlı bir limanın kazandırılması bizim için de son derece önemli. Bu limanın kazandırılması sadece Sivas için değil yol üzerinde bulunan illerin tamamı bundan faydalanacak. Artık yıllardır devam eden Karadeniz-Akdeniz Otoyolu Projesinin tamamlanmasını 2020 yılında hizmete açılmasını büyüklerimizden, milletvekillerimizden bakanımızdan ve Cumhurbaşkanımızdan talep ediyoruz” dedi.



“Birlik olmalıyız”


İç Anadolu Bölgesi’ni harekete geçirmek lazım diyen Başkan Eken, “Bunun için el birliği lazım, birlik ve beraberlik lazım. Çevre illerin birbirine sahip çıkması lazım. Ötekileştirmeden birbirimizin arkasında durarak illerimizi tanıtmamız lazım. Sivas TSO ile Ordu TSO Kardeş Oda protokolü imzalıyoruz. Bu kardeşlik yıllardır bitmeyen Ordu-Sivas arasındaki kara yolunun tamamlanmasına da imza olacaktır. İki oda başkanları, yönetimleri hep birlikte çalışacağız ve yolumuz 2020 yılında hizmete açılacak” açıklamasında bulundu.



“Sivas Anadolu’dur”


Toplantıda konuşan Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Servet Şahin de Ordu ile Sivas’ın en uzun sınıra sahip komşu il olduğuna dikkat çekti. Şahin, “Sivas ile kardeşlik bağlarımız var. Geçmiş dönemde de şimdide ortak bir sevdamız vardı. Hatta Ordu’yu Giresun’a bağlayan yolun adı Sivas yoludur. Biz zaten kardeşiz. İnşallah sevdamızın gerçekleşmesi için siyasilerimizin desteğiyle bizlerin isteğiyle bu yolun bitmesi olacak. Bu yol 2020 yılında bitecek deniyor. Zaten tüneller bitmiş vaziyette, 10 kilometre bir alan kalmış. Kısa zamanda biteceğine inanıyorum. Bittiği anda Ordu’nun limana ihtiyacı var, Sivas’ın da ihtiyacı var. Biz zaten misafir gibi gelmedik. Sivas Anadolu’dur. Anadolu’nun insanlarını Ordu’da severiz. Biz Sivas’ı herkesten daha çok seviyoruz” dedi.


Altyapı eksikliğinden dolayı Ordu’nun gerçek ihracatını yansıtamadıklarını söyleyen Başkan Şahin, “Ordu’nun en büyük ihraç kaynaklarından bir tanesi fındık. Dünya fındığının 4/1’ni, Türkiye fındığının 3/1’ini Ordu üretmektedir. Ama ihracat rakamları ilimize tam yansımıyor. Trabzon’un fındık ihracatı 1,2 milyar dolar, Ordu’nun ihracatı 250 ile 400 arasında değişmekte, bazı alt yapı eksikliklerimiz olduğu için Ordu gerçek ihracatını yansıtamamaktadır” diye konuştu.



“Ordu Limanı acilen yapılmalıdır”


Karadeniz-Akdeniz yolunun tamamlanması ile birlikte Ordu’ya mutlaka bir limanın daha kazandırılması gerektiğini dile getiren Başkan Şahin, “Ordu Türkiye’nin en uzun sahillerinden olmasına rağmen bir tane limanı var. O limanın da bize uzaklığı Giresun’un iki katı. Ordu’nun bu uzun sahiline bir limana ihtiyacı var. Ordu’dan ziyade bu limana Sivas’ın ihtiyacı var, Kayseri’nin ihtiyacı var. Karadeniz-Akdeniz yolu bittiğinde 6 tane vilayetin direkt ihtiyacı olurken, bu yola bağlantısı olan 42 ilin bu limana ihtiyacı var. İnşallah siyasilerimiz bizi dinler ve 160 yıldır yapılmayan yol biter. Ordu’ya 1 tane değil 3 tane liman yapabilirsin. Mersin’den sonra en uzun sahile sahip olan ilimize neden 3 liman yapılmasın” açıklamasında bulundu.



“Akdeniz, 7 saatte Karadeniz’e ulaşacak”


Karadeniz-Akdeniz yolu tamamlandığında Ordu bir lojistik merkez olacağını vurgulayan başkan Şahin, Kayseri’nin, Gaziantep’in, Kahramanmaraş’ın İskenderun’un 6-7 saatte Ordu’ya ulaşılabileceğine dikkat çekerek şöyle devam etti:


“STSO ile ortak projelere imza atacağız. Bundan sonra inşallah kardeş oda olmaktan ziyade, proje ortağı da olacağız. Biz Ordu’yu çikolatanın başkenti yapmak istiyoruz. Bizlerde fındık var, şeker var sadece kakao yok. Biz Sivas ile çikolata fabrikası kurup fındığımızı diğer ülkelere satmak istiyoruz. Artık fındığımızı natürel satmayacağız. Her şey var Türkiye’de sadece biraz cesaretimiz olması lazım. Sivaslı yatırımcıları Ordu’ya yatırım yapmaları için davet ediyorum. Ordu dünya fındığının 4/1’ni Türkiye fındığının 3/1’ini üretirken aynı zamanda Türkiye’de bal ve kivi üretiminde birinci sırada. Ordu bir yatırım şehridir, tüm Sivas’lı yatırımcılarımızı Ordu’ya bekliyoruz.”


Toplantıda konuşan OTSO Meclis Başkanı Levent Yıldırım da ev sahipliğinden dolayı STSO yönetimine teşekkür ederek, “Kardeş Oda bizleri onurlandırdı. İnşallah bu kardeşliğimiz daha sonraki yıllarda bizleri bir araya getiri. Bizim sizlere ihtiyacımız var Sivas olarak. Tahmin ediyorum ki sizlerin de bize ihtiyacı var. Bizlerin kadim dostluğu var, yıllara dayanan komşuluğumuz var. Biz istiyoruz ki ticaretimizi geliştirelim, hatta Samsun, Sivas, Ordu gibi kardeş odaları geliştirelim. Sivas bizim için stratejik bir öneme sahip. Hakikaten son derece önemli olan bir yolumuz yapıldı. 10 km eksiğimiz kaldı. 2020’nin 6. ayında açılacak. Bu bizleri biraz daha yakınlaştıracaktır” dedi.


Konuşmaların ardından Sivas TSO Başkanı Eken ve Ordu TSO Başkanı Şahin kardeş oda protokolünü imzaladı. Program hediye takdimi ile sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nin turistler tarafından gece de ziyaret edilebilmesi için ışıklandırılmasının ardından "gece müzeciliği" lansmanı gerçekleştirildi. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gözler önüne seren İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Tanıtım toplantısında konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban, ‘gece müzeciliği’nin ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu belirterek, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurt dışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” dedi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Toy, “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici" dedi. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise, “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi. Tanıtım toplantısına İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, protokol üyeleri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katıldı.
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki iş insanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nde, gece müzeciliği lansmanı gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı turistler, antik kenti böylece gece saatlerinde de ziyaret edebiliyor. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gün yüzüne çıkaran İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından, ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla birlikte yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Tanıtım toplantısına, İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı protokolü, devlet görevlileri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katılım gösterdi. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Toplantıda konuşan ve ‘Gece müzeciliği’ kavramının açık alanlarda, ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu söyleyen İzmir Valisi Süleyman Elban, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurtdışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” ifadelerine yer verdi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların, Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına, gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Sözlerini sürdüren Toy, şunları aktardı: “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan öğrenci Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi.
Aydın AKUT ödülleri sahiplerini buldu AKUT Kuşadası ekibi tarafından düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri verildi. Türkiye’nin ilk arama kurtarma derneği olan AKUT tarafından bu yıl 3’üncü kez düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu. Tarihi Kervansaray’da düzenlenen yarışmaya Kuşadası Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, AKUT 2’nci Başkanı Esra Üstünkaya, Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Sönmez, yarışmada dereceye giren çocuklar ve aileleri katıldı. Yarışmada, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve AKUT gönüllülerinin deprem zamanı yürüttüğü çalışmalara dikkat çekmek için ilkokul ve ortaokul öğrencileri tarafından yazılan ve dereceye girenlerin mektuplar okundu. Sosyal sorumluluk oluşturmak ve duyarlılık kazanımlarını arttırmak amacıyla düzenlenen yarışmada konuşan AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, “Kurulduğu yıldan beri özveriyle çalışan ekibimiz, birçok alanda gönüllülük ile toplum hizmeti vermektedir. Geleceğimizin temsili çocuklarımız da bizlerin en hassas noktasıdır. Emek verip yarışmamıza katılmış tüm öğrencilerimize ve velilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlerden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, her zaman dayanışmamızı sürdürdüğümüz Kuşadası Belediyesi ve Başkan Ömer Günel’e teşekkür ediyorum. AKUT varsa hayat var” dedi. Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ Yarışması’nda dereceye giren çocuklara Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, Kuşadası AKUT Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, Akut İkinci Başkanı Esra Üstünkaya ve Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Dönmez tarafından başarı belgeleri ve ödülleri verildi.