EKONOMİ - 18 Şubat 2021 Perşembe 10:07

OTSO’dan esnaf ve tüccara kredi desteği çağrısı

A
A
A
OTSO’dan esnaf ve tüccara kredi desteği çağrısı

Ordu Ticaret ve Sanayi Odası (OTSO) Başkanı Servet Şahin, pandemi döneminde birçok tüccar ve esnafın zor durumda olduğunu belirterek, bu meslek kollarına faizsiz kredi verilmesi gerektiğini, yine bu süreçte zincir marketlerin gıda dışında ürün satmaması gerektiğini söyledi.

Ordu Ticaret ve Sanayi Odası (OTSO) Başkanı Servet Şahin, pandemi döneminde birçok tüccar ve esnafın zor durumda olduğunu belirterek, bu meslek kollarına faizsiz kredi verilmesi gerektiğini, yine bu süreçte zincir marketlerin gıda dışında ürün satmaması gerektiğini söyledi.


Pandeminin sadece ülkeyi değil tüm dünyayı etkilediğini vurgulayan Şahin, kafeteryalar, yeme içme yerleri paket servis, giyim ve diğer sektörlerin bu süreçte online sistemle çalıştığını ancak çok sayıda tüccar ve esnafın iş yapamadığını söyledi. Şahin, “Yine de Türkiye’de yandık, bittik, öldük demeyelim. Diğer ülkelere bakıyoruz. Onlarda da durum aynı hatta daha kötü. Dünya sıkıntıda. Örneğin Fransa, pandemiden çok etkilendi. Sağlık açısından baktığımızda en iyi 8. ülkeyiz. Birçok ülkeye sağlık malzemesi gönderdik. Bu dönemi en az hasarla atlatmamız lazım" dedi.



“Esnaf ve tüccara nefes kredisi verilmeli”


Pandemi döneminde tüccar ve esnafın en çok faizsiz krediye ihtiyaç duyduğuna dikkati çeken Şahin, şöyle konuştu:


“Pandemi döneminde devletimiz birçok tüccar ve esnafımıza hibe ve kredi desteğinde bulundu. Ancak bazı tüccar ve esnafımız uzun süredir çalışamadığı için bu destek yeterli olmamış olabilir. Bu yüzden Kredi Garanti Fonu Destekli krediler, Nefes kredisi gibi desteklerin tüccar ve esnafımıza verilmesi lazım. Faizsiz krediler ile tüccar ve esnafımız bir nebze de olsun rahatlayabilir. Ama bu noktada sicil affı da önemli. Çünkü durumu iyi olan tüccar ve esnafımız zaten krediye ulaşabiliyor. Krediye ulaşamayanlar için de sicil affı en azından bu pandemi döneminde çıkarılabilir. Geçen sefer ki gibi bir nefes kredisi verilirse, tüccar ve esnafımız önümüzdeki Nisan-Mayıs ayını getirir. Zaten Mayıs ayından sonra pandeminin söneceğine inanıyorum. Belki sıfırlanmaz ama en azından maskeyle serbest dolaşım başlar. En azından her yer açık olur. Bu sayede de tüccar ve esnafımız da rahatlar. Örneğin, sahildeki bütün kafeteryalar kapalı. Burada yüzlerce çalışanlar var. Diğer iş yerleri de aynı şekilde tam anlamıyla çalışamıyor. En azından pandemi hafiflerse, iş yerleri açılır yeniden normale döneriz.”



“Zincir marketler gıda dışında ürün satmamalı”


Pandemi süresince zincir marketlerin gıda ürünü dışında ürün satmaması gerektiğini vurgulayan Şahin, “Pandemi kısıtları nedeniyle vatandaşlar ihtiyaçlarını hafta sonları açık olan marketlerden karşılıyor. Bu durum da yüzlerce ürünün satıldığı sektörlerde ticaret yapan üyelerimizin mağduriyetine yol açıyor. Hükümetimiz tekel ürünleri konusunda haksız rekabetin önüne geçerek, marketlerde cumartesi ve pazar günleri tekel ürünü satışlarını yasakladı. Aynı şekilde tuhafiyeciden, çorapçıya, hırdavatçıdan, bebe mağazalarına, kırtasiyeciden, elektronik eşya satıcısına, beyaz eşyadan giyim ve tekstil ürünlerine, zücaciyeden medikal malzemeleri gibi birçok ürün zincir marketlerde satılmamalıdır. Hafta sonu dükkânını açamayan tüccarlarımıza da sahip çıkmamız gerekiyor. Ekonomimiz tüm işletmelerimizin kazanması ile ayakta durabilir. Bu nedenle zincir marketlerde pandemi süresince gıda dışı ürün satmamalıdır” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başkan Gürhan Akdoğan: "Bursa ovası da, sanayisi de sahipsiz değildir" Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolle 20 bin hektar alandan geriye, 9 bin hektarın kaldığını söyledi. ADD Bursa Şubesi, Bursa’da sanayileşme ve kentleşme çerçevesinde çevresel etkileri hiçe sayan, doğayı tahrip ederek kent ve toplum çıkarları yerine, bireysel çıkarları hedefleyen gündemdeki bazı projeler hakkın basın mensuplarıyla bir araya geldi. Nilüfer Karaman Dernekler Yerleşkesinde konuşan ADD Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, "Yıllarca anlattık, olmadı. Her şeyi rant gören anlayışla vahşice çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşme ile mücadele ettik. ’Bursa ovasını yok ediyorsunuz’, ’Sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda doğayı çevreyi koruyarak sanayileşmeyi, kentleşmeyi birlikte planlayalım’ dedik yine olmadı. Onlarca sanayileşme ve kentleşme sempozyumları düzenledik, raporlar hazırladık, kent yağmasına, ova talanına karşı davalar açtık ama bir türlü dinlemediler. 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolde korunacak ova koruma alanı 20 bin hektar olarak belirlenmiş olmasına rağmen ova korunamamış, meydana gelen sanayileşme ve yerleşim sebebiyle ova koruma alanı 11 bin 245 hektara kadar küçülmüştür. Bu duruma rağmen yapılan araştırmalar (2011 yılında belirlenen ova koruma alanı 9 bin 163 hektar) Bursa ovasının kan kaybetmeye devam ettiğini, günümüzde 9 bin hektarın da çok altına düştüğünü göstermektedir. Bursa ovasının elimizde 9 bin hektarı kalırken onu da sulayamıyoruz. Bursa 2020 yılı çevre düzeni planın da bugüne kadar yaklaşık 300 adet plan değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklikleri yapan kurumlar sırasıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Bursa İl Özel İdaresi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile ilçe Belediyeleri ve meclisleridir" dedi. "Tarım arazileri her geçen gün küçülmektedir" Dünyada yaşayan insanların nüfusu 2000 yılında 6 milyar iken, şimdi 7,8 milyara ulaştığını belirten Akdoğan, "19. yüzyıl başlarında 1,5 milyar olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 milyara çıkacağı tahmin edilmektedir. 1950 yılında 21 milyon olan nüfusumuz, 2023 yılında 4 kat artarak 85 milyona ulaşmıştır. Yaşadığımız uygarlık, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve doğal yaşam alalarına verilen zarar sebebiyle tehlikeye girmiş durumdadır. Kapasitenin üzerinde kullanımının sonucunda dünya, aşın bir baskıyla karşı karşıyadır. Endüstri devriminden günümüze dek geçen süre içerisinde dünya nüfusu sekiz katına çıkmıştır. Son 100 yıl içinde, endüstriyel üretim 100 kat artmıştır. İnsan etkinliklerinin ve nüfusun bu inanılmaz artışı çevre üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiler oluşturmuştur. Bursa’da ise tarım arazisi 2016 yılında 417 bin 420 hektarla toplam arazinin yüzde 38,34’ünü oluştururken, 2022 yılında 369 bin 727,80 hektara düşerek yüzde 33,36’ ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda 47 bin 692,20 hektar tarım arazisi, tarım dışına çıkarılmıştır. Tarım dışına çıkarılan bu arazilerin büyük bir kısmı da yerleşim yerlerine ve sanayi alanına dönüşmüştür. Bursa toplam tarım alanının yüzde 79’luk kısmı sulamaya uygun olmasına rağmen, yüzde 42’lik kısmı sulanabilmektedir. Sulamaya uygun alanın ise yüzde 53’ü sulanmaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da hala tarımsal sulama suyunun yüzde 68’i açık sulama sistemleri ile, sadece yüzde 32’si kapalı basınçlı sistemlerle sulanacak arazilere ulaştırılmaktadır" dedi. Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da plansız ve ağırlıklı dışa bağımlı bir sanayileşme söz konusu olduğunu belirten Akdoğan, "Bugün Bursa’da, faaliyette ve alt yapı çalışmaları devam eden, 17 adet Organize Sanayi bölgesi (OSB), 3 adet Özel Endüstri Bölgesi (ÖEB), 8 adet Sanayi Bölgeleri (SB), 24 adet Küçük Sanayi Sitesi (KSS) toplam 52 adettir. Yaklaşık olarak toplam 5 bin 200 hektarlık bir alan kullanan Organize Sanayi Bölgelerinde, 153 bin civarında kişi istihdam edilmektedir. Bursa’da yeterince sanayi bölgesi oluşmuştur. Dağınık ve plansız sanayileşme, tarım arazilerinin yok edilmesi ve gecekondulaşma gibi kentsel sorunları da beraberinde getirmiştir. Artık, mevcut kapasite kullanımları da değerlendirildiğinde, yeni sanayi bölgelerinin açılmasına izin verilmemelidir. Sanayi Bölgeleri, Sanayi Siteleri dışında endüstriyel tesislerin kurulmasına ve çalışmasına izin verilmemelidir. Organize sanayi bölgelerinin büyük bir bölümünde, sonradan OSB olmasından kaynaklı olarak, alt ve üst yapı sorunları hala sürmektedir. Parsel bazında yüzde 30 boş kapasitesi olan Organize Sanayi Bölgelerinin, yüzde 62’sinde Arıtma tesisi yoktur. yüzde 85 inde itfaiye teşkilatı, yüzde 92’sinde Sağlık Merkezi, yüzde 70’inde PTT ve Okul gibi tesisler bulunmamaktadır. Sınırları içerisinde, sanayi bölge ve sitelerini yoğun şekilde barındıran Kestel, Nilüfer ve Osmangazi ilçelerinin durumu ise vahimdir. Bu ilçeler adeta SOS vermektedir" diye konuştu.
Eskişehir Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası mesajı yayımladı Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası’yla alakalı bir mesaj yayımladı. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerine katılmaya davet ettiğini mesajında belirten Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre’yi kardeşlik, hoşgörülük ve Türkçeyi duru kullanmasıyla örnek gösterdi. Vali Aksoy’un mesajının tamamı ise şöyle; "Yunus Emre’yi yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan bir dil ve gönül köprüsü, kardeşlik ve hoşgörü abidesi olarak tanıyor ve seviyoruz. Bu yüzden onun düşüncelerinin, insan sevgisinin doğru biçimde bilinmesi ve gelecek nesillere aktarılması son derece önemlidir. Sevgi elçisi Yunus Emre tüm çağlara özgü bir çağrıda bulunmuştur: "Sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz. Çağlar üstü çağrısıyla kimseye kalmayan dünyada kalıcı bir kelime olan sevgi ile insanlık trajedisinin kaynağını teşhis etmiştir. Hakikatin ve hikmetin yolcusu Yunus, sevgi ve sevinci Allah’ın armağanı olarak görmüştür. Duru Türkçesi ile her kelimesi, vicdan ve zihinlere Allah, evren ve insanın bütüncül zincirinin birer halkası olarak tefekküre ve sevgiye davet etmiştir. Yunus Emre’nin şiirleri sanat kaygısı taşımaksızın halkın ruhuna işleyen bir dille yazılmıştır. Yüzyıllardır büyük bir ilgiye mazhar olan Yunus Emre, kendi alanında aşılamamıştır. Sadece Anadolu insanının değil, Türkçe konuşan bütün halkların gönlünde yaşamaktadır. Herkesin Yunus’ta seveceği şiirler ve düşünceler bulması, onun büyüklüğünün bir delili olarak kabul edilmelidir. Yunus, söyledikleriyle insanları yok olmayacak, tükenmeyecek değerlere sevk etmeye çalışmıştır. Yüzyıllar geçtikçe kıymeti daha iyi anlaşılan, milli tarihimizin abide şahsiyeti Yunus Emre’nin çok büyük değer taşıyan düşüncelerinden barış, mutluluk, sevgi ve hoşgörüye susamış olan günümüz insanının alacağı çok şey vardır. Bulabildikleriyle, biriktirdikleriyle herkesin kendince algıladığı Yunus’un daveti dinmeyecek, çağlarca çağlayana dönüşecektir. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerimize katılmaya davet ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”