KÜLTÜR SANAT - 22 Eylül 2022 Perşembe 13:37

Kurul Kalesi kazıları 13. yılına girdi

A
A
A
Kurul Kalesi kazıları 13. yılına girdi

Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ilk bilimsel arkeolojik kazısı olma unvanına sahip olan Kurul Kalesi’nde 2010 yılında başlayan çalışmalar 13.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ilk bilimsel arkeolojik kazısı olma unvanına sahip olan Kurul Kalesi’nde 2010 yılında başlayan çalışmalar 13.yılına girdi.


Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirilen ve 6’ncı Mithridates dönemine ait 2 bin 100 yıllık Ana Tanrıça Kibele Heykeli ile yaklaşık 3 bin parça tarihi eserin bulunduğu Kurul Kalesi’ndeki kazılarda bölgenin antik dönemi gün yüzüne çıkarılıyor.


Kazılar Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt başkanlığında 4’ü arkeolog, 1’i restoratör olmak üzere 23 kişilik ekiple sürdürülüyor. Şenyurt, heykellerin yanı sıra demir, seramik, çanak, çömlek, mızrak ve ok ucu, balta, hançer, silah, süs eşyaları, demirci örsü ve küp gibi binlerce eserin gün yüzüne çıkarıldığı kalede kazı çalışmalarını bu yıl iklim şartlarına bağlı olarak aralık ayına kadar sürdüreceklerini söyledi.



“Kalenin 5’te 3’lük kısmı açığa çıkarıldı”


Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt, Kurul Kalesi’nin Doğu Karadeniz Bölgesinde Sümela’dan sonra mimari görseli bu kadar ortada olan tek yer olduğunu söyledi.


Şenyurt sözlerini şöyle sürdürdü:


“2010 yılında başlayan Ordu Kurul Kalesi Kazıları bu sene 13. yılını tamamlıyor. Aslında Kurul kayalıkları olarak bilinen, doğal güzelliği olan bölgenin bir kültür hazinesi olduğu bu kazılarda ortaya çıkmış oldu. Bu yıla kadar bizim tahminimiz beşte üçlük bir kısmı açığa çıkarıldı ve kazılarımız devam ediyor. Doğu Karadeniz Bölgesinde Sümela’dan sonra mimari görseli bu kadar ortada olan tek yer diyebiliriz. Bütüncül bir planda verilen Kale Kent yerleşmesi burada açığa çıkarıldı. 2 yıldır korumaya ve restorasyona yönelik çalışmalarımız oluyor. Bir taraftan kazılar devam ederken bir taraftan da devrilmiş duvarların onarılması ve küçük eserlerin restorasyonuyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. 2 ay önce başladığımız çalışmaları aralık ayına kadar sürdürmeyi planlıyoruz.”



“Kale savunma amacıyla kullanılmış”


Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt 2010 yılından bu yana ortaya çıkarılan eserlerin en son kullanıldığı yerde bulunduğunu söyledi.


Şenyurt konuşmasına şöyle devam etti:


“2010 yılından bu yana çok fazla eser ortaya çıktı. Mimari kalıntıların ötesinde burası Roma istilası sonrası terk edilmiş. Küp, seramik, metal, cam gibi her çeşit buluntumuz var. 2 bin 100 yıl önce yaşayan bir kent, bir anda yıkıma uğruyor ve olduğu gibi kalmış. Daha sonra bir yerleşim olmadığı için de biz eşyaları en son kullanıldığı yerlerde bulabiliyoruz. Silah, gülle, mızrak, hançer, çok fazla elimizde örnekler var. 2016 yılında bulduğumuz Kibele heykeli de yerinde tesadüfen bulundu. Heykelin bulunduğu nokta kapı girişi noktasıydı orası molozlar altında kalmış ve bu sayede heykel ve birçok eşyayı yerinde bulduk. 60’a yakın küp var. Burası bir depolama alanı. Kalenin erzak deposu. Savaş sırasında yardımcı kuvvetler gelene kadar insanlar bu erzaklarla idare edebilmişler. Ama Roma ordusu çok güçlü geldiği için M.Ö. 63’lerde de kale yakılarak harabe edilmiş. Burası savunma amaçlı kullanılan bir nokta. Dört bir tarafı gözetleyebileceğin bir nokta. Onun için de kale fonksiyonu ön plana çıkıyor. Yüksekliği nedeniyle tanrılara yakın olduğu düşüncesiyle burası dinsel amaçla da kullanılmış.”



“Kibele’nin Ordu’ya gelmesi için bir arkeoloji müzesine ihtiyaç var”


2016 yılında tahtında oturan Kibele heykelinin Ordu açısından önemli bir buluntu olduğuna dikkat çeken Şenyurt, konservasyonu tamamlanan heykelin Ordu’ya gelmesi için arkeoloji müzesine ihtiyaç olduğunu belirtti.


Şenyurt, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Kibele’nin bulunması büyük bir şans ve sansasyonel bir olaydı. Arkeoloji, ülkemiz hem de Ordu açısından çok önemli bir buluntu oldu. Birkaç parça mermerin bir araya gelmesiyle tahtında oturan çok gösterişli bir eser. Onun birleştirilmesinin ötesinde yangından dolayı yumuşamış olan kısımlar, tozlanmaya başlamıştı. Onun sabitlenmesi için uzun süren bir konservasyon aşamasından geçirildi ve bu çalışmalar İstanbul Arkeoloji Müzesinde yapıldı. 6 ay önce restorasyonu tamamlandı. Kibele Ordu’ya gelmeyi bekliyor. Ordu’da çok acil arkeoloji müzesine ihtiyaç var. Mevcut müzemiz Etnografya ortaya çıkarılan eserleri hem depolamaya hem de sergilemeye uygun değil. Kibele de inşallah buna vesile olur ve Ordu’ya bir arkeoloji müzesi kazandırılır. Yerinde monte edilmek üzere bir müze bekliyor.”



13 yılda 2 bin parça tarihi eser çıkarıldı


Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından desteklenen kazılarda ortaya çıkarılan arkeolojik veriler, bölgenin önemli bir çekim merkezi haline gelmesini sağladı.


Yapılan kazılarda en önemli tarihi eser olarak tahtında oturan 200 kilo ağırlığında ve 1 metre boyunda 2 bin 100 yıllık ‘Ana Tanrıça Kybele’ heykeli ile ‘Bereket Tanrıları Dionyss ve Pan’ heykeli ve hayvan biçimli dini kap olan ‘Riton’ bulundu. 1’inci derece arkeolojik sit alanı olan kaledeki çalışmalarda şu ana kadar yaklaşık 2 bin parça tarihi eser ile 300 basamaklı dehliz merdiven, milattan önceki dönemlere ait pişmiş topraktan çatı kiremitler, duvar örgüsü seramik parçaları bulundu.


Helenistik dönemde VI. Mithradates’in kalelerinden birisi olan Kurul Kalesi, askeri kimliğinin ötesinde, dönemin dinsel inançları ve kült uygulamalarına ışık tutmaya devam edecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’daki su kesintisine vatandaştan tepki "Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Ankara’nın Sincan ilçesinde yaşanan uzun süreli su kesintileri nedeniyle vatandaşlar mağdur olduklarını belirterek yetkililere çağrıda bulundu. Sincan ilçesine bağlı Yenikent Mahallesi’nde son zamanlarda yaşanan su kesintileri vatandaşların tepkisine neden oldu. Günlerdir musluklarından su akmadığını ifade eden mahalle sakinleri, hem günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını hem de yetkililerden yeterli bilgilendirme alamadıklarını iddia etti. Su kesintileri nedeniyle bazı vatandaşlar bidonlarla çevre bölgelerdeki çeşmelere giderek ihtiyaçları için bidonlara su doldurdu. Öte yandan vatandaşlar, yetkililerden soruna çözüm için çağrıda bulundu. "Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar" Yaklaşık 11 yıldır Yenikent’te yaşayan Ahmet Aslan, "Bu son 2 aydır sularımızda ciddi anlamda sıkıntı var. Basınç verilmiyor. Bununla birlikte çok ciddi kesintiler var. Cuma gününden belli suyumuz yok. Arıyoruz muhatap bulamıyoruz. Çağrı merkezleri kapalı. Biz burada yaşayanlar olarak belli bir yaşta insanlarız. Halkla ilgilenin. Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar. Şimdi suyumuz 4 gündür verilmiyor, muhatap bulamıyoruz. Bizlerle ilgilenen yok. Acil bir şekilde sorunu çözmek için ilgililerin ilgilenmesi gerekiyor. Bu ne kadar sürecek? Ne zaman gelecek? Hiçbir bilgi sahibi değiliz. Ne yapacağız biz? Hayatımızı idam ettirmek için suya ihtiyacımız var. Önce dediler ki rutin bir kesik olacak. Daha sonra Çamlıdere’den gelen bir pompada bir arıza varmış, daha sonra söylüyorlar bunu. Onunla ilgiliymiş. Peki sırf burayla mı ilgili? Fatih’de, Sincan’da akıyor, hatta ve hatta Yenikent’te benim kızım 300 metre aşağıda oturuyor. Çok da az olsa akıyor. Burayı özellikle cezalandırmak mıdır, nedir, ne söyleyeyim artık? İlgilenen yok" ifadelerini kullandı. "Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Aynı zamanda suyu parayla aldıklarını ve emekli olduklarını ifade eden Aslan, "Biz burada belli bir gelir seviyesi olan insanlarız. Ne zamana kadar karşılayacağız biz bunu? İnanın şimdi komşumdan rica ettim. Eğer bulabilirsek 50-60 kilometre uzaklıkta hayrata gideceğiz. Bidon toparladık ama kaç gün gidecek bu? Bunu kaç gün yapacağız, biz genç değiliz ki. Çoluğu çocuğu olanlar var burada. Büyükşehir’in bu sorunu çözeceğine inancımız kalmadı. Çünkü halktan kopuk hareket ediyorlar. Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı. Atıl orada duruyor, bu halkın sorunlarını çözün öncelikle. Bizim bu su ihtiyacımızın bir an evvel çözülmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim?" Yenikent’e 6 ay önce taşındığını belirten Gökhan Arslan, "Son 4 gündür bayağı sıkıntı yapmaya başladı. Çünkü sular sürekli kesiliyor. Gelip gittiği oluyor ama çok az geldiği için hiçbir şekilde kullanamıyoruz. Bize faydası yok. Mesajları takip ediyoruz ya da sosyal medyadan bakıyoruz. Saat 11.00’de gelecek diyorlar, gece 3.00’e kayıyor. Bu sefer hani gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim? Çamaşırları mı, bulaşıkları mı yıkayacağım diye bekliyor insan. Su çok az geldiği için hiçbir şeyi de yapamıyoruz. İhtiyaçlarımıza gidilemiyoruz. Takdir edersiniz ki taşıma suyuyla da değirmen dönmüyor. Marketten al, şuradan al, buradan al. Sonuçta bu mağduriyetin giderilmesi lazım. Mesajlarda ya da aradığımızda söyledikleri işte ya boru hattında sıkıntı var diyorlar. Tamirat, tadilat diyorlar ya da basıncı düşük diyorlar. Yeni taşındık, yuvamız oldu diye sevindik ama bu sefer de sıkıntılar bitmiyor" şeklinde konuştu. "Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz" Bidonlara su doldurmak için Sincan’ın Kesiktaş ilçesinde bulunan bir çeşmeye gelen Sultan Kayabaşı, "Buranın bahçeleri bu suyu alıyorlar. 1 ay önce geldim gürül gürül akıyordu. Bu halk böyle mağdur oluyor. Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz. Bir belediyenin el atmasını isterim yani. Bu suya bir bakmasını isterim. Gelemeyen işte çeşmeden kullanıyor, hep içme suyu alıyor ama biz geliyoruz. Böyle saatlerce bekliyoruz işte. Belediye başkanımız buna bir el koysun. Burada bir milleti mağdur etmesin" dedi. "15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz" Ellerinde bidonlarla su doldurmak için gelmiş bir diğer vatandaş Duran Aydoğdu ise şu ifadelere yer verdi: "Cuma gününden beri suyumuz yok. Çok sıkıntıdayız. 15-20 bidon götürüyoruz. Yemek yapıyoruz, içmeye kullanıyoruz, abdest almaya kullanıyoruz. Sıkıntımız böyle. 15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz. Tadilat varmış, ondan kesikmiş. Kurtboğazı’ndan şebeke gelecekmiş. Buraya 2 gün daha su gelmeyecek diyorlar."
Kastamonu Binanın 14’üncü katından düşerek ölen kadının nişanlısı beraat etti Kastamonu’da apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybeden kadının nişanlısı, cinayet şüphesiyle hakkında açılan davada beraat etti. Olay, 27 Şubat 2025 tarihinde Kuzeykent Mahallesi Kazım Karabekir Caddesi’nde bulunan bir sitede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 30 yaşındaki Eser Mumcuoğlu, sitede oturduğu apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybetti. Olayın ardından aynı evde ikamet eden ve olay sırasında birlikte alkol aldıkları tespit edilen Eser Mumcuoğlu’nun nişanlısı S.Ö., gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklanan S.Ö. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’kadına karşı kasten öldürme’ suçundan dava açıldı. Davanın görülen karar duruşmasında tutuksuz yargılanan S.Ö. ve avukatı hazır bulundu. "Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim" Duruşmada son kez savunma yapan S.Ö., "Mütalaayı kabul etmiyoruz. Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim. Önceki beyanlarını tekrar ediyorum, beraatımı talep ediyorum" dedi. Sanık S.Ö.’nün avukatı ise, "Eser, olay günü not bırakmıştır, intihar edeceğini belirtmiştir. Sosyal medya platformları üzerinden de sürekli ölümden bahsetmiştir. Ayrıca telefonu incelendiğinde öldükten sonra dahi nereye gömüleceğini, organlarının bağışlanmasını istediği görülmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde bu şahsın intihara meyilli olduğu, bugün değilse bile yarın bir gün intihar etmesinin beklendiği dosyadaki delillerle sabittir. Dosyada müvekkilimizin cinayet işlediğine dair tek bir delil dahi yoktur. Dolayısıyla müvekkilimizin ’kadına karşı kasten öldürme’ suçunu işlediğine dair başından itibaren dosyada tek bir delil dahi yoktur. Bu yüzden müvekkilimiz hakkında daha fazla mağduriyete sebebiyet vermemesi açısından derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir" Eser Mumcuoğlu’nun ailesinin avukatı ise, "Bu dosya sanığın geçtiğimiz celsede bahsettiği gibi basit bir intihar dosyası değildir. Psikolojik şiddete sürüklendiği ağır bir travma geçirmiştir. Eser’in daha öncesinde intihar girişimi olmuştur. Bunu yapmış olması psikolojik hasta olduğunu göstermez. S.Ö. baştan itibaren tutarsız ifadelerde bulunmuştur. Her ne kadar bir önceki celsede taleplerimiz reddedilmişse de dosyadaki deliller manipüle edilemez. Olay günü sabah başlayan tartışma, akşama kadar devam etmiştir. Akşam da Eser’in hazırladığı yemeği S.Ö. yememiştir. Eser, bunun üzerine ilaç içmiş ve bunu da nişanlısı görmüştür, duymuştur. Bu kadar yaşanan olayın içerisinde S.Ö., temizlik yaparak evdeki delilleri karartmıştır. Eser, S.Ö. ile 1,5 ay kadar beraberken ölmüştür. Eser’in paylaştığı notta ’her şeyden S.Ö. sorumludur’ yazmaktadır. Eser, S.Ö.’nün evinde ölmüştür. Buna da sağlıklı bir ilişki olmadığı bellidir. Olay gününe ait sanığın beyanları çelişkilidir. Komşusu, ‘ölmek istemiyorum’ şeklinde söz duyduğunu demiştir. Keşif istedik reddedildi, tekrardan istiyoruz. Psikolojik rapor alınmasını istiyoruz. Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir. Bu nedenlerle sanığın en üst seviyeden cezalandırılarak tutuklanmasını talep ederiz" şeklinde konuştu. Savunmaların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti S.Ö.’nün beraatına karar verdi.