POLİTİKA - 03 Nisan 2017 Pazartesi 16:06

Cumhurbaşkanı Erdoğan memleketi Rize’de (2)

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan memleketi Rize’de (2)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsviçre’de tartışmalara konu olan poster ile ilgili olarak “Ne diyorlar; ‘Erdoğan’ı öldürün.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsviçre’de tartışmalara konu olan poster ile ilgili olarak “Ne diyorlar; ‘Erdoğan’ı öldürün.’ Vah dangalaklar vah. Siz kim oluyorsunuz. Biz ölümü korkutmuş bir nesiliz. Biz kefenlerimizi giyerek yola çıktık. Biz gökten zembille inerek gelmedik buralara. 40 yıllık siyasi hayatımızda bir mücadeleden geçerek geldik. Silahlarla sandıklardan çıkmadık” dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan’da yapılacak referandum öncesinde yaptığı yurt gezileri kapsamında Rize’ye geldi. Rize Valiliği önünde on binlerce hemşehrisine seslenen Erdoğan, “Bu milletin iradesi ile sandıklardan çıktık ama Avrupa’daki bazı liderler ne yazık ki orada terör örgütlerini besliyor, İsviçre’de besliyor. Sosyalist parti İsviçre polisinin korumasında bu gösterileri yapıyor gün ola harman ola” ifadelerini kullandı.



16 Nisan sonrası idam için referandum sinyali


“Milletin emanetini FETÖ’nün hain sürüsüne, bölücü terör örgütünün hainlerine asla teslim etmeyiz” diyen Erdoğan, “Davalar görülmeye başladıkça FETÖ’cü sapkınların ne kadar bir hain oldukları ortaya çıkıyor. 16 Nisan’da bu işi ’evet’le bitirdiğimiz zaman Kılıçdaroğlu ne diyor ‘ben idama varım’ diyor. Bahçeli de kararını açıkladı, Yıldırım’ın da kararını biliyorum. Parlamentodan geçtiğinde önüme geldiğinde ben bunu onaylarım. Ne diyorlar ‘siz böyle diyorsunuz ama Avrupa Birliği buna bakmaz.’ George ne der, Hans ne der, Olga ne derse desin ben Ahmet ne der, Mehmet ne der, Hasan Hüseyin ne der, Ayşe Fatma ne der, ben buna bakarım. Allah’ım ne der ben buna bakarım ve bu işin de kararını milletimle beraber vereceğiz. Gerekirse al sana bir referandum daha yine gideriz. Ne çıkar referandumdan onu da biliyorum” şeklinde konuştu.


Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:


“Milletimizle en ufak bağlantısı olan biri elinde bayrak dilinde dua olan silahsız ve savunmasız vatandaşları katleder mi? Ama bunlar etti mi? Etti. 15 Temmuz’da benim o vatandaşımın elinde ne vardı? Silah mı vardı? Bayrak vardı bayrak birde kelime-i şehadet vardı. Ve gökten F16’lar bomba yağdırırken helikopterler mermi yağdırırken, tanklar, toplar benim vatandaşımın üzerine gelirken o beğenmedikleri gençler o tankların önünde dururken, bunlar ne zannediyordu acaba? FETÖ diyordu ki; ’siz onların üzerine gidin bak onlar nasıl dağılacaklar.’ Dağıldılar mı? Çünkü o FETÖ bu milletin İstiklal Marşını bile bilmiyor. Ne diyor İstiklal Marşı’nda; ’Arkadaş yurdumu alçaklara uğratma sakın/siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.’ İşte gençler o gece göğüslerini siper ettiler. Bu millete canım feda bu milletin bir ferdi olmaktan iftihar ediyorum, gururluyum. Rabbime sonsuz hamd-ü senalar olsun ki bu kardeşinizi de bu milletin bir ferdi olarak yarattı.”



“Şu ana kadar Avrupa’da 520 bin kardeşimiz oyunu kullandı; son seçimlerde 430 bin kardeşimiz oy kullanmıştı”


"Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu" diyen Erdoğan, "Sen ülkemizi bölmek, parçalamak isteyenlerle beraber misin? Onlarla beraber haşrolacaksın. Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu. Olay bu kadar basit. Ama bazen göz var, görmüyor. Kulak var duymuyor. Dil var hakikati söylemiyor. Çünkü onların gönülleri mühürlü. Bazı Avrupa ülkeleri savundukları ne kadar değer varsa onları ayakları altına alarak bu seferberliğe katkı sağlıyor. Bakanlarımıza kapıları kapatmaktan, demokratik haklarını kullanan gurbetçilerimize atlarıyla, itleriyle saldırmaya kadar her yola başvurdular. Şimdi de şehirlerinin en merkezi meydanlarını malum o dayatmacı, baskıcı faşizan baskı ile devam ettiriyor. Evet için 3 kişinin dahi bir araya gelmesine izin vermezlerken, hayır kampanyası yapan herkese en büyük salonlarını tahsis ettiler. Devlet televizyonları, yüksek tirajlı gazeteleri, uluslararası dergileri her gün en ağır hakaretlerle bize saldırıyorlar. Hiçbir şey olmaz. Ben milletimize güveniyorum, halkımıza güveniyorum. Hakka güveniyorum. Türkçe manşet ata ata dilimizi de öğrendiler. Türkçeyi baya öğrendiler. Ne kadar çirkefleşirlerse çirkefleşsinler, nafile. Milletimiz onlara cevabını demokrasiye uygun şekilde sandıkta verecek. Avrupa’da kardeşlerimiz daha öncedeki seçimlerde görüldü ki bir heyecanla sandığa koşuyor. Aman sandığı ihmal etmeyin. Sandıklara çok gideceksin. Şu mazeretim vardı, bu mazeretim vardı yok. Sandıkları patlatacaksın. Şu ana kadar 520 bin kardeşimiz oyunu kullandı. Son seçimlerde 430 bin kardeşimiz oy kullanmıştı. Bu önemli bir rakam. Kalan 6 günde sandıklara sahip çıkacaklarına, oylarıyla demokrasi düşmanlarına gerekli dersi vereceklerine inanıyorum" dedi.



“Müslüman aynı delikten iki kere sokulmaz”


“Müslüman aynı delikten iki kez sokulmaz” diyerek konuşmasını sürdüren Erdoğan, şunları kaydetti:


“Biz yönetim sistemimizin zaafları nedeniyle değil 2, belki 22 defa sıkıntıya düşmüş ülkeyiz. Artık bu sistemde direnmenin manası kalmamıştır. Çıkmış, ’bir gece kalkar hemen ertesi gün muhtarlıkları kapatır’ diyor. Dürüst ol muhtarlık kararname ile kurulmuş bir makam değildir. Muhtarlar anayasa teminatı altında kanunla seçilirler. Seçimle geldikleri için seçimle giderler. Muhtarlar kararname ile gelmiyor. Kanunla geliyor. Ama bu adam ne anayasayı biliyor, ne kanunu bilir ne şu 18 maddeyi okumuş. Ana muhalefetin başında böyle birisinin olması bizim için iyi. Çünkü anında millet dersini veriyor. 7 seçime girdi 7’sini de kaybetti. Hala utanmadan sıkılmadan oranın başında duruyor. ’Batı, Batı, Batı’ diyorsun Batı’da 2 seçim kaybeden bir daha partisinin başında durmaz çeker gider. Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı sistemine daha önce geçmesi gerekirdi ama olmadı. Bakınız Fransa 2. Dünya Savaşı’nın ardından karşılaştığı siyasi krizleri 60 sene önce yarı başkanlık sistemine geçerek çözdü. Güney Kore öyle bizimle aynı şartlarda başladı. Ama bizi geçtiler. Şu anda biz istikrar arıyoruz, güven arıyoruz. Artık bu ülke patinaj yapsın istemiyoruz. Rahmetli Özal bu sistemi istedi. Demirel, Erbakan, Türkeş istedi. Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimiz istedi. Hepsi istedi. İstemeyen bu hayır diyenler.”



“Onların kabusu benim milletimin bayramıdır”


Erdoğan, “Bu hayır diyenler bu ülkeye faydalı bir adım atarsınız, karşınıza dikilirler” diyerek Türkiye’deki ‘hayır’ cephesine dikkat çekti. Erdoğan, “Bunların bu millete hayır dokunacak dikili ağacı yoktur. Bizim eserlerimiz ortada. Samsun’dan Sarp’a kadar şu yolu biz bitirdik. Başkanlık sistemi bunları hızlandırıyor. Özal’a ’sivil diktatör’ dediler. Şimdi de aynısını bana söylüyorlar. Tek adamlıktan bahsettiler. Ne tek adamlığı işte meydanlardasın. Meydanlarda koşturup duruyorsun. Parlamentoda sürekli gensoru veren sensin. Ama bu millet sana parlamentoda evet demedi. Demez niye yaptığınız iş bu milletin faydasına değil. O gün merhum Özal’a ne demişlerse bugün de bu kardeşinize söylüyorlar. Zaman değişse de yalanlar, iftiralar değişmiyor. Sandığın rengi belli oldukça iyice dengeyi kaybettiler. İçlerinde ne kadar nefret varsa ne kadar kin varsa ortada döküyorlar. Şimdi bakın, ana muhalefetin bir milletvekili çıkmış, ‘evet diyenleri İzmir’de denize dökmekten’ bahsediyor. Bu ne terbiyesizliktir, haddini bil. Sen kimsin, sen kimi nereden denize döküyorsun. Sana adım attırmazlar. Sen bu milleti ne zannediyorsun. Bu ne terbiyesizlik. Sen ne biçim genel başkansın. Sen bu milletvekiline bu lafları ettikten sonra kalkıp da ağzının payını nasıl vermezsin. Hani demokrasi, bu milletin oylarıyla iktidara gelmiş 14 yıldır bu milletin desteğini alan bir siyasi harekete sen bunu nasıl söylersin. Kalkıp birde şunu söylüyor; ‘16 Nisan’da eğer evet çıkarsa denize dökeceklermiş.’ 16 Nisan’da benim milletim bunlara gereken cevabı verecek. 15 Temmuz’da o meydanlardan kaçanlar kalkıp da bu milleti denize dökecek mecali bile bulamazlar. Bir başkanı güya tecrübeli siyasetçi, peygamberlere hakaret ediyor. Ey Baykal yazıklar olsun sana. Genel başkanları da 15 Temmuz’a ’kontrollü darbe’ diyecek. Elinde dosyalar varmış, açıkla. 16 Nisan’dan sonra sana bir faydası olmaz şimdi açıkla. Ama işi gücü yalan. Ama senin de mumun yatsıya kadar yanacak. Sandık da demek bunlar için kabus. Kaçış yok bu kabusu yaşayacaklar. Onların kabusu benim milletimin bayramıdır” diye konuştu.



“Böyle bir hainliği; aklını, namusunu, imanını, Pensilvanya’dakine 1 dolara satmış mankurtlar yapabilir”


15 Temmuz’da darbeye kalkışanların, yaptıkları bu hainliğin bedelini ödeyeceğini kaydeden Erdoğan, “Böyle bir hainliği; aklını, namusunu, imanını, Pensilvanya’dakine 1 dolara satmış mankurtlar yapabilir. Şimdi çıkmışlar utanmadan, sıkılmadan işledikleri cinayetleri inkar ediyorlar. 249 şehidin bedelini ödeyeceksiniz. Gazilerimizin bedelini ödeyeceksiniz. Kimi Avrupa ülkelerinin bu hainlerin arka çıktığını görüyoruz. Onlar ne kadar arka çıkarsa çıksın sizi kurtaramayacaklar. İninize girdik daha da gireceğiz. Hala devletin sağında solunda saklanan varsa onları da bulup çıkartacağız” dedi.


Erdoğan, ’hayır’ vereceklere de seslenerek, “Ülkemde kimlerin ’hayır’ dediğini biliyorsunuz. Ne yazık ki Saadet’in başındaki bazı takım da ‘hayır’ diyor. Ama ben Saadet’e gönül vermiş kardeşlerimizi bunlardan ayırıyorum. Aynı şekilde MHP’ye gönül vermiş, millet-vatan sevdası içindeki kardeşlerimizi de ayırıyorum. Çünkü onlar bu oyuna gelme diyecekler gelmeyecekler. Bunun yanında CHP’ye gönül vermiş kardeşlerime de sesleniyorum. Bu ayrım noktasıdır gelin 16 Nisan’da bu reformu gerçekleştirelim. 12 Eylül darbesine madem ’hayır’ dediniz bugün 16 Nisan’da evet demesi lazım. Askeri darbenin yanlışını şimdi düzeltiyoruz. 1950 yılında rahmetli Menderes’in ‘Yeter artık söz milletindir’ diye başlattığı demokrasi mücadelesini inşallah 16 Nisan’da cumhurbaşkanlığı sistemi ile taçlandıracağız” şeklinde konuştu.


Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize’nin Pazar ilçesinde yapılacak olan Rize-Artvin Havalimanı’nın temel atma törenini gerçekleştirdi. Telekonferans yöntemi ile Pazar ilçesindeki TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan’a bağlanan Erdoğan, ardından temel atma törenini gerçekleştirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Gökyüzünde beyaz cennet manzaralı tıraş hizmeti Denizli’de sosyal projelere verdiği destekle tanınan kuaför Mehmet Çağdaş, sıra dışı bir etkinliğe imza attı. Müşterisini yerden 300 metre yükseklikten Pamukkale’yi izlerken tıraş eden Çağdaş, balondaki yerli ve yabancı turistler tarafından ilgiyle izledi. Denizli’nin sosyal projelere verdiği desteklerle tanınan kuaförü Mehmet Çağdaş, bu kez mesleğini icra ettiği mekan itibariyle gündem oldu. Pamukkale ve Merkezefendi ilçelerinde faaliyet gösteren Mehmet Çağdaş Hair Artist firmasının sahibi olan ve daha önce de gerçekleştirdiği ilklerde gündeme gelen Çağdaş, iş yerini UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan beyaz cennet Pamukkale semalarına taşıdı. Sürekli müşterisi olan Nuri Ersoy’u yerden 300 metre yükseklikte tıraş olmaya ikna eden Mehmet Çağdaş, yerli ve yabancı turistlerin meraklı bakışları arasında eline makas ve tarağı alarak tıraşa başladı. Yaklaşık 1 saat süren balon turu boyunca müşterisinin tüm saç bakımını tamamlayan Çağdaş, verdiği sıra dışı bu hizmetle beğeni topladı. Çağdaş’ın müşterisi gökyüzünden Pamukkale’yi izlerken yaptığı tıraşla ilgili olarak yayınlanan videosu, sosyal medyada binlerce kişi tarafından izlendi. Farklı olmayı ve yenilikler yapmayı çok sevdiğini belirten kuaför Mehmet Çağdaş, “Ne yapabilir diye düşünürken dünyaca ünlü Pamukkale’mizin gökyüzünden seyredilebildiği balonda tıraş yapmak fikri geldi. Bu fikrimi müşterime söylediğimde ilk başta biraz endişelendi ama sonrasında ikna oldu. Müşterimi, o gökyüzünden Pamukkale’yi izlerken onu tıraş ettik. Balkondaki yerli ve yabancı turistler, ilk başta çok şaşırdılar ama sonra hayranlıkla bizi izlediler. Aynı heyecanı yaşamak isteyen birçok kişi bize ulaştı. Tabii bu bizim her zaman yapabileceğimiz bir şey değil ama ben farklı yeniliklere imza atmaya devam edeceğim. Farklı ve sıra dışı mekanlarda mesleğimi icra etmek beni çok mutlu ediyor” dedi.
İstanbul İstanbul’da “Daltonlar” suç örgütüne yönelik “Mahzen-37” operasyonları: 14 şüpheli yakalandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’un Kağıthane Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Bahçelievler, Küçükçekmece ve Beşiktaş ilçelerinde “Daltonlar” suç örgütüne yönelik düzenlenen “Mahzen-37” operasyonlarında 14 şüphelinin yakalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, İstanbul’un Kağıthane Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Bahçelievler, Küçükçekmece ve Beşiktaş ilçelerinde elebaşılığını yurt dışı firar olan Beratcan Gökdemir’in yaptığı Daltonlar organize suç örgütüne yönelik operasyon düzenlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan şüphelinin; Esenyurt ilçesinde 31.03.2024-05.04.2024 tarihleri arasında M.O.S., B.T. ve C.T. isimli 3 ayrı iş yerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Beylikdüzü ilçesinde 31.03.2024 tarihinde E.B.G.R. isimli iş yerinin kurşunlanması eylemini yaptıkları, Başakşehir ilçesinde 02.04.2024 tarihinde B.S. isimli iş yerine el bombası atılması ve 14.04.2024 tarihinde iş yerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Bahçelievler ilçesinde 04.04.2024 tarihinde P. ve C.C. isimli iş yerlerinin, 16.04.2024 ve 19.04.2024 tarihilerinde S.G.L. ve İ.P isimli işyerlerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Küçükçekmece ilçesinde 22.04.2024 tarihinde 80. Yıl Parkı’nda kurşunlama eylemini yaptıkları, Bakırköy ilçesinde 16.04.2024 ve 25.04.2024 tarihlerinde G.B. isimli kuyumcunun kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Esenyurt ve Avcılar ilçelerinde 08.04.2024 ile 13.04.2024 tarihlerinde meydana gelen 4 adet ikamet ve iş yeri kurşunlama eylemini yaptıkları, Beşiktaş ilçesinde 05.04.2024 ile 11.04.2024 tarihlerinde 2 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs eylemini yaptıkları ve Esenyurt ilçesinde 12.04.2024 tarihinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemini yaptıkları tespit edildi. Operasyonlar sonucu, 1 adet AK-47 uzun namlulu tüfek, 3 adet tam otomatik tabanca, 2 adet çalıntı motosiklet ile çok sayıda balistik yelek ve kar maskesi el geçirildi.
Çorum Nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi eden cihaz geliştirildi Hitit Üniversitesinde yürütülen proje ile nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, nörolojik hastalıkları ilaçsız tedavi edebilmek amacıyla çalışma başlattı. Makine ve İmalat Teknolojileri alanında desteklenen proje çerçevesinde hastaları ilaçların toksik doz ve yan etkisine maruz kalmadan tedavi edebilecek yerli ve milli cihaz üretildi. Cihazın geliştirilmesi için yürütülen çalışmalarda Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Işık ve Doktor Öğretim Üyesi Serkan Dişlitaş yer aldı. Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, geliştirdikleri cihaz ile beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmadan beyindeki oluşacak olan elektrik uyarısıyla nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi amaçladıklarını söyledi. Nöromodülasyon (sinir dokularının yeniden düzenlenmesi) yönteminde 1950’li yıllardan itibaren ses, elektrik uyarısı ve manyetik uyarılardan faydalanmaya başlandığını ifade eden Akçay, bu tedavi yönteminin invaziv ve non-invaziv olarak iki şekle ayrıldığını kaydetti. Akçay, non-invaziv (kesi yapılmadan) olarak adlandırılan; beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmayan tedavi yönteminde beyinde oluşacak elektrik uyarısıyla tedavinin amaçlandığını belirterek 2000’li yıllardan sonra bu tedavi yönteminin klinikte yer almaya başladığını ifade etti. “Beyine elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesini hedefliyoruz” Geliştirdikleri cihaz ile beyne elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesinin hedeflendiğine dikkat çeken Akçay, şunları söyledi: “Beyne elektrik uyarısı vererek yapacağımız bu tedavi yöntemini diğer tedavi yöntemleriyle kıyasladığımız zaman; örneğin ilaçlarda toksik doz veya yan etkisi gibi durumlar olurken bu tedavi yönteminde ise yan etkisi diğerlerine göre neredeyse yok denecek kadar çok az olup avantajları, tedavi etkinliği daha yüksektir. Klinik çalışmalara daha fazla ihtiyaç olduğundan dolayı ekibimizin geliştirmiş olduğu cihazla yapılan tedavi yönteminin preklinik çalışmaları tamamlanmış olup şimdi ki aşamalarımızda ise klinikteki çalışmalarımızı özellikle epilepsi, nöropatik hastalarında Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Sinan Eliaçık hocamız ile uygulamayı amaçlamaktayız.” Yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz Geliştirilen cihazın tamamen yerli ve milli olduğunu vurgulayan Akçay, “Yurt dışında üretilen cihazların Türkiye’ye maliyeti ortalama 30 bin dolar civarında. Yerli üretim olanlarda ise yaklaşık maliyet 5-6 bin dolar civarında. Biz ise cihazı yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz. Yapmış olduğumuz cihazı diğerlerinden farklı olacak şekilde ürettik. Sabit bir akım vermek yerine beyindeki elektrik direnci ve kafa direnci ölçülerek bu dirence uygun olan yani tedavideki etkin ilaç diye tabir edebileceğimiz gerçek elektrik değerini verip beyne modüle ederek hastalarımızın tedavisini amaçlıyoruz. Böylelikle sabit bir tedavi değil bireye özgü elektrik uyarısı vererek tedavi hedeflenmiş oluyor. Bu amaçla da tedavinin etkinliği daha da arttırmayı sağlamış oluyoruz.” diye konuştu.