GENEL - 17 Eylül 2018 Pazartesi 09:05

Sis denizine karşı salıncağa binmek için geldiler

A
A
A
Sis denizine karşı salıncağa binmek için geldiler

Sosyal medyada gördükleri fotoğraflar üzerine sis denizine karşı salıncağa binmek ve gün batımını izlemek isteyenler soluğu Rize’nin Çamlıhemşin ilçesindeki 2 bin 700 rakımlı Huser Yaylası’nda alıyor.

Sosyal medyada gördükleri fotoğraflar üzerine sis denizine karşı salıncağa binmek ve gün batımını izlemek isteyenler soluğu Rize’nin Çamlıhemşin ilçesindeki 2 bin 700 rakımlı Huser Yaylası’nda alıyor.


Huser Yaylası’nın ünü sosyal medya aracılığı ile Rize’yi aşınca yayla son dönemde turistlerin akınına uğramaya başladı. Çamlıhemşin ilçesi’nde bulunan Huser Yaylası, gezginlerin sosyal medyada paylaştığı fotoğraflarla ilgi odağı oldu. 2 bin 700 rakımda olduğu için yoğun bir sis bulutunun üzerinde kalan zirvesinde kurulan salıncak sayesinde yerli ve yabancı turistlerin yeni durağı olan Huser yaylası, kimi zaman gün batımını kimi zaman ise sis bulutuyla insanları kendisine hayran bırakıyor. Gün batımını izlemeye gelen turistler haftasonu gün batımını izleyemese de sise karşı kurulan salıncakta sallanarak manzaranın tadını çıkarttı.


Sosyal medyada gördüğü fotoğraflar nedeniyle Huser Yaylası’na geldiğini dile getiren Nurten Uzunosmanoğlu “1 aydır bunun hayalini kuruyordum. Şimdi hayalimi yaşıyorum, sonunda gerçekleşti hayalim. Çok güzel burası, bir de gün batımını görsek daha güzel olacaktı. Yol biraz tehlikeliydi ama değdi, şimdi iyi ki de gelmişim diyorum. Çünkü gelmeseydim çok şey kaçıracaktım” ifadelerini kullanırken, bir başka ziyaretçi Osman Kaboğlu ise “Burası gerçekten gün batımı olarak, sis denizi olarak çok güzel. Cennetin bir animasyonu resmen” dedi.



Vatandaşlar çöp konusunda hassas


Tur rehberi Atakan Dönmez ise Huser halkının kendilerini her seferinde sıcak kanlılıkla karşıladığını ifade etti. Dönmez “Yeri geliyor buradaki halk bizlere tulum çalıyor, hep beraber horon oynuyoruz. Bu yaylalarda genellikle dikkat etmemiz gereken bazı şeyler var. Bu yaylalar doğası bozulmamış ve bölge halkının da doğasının bozulmasını istemediği yaylalar. Bundan kaynaklı bu bölgelere geldiğimizde çöplerimizi kesinlikle yerlere atmamamız lazım. Bölge halkı bunlara çok dikkat ediyor. Yolları biraz sıkıntılı, gelmek isteyen varsa kendisi de test edecektir. Geldiğinizde göreceksiniz çektiğiniz sıkıntıya değiyor. Buradaki manzaralar, halkın eğlencesi, doğal güzellikler gerçekten çok güzel” şeklinde konuştu.



Huser’in ağası uyardı: “Temiz gelin, temiz gidin”


Huser Yaylası’nın yerlisi olan ve kendisini Huser’in Ağası olarak tanımlayan Adem Kandemir, gelen ziyaretçilerden memnun olduklarını fakat yaylalarına çöp atılmamasını istedi. Kandemir “Çok pis insanlar da geliyor ama temiz insanlar gelsin. Çadırcılar geliyor poşet bırakıyorlar, pislik bırakıyorlar. Temiz insanlar gelsin, ben Huser’in organik pala ağası olarak kontrol ediyorum, bütün çadırcıların peşine dolaşıyorum. İnsanlar gelsin kaynaşalım, böyle güzel bir yayla yok, manzarası seyirlik, seyranlık. Burayı kaybetmek istemiyoruz ama onların peşine de takip etmek çok zor oluyor. Onlar duysun, bilsin, temiz gelsinler” ifadelerini kullanarak yaylaya gelecek olanları uyardı.


Yaylada ulu orta bırakılan çöplerden şikayet edenler sadece yayla sakinleri değil, aynı zamanda misafirler. Huser yaylasına ilk kez geldiğini dile getirerek vatandaşların etrafa çöp bırakmasından şikayet eden Fatma Şentürk ise “İlk kez geliyorum, çok güzel buldum ama insanlarımız pek güzel olmuyor. Çöplerini bırakıyorlar gidiyorlar. Her insan yediğini torbaya koyup çöpe atması lazım, buraları temiz tutması lazım. Her zaman buralara gelip gitmemiz lazım” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Ölümle sonuçlanabilen kuduzla ilgili veterinerden aşı uyarısı HATAY (İHA) – Hatay’ın Defne ilçesinde görülen ve bölge halkında tedirginliğe neden olan kuduz hastalığının ölümcül ve tedavisinin olmadığını dile getiren veteriner Şerif Güneş, hastalığın direkt temas yoluyla bulaştığını söyledi. Defne’nin Meydancık Mahallesi’nde geçtiğimiz günlerde bir köpekte kuduz vakası tespit edilmişti. Kuduz vakasının görüldüğü Meydancık ve Güneysöğüt mahallelerinde hayvan giriş çıkışının yasaklanması bölge halkında tedirginliğe neden oldu. Defne Belediyesi ekipleri tarafından köpeklerin tedbir amaçlı toplanarak gözetim altına alması vatandaşları bir nebze de olsa rahatlattı. Defne Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Şerif Güneş, ‘kuduz hastalığı’ konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Kuduz hastalığının ölümcül ve tedavisinin olmadığını dile getiren veteriner Güneş, hastalığın direkt temasla bulaştığını belirterek, hastalıktan korunmanın en önemli yolunun panik olmadan aşı yaptırmak olduğunu belirtti. “Kuduz hastalığı, bulaştıktan itibaren en fazla 10-15 gün içerisinde ölüm gerçekleşiyor” Kuduz hastalığının ölümcül bir hastalık olduğunu ifade eden Güneş, hastalığın direkt temasla bulaştığını belirterek, “Kuduz hastalığı, hayvana veya insana bulaştıktan itibaren en fazla 10-15 gün içerisinde ölüm gerçekleşiyor. Tedavi şansı da çok düşük olan bir hastalıktır. İnsanlar ve hayvanlar için tek korunma yöntemi aşılamadır. Kuduz olan hayvan direkt temas etmezse hiçbir şekilde size bulaşma durumu kolay kolay görülmez. Onun için paniklemeye gerek yok” dedi. “Bu evrede hayvan gördüğü bütün çevredeki canlılara saldırganlık eğilimi gösterebilir” Kuduz hastalığının görüldüğü hayvanlarda aşırı saldırganlaşmanın görüldüğünü dile getiren veteriner Güneş, “Yarasa diğer hayvanlara bulaştırabiliyor. Mikrop, özellikle kuduz olan hayvanın tükürük bezlerinde yerleşiyor. Virüs şeklinde olan bir mikroptur. Bu mikrop hayvan kuduz hastalığına yakalandığı anda belli evreleri var. Bunun üç evre şeklinde görülüyor. Özellikle saldırganlık evresi var. Tam kuduz belirtilerinin görüldüğü bir evredir. Bu evrede hayvan gördüğü bütün çevredeki canlılara saldırganlık eğilimi gösterebilir. Bir sonraki evrede, özellikle hayvan hiç yapmadığı hareketleri yapabiliyor. Mesela sakin olan bir hayvan aniden saldırganlaşabiliyor. Üçüncü ve son evrede artık felç evresi, hayvan tamamen felçler geçirir ve hareketsiz kalır. Bu felç özellikle solunum felciyle sonuçlanıp ölüme sebep olabiliyor” ifadelerini kullandı.
Hatay Enkaz kentin bereketli topraklarında buğday hasadı HATAY (İHA) – Depremin vurduğu Hatay’ın bereketli topraklarında buğday hasadı başladı. Türkiye’nin en bereketli topraklarına ev sahipliği yapan Hatay’da onlarca ürün yetişiyor. Yaz sezonunun gelmesiyle birlikte hasat edilen ürün çeşitliliği de her geçen gün artıyor. Depremin vurduğu kentin yeniden ayağa kalkması için önemli bir role sahip olan tarım, bölge halkına umut olmuş durumda. Arsuz ilçesi Pirinçlik Mahallesi’nde de geçtiğimiz son baharda ekimi yapılan buğdayda hasat başladı. Asrın felaketi sonrası üreterek hayata tutunmaya başlayan Pirinçlik Mahallesi sakinlerinden Bodur ailesi de 100 dönümlük tarlada buğday üretimine devam ediyor. Çocukluğundan beridir çiftçilik ile uğraştığını dile getiren 51 yaşındaki İrfan Bodur, “Tarlada doğduk, tarlada büyüdük ama aklımızın yettiği yaştan bu tarafa tarımla uğraşıyoruz. Çocukluk dönemlerimizde karapatoz dediğimiz patozla hani önceleri daha ilk başlarında orakla biçerdik desteleri toplayıp buğdayları deste halinde bir yere yığardık patozla çektiğimiz zaman buğdayın samanı bir tarafa ve çıkan buğdayı tenekelerle alıp çuvallama yapardık. Daha sonra da satışlarını ilgilenirdik daha sonralarında, biçer bağlar çıktı yani buğdayı biçiyor bağlıyor çok sevinmiştik, ne güzel bir teknoloji demiştik o zamanlar daha sonraları işte biçerdöverler, tarlalara girdiğinde işte rahatlık bu günlermiş dedik. Birkaç saatin içerisinde buğdayımızı hasat ediyoruz buğdayı hemen kamyonlara yüklenip, satışını gerçekleştirmiş oluyoruz. Ortalama 100 dönüm civarında buğday ekmiş olduğumuz tarlalarımız var ortalama 150 dönüm civarında zeytin üretimimiz var, ortalama 100 dönüm civarında narenciye ile uğraşıyoruz. Son durumda buğday fiyatlarını 7 TL üzerinden satmıştık bu yıl henüz bir açıklama hala gerçekleştirilmiş durumda değil zaten buğdayın alıcıları da genelde tüccarlar alıyor” ifadelerini kullandı. Tarım işlerinde ailesine yardım ettiğini söyleyen 11 yaşındaki Rana Bodur ise, “Babamgil öncelikle buğdayı biçmeye gidiyor, motorlarla buraya getiriyorlar buradan çuvallıyoruz. Çoğunlukla hafta sonları gidiyorum okuldan geldikten sonra akşam üzeri bazen gidiyoruz. Buğdayı toplarken, böyle üstümden koca bir yük gidiyormuş gibi hissediyorum, kendi tarlamızdan topladığımız buğdayları öğüterek un haline getiriyoruz ardından da ekmeklerimizi yapıp afiyetle yiyoruz” şeklinde konuştu.