ASAYİŞ - 08 Kasım 2020 Pazar 10:13

Gamze Pala’nın katili ilk kez hakim karşısına çıktı

A
A
A
Gamze Pala’nın katili ilk kez hakim karşısına çıktı

Rize’nin Fındıklı ilçesinde Gamze Pala’yı vahşice öldüren Savaş Dalançıkar’ın yargılanmasına başlandı.

Rize’nin Fındıklı ilçesinde Gamze Pala’yı vahşice öldüren Savaş Dalançıkar’ın yargılanmasına başlandı. İlk duruşmada mahkeme heyeti sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığına dair rapor istedi.


Rize’nin Fındıklı İlçesi’nde Öğretmenevi resepsiyonunda çalışan 44 yaşındaki Gamze Pala isimli kadını saplantı derecesinde karşılıksız seven ve kendisine sosyal medya üzerinden cevap alamamasına rağmen defalarca mesaj atan, görüşme talebine karşılık bulamayınca ise önce kurşunlayan sonra ise vahşice boğazını keserek öldüren Savaş Dalançıkar hakim karşısına çıktı.


Çıkarıldığı Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nde cinayeti nasıl işlediğini anlatan Savaş Dalançıkar, cinayeti öncesinden tasarlamadığını ve ateş ettikten sonraki kısmı ise hatırlamadığını iddia ederek “Meydana gelen olayı tasarlayarak gerçekleştirmedim, tamamen o anda meydana gelen bir olaydır. Olay tarihinde maktulü görmek için parka gitmiştim ancak onu göremedim. Maktulü görmek için iş yerine gitmeye karar verdim ancak öğretmenevi müdüründen korktuğum için müdürü korkuturum diye yanıma bir de tabanca almıştım. Öğretmenevine gittim ancak maktul beni görünce korktu. Ben de aniden üzerimdeki tabancayla maktule ateş ettim. Olayın devamını hatırlamıyorum” ifadelerini kullandı.



"Alkollüydüm ama çok alkollü değildim"


Olay gecesi alkollü olduğunu dile getiren Katil Dalançıkar kendisinin adına sahte sosyal medya hesapları açıldığını iddia ederek bıçağı ise bu yüzden taşıdığını dile getirdi. Adına açılan sahte sosyal medya hesabı nedeniyle kendisini güvende hissetmediği için çift bıçak taşıdığını dile getiren Dalançıkar “Olay tarihinde biraz alkollüydüm ancak çok fazla alkol içmemiştim. Daha önce benim adıma sahte bir İnstagram hesabı açılmıştı. Kendimi güvende hissetmediğim için olayda kullandığım bıçak ile diğer küçük bıçağı her zaman yanımda taşıyordum. Zaten bir tanesi küçük meyve bıçağıdır, yalnızca tabancayı yanıma aldım ve olay yerine gittim. Tabancanın namlusuna mermiyi ne zaman sürdüğümü hatırlamıyorum. Ayrıca olay günü arkadaşlarım öğretmenevine kömür taşmaya gitmişlerdi, ben de maktulün yüzünü görürüm diye öğretmenevine gittim ancak içeriye girmedim. Maktulü de görememiştim. Daha sonra yeniden görmek için öğretmenevine gittim ve olay meydana geldi” dedi.



"Öğretmenevi Müdüründen korkuyordum"


Öğretmenevi müdüründen korktuğu için parka gittiği esnada tekrar eve dönüğünü ve yanına tabanca aldığını dile getiren Dalançıkar “Olay günü arkadaşlarımla birlikte kömür taşıma işinden sonra tenha bir yerde alkol içmiştik. Ben hatta arkadaşlarımdan ayrı bir yerde alkol içtim, daha sonra eve gittim, oradan Gamze’yi görürüm diye parka gittim. Daha sonra eve gidip müdürden korktuğum için tabanca almak için tekrar eve gittim, tabancayı aldım, öğretmenevine gittim. Öğretmenevi müdürünü görmüştüm ancak ne şekilde gördüğümü hatırlamıyorum. İçeriye girdiğimde yalnızca Gamze diye seslendiğimi hatırlıyorum. Olayın devamını hatırlamıyorum. Ayrıca ben maktulün resmini sürekli yanımda taşıyordum, fotoğrafçıya söyledim benim resmimi maktulün resmini birleştirdiler. Olaydan pişmanım maktulün ailesinden özür diliyorum. Olay anında kendimi kaybetmiştim. Bu nedenle tam olarak hatırlamıyorum, benim psikolojik sorunlarım vardır. Pişmanım. Ben olay günü maktulün öğretmenevinde olduğunu bilmiyordum. Mesai saatleri değişiyordu” diye konuştu.



"Tabancayı cinayete özel almadım"


Tabancayı cinayeti işlediği günden çok önce düğünlerde ateş etmek için aldığını dile getiren Katil Dalançıkar “Doğrudur aynen tekrar ederim. Kolluk beyanlarım genel itibariyle doğrudur. Ancak kollukta baskı gördüğüm için kısmi farklılıklar vardır. Öncelikle tabancayı olay tarihinden uzun bir süre önce almaştım, düğünlerde atma düşüncesiyle silahı aldım ancak bıçağı düşmanlarımdan kendimi korumak için almıştım, ayrıca parka ilk gittiğimde üzerimde bıçak vardı ancak tabanca yoktu. Eve giderek müdüre karşı korkutucu olsun diye tabancayı da aldım. Sadece bıçakla yetinmemiştim. Ayrıca tabancanın namlusuna mermiyi nerede sürdüğümü hatırlamıyorum. Öğretmenevine gittiğimde maktul beni görünce kaçtı, ben de kendimi kaybettim, kaç el ateş etliğimi hatırlamıyorum, ayrıca tabancanın tutukluluk yapıp yapmadığını, devamında bıçakla gerçekleştirdiğim eylemi hatırlamıyorum, kendimi zaten kaybetmiştim” ifadelerini kullandı.



Ceza evinde intihara kalkışmış


Olaydan sonra kendine ateş etmeyi düşündüğünü, hatta ceza evinde tutuklu olduğu süre içerisinde de intihara kalkıştığını sözlerine ekleyen sanık “Ayrıca ben olay yerinde kendime de ateş edecektim, intihar edecektim, hatta cezaevinde de birkaç defa intihara kalkıştım ancak ölmedim” dedi.



"Mesaj gönderdim ama o cevap vermedi"


Dosya içerisinde bulunan facebook messenger sohbet kayıtları okununca mesajları kendisinin attığını dile getiren Dalançıkar “Söz konusu mesajları maktul Gamze’ye ben gönderdim ancak bu mesajların hiç birisine maktul cevap yazmıyordu” şeklinde konuştu.



Avukat sağlık raporu istedi


Savaş Dalançıkar’ın avukatı ise akıl sağlığının yerinde olmadığını dile getirerek mahkeme heyetinden sağlık raporu alınmasını isteyerek “Müvekkil daha önce Rize Devlet Hastanesi’nde akıl sağlığı tedavisi görmüştür, buna ilişkin belgeler temin edilerek müvekkilin TCK’nin 32. Maddesi kapsamında sağlık raporu aldırılsın” dedi.


Davaya müdahil olmak isteyen Gamze Pala’nın ablası Tülay Pala “Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum. Ben meydana gelen olayı sonradan öğrendim, ayrıca annem ve maktul ile birlikte ayni evde yaşıyorduk. Eğer sanık ile bir ilişkisi olsaydı bana anlatırdı, zaten sanıkla herhangi bir işi olmaz” ifadelerini kullandı.



"Olay Türkiye’de yaşanmış en vahşi kadın cinayeti"


Abla Tülay Pala’nın Avukatı Yunus Çoruh ise cinayetin Türkiye’deki en vahşi kadın cinayeti olaylarından biri olduğunu dile getirerek “Şikayetçiyiz, davaya katılma talebimiz vardır. Ayrıca meydana gelen cinayet olayı Türkiye’de yaşanmış en vahşi kadın cinayeti olaylarından bir tanesidir, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilsin, akıl sağlığı hususunda daha önce dosya arasında birtakım belgeler vardır. Sanığın tedavi görmediği açıktır” dedi.



"Eylemlerini tasarlayarak ve canavarca hisle gerçekleştirdiği sabittir"


Gamze Pala’nın bir diğer ablası Kudret Pala’nın avukatı Serkan Ellialtı ise Dalançıkar’ın cinayeti planlayarak yaptığının sabit olduğunu fakat suçtan kurtulmak için olayı hatırlamadığını söylediğini dile getirerek “Olayın meydana geliş şekline ilişkin sanık kollukta detaylı beyanlarda bulunduğu halde mahkemede suçtan kurtulmaya yönelik bir takım kısımları hatırlamadığını ifade etmektedir. Bu beyanlarına itibar edilemez. Ayrıca sanığın eylemlerini tasarlayarak ve canavarca hisle gerçekleştirdiği sabittir. Zira olayın meydana geldiği tarihte saat 21:00 Sıralarında olay mahallindeki tüm iş yerleri kapanmış, yalnızca olay saati olan 22:30 sıralarında öğretmen evi açıktır. Işıklar yanık olduğu için gerek parktan gerekse caddeden resepsiyonda çalışmakta olan maktul açıkça görülmektedir. Sanık bu hususlar da değerlendirilerek cezalandırılsın” şeklinde konuştu.


Savcı sanık hakkında Rize Devlet Hastanesi’ne müzekkere yapılarak sanığın tedavi görüp görmediği ve tedavi görmüşse tedavi evraklarının istenilmesini ve tedavi evraklarının gelmesi akabinde sanık hakkında üzerine atılı suçtan TCK’nın 32/1-2 maddesi kapsamında akıl hastalığının bulunup bulunmadığı hususunda rapor aldırılması için talepte bulundu.


Mahkeme heyeti sanık Savaş Dalançıkar’ın tutuklu yargılanmasına ve duruşmayı 4 Şubat 2021 tarihine erteleyerek bu süre içerisinde Katil Savaş Dalançıkar’ın ceza ehliyeti olup olmadığı yönünde suç tarihi itibariyle suç tarihi olan 15 Şubat 2020 tarihinde işlemiş olduğu "Tasarlayarak, Canavarca Hisle Kasten Öldürme, Kasten Öldürme" suçları yönünden CMK 74/1 maddesi uyarınca 3 haftayı geçmemek üzere gözlem altına alınmasına karar verdi.


Öte yandan heyet sanığın geçmişte tedavi gördüğünü iddia etmesi üzerine Rize Devlet Hastanesi’nde psikiyatri bölümünde tedavi gördüğünü beyan etmesi nedeniyle tedavi evraklarının celbi için hastaneyle görüşülmesine de karar verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da Filistin’e destek yürüyüşü yapıldı Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) öğrencileri tarafından, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstermek, Avrupa ve Amerika’da çeşitli üniversitelerde Filistin için yapılan protestolara destek vermek amacıyla ‘Gazze İçin Yürüyüş ve Dua’ programı düzenlendi. EBYÜ’de öğrenim gören öğrenciler ile akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda Erzincanlı vatandaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve aynı amaçla ABD ile Avrupa’daki üniversitelerde yapılan eylemlere destek vermek amacıyla EBYÜ kampüsünde toplandı. Program, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Eyüp Budak’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonra öğrenciler, İngilizce ve Türkçe, "Gazze’de katliam var, sesini yükselt", "Bugünün Nazi’si işgalci İsrail", "Kudüs için, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa için, Filistin için" yazılı pankart açtı. Özgür Filistin eylemlerine destek olmak amacıyla gerçekleştirilen programda EBYÜ öğrencileri adına basın açıklamasını Furkan Çoban okudu. Açıklamada şu metne yer verildi: “Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve onların gerisinde olup sizin bilmediğiniz, ama Allah’ın bildiklerini korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin karşılığı, zerrece haksızlığa uğratılmadan size tastamam ödenecektir. Bir asırdır Filistin’i işgal etmeye çalışan Siyonist terör şebekesi yaklaşık 210 gündür Gazze halkına zalimce saldırmaya devam ediyor. Filistin’de göğe yükselen bebeklerin ve çocukların feryadı, katledilen binlerce masum çocuğun mazlumiyeti; arşı alayı titretti ve arştan arza, yeryüzü şeytanlarının ve zalimlerin fermanı olarak indi. Ve dünyanın dört bir tarafında yeryüzünün vicdan ehli insanları, bataklığa düşmüş insanlığın onurunu ayağa kaldırmak adına bir devrim ateşini tutuşturdular. Bu devrim ateşi elden ele tüm ülkelerin ve milletlerin ufkunu aydınlatmaktadır. Filistin davasına destek amaçlı yapılan bu eylemler Siyonizm’in temsil ettiği küresel şeytani düzene karşı haklı bir isyandır. Başta Amerika ve Fransa olmak üzere, Batı dünyasının birçok yerinde en saygın kabul edilen üniversitelerde gönüldaşlarımız ayağa kalkarak isyan ateşine destek vermiş ve küresel intifadanın bir parçası olmayı tercih etmiştir. Birçok akademisyen ve öğrenci, bu davaya destek olmuştur. İntifada ateşi, sinelerinde yürek taşıyan herkesi etkisi altına almıştır. Tüm tedbir ve baskılara rağmen, onurlu gençlerin ve akademisyenlerin isyanları engellenememektedir. Binlerce öğrenci ve akademisyenin tutuklanması, sonucu değiştirmemiştir. Buradan zulme sessiz kalmayan bu onurlu akademisyenleri ve öğrencilerini selamlıyoruz. Ey vicdanlı ve aziz halkımız; sizler de kalkın ve bu insanlık zincirinin halkalarını oluşturun. Bu insanlık devrimine siz de iştirak edin. Gönülleriniz bu dava için atsın, Diliniz bu davayı konuşsun ve kalemleriniz bu davayı yazsın. İnsanlığın ikiye ayrıldığı bir zamanda aziz ve özgür insanların saflarında yer alın ve küresel intifadanın şerefini bir madalya olarak taşıyın. Bu şeref sizden sonraki nesillere de aktarılsın. Küresel intifadaya ve bu intifadayı kuşanan özgür ruhlu cesur yüreklere selam olsun. Ve buradan tekrar hatırlatıyoruz: Ehli Vicdan, Ehli iman olan ve kalbinde zerrece İnsanlık taşıyan herkese diyoruz ki küresel boykot mallarını almayın-aldırmayın. Unutmayın ki alınan her boykot malı bir bomba, bir tank veya bir füzedir. Ümmetin ve insanlığın izzet örtüsüne dokunan Siyonist eller varsa, onlara karşı çıkan yiğitler, Sütçü İmamlarda vardır elbet. Nihayetinde Şanlıurfa’dan bir yiğit çıktı adı Hasan saklanan idi. İmanı gayreti cesareti kabul etmedi bu zilleti ve canını Rabbi Rahmana teslim etti. Rabbimizden niyazımız şehidimizin attığı bu adımın zulmün tahtını sarsması ve İslam dünyasının bu zelilce seyirciliğine son vermesidir. Gazze’yi unutmama ve unutturmama adına elimizden ne geliyorsa yapacağız, insanlık ve Müslümanlığın bağrına hançer saplanmış iken buna seyirci ve ilgisiz kalmak elbette mümkün değildir. Son olarak buradan tüm dünyaya haykırıyoruz: Kudüs ve Mescidi Aksanın kurtuluşu için yapılacak olan her türlü meşru eylemin yanındayız, tarafıyız ve destekçisiyiz. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi öğrencileri.” Basın açıklaması sonrasında yapılan yürüyüş ile program nihayete erdi.
İzmir Uluslararası Turan Film Festivali ödülleri sahiplerini buldu Uluslararası Turan Film Festivali Ödül Töreni, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yunus Emre Salonu’nda gerçekleştirildi. Türkiye’nin yanı sıra 77 ülkeden bin 57 başvurunun yapıldığı ‘Kızılelma’ temalı festivalde; ülkemizden 158, Azerbaycan’dan 47, Kırgızistan’dan 31, Kazakistan’dan 21, Özbekistan’dan 15 ve Türkmenistan’dan 10 film yarıştı. Ege Üniversitesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) ve Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla düzenlenen “Uluslararası Turan Film Festivali Ödül Töreni, Türk Dünyası sinemasının tüm paydaşlarını bir araya getirdi. Törene, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven, EÜ üst yönetimi, yurt içinden ve dışından sanatçılar, yönetmenler, senaristler, akademisyenler, davetliler ve öğrenciler katıldı. Fotoğraf ve resim sergileri törene renk kattı Ödül töreni öncesi Atatürk Kültür Merkezi Fuaye Alanında; Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığının “Sessiz Tanıklar Türk Boylarına Yolculuk” sergisi ile TÜRKSOY’un “Türk Dünyası Resim Sergisi” ve “Türk Dünyası Kültür Başkentleri Fotoğraf Sergisi” sanatseverle buluştu. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Sanatsal faaliyetler üretmek, sanatın gelişimine katkı sağlamak, sanatı ve sanatçıyı sanatseverlerle bir araya getirmek, tam akredite öğrenci odaklı araştırma üniversitemizin toplumsal görevleri arasındadır. Bu bilinçten hareketle Türk dünyasının ortak değerlerini ve kültürel bağlarını vurgulayarak, bu bağların güçlenmesine katkıda bulunmak, Türk devletleri ve topluluklarının kültürel çeşitliliğine ve zenginliğine katkıda bulunmak hedefiyle yola çıktığımız bu önemli organizasyonun henüz fikir aşamasında iş birliği talebinde bulunduğumuz bütün çevreler tarafından heyecanla karşılanarak sağlanan desteklerle bugünlere gelmesi sağlanmıştır” diye konuştu. “Festivalimizin geleneksel hale gelmesini temenni ediyorum” Bu tür bir festivale ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını dile getiren Prof. Dr. Budak, “Uluslararası Turan Film Festivali, uzun süren hazırlık aşamasının ardından iki gündür Üniversitemiz ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. Festival kapsamında uluslararası film yarışması, 3 Söyleşi, 2 Fotoğraf Sergisi, 7 Gösterim Seçkisi, 1 Resim Sergisi, 1 Konser, 1 Dans Gösterisi gerçekleştirildi. Festivale 77 ülkeden bin 55 başvuru yapıldı. Türkiye’den 158 Film, Azerbaycan 47 Film, Kırgızistan 31, Kazakistan 21, Özbekistan 15 ve Türkmenistan’dan 10 film katılım gösterdi. Yapılan tüm başvurular alanlarında duayen jüri üyelerinden oluşan seçili kurullar tarafından incelendikten sonra dereceye girenleri belirlendi. Bugünkü ödül töreninde dereceye giren filmlere verilecek ödüllerin yanı sıra Yaşam Boyu Başarı Ödülü, Sinema Sanatına Katkı Ödülü, İnsani Değerlere Katkı Ödülü gibi 13 ayrı kategoride özel ödüller de verilecek. Ödül alacak olan sanatçılarımızı şimdiden tebrik ediyorum. Ayrıca bu büyük organizasyonda bizlerle birlikte olan ve büyük desteklerini gördüğümüz Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğüne, TÜRKSOY’a, çok kıymetli sergilerini bizlere açan Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığına ve festivalimize destek veren gerek ülkemizdeki gerekse Türk Dünyasındaki değerli kurumlarına şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Festivalimizin ileriki yıllarda da Türk Dünyasında genişleyerek geleneksel hale gelmesini temenni ediyorum” dedi. “Türk dünyasının zenginliğini arşivlerle ortaya koyuyoruz” Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, “Bu etkinliğin, kültürün birleştiriciliği adına çok önemli bir program olduğunu ifade etmek istiyorum. Türk kültürü ve sanatının paylaşımı ve gelişimi adına düzenlenen bu festival son derece anlamlıdır. Bu programın bir paydaşı olarak Türk dünyasının zenginliğini çeşitli arşiv belgeleriyle ortaya koymaktan son derece bahtiyarız. Türkiye olarak dünyanın en büyük arşivlerine sahip olduğumuzu bilmenizi isterim. Festivalimize ev sahipliği yapan Ege Üniversitesine ve Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’a, hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum” dedi. TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, “Sinema ortak kültür mirasımızı gelecek nesillere taşıma noktasında en önemli araçlardan biridir. Bu etkinlik, Türk sinemasının çeşitliliğini yansıtmasının yanı sıra birliğimizi ve kardeşliğimizi bir kez daha tüm dünyaya gösterme fırsatı verdi. Festivalin gerçekleşmesine katkı sunan kurumlarımıza teşekkür ediyor, yarışan tüm sanatçılarımızı tebrik ediyorum” diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven ise, “Sinema, dertli insanın işidir. Sinema yapan insan derdini paylaşmak, yarasını göstermek ister. Filmini çektikten sonra da dertleşmek ister. Bu bakımdan festivaller de sinemacıların dertleştikleri yerlerdir. Özellikle uluslararası festivaller bizim için çok önemli. Turan Film Festivali de ilk yılından büyük bir başlangıç yaptı. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum” dedi. Ödüller sahiplerini buldu Turan Film Festivali kapsamında ilk olarak prestij ödülleri verildi. İnsani Değerlere Katkı Ödülü Yönetmen Derviş Zaim ile Gönül Dağı dizi yapımcısı Ferhat Eşsiz’e, Kültürel Çeşitliliğe Katkı Ödülü TRT AVAZ kurumu adına TRT İzmir Bölge Müdürü Mevlüt Şahbaz’a, İnsan Haklarına Katkı Ödülü Karabağ-Azerbaycan Göç ve Mülteciler Bakanlığı Bakan Müşaviri Nesimi Nerimanov’a Toplumsal Duyarlılık Ödülü Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven’e verildi. Sinema Sanatına Katkı Ödülünü sırasıyla; Azerbaycan Sinema Ajansı, Kazakfilm, Kırgız Cumhuriyeti Kültür, Bilgi, Spor ve Gençlik Politikaları Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü adına Talant Osmanov, Özbekistan Kültür Bakanlığı Sinematografi Ajans Uluslararası İlişkiler Daire Koordinatörü Gofurjon Musaev, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven ve Oğuzhan Türkmen Film Stüdyosu adına Salisalih Bayramov aldı. Ege Üniversitesi 2024 Yılı Vefa Özel Ödülünü Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin ve TRT Belgesel Kanal Koordinatörlüğü adına Koordinatör Ahmet Canbaz alırken, Genç Yetenek Ödülü Ruslan İbrahimli’ye, Teknoloji ve Sinema İlişkisi Ödülü 1453 Filmi ile Hamit Keleş’e, Medya Özel Ödülü Anadolu Ajansı adına İzmir Bölge Müdürü Ahmet Caner Baysal’a, Kültürel Hafıza Ödülü Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Daire Başkanı Dr. Yasin Yıldız’a, Kültürel Miras Ödülü Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal’a, TÜRKSOY Özel Ödülü ise Rejisör Alovov’a verildi. Festivalde yarışan filmlerde ise; Azerbaycan birinciliğini “Voice” filmi ile Zamin Mammadov, Kazakistan birinciliğini “Lullaby” filmi ile Dilshat Rakhmatullin, Kırgızistan birinciliğini “Hope” filmi ile Saule Mukanbetova, Özbekistan birinciliğini “Taste of Grapes” filmi ile Dmitriy Lebedev, Türkiye birinciliğini “Tradition” filmi ile Ali Rıza Bayazıt, Türkmenistan birinciliğini “Ümit” filmi ile İskender Muhammet Annamuhammedov, Uluslararası kategori birinciliğini ise “Goli’s Greatest Adventure/Iran” filmi ile Elika Mehranpoor aldı. Yöresel danslar ve şarkılar katılımcıları coşturdu Ödüllerin verilmesinin ardından festivale destek veren kurum ve sponsorların temsilcilerine plaket takdimi gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Ekin Dans Topluluğunun “Zeybek Gösterisi”, Azerbaycan Sema Halk Dansları Topluluğunun “Azerbaycan Halk Müziğinden Potpuri”, “Göçebeler Kırgız Halk Dansı”, Kazakistan “Süyünbay Sazı” Folklor Topluluğu Dansçıları, Özbekistan Namangan Filartmonisi Müzik ve Dans Sanatçıları sahne aldı. Daha sonra tüm ülkelerin sanatçıları sahneye çıkarak Rektör Prof. Dr. Necdet Budak eşliğinde “Anayurdum” parçasını seslendirdiler. Festival tanıtım filminin de gösterildiği törenin sonunda, ödül alanlar, jüri ve katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.