EKONOMİ - 24 Ekim 2020 Cumartesi 08:30

Araç masrafları haftada iki gün çalışan servis şoförlerini kara kara düşündürüyor

A
A
A
Araç masrafları haftada iki gün çalışan servis şoförlerini kara kara düşündürüyor

Pandeminin başlangıcından bugüne kontak kapatan okul servis şoförleri haftada 2 gün çalışarak araçlarının giderlerini nasıl karşılayacaklarını düşünüyor.

Pandeminin başlangıcından bugüne kontak kapatan okul servis şoförleri haftada 2 gün çalışarak araçlarının giderlerini nasıl karşılayacaklarını düşünüyor.


Korona virüs salgını kapsamında okulların tatil edilmesinden, bir çok iş yerinin ise evden çalışmaya başlamasından dolayı kontak kapatmak zorunda kalan servisçilerin araç giderleri onlar gibi durmadı. Giderleri devam eden araçları için okulların yeniden başlamasına sevinen araç şoförleri bu kez haftada 2 gün çalışacakları için isyan etti. Haftada 2 gün çalışarak araçlarının giderlerini dahi ödeyemeyeceğini dile getiren servis şoförlerini bir de kendilerinden istenen belgelerin maliyeti kara kara düşündürmeye başladı. Üstelik kendilerinden istenen belgelerini tamamlamadan trafiğe çıkan sürücüler yasalar gereği ceza yemek zorunda kalıyor.


Uğur Uzunsakal isimli servis şoförü, 7 aydır çalışamadıklarını dile getirerek “Mart’tan beri pandemi var. 2 haftadır kontak açtık ama o da hiçbir şeye değmiyor. Haftanın 2 günü Milli Eğitim taşımacılığı yapıyoruz, onun haricinde bir servisimiz yok. Turizm de bu yıl istediğimiz gibi olmadı. Biz bu zaman zaafında araçlarımıza muayene, sigorta her şeyi yaptık. Vergilerini de verdik ama artık bizim de dayanacak gücümüz kalmadı” ifadelerini kullandı.


Bir başka servis şoförü Bayram Ali Kavalcı ise haftada 2 gün servis çekerek para kazanamadıklarını dile getirerek “Ekonomik anlamda zorluk yaşıyoruz. 6-7 aydır kontak açmamıştık şimdi ise haftada 2 gün servis çekiyoruz. Bu bizi baya bir maddi sıkıntıya sokuyor. Arabanın kaskosu, sigortası, koltuk sigortası, bunları hep ödemek zorundayız. Belediyeden evrak işitiyorlar bizden. ‘Ödeme yapıp bu evrakı almanız gerekiyor’ dediler. Sonuçta bulunduğumuz durum da ortada. Bizi görmemezlikten geliyorlar” dedi.


Araçların 2 gün çalışmasıyla giderlerinin dahi ödenemeyeceğini dile getiren Türkiye Toplu Taşıma İş verenler Sendikası Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Bölge Başkanı Recep Ali Avcı ise “7 aydır minibüs, servis ve turizm işi yapan arkadaşlarımız işsiz durumda. Şu an okullar açıldı diye biraz umutlandık ama okulların 2 gün açılması ne bizi mutlu etti ne velileri mutlu etti. Servisçilerin 2 gün servis hizmeti vermesi mümkün değil. Yani iki günlük okula gidip gelmeyle giderlerini karşılaması mümkün değil. Bu durumda servisçi ben aylık ücret isterim derken veli de haklı olarak ‘Ben okula gönderdiğim günün parasını öderim’ diyor. Burada veli de haklı ama hiçbir servisçinin aracını 2 gün için bu işe bağlaması mümkün değil. Çünkü kurtarma şansı yok” ifadelerini kullandı.


Servis araçlarının muayeneden geçtikten sonra kendilerinden ayrıca belediyelerden alınan uygunluk belgesinin istenmesini gereksiz bulduğunu sözlerine ekleyen Avcı “Aracın ruhsatı, trafik sigortası, D2 belgesi, muayenesi, muayenesi yetmiyormuş gibi belediyeden uygunluk belgesi. Yani muayenesi olan bir aracın belediyeden uygunluk belgesi almasının sebebi nedir? D2 belgesinin kiralanması yıllık 3 bin lira, belediyeden uygunluk belgesi yaklaşık 450 lira. Piskoteknik var, SRC belgeleri var, bunların hepsi birer maliyet. Bir de rehber personelin sigortalı olarak yanınızda çalışması gerekiyor. Rehber personelin de bir gideri, bir maaşı var. Bir şoför 2 günlük çalışmayla bu kadar gideri nasıl karşılasın? 16 çeşit evrak isteniyor, bir minibüs şoförünün servis çekebilmesi için” dedi.


Belediyeden alınan araç uygunluk belgesinin olmamasının anormal bir durum olmadığına vurgu yapan Avcı “Biz her şeyden önce çocuklarımızın güvenliğine önem veriyoruz. Eğer arkadaşlarımızın trafiğe çıkmasını engelleyecek bir durum varsa bunun cezasını yazın. Fakat belediye uygunluk belgesinden dolayı ceza gelen arkadaşlarımız var. Muayenesi olan bir aracın belediyeden uygunluk belgesi almaması anormal bir durum değil. Bir haraç alınır gibi şoför esnafından para alınıyor. 7 aylık dönemde maalesef bu arkadaşlar devletimizin hiçbir desteğinden faydalanamadı. Zaten küçük esnaf bunlar” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.