EKONOMİ - 14 Ekim 2019 Pazartesi 10:25

Organik solucana talep olmayınca solucanlar elde kaldı

A
A
A
Organik solucana talep olmayınca solucanlar elde kaldı

Rize’nin Pazar ilçesinde kurulan organik solucan üretim tesisinde üretilen solucanlara talep olmayınca solucanlar elde kaldı.

Rize’nin Pazar ilçesinde kurulan organik solucan üretim tesisinde üretilen solucanlara talep olmayınca solucanlar elde kaldı.


Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın organiğe geçişi askıya almasından ötürü ilk açtıkları yılda 250 ton üretim yaptıkları tesiste talep olmayınca işleri askıya almak zorunda kaldıklarını dile getiren işletme sahiplerinden Sadık Hür, organik üretimin değerinin anlaşılıp talebin artmasını ve fabrikalarının yeniden çalışacağı günü bekliyor.


Rize’nin genel olarak çay üretimi üzerine yoğunlaştığını ve vatandaşların sebze ve meyve yetiştirdiği tarlalarının az oluşundan ötürü organik gübre satışlarının çok az olduğunu dile getiren Hür, ilk açtıkları yıl 250 ton organik solucan gübresi ürettikleri tesiste solucanları şimdi beklettiklerini dile getirdi. Organik üretimin değerinin anlaşılmasını beklediklerini sözlerine ekleyen Hür, “2014 itibariyle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı organiğe geçişi ilan etti. Türkiye’de organik tarıma geçeceğiz diye bir hazırlık yaptı. Bizde buna istinaden vatandaş olarak hazırlık yaptık. Dedik ki ‘Madem böyle organiğe geçilecek, biz bu organik gübreyi nasıl yaparız, nasıl ederiz’, uzmana danıştık ve bir iki uzman arkadaşla beraber bu işi kurduk ve üretime de geçtik. Ancak netice itibariyle bölgede çay tarımı ağırlıkta yapılıyor, bağ, bahçe var ama yeterli miktarda değil. Sadece hobi olarak evlerinde herkes yapmakta. Bu gübre üretildiği yılda ortalama biz 250 ton organik solucan gübresi ürettik. Tarım bakanlığından her türlü resmi prosedürlerimizi yerine getirdik. Uluslararası şartlarda üretim yaptık. Ürettiğimiz ürünü denedik çok da iyi bir verim aldık. Ama vatandaşa bir türlü bunu kullandırma konusunda mesafe kat edemedik. Yılda 20 ton ile bu tesisin ayakta durmayacağı ortada. Ufak tefek satışlarımız oldu ama yeterli miktarda olmadığı için tesisimizi bizde rölantiye aldık. Şuanda beklemedeyiz” dedi.


Amerika’dan ithal ettikleri 3 milyon adet solucanı 200 milyonlara kadar çıkarttıklarını ve talep olması halinde bu sayıyı daha da katlayabileceklerinin altını çizen Hür, “Biz Amerika’dan 3 milyon adet solucan getirtirdik ve burada çoğalttık. 200 milyon adete kadar çoğalttık ve halen daha solucanlarımız var, çoğaltma imkanımız var. Solucan çok üreyen ve çok iyi gelişen bir varlık. Toprak için kaçınılmaz ve toprak mühendisi denilen bir varlık. Allah onu bunun için yaratmış, başka bir gayesi yok. Topraktaki kimyasalları bünyesine alır, orada nötre eder, bir daha doğaya, toprağa vermez. Bütün dünya organik tarımı solucan gübresi ile değerlendiriyor. Ona bakarak tabi ki Türkiye’de bundan kaçamaz düşüncesi ile biz yola çıktık ama yolda Tarım Bakanlığı bu kararını askıya aldı. Askıya alınca da hem vatandaş, halk durakladı, hem biz durakladık. Bu duraklamada halen bekliyoruz” ifadelerini kullandı.


Organik solucan gübresi üretimi için hazırladıkları fabrika için 1 milyon lira civarında bir yatırım yaptıklarını ve bu yatırımı yapmak için gerekli parayı hibesiz ve kredisiz ortaya koyduklarını dile getiren Hür, “Ortalama 1 milyon civarında 2015 rakamlarında bir yatırım yaptık. Kendi imkanlarımızla, herhangi hiçbir kredi almadan, devletin kasasına kesesine dokunmadan, birkaç arkadaş bu tesisi yaptık. Şuanda moralimiz yerinde değil, beklemedeyiz. Bütün dünya bunu biliyor; kimyasal gübre zehir içeriyor, kanser içeriyor. Suya karışıyor, balıklara gidiyor, toprağa karışıyor. Diğer meyvelerimizde bile tat kalmadı, onların tadını da kaçırdı. Mutlaka organiğe geçilmeli, bu kimyasaldan kurtulmalı. Organiğe geçmesek bile tarlalarımızı, topraklarımızı kendi haline bırakalım, çok daha iyi bence” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara SGDD-ASAM’dan 5. Geleneksel 23 Nisan Çocuk Şenliği Ankara’da Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), UNICEF ve Çankaya Belediyesi iş birliğiyle 3 bin 500 çocuğun katılımıyla 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlendi. Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği, UNICEF VE Çankaya Belediyesi iş birliğiyle bugün Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda 23 Nisan Çocuk Şenliği gerçekleştirildi. Etkinliğe Altındağ, Keçiören ve Mamak ilçelerindeki 13 okuldan çeşitli uyruklara mensup 3 bin 500 çocuk ve öğretmenleri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SGDD-ASAM Genel Müdürü İbrahim Vurgun Kavlak, “Cumhuriyetimizin 100. yılı içerisinde dünyada çocuklara adanan bayramı kutlamanın yegane mutluluğunu yaşıyoruz. 23 Nisan, Türkiye’nin ilk milli bayramıdır. Bugün burada bu alanda Ankara’nın çeşitli bölgelerinden gelen 3 bin 500’ü aşkın çocuk var. Bu vesile ile Ankara Valimize, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerine, okul müdürlerimize ve fedakar öğretmenlerimize, değerli SGDD-ASAM çalışanlarına ve bugünü anlamlandıran geleceğin yetişkinlerine yani çocuklara çok teşekkür ediyoruz. Bugün bizim yanımızda olanlara sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı SGDD-ASAM olarak kutladıklarını ifade eden SGDD-ASAM Genel Müdür Yardımcısı Buket Bahar Dıvrak da, "Bizim için gelenekselleşmiş bir etkinlik. Ankara’da Altındağ ve Mamak’ta bulunan 13 okulumuzdan öğrencileri buraya davet ettik. Yaklaşık 3 bin 500 çocuğumuz bizimle beraber. Bayramın coşkusunu bütün çocuklar burada beraber yaşıyorlar. Çok coşkulu ve güzel bir gün bizim için. Çocukların gönüllerince eğlendiği, çocuk olmanın zevkini ve tadını çıkardığı bu ulusal bayramı kutlamalarına vesile oluyoruz” ifadelerini kullandı. Burada olmanın kendilerine çok mutluluk verdiğini ifade eden çocuklar, çeşitli etkinliklerle gün boyu güzel bir gün geçirdiklerini söyledi. Açılış konuşmalarının ardından SGDD-ASAM Al Farah Çocuk Korosu sahne aldı. Konserin ardından alanda gün boyu canlı müzik etkinlikleri düzenlendi.
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.