SAĞLIK - 19 Kasım 2019 Salı 17:43

SAÜ Öğretim üyesi Gümüşkaya, otizme yönelik farkındalığa dikkat çekti

A
A
A
SAÜ Öğretim üyesi Gümüşkaya, otizme yönelik farkındalığa dikkat çekti

Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Dr.

Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Dr. Öğretim Üyesi Özlem Gümüşkaya, otizme yönelik farkındalığa dikkat çekerek otizm erken yaşta daha kolay kabullenebildiğini belirtti.



Otizmli çocuklarla ilgili geçilen haftalarda bir ilköğretim okulunda yaşanan olaylar, ülke gündeminde yer aldı. Konuya ilişkin açıklama yapan SAÜ Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Özlem Gümüşkaya, otizmin doğru şekilde herkese anlatılmasının farkındalık açısından çok faydalı olacağını söyledi. Otizmin bir hastalık olmadığını, otizmli çocukların farklı özellikleri bulunduğunu vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Gümüşkaya, “Otizmli çocukların ve ailelerinin neler yaşadıkları ile ilgili bilgilerin herkese verilmesi gerekiyor. Genel olarak otizm farklılıkları ile ilgili bilgilendirmeler yapılmalı” diye konuştu.



Küçük yaşlarda kabullenme daha fazla


Bu farklılıkları anlatmada ve kabullenmede erken yaşın önemine dikkat çeken Gümüşkaya, “Erken çocukluk döneminde, örneğin okul öncesi dönemde tüm çocuklar otizmli çocuklarla birlikte büyümeli. Otizmli çocuklarla diğer çocuklar aynı eğitim ortamında bulunurlarsa, aslında o farklılıklarla ilgili fazla bir şey yapmaya da gerek kalmıyor. Küçük çocuklar çok kabullenici olduğundan, bu farklılıkları kabul ederek hayatlarına devam ediyorlar“ şeklinde konuştu.



Önyargıları kırmak gerek


Okul yöneticilerine, öğretmenlere ve velilere de çağrıda bulunan Gümüşkaya, otizmli veya diğer farklı çocukların bulunduğu sınıflarda tüm öğrencilerin bilgilendirilmesinin doğru olacağını kaydetti. Yapılacak bilgilendirmenin uzmanlarca gerçekleştirilmesinin önemine işaret eden Dr. Öğretim Üyesi Gümüşkaya, “Bu yönde bir çalışma yapılıp yapılmadığını bilemiyoruz ancak, bilgilendirme çalışmaları sırasında ise bazen önyargıların daha da arttığı gözlemlenebiliyor. Bu konuda dikkatli olunmalı” dedi.



Doğru davranışları model alabilirler


Otizmli çocuklarla tipik gelişim gösteren çocukların aynı ortamda bulunmasının avantajlarından ve dezavantajlarından bahseden Özlem Gümüşkaya, “Ortak eğitim almak hem otizmli çocuklar için hem de normal gelişim gösteren çocuklar için bir avantaj. Çocuklar bu sayede farklılıklara saygı göstermeyi öğreniyorlar. Otizmi zaten bir hastalık olarak görmüyoruz. Onları farklı özellikleri olan bireyler olarak görüyoruz. Onlarla birlikte yaşayarak aslında hem hoşgörülü olmayı öğreniyorlar hem de saygıyı öğreniyorlar. Belki ailelerini bile eğitebiliyorlar. Bu durum otizmli çocuklar için de sosyalleşme açısından en önemli unsurlardan bir tanesi. Çünkü sadece otizmli bireylerle birlikte olduklarında, doğru davranışları model alma fırsatları çok fazla olmuyor. Normal okullarda akranlarıyla birlikte okuduklarında akranlarının davranışlarını model alma fırsatları oluyor. Sosyalleşmeleri, topluma kazandırılmaları ve toplumun da eğitilmesi için bir fırsat oluyor. Çünkü o çocuklar büyüyecekler ve yetişkin olacaklar. Daha önceden bu bireylerle oldukları için ileri zamanlarda toplumda farklılık kazandıracak bireyler olarak yetişkin olacaklar” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Burak Yazgı, bir kez daha Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi Performans antrenörü Burak Yazgı ’Turkish Get-Up’ hareketinde 116.8 kilo kaldırarak, bir kez daha Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. İzmirli performans antrenörü Burak Yazgı, ’Turkish Get-Up’ adı verilen ve ismini Ulubatlı Hasan’ın İstanbul’un fethi sırasında yaralanmasına rağmen Osmanlı sancağını başını üzerinde tutarak surlara dikmesinden alan hareketi, 116.8 kilo ile gerçekleştirerek ismini Guinness Rekorlar Kitabı’na yazdırdı. İzmirli rekortmen, İsveçli Hamdi El Hissy’ye ait olan 80.5 kiloluk rekoru önce 90.97 kilo ile kırarak Guinness’e girdi. Ancak kısa süre sonra ABD’li Michael Aidala, rekoru 115.6 kiloya taşıdı. Rekoru yine ele getirmek için aylarca çalışan Burak Yazgı, sonunda 116.8 kg. kaldırarak rekoru bir kez daha kırmayı başardı. Rekortmen Burak Yazgı, sporu yaşam biçimi olarak gördüğünü belirterek, "Ruhen ve fiziken karşılaşabileceğimiz her türlü olumsuzluğa karşı koyabilmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu anlayışla, bugüne kadar birçok farklı branşta aktif olarak yarıştım; aynı zamanda farklı branşlardan sporculara antrenörlük yapmaya devam ediyorum. Bu çok yönlü sportif geçmişim sayesinde, Turkish Get-Up gibi son derece yüksek disiplin gerektiren bir harekette bir yıl içinde iki kez dünya rekoru kırabilecek seviyeye ulaştım. Birçok atletin hedeflediği bir rekorun bir Türk sporcuda olması gerektiğine inanıyordum ve başardım. Sağlığım el verdiği sürece bu mirası taşımaya ve Turkish Get-Up dünya rekorunun sahibi olmaya devam edeceğim" dedi.