GENEL - 12 Şubat 2016 Cuma 11:40

Prof. Dr. Akay: “Türkiye'nin Enerji İhtiyacının Yüzde 30'u Atıktan Karşılanabilir”

A
A
A
Prof. Dr. Akay: “Türkiye'nin Enerji İhtiyacının Yüzde 30'u Atıktan Karşılanabilir”

Atık maddeleri kullanarak Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 30’unun karşılanabileceğini söyleyen Kimya ve İşlem Mühendisi Prof. Dr. Galip Akay, Türkiye’de kuracakları sistemin dünyada bir ilk olacağını belirtti.
İngiltere’deki Unilever Araştırma Merkezi ve Newcastle Üniversitesi’nde görev yapan ve çalışmalarına Türkiye’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi Karadeniz İleri Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde devam eden Kimya ve İşlem Mühendisi Prof. Dr. Galip Akay, uzun bir süredir üzerinde çalıştığı araştırmaları sonucu uygulanacak sistemle Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 30’unu karşılayabileceklerini söyledi. 10 yıl önce İstanbul’da kurdukları fabrikada kullanılan kataliz sistemini daha da geliştirdiklerini ifade eden Akay, yeni geliştirdikleri katalizlerin dünyada bir ilk olduğunu belirtti. Türkiye’de kurulacak olan fabrikaların elektrik enerjisi, gaz ve sıvı yakıt üretebileceğini ifade eden Akay, bu sistemler küçük olduğundan her ilde bu fabrikaların kurulabileceğini söyledi. Enerji kullanımında çöplerin ve atıkların kullanıldığını kaydeden Akay, az bir maliyetle ekonomik ve zararsız fabrikaların her ile kurulabileceğini dile getirdi.
“İLK ÖRNEĞİNİ TÜRKİYE’DE 10 YIL ÖNCE YAPTIK”
İngiltere’de çeşitli teknolojiler geliştirdiğini ifade eden Akay, "Bu teknolojinin Türkçe adı ‘Proses İntensifikasyon (İşlem Yoğunlaştırılması)’. Amacı ise çok büyük ölçeklerde yapılan işlemleri çok küçük ölçeklerde yapmak ve aynı zamanda da kapasitesini aynı tutmak. Bu yöntemi kullanarak ortaya çıkan işlemler çok daha ucuz ve maliyetleri de çok daha ucuz oluyor. Bu nedenle küçük ölçekteki işlemleri yapmak mümkün oluyor. Benim yaptığım ve şu anda da dünyada kabul edilen işlem yoğunlaştırılması iki unsurdan oluşuyor. Bunlardan bir tanesi geliştirdiğim bir maddenin tarıma uygulanması, diğeri ise atıklardan elektrik, gaz ve sıvı yakıt elde edilmesi. Şu an üzerinde çalıştığımız konu elektrik, gaz ve sıvı yakıt üretimi. İngiltere’de yaptığım çalışmalar sonucu patentini aldığım bir çalışmanın devamı olarak bu çalışmanın ilk örneğini Türkiye’de 10 yıl önce yaptık. İstanbul Kemerburgaz’da bir tane gazlaştırma fabrikası kurduk. Fabrika, o zamanın Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı. Daha sonra bu sistemi İngiltere’de daha da geliştirdik. Şu anda bu işlemi yapabilen İngiltere’de birkaç tane fabrika var” dedi.
“BU SİSTEMLE TÜRKİYE’NİN ENERJİ İHTİYACININ YÜZDE 30’UNU KARŞILAYABİLİRİZ”
Son on yıldır yaptıkları çalışmalar sonucu bu sistemi çok daha ilerlettiklerini ifade eden Akay, “Yapmak istediğim şey yeni geliştirdiğim bu sistemi Türkiye’de yapmak. Yapmak istediğim şey, bu sistemi Türkiye’de kurarak asgari Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 30’unun karşılanabilmesi. Bu sistemle belediye atıkları, zirai atık ve bütün atıklardan faydalanılarak elektrik enerjisi, gaz ve istenilirse sıvı yakıt üretilmesi amaçlanmaktadır” diye konuştu.
Bu sistemde kullanılan birkaç unsurun olduğunu söyleyen Akay, “Bunlardan biri gazlaştırma fabrikası. Diğeri elde edilen gazın temizlenmesi. En son aşamada ise temizlenmiş gazın sıvıya dönüştürülmesi. Bunun için her aşamada çeşitli reaktörlere ihtiyaç var. Bu reaktörlerin hepsini biz geliştirdik. En son aşama olan gazın sıvıya dönüştürülmesinde katalizör kullanılması gerekir. Burada gördüğünüz resim bu katalizlerden bir tanesi. Böyle bir kataliz dünyada yoktu. Umut ediyoruz ki bu tür katalizler yaygınlaşacaktır. Benim üzerinde en çok durduğum konu gaz elde etmek. Benim istediğim Türkiye’deki imkanları kullanarak enerjide Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmak” şeklinde konuştu.
“BU SİSTEM DÜNYADA İLK DEFA YAPILACAK”
Türkiye’de kurmak istedikleri tesislerin yerel düzeyde kurulacağını anlatan Akay açıklamasını şöyle tamamladı:
“Bu tesislerde yerel olanaklar kullanılacak. Bunun için çeşitli belediyelerle görüştük. İzmir’de Seferihisar Belediyesi ile görüştük. Ümit ediyoruz ki bu tesislerin ilkini oraya kuracağız. Bu fabrikaların en önemli özelliği yerel atıkları kullanabilmeleri olacak. Bu fabrikalar küçük çapta olmasından dolayı az maliyetli olacaklar, böylece her ilde kurulabilecekler. Bu sistem dünyada ilk defa yapılacak. Bu sistem yenilenebilir enerjinin kullanımının faydalı olabileceğinden bütün dünyaya satmak mümkün olacak. Türkiye’nin inşaat sektöründe dünyaya vermiş olduğu hizmetin bir benzeri olacaktır. Böylelikle teknoloji ithalatı yerine teknoloji ihracatı yapmamız mümkün olacaktır. Bu teknoloji için gerekli olan bütün olanaklar patent olarak elimizde mevcuttur.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ecmel Faik Sarıalioğlu: “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, mevcut TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirterek, mevcut yönetimin bir an önce görevden alınması gerektiğini söyledi. İstanbul ekibinin başkan yardımcısı Bayram Saral ise olağanüstü kongre çağrısıyla verilen imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Trendyol Süper Lig ekiplerinden İstanbulspor’da kulüp başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ile başkan yardımcısı Bayram Saral, Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) olağanüstü kongre çağrısıyla başlatılan imza süreci ve TFF’nin konuyla ilgili açıklamaları hakkında basın toplantısı düzenledi. İstanbul’da bir otelde yapılan basın toplantısında ilk olarak söz alan İstanbulspor Başkan Yardımcısı Bayram Saral, şu ana kadar toplanan noter onaylı imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Yakın zamanda imza sayısının 150-200’e ulaşacağını aktaran Saral, “Bugün itibarıyla imza sayımız 136’yı bulmuş durumda. Bu imzaların hepsi noter tarafından gönderilmiştir. Dolayısıyla statünün 29. maddesinde düzenlenen olağanüstü genel kurul için yeterli sayı şu an aşılmış durumdadır. Mehmet Büyükekşi’nin kamuoyunu yanıltmak için yaptığı açıklamalar mesnetsizdir. Bu sayılar devamlı da artmaktadır ve yakın zamanda 150-200’ü bulacaktır. Olağanüstü genel kurulun 60 günde önce olamayacağı iddiası da doğru değil. 29. maddede yönetim kurulu tarafından en geç 30 gün içinde toplantı yapılır ibaresinde, 30 günü en geç süre olarak belirlemiştir. Bu konu emredici bir hukuk kuralı değildir. 15 günlük süre bir genel kurul yapılması için yeterlidir. Haziran ayının ilk haftası bu seçim yapılır. İyi niyetli bir federasyon ve yönetim kurulu, bu seçimi yetiştirebilir” diye konuştu. “TFF’nin görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde” Çoğu kulübün TFF yönetiminin görevi bırakması konusunda ortak düşüncede oluğunun altını çizen Bayram Saral, “Biz azınlık değiliz. Kulüplerin bu imza süreci içerisinde aldığı tavra gelirsek, Süper Lig Kulüpler Birliği çatısındaki hemen hemen bütün kulüplerin ittifakıyla biz bu yola girdik. Burada federasyonun, olağanüstü genel kurulla görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde. Sadece mesele, bazı kulüp başkanlarımız haklı gerekçelerle imza veremeyeceklerini söylediler. Biz kendilerine teşekkür ettik. Bazı kulüpler de 18 Temmuz tarihini yeterli görerek imza vermekten imtina etmişlerdir. Çok büyük çoğunluk ise alınan tarihin samimi olmadığı düşüncesiyle imza sürecine devam etti” diye konuştu. Saral, ayrıca mevcut yönetimle alakalalı olarak, “Siz Türk futbol tarihinin hiçbir döneminde bu kadar başarısız bir federasyon gördünüz mü? Cevabı ben vereyim, hayır. Siz, futbol tarihinin hiçbir döneminde 4 büyük kulüp dahil futbolun bütün bileşenlerinin aynı fikir altında toplandığı başka bir dönem gördünüz mü? Hayır” dedi. “Galatasaray da federasyonun gitmesini istiyor” Açıklamasında Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un imza sürecine dair yaklaşımlarına da yer veren Bayram Saral, “İmza sürecinde Fenerbahçe ve Beşiktaş, imzalarını 7 delege bazında verdiler. Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, ilk günden beri federasyonun gitmesi gerektiğini bildirmişti. O da 18 Temmuz tarihini uygun bir tarih görerek imza vermekten imtina etmiştir. Kendisine saygı duyuyorum. Galatasaray da bu süreci başlatanlardan. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Son dönemeçte bize gerekli desteği vermedi. Bundan sonraki süreçte bize destek olacaklarını düşünüyorum. Diğer kulüpler de bize bu süreçte destek verdi. İmza vermeyenlere de en ufak bir sitemimiz yok. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Federasyonun gitmesini istemeyen tek bir kulüp bile yok” ifadelerini kullandı. TFF bünyesindeki bazı yönetim kurulu üyelerinin alt liglerdeki kulüplere baskı yaptığı yönünde çıkan haberlerle ilgili olarak ise Saral, “Bu iddialar bizim kulağımıza geliyor. Sadece federasyonun aşağı liglerdeki takımların mevcut durumunu kullanarak kulüplere baskı yaptığı yönünde gelen duyumlar var. Teyide muhtaç bilgiler tabii ki. Doğru olup olmadığını biliyoruz. Bunun yolu, baskı yapılan kulüplerin cesurca bunu açıklamasıdır” şeklinde konuştu. Sarıalioğlu: “Bu durumun tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir” Mevcut TFF yönetiminin görevden ayrılması için elinden geleni yapacağını söyleyen İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaşanan bu süreci konuşmadığını belirtti. Mehmet Büyükekşi ve yönetimini eleştiren Sarıalioğlu, “Cumhurbaşkanımızın işi bitmiş de bunlarla mı uğraşacak. Yeteri kadar yoğunluğu var zaten. Futbolun bu kadar kötü olmasının en çok kendisine kaybı var. 5-6 takımın ilk 11’ini bize çok iyi saydığını bildiğimiz bir Cumhurbaşkanımız var. Daha ne kadar futbol dibe vurabilir ki? Onun ismini kullanarak çok yanlış şeyler ifade eden insanlar var. Bu işin bu duruma düşmesini kendisi asla istemez. Bu duruma düşmesinin tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir. 14-15 yönetim kurulu üyesi var, her biri yöneticilik yapmış insanlar. Bir tanesinde bile bir şeyin sorumluluğu yok. Tek kişiyle bu iş olmaz. 15-20 tane danışman almış, bir tanesinin bile futbolla alakası yok. Federasyonun en iyi hukukçularını işten çıkarmış. 80 kişiyi işten çıkarıp 120 kişiyi işe almış. Bir saltanat kurmuşlar ve bunun peşine takılmış gidiyorlar” açıklamasını yaptı. “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirten Sarıalioğlu, “9 tane 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para vermişler. 2. Lig kulüplerine 500 bin, 3. Lig kulüplerine 400 bin TL para vermişler. Baskı yaptıkları çok kulüp var, ben biliyorum ama kulüplerin izni olmadan bunları paylaşamam. Bunların görevden bir an önce alınması lazım. Bunlar 18 Temmuz’daki seçimi de yapmayacaklar. Asla pişman olacağım bir şey söylemiyorum. Sonuna kadar da ne gerekiyorsa yapacağım, neye mal olursa olsun. Bunlar buradan gidecekler. Yatacaklar, kalkacaklar beni rüyalarında görecekler” ifadelerini kullandı. “İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir” Başkan Sarıalioğlu, TFF’nin şu ana kadar toplanan geçerli 94 imza olduğunu açıklaması üzerine ise, “136 delege bizzat imza verdi. İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir. Bu kadar basit. O çıkıyor bunun altından. Öyle bir şey olabilir mi? Adam kimliğiyle gidiyor, imza atıyor. Biz sadece geri çeken 1-2 kulübün adını duyduk. Aradım kendilerini, ‘İmzanızı geri mi çektiniz?’ dedim. ‘Benim haberim yok, genel sekreterime sorayım, ben herhangi bir evraka imza atmadım’ dedi. Diyelim ki 136 imzanın hepsi imzasını geri çekti. Ne fark eder, bunları ben mi yolladım? İnsanlara zorla bir şey mi yaptırdık, kafalarına silah mı dayadık?” diye konuştu.
Ankara TBMM’de Fransa’nın Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararına yönelik tezkere kabul edildi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen tezkereyle Fransa Ulusal Meclisi’nin Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararı kınandı. TBMM Genel Kurulu’nda, Fransa Ulusal Meclisi’nin 29 Nisan 2024 tarihinde kabul ettiği Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararına karşı Meclis Başkanlığı tezkeresi kabul edildi. TBMM Başkanı Kurtulmuş’un imzasıyla verilen tezkerede şu ifadelere yer verildi: “Fransa Ulusal Meclisi tarafından 29 Nisan 2024 tarihinde kabul edilen, hukuki ve tarihi temelden yoksun, önyargılara dayanan Asuri ve Keldanilerle ilgili kararı esefle ve şiddetle kınıyoruz. Kendi sömürgeci ve kanlı geçmişleriyle gerçek anlamda yüzleşemeyenlerin ülkemize karşı hasmane bir tutumla gündeme getirdikleri mesnetsiz iddialarının bir karşılığı yoktur. Tarihin siyasi saiklerle tahrif edilmesini en güçlü şekilde reddediyoruz." Parlamentoların, tarihten düşmanlık çıkarmak yerine, ülkeler ve halklar arasında dostluk ve işbirliğini geliştirmesi, mevcut ve gelecek nesiller için daha barışçıl bir dünya oluşturmaya gayret etmesi gerektiği vurgulanan tezkerede, "Başka ülkelerin tarihi konusunda karar almak, başka ulusları yargılamaya kalkmak parlamentoların görevi değildir. Parlamentolar kendilerini tarihçilerin ve yargıçların yerine koyamaz. Bu gerçekleri bir kez daha hatırlatarak, art niyetli, haksız ve hukuksuz bu kararı en güçlü şekilde kınıyor, Fransa Ulusal Meclisi ve diğer mercileri, dostluk ve müttefiklik ruhu ile uluslararası hukuka uygun şekilde hareket etmeye davet ediyoruz” denildi.