YEREL HABERLER - 20 Ekim 2016 Perşembe 11:16

OMÜ’de Yenikapı ruhu

A
A
A
OMÜ’de Yenikapı ruhu

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, Yenikapı ruhunu üniversitelerinde sürekli tesis etmenin en büyük hedefleri olduğunu söyledi.
Türkiye Gazetesi Karadeniz Bölge Koordinatörü Ahmet Kadem Kaptı ve İhlas Haber Ajansı(İHA) Samsun Bölge Müdürü Ali Yılmaz Ergen, 12 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç’e ‘hayırlı olsun’ ziyaretinde bulundu.
Ziyarette İHA’ya önemli açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, yeni dönemin yönetim anlayışı, hedefleri ve projeleri konusunda bilgiler verdi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirten Rektör Bilgiç, “41 yıllık oldukça zengin bir deneyime sahip olan üniversitemiz, bugün gelinen nokta itibariyle 20 fakülte, 2 yüksekokul, 13 meslek yüksekokulu, 5 enstitü, 1 konservavutar ve 24 uygulama araştırma merkeziyle geniş bir alanda eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Tüm bu yapıların varlık sebebi olan öğrencilerimizin sayısı ise yaklaşık olarak 56 bin civarındadır. Yine 2 bin küsur akademik personelimiz öğrencilerimizin en iyi koşullarda eğitimi için çalışırken, 4 binin üzerinde çalışanımız da bu devasa yapıya hayati bir katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla, ne derece önemli bir görev ve sorumluluk üstlendiğimizin bilincinde olarak ve son derece yoğun bir gündem içerisinde çalışmaya başlamış bulunuyoruz” dedi.
“İstişare ve ortaklaşa çözüm”
Yeni dönemin yönetim anlayışına ilişkin bilgi aktaran Prof. Dr. Bilgiç, her şeyden önce insan odaklı, adalet ve liyakat esaslı, bütünleştirici ve şeffaf bir yönetim anlayışını hakim kılmak üzere yola çıktıklarını söyledi. Bilgiç, hem öğrenciler hem de çalışanlar nezdinde iletişime her daim samimiyetle açık olduklarını ve istişareye dayalı karar mekanizmaları ile sorunlara ortaklaşa çözüm üretimini esas aldıklarını ifade ederek, “Bu ilkeler, bizim yönetim anlayışımızın bel kemiğini oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra çevre konusunda duyarlı, kaliteyi öne çıkaran, özlük haklarını zamanında veren, çalışma barışını ve huzuru her daim gözeten, engelsiz bir üniversiteyi hedefleyen, yenilikçilik ve girişimciliği teşvik eden, kurumsallaşmayı ve katılımcılığı geliştiren bir yönetim anlayışıyla çalışmalarımızı yürütmekteyiz. Tüm bu ilkeleri, ortak noktada birleştiren ana unsurumuz ise ‘insanı’ önceleyen bir bakış açısına sahip olmamız” diye konuştu.
“Yenikapı ruhunu üniversitemizde tesis etmeliyiz”
Yönetim anlayışı çerçevesinde Türkiye’nin geçtiği zor ve sancılı sürece de değinen Rektör Bilgiç, “Ülkemizin 15 Temmuz gecesi ve sonrasında sergilediği ve Yenikapı ruhu ile şahikasına ulaşan birlik-beraberlik ve kardeşlik ruhu ile yola çıktık ve üniversitemizin yeni dönemine de bu birlik ve beraberlik ruhu ile damga vurmak, bu ruhu üniversitemizde sürekli tesis etmek, en büyük hedefimizdir. Çünkü hem ülkemizde hem de üniversitelerimizde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin bu birlik ve beraberlik ruhu olduğunu düşünüyorum. Burada en büyük görev de bizlere düşüyor, sorumluluklarımızın ne denli önemli olduğunun bilincindeyiz. Hem ülkemizin geçtiği bu zor günlerde üzerimize düşen görevleri ve sorumlulukları hakkıyla yerine getirmemiz gerekiyor hem de birleştirici-bütünleştirici bir üniversite ortamını hep birlikte inşa etmemiz gerekiyor. Diğer yandan FETÖ/PDY veya PKK ve benzeri terör örgütlerinin devlet içinde örgütlenmelerine müsaade etmemek ve var olanları hakkında da gereğini yapmak noktasında azami bir gayret göstermek durumunda olduğumuzun bilincindeyiz” şeklinde konuştu.
“Üniversite yaşadığı şehirden kopuk olamaz”
Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, yeni dönemin hedefleri ve projeleri kapsamında ilk adımların da hızla atıldığını kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Hedeflerimiz içinde son derece önem verdiğimiz bir noktayı; üniversitemizin ve şehrimizin her kesim tarafından özlenen ve arzulanan buluşmasını hayata geçirmek olarak ifade etmiştim. Bu hedef, bizler için hayati önem taşıyor. Çünkü yaşadığı, nefes aldığı şehirden kopuk bir üniversitenin olamayacağına inanıyorum. Üniversite ve şehir, birbirinden beslenmeli ve yeri geldiğinde birbirine yol gösterici olmalıdır. Bu bağlamda, bu hedefimizin simgesi olarak ilk adımı atmış bulunuyoruz. Raylı sistemin üniversiteye çıkması konusunda Büyükşehir Belediyemiz ile yaptığımız ortak çalışmalar, bu özlenen birlikteliğin somut yansıması olarak da değerlendirilebilir.”
“Araştırma desteklerine ulaşım kolaylaşacak”
Araştırma-geliştirme ve inovasyon konusuna da büyük hassasiyet gösterdiklerini vurgulayan Prof. Dr. Bilgiç, üniversiteyi ulusal düzeyde inovasyon merkezi haline dönüştürecek politika ve stratejiler geliştireceklerini söyledi. Bu kapsamda araştırma alt yapısının güçlendirilmesi için çalışmalar yapılacağını belirten Bilgiç, bilim insanlarının araştırma desteklerine ulaşımının kolaylaştırılmasının bu süreçteki kilit nokta olduğuna dikkat çekti.
“Üniversitemizin varlık sebebi öğrencilerimiz”
Öğrencileri üniversitelerin varlık sebebi olarak gördüğünü kaydeden Prof. Dr. Sait Bilgiç, “Öğrencilerimize sağlanan mevcut imkanların geliştirilmesi, bu konudaki üst hedefimiz diyebilirim. Bunun altını somut çalışmalarla doldurmamız gerekiyor ve bunun bilinci ve sorumluluğuyla yola çıkmış bulunuyoruz. Örneğin, üniversitemizin kariyer geliştirme merkezinin işlevselliğini ve işlerliğini arttırmamız, öğrencilerimize rehberlik edebilme potansiyelimizi daha da geliştirmek açısından son derece önemli. Tabii bu arada öğrencilerimizin sosyal şartlarını da unutmamamız gerekiyor ve bu konuda da somut adımlar atmaya başladık” ifadelerini kullandı.
“Temel prensibimiz liyakat, adalet ve katılım”
Akademik ve idari personel konusunda ise en temel prensiplerinin liyakat, adalet ve katılım olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bilgiç, açıklamasını şöyle tamamladı: “Bilimsel faaliyetlerini ve işini hakkıyla icra eden çalışanlarımıza rahat ve huzurlu bir ortam oluşturmak, en büyük arzumuz. Zira, insanlar ancak rahat ve huzurlu oldukları yerde ülkelerine ve kurumlarına en üst düzeyde katkı sağlayabilirler. Bu vesileyle öğrencilerimize, öğretim elemanlarımıza ve tüm çalışanlarımıza yeni eğitim-öğretim yılının sağlıklı ve başarılı geçmesini diliyor herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı Münevver Karabulut’u canice katleden ve cezaevindeyken intihar eden Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı. Otopsi görüntülerine ilişkin hazırlanan rapora karşı dilekçe sunan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, fethi kabir taleplerinin olduğunu belirtti. Münevver Karabulut’u 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca öldüren Cem Garipoğlu, 2014 yılında Silivri’de kaldığı koğuşta intihar etmişti. Ölen kişinin Cem Garipoğlu olup olmadığı yönündeki iddialar üzerine Karabulut ailesi avukatları aracılığıyla fethi kabir işlemi yapılmasını talep etmiş ancak bu talep Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedilmişti. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan Cem Garipoğlu’nun otopsi sırasında yapılan işlemlerine ait fotoğraflar ve video kayıtlarının hazırlanıp gönderilmesi istenerek dosyaya bilirkişi atanmıştı. Tamamlanan bilirkişi raporunun içerisinde Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri de yer aldı. Öte yandan mağdur Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir tarafından bilirkişi raporuna karşı bir dilekçe sunuldu. Dilekçede, Münevver Karabulut’un Cem Garipoğlu tarafından 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca katledildiği ve olayın kamuoyu gündemine oturduğu belirtildi. Cem Garipoğlu‘nun hakkında hükmedilen cezanın infazı sırasında intihar ettiğinin açıklanması üzerine toplumun büyük bir kesiminde Garipoğlu‘nun intihar etmeyip cezaevinden firar ettiğine dair kanaat oluştuğu da dilekçede aktarıldı. Bunun üzerine 17 Ağustos 2023 tarihinde başsavcılığa başvurarak fethi kabir yapılması talep edildiği dilekçede belirtildi. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçenin devamında, "Başsavcılığınız tarafından ise İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına müzekkere yazılarak 12 Kasım 2014 tarihli otopsi işlemine ilişkin fotoğraf ve video kayıtları celp edilmiş akabinde dosya bilirkişiye gönderilmiştir. Daha sonra bilirkişi tarafından kendisine teslim edilen materyaller içinde bulunan görseller rapor haline getirilmiştir” denildi. Dilekçede, daha önce Münevver Karabulut cinayeti hakkında tahkikat yürütülürken maktulün iç çamaşırı ile otopsi ve ilk inceleme yapıldığı, otopsi incelemesinin ilk aşamada hiçbir tıp eğitimi almamış olan bir teknisyen tarafından gerçekleştirildiği ve aynı eldivenle 11 otopsi işlemi yapıldığı açıklandı. Otopsi yapan teknisyenin eldiveninden maktulün iç çamaşırına aynı anda otopsi yapılan bir başka cesede ait sperm bulaştığı da dilekçede belirtildi. Cinayet mahallinde bulunan 700 bin dolar tutarındaki paranın kolluk tarafından tutanağa kaydedilmediği ve kaybedildiği de açıklanan dilekçede, “Kameraların kırık olmamasına rağmen ‘kırıktır’ şeklinde tutanak tutulması, faili yakalamaya giden kolluk görevlilerinin cinayet zanlısının kaçmasına imkan tanır türde yol vermesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle cinayete iştirakten yargılanan Garipoğlu ailesi fertlerinin hiçbir delil olmaksızın tahliyesine karar verilmesi ve haklarında yurtdışına çıkmamak şeklinde adli kontrol tedbirinin dahi uygulanmaması, bu gerekçelerle tarafımızca reddi hakim yoluna gidilmesi, reddi hakim taleplerimiz hakkında karar verilmeden kovuşturma yürüten ağır ceza mahkemesi başkanının re’sen dosyadan el çekmesi ve bir başka yargılamada Garipoğlu ailesi için beraat kararı vermiş bir hakim olduğunun ortaya çıkması gibi skandalların yaşanması, Garipoğlu ailesinin tesadüf denemeyecek zamanlarda manidar paylaşımlar yapması hasebiyle müvekkilde hasıl olan şüphenin giderilmesi söz konusu olamamıştır” ifadeleri kullanıldı. Dilekçede bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini belirten mağdur avukatı Epözdemir, fethi kabir işlemi yapılmasını ve sonuca göre ilgililer hakkında iddianame düzenlenerek dava açılmasını talep etti.
Manisa ’Lüks makam odası’ iddiasıyla ilgili eski başkandan açıklama Eski Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, hakkındaki “lüks makam odası yaptığı" iddialarıyla ilgili, "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun derdim" dedi. Manisa’da 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerini kaybeden AK Parti’li Mehmet Çerçi, AK Parti Manisa İl Başkanlığında basın toplantısı düzenledi. AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı’nın da katıldığı toplantıda eski Başkan Çerçi, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban tarafından “Kendine lüks ve gösterişli makam odası yaptı” şeklindeki iddialara cevap verdi. Çerçi’nin açıklamalarından önce konuşan AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, “Büyükşehir belediye başkanımızın, ilçe belediye başkanlarımızın bir sürü vaatleri vardı. Bu vaatleri önlerine aldıklarında bunlar seçim heyecanıyla kazanma heyecanıyla hesap kitap yapılmadan söylenmiş şeylerdi. Şimdi bunların yapılabilme imkanı olmadığını gördükleri için şimdi ön alıyorlar. Devri sabık oluşturuyorlar. ‘Biz enkaz devraldık’ edebiyatıyla kamuoyunun tepkilerini almaya çalışacaklar” dedi. Projelerinin yetersiz kaldığı algısına kapıldığını belirten Başkan Çerçi, "Projelerimizi yaptınız ama biz sizden sonra bu insanları seçiyoruz bu insanlardan daha çok proje bekliyoruz’ öyle ya. Bizim projelerimiz yetersiz kaldı. Olabilir. Biz çok proje yaptık ama milletimizin daha çok talebi var. Beklentisi daha yüksek. Bunlara da saygılıyız. ‘Daha çok proje, eser üreteceğine inandığımız bu arkadaşları biz seçiyoruz’ dediler” diye konuştu. Kendisi hakkında seçimin ardından Amerika’ya kaçtığı yönünde sosyal medyada bir takım iddiaların dolaştığını ancak bel rahatsızlığından dolayı tedavide olduğunu belirten Çerçi, basın mensuplarına pasaportunu göstererek iddialar yalanladı. Çerçi, “Başlamadan önce bu benim pasaportum. Dün bana ‘Çerçi yurt dışına kaçtı’ demişler. Bir tane kendini bilmez, ‘Amerika’dan hoş geldin’ demiş. Ahlaksız, kendini bilmez, çok insan var. Öncelikle şunu söyleyeyim. Buradan ayrılırken bayramın hemen öncesinde yakın arkadaşlar bilir iki bastonla yola çıktık. Bazen tek bastonla eşimin omzuna tutunarak belimdeki zaman zaman nükseden ağrılar çok aşırılaştı. Seçim yorgunluğunda, aşırı efordan dolayı. Öncelikle bir kaplıca tedavisine gittik. Çok istifade ettik. Kaplıca tedavisinden sonra da İstanbul’a gittik” ifadelerini kullandı. "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız” Yunusemre Belediyesinin borcunu açıklayan Başkan Semih Balaban’a cevap veren Çerçi, "1,1, milyar borç diyor ya. Bunun 200 milyonu enerji santraline gitmiştir. Ve ödemeleri, taksitleri devam ediyor. Bakın şimdi 4 megavatlık bu 65 dönüm üzerine kurulu güneş enerji santrali yılda 8 milyon saatten ortalama şu anda EPDK birim fiyatları 2,7 TL, 22 milyon lira yıllık getirisi var. Şu anda. Biliyorsunuz dolara endekslidir. EPDK üç ayda bir altı ayda bir bu rakamı sent üzerinden yeniler. 4 milyar 373 milyon TL kayıtlara girsin. Bu yatırımların içinde belediyemizin yaptığı kültür, sanat projeleri, sosyal yardım destekleri, sağlık hizmetleri destekleri, gençlik spor destekleri, deprem ve pandemi dönemi yardımları yer almamaktadır. Yatırım bu. Şimdi şatafat lüks deyince 10 yıllık son hayat döngümü söylüyorum. Ev belediye, vatandaş, cami. 100 seneden öncekilere ancak antika denir. 50-60 senelik öncekileri antika denmez. Bu tür dekorasyon ürünleriyle hepsi ikinci el, üçüncü el malzemelerle yapılan iç mimariye vintage diyorlar. Biz hanımla bu tür işlere merak sardık. Burada şimdi retro denir. Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Şimdi ben bunları istiyorum. Siz bu belediyenin bu makam odasına bir büro mobilyasından, şuradan buradan bunların yenisini yani modern mobilya tarzında mobilya aldığınızda eminim sizin maliyetiniz benim aldığım maliyet daha da üzerine, belki 2-3 katı olacak. Benim evimde böyledir. Evime kaç kişi gelmiştir burada. Yeni bir tane mobilya yoktur. Biz bunları seviyoruz. Bu bizim medeniyetimiz. Şimdi yıllardır biriktirdiğimiz koleksiyonlarımızdan aldığımız kendi eserlerimiz” diye konuştu. "Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme” Yarın eşyaları geri almak için kamyonla Yunusemre Belediyesine gideceğini belirten Çerçi, "Getirdiğimiz kendi eserlerimiz. Şimdi burada 7 tane memurun imzası var. Belgede yazılanlar ise aynen şöyle: ‘Mehmet Çerçi’nin makam odasındaki ekte fotoğrafları bulunan sayı ve isimleri yazılan eşyalar Mehmet Çerçi’nin şahsi eşyalardır. Görevde bulunduğu süre içerisinde kullanılmak üzere makam odasına yerleştirilmiştir. Kendi isteğiyle talep etmesi durumunda eşyalar kendisi tarafından alınacaktır’ Ben arkadaşlara dedim ki ‘5 sene sonra kim öle kim kala. Ondan sonra da bunları belediyeye hibe ederiz ne olacak. Bizim de belediyemize bir hediyemiz olur. Tutanağı falan boş verin dediğim halde arkadaşlar dediler ki ‘Başkanım önümüzde seçim var, şu var, bu var. Ne olur ne olmaz. Biz bunları tutacağız’ Ne yazdıklarını bile görmedim. Tutanağı tuttular. Şunu deseydi başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım dediniz çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Manisa’ya, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun demezsem beni bilen bilir. Elimdeki yüzüğü beğenen adama yüzüğümü veririm ben. Bu ahlaki bir şey değil. Bu belediye başkanlığı makamına yakışan bir şey değil. Herkesin bir onuru var. Ben 22 yıldır bu şehirde siyaset yapıyorum. Böyle bir kepazelikle karşılaşmadım. Bunlar başkana yakışıyor mu? Satacağım diyorsun. Hani kaydın yok. Kimin malını satıyorsun sen? Bakın buradan duyuruyorum arkadaşlar. Siz de gelin. Yarın, cuma günü saat 18.00’de. Kamyonu işçileri ayarladım. Siz de buyurun. Kalabalık olmaz. Orada güvenlikçiler var. Sayın başkan talimatı ver. İki tane görevli koy. Sen orada olursun, olmazsın. Lütfen eşyalarıma zarar verme. Bunlar ileride müze yaparsak müzenin de eşyaları olacak. Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme. Yoksa mahkemede bunları görüşeceğiz” dedi. Belediyeye fazladan personel alındığı iddialarına cevap veren Çerçi, “Bakın ben delillerle, belgelerle konuşuyorum. Bu arada aşağıdaki salondaki eşyaları da ben aldım. Onlar zaten salonun güzel dekorasyonu. Onlar da benimdi. Onlar için ‘çocukları salonu falan bırakın. Onları falan kayda almayın’ Onlar da 5 beş kuruş belediye parası yoktur. Masalar hariç. Koltuk var orada 3 takım. Onların hepsini ben şahsımdan ödedim, oraya koydum. 4 milyon dolarlık makam odası diye yazdılar. Bunu yazan basın. 4 milyon dolarlık. Bunların sayılardan haberi yok. Belediye binasını 110 milyon liraya mal ettik. Otoparkı, meydanı, belediye binasını. Bugünkü rakamı 487 milyon. Şimdi bir de bu şeyi söylüyor. Bankamatik memurları ve çok fazla personel almışlar. Bizde bir tane bankamatik personeli yok. Bir tane yok” diye konuştu. Seçim gecesi belediyede evrakları düzenlediklerini söyleyen Çerçi, “Seçime doğru firmalar telaş ederler. 1 milyonluk mal vermişsiniz, iş yapmışsınız. Endişe ederler. insanlar bir an önce faturasını keserler, verirler. Sizin de bunun karşılığında fatura kesmeniz lazım. Niye kesmeniz lazım? Bu bir kanuni zorunluluk. Bu dosya tekemmül ettirilmiştir. Belediyeye 5 kuruşluk yükü de yoktur, maliyeti de yoktur. İşlem tamamlanmıştır. Çünkü pazartesi yeni belediye başkanı adamlarını gönderecek. Evrakları inceleyecek” dedi. Gündeme gelen dekoratif sobayı da 2 yıl önce kendi cebinden 55 bin TL’ye aldığını belirten Çerçi, tüm mobilyaların şahsına ait olduğunu ve bazılarının taksitlerinin halen ödemeye devam ettiğini söyledi. Maaşını da açıklayan Çerçi, eşinin 50 bin TL maaş aldığının kendisinin de 100 bin TL maaş aldığını belirterek belediyeden de 150 bin TL ayrıca maaşı olduğunu söyledi. Basın açıklamasına AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, AK Parti Manisa Tanıtım ve Medya Başkanı Emre Şener, AK Parti Yunusemre İlçe Başkanı İlkcan Durmaz katıldı.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özel görüşmesine ilişkin detaylar belli oldu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile yakın zamanda iadeyi ziyaret konusunda mutabık kalındığı, milli bayramlar bir araya gelinmesi konusunda anlaşıldığı ifade edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüşmesine ilişkin detaylar belli oldu. AK Parti kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Özel ile yakın zamanda iadeyi ziyaret konusunda mutabık kalındığı milli bayramlar bir araya gelinmesi konusunda anlaşıldığı ifade edildi. Kaynaklar, ikili arasında yeni anayasa konusunun da konuşulduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın değişen şartlara göre anayasanın güncellenmesi gerektiğini söyledi. Kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a CHP Genel Başkanı Özel’e 15 Temmuz gecesi gösterdiği direniş için teşekkür ettiği, Özel’in ise, “Tiyatro olduğunu hiç düşünmedim” dediği ifade edildi. CHP Genel Başkanı Özel, 28 Şubat davasında hüküm giyen mahkumlara ilişkin talebini ilettiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise değerlendirilelim dediği öğrenildi. Özel’in Gezi davası yargılamasında 18 yıl hapis cezası alan Avukat Şerafettin Can Atalay ve Osman Kaval’a konusunu ilettiği öğrenildi. Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mülakatların kaldırılması yönünde talepte bulunduğu ifade edildi. Erdoğan ayrıca seçim başarısından dolayı CHP Genel Başkanı Özel’i tebrik ederek, "Sizin başkanlığınızda ivmelenen bir süreç var" dediği belirtildi.