SAĞLIK - 16 Ocak 2018 Salı 16:41

Skolyozda erken tanıda yüzde 100’e yakın başarı sağlanıyor

A
A
A
Skolyozda erken tanıda yüzde 100’e yakın başarı sağlanıyor

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr Selçuk Tepe, skolyozda (omurga eğriliği) erken tanı konulduğunda yüzde 100’e yakın bir başarı sağlandığını söyledi.


İnsan omurgasına yandan bakıldığında tam düz değildir. Boyun ve bel bölgesinde hafif çukurluk (lordoz) ve sırt bölgesinde hafif kamburluk (kifoz) vardır. Arkadan bakıldığında ise tam düz olmalıdır. Skolyoz (Omurga eğriliği) omurganın, sağ ya da sol yana doğru eğrilmesi anlamına geliyor. Skolyoz aslında bir hastalık değil bir bulgudur. Nasıl ki farklı hastalıklara bağlı olarak ateş ya da ağrı gibi bulgular ortaya çıkabiliyorsa, çeşitli hastalıklar da skolyoza neden olabilir. Bu nedenle skolyoz, sağlıklı bir omurga yapısında oluşan biçimsel bir deformite olarak tanımlanabilir.


Medicana Samsun Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Opr. Dr Selçuk Tepe skolyoz konusunda bilgi verdi.



Skolyoz nedir?


Tepe, “Omurgaya önden ya da arkadan bakıldığında omurganın göğüs veya bel bölgesinde görülen eğilmelere skolyoz adı verilir. Omurlar sağa veya sola doğru yer değiştirir ve aynı zamanda kendi eksenleri etrafında döner. Skolyozun belirtileri: Kalça ve omuz seviyesindeki eşitsizlikler, göğüs kafesindeki tümsek ilk belirtilerdir. Aileler ileri dönemde sırtta kamburluk ve şekil bozukluğu olunca fark ediyor. Skolyoz tanısı: Ayakta çekilen tüm omurgayı içine alan röntgen ve klinik muayene ile konulur. Nadiren MR gerekli olur. Çekilen grafilerde eğriliğin derecesi ölçülür. Skolyoz yaşla birlikte ilerleme gösterdiğinden kemiksel gelişimin takip edilebilmesi gereklidir. Bu nedenle el bilek ve kalça grafileri de gereklidir. Erken tanı konulduğunda yüzde 100 ’e yakın bir başarı sağlanıyor. Zamanında teşhis edilmezse çocukların gelişimi etkileniyor. Bel sırt ağrıları ve akciğer fonksiyon bozukluklarına sebep oluyor” dedi.



Kaç farklı tip skolyoz vardır?


Opr. Dr Selçuk Tepe skolyoz tipleri hakkında şu bilgileri aktardı:


“İdiopatik (nedeni belli olmayan): En sık görülenidir ve kalıtsal bir sebebi olabileceği düşünülmektedir.


Nöromuskuler : 2. sık görülen tiptir. Temel nedenleri arasında kas sinir hastalıkları yer almaktadır.


Konjenital (doğuştan): Anne karnında bebeğin gelişimi sırasında meydana gelen omurga anomalilerine bağlı gelişir. Hızla ilerler ve erken yaşta cerrahi tedavi gerektirir.”



Skolyoz daha çok kızlarda mı erkeklerde mi görülür?


Dr. Tepe şöyle devam etti: “Toplumda yüzde 2-4 arası oranda görülür. Ancak çoğunluğu düşük dereceli yani cerrahi tedavi gerektirmeyen olgulardır. Kız çocuklarında erkekler oranla 8-10 kat daha fazla görülür. Çocuklarda skolyoz hangi derecedeki eğimlerde tehlikeli boyuttadır? 10 dereceden itibaren skolyozun varlığından bahsedilir, üst sınırı yoktur, eğrilik 120 derecelere kadar ulaşabilir. Kural olarak skolyoz var ise çocuk büyüdükçe artmaya devam edecektir. Bu yüzden takip çok önemlidir. Skolyoza neden olan hastalığa ve kişide oluşan skolyoz derecesine göre değişkenlik gösterir. Aslında tedavi kişiseldir. Tanıyı aldığı yaş, eğriliğin derecesi skolyozun sebebi değerlendirilir ve hastadan hastaya değişen şekilde tedavi belirlenir. Başarı şansı erken tanı alındığında çok yüksektir. Öncelikle gözlem; omurga eğrilik derecesi 20’nin altında olan hastalar 6 aylık aralarla kontrole çağrılıp omurga grafileri çekilerek takip edilir. Özellikle yüzmeyi içeren sportif faaliyetler önerilir. Skolyoz özel Fizik Tedavi egzersizleri faydalı olabilir. Korse: 20-40 derece arası eğriliklerde önerilir. Etkili kullanıldığında ameliyat olma oranını ciddi ölçüde azaltır. Cerrahi tedavi: 40 derece üzeri eğriliklerde ve çocuk hala büyüyorsa artık cerrahi kaçınılmaz hale gelir. Zamanlama önemlidir. İdiopatik tipte akciğer gelişiminin tamamlandığı ergenlerde genelde 10 yaş üzeri planlanır. Omurga büyümesini durdurmadan yani füzyon olmaksızın cerrahi işlem yapılır. Konjenital skolyozda daha küçük yaşta ve düşük derecelerde yapılmaktadır. Ancak bu tipte hızlı bir ilerleme olacağından omurga büyümesinin durdurulmasına yönelik cerrahi bir işlem yapılır.”



Skolyoz cerrahisinde uygulanan teknik ve yöntemlere değinen Opr. Dr Selçuk Tepe, “Daha önce de belirtildiği gibi konjenital skolyoz hariç omurga eğriliği hızla ilerlemiyorsa 10 yaşın üzerinde omurga büyümesi durdurulmaksızın ’uzatılabilen çubuklar sistemi’ yöntemiyle cerrahi işlem yapılır. Bu sistemde büyüme devam edecektir.6 ayda bir yapılacak operasyonlarla çubuklar uzatılarak büyümeyle artan eğriliğin düzeltilmesi sağlanır. Daha yeni sistemlerde ise manyetik uzaktan kumanda cihazı kullanılarak 2-3 ayda bir ameliyatsız bir şekilde poliklinik ortamında uzatma da sağlanabilmektedir. Son günlerde büyüme potansiyeli olanlara ‘gerdirme yöntemi’ olarak adlandırılan yöntemle minimal cerrahi işlem yapılabilmektedir. Hastaya endoskopik olarak yerleştirilen vida ve ip ile işlem gerçekleştirilir. Tamamen düzelme tehlikelidir ve gerekli de değildir. İyi bir cerrahi işlem sonunda derece olarak düzelme oranı yüzde 70 ila 80’ler civarındadır. Bu pratik olarak röntgene bakıldığında küçük bir skolyozun olması, ancak çocuğa dışarıdan bakıldığında normal görünmesi anlamına gelir. Cerrahi tedavide felç riski bulunabilmektedir. Ancak günümüzde teknolojinin gelişmesi ile birlikte ameliyat esnasında sinirlerinin işlevlerini devamlı olarak gösteren ’nöromonitorizasyon’ işlemi yaygın olarak kullanıldığından bu oran oldukça azalmıştır. Buna ek olarak spinal navigasyon cihazı omurganın 3 boyutlu görüntülenmesine ve omurgaya koyulan vidaların güvenli bir şekilde yerleştirilmesini sağlamaktadır. Ayrıca 3- boyutlu omurga baskı teknolojisi skolyoz hastaları için umut olmuştur. Bu teknikte hastanın omurgasının 3 boyutlu baskısı oluşturabiliyor ve cerrahın işini büyük ölçüde kolaylaştırıyor ve de felç riskini azaltıyor. Hasta 1. gün yatağından ayağa kaldırılır, 2. gün ise kontrollü bir şekilde yürütülür. Genellikle 3.gün tuvalete gitme ve kendi kendine yürüyebildiği gözlenince taburcu edilir. 3 haftadan sonra da ev dışına çıkmasına izin verilir" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Uğurcan Çakır: "İnşallah finalde Beşiktaş karşısında kupayı almak istiyoruz" Trabzonspor’un kaptanı Uğurcan Çakır, Fatih Karagümrük maçının ardından yaptığı açıklamada, finale kaldıklarını için mutlu olduklarını söyleyerek, “İnşallah finalde Beşiktaş karşısında kupayı almak istiyoruz” dedi. Trabzonspor, Ziraat Türkiye Kupası yarı finalde rövanş maçında Fatih Karagümrük’ü 4-0 mağlup ederek, finale yükseldi. Mücadelenin ardından Trabzonspor Kaptanı Uğurcan Çakır basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. İlk yarı tam istediklerini gibi oynayamadıklarını söyleyen Çakır, “İlk yarı tam istediğimiz oyunu oynamasak da çok acelemiz yoktu. Çünkü 1-0 öndeydik. Sonrasında ikinci yarıda gelen gollerde, net bir skorla buradan galibiyetle ayrıldık. Kötü giden bir sezon, hedeflerden uzak aslında ama finalde olmak mutluluk verici oldu” ifadelerini kullandı. “İnşallah finalde Beşiktaş karşısında kupayı almak istiyoruz” Finalde Beşiktaş ile oynayacaklarının hatırlatılması üzerine Uğurcan Çakır, “Finalde rakibimiz Beşiktaş ve kupayı kazanmak istiyoruz. Bu kupayı alırsak 10. olacak. En son aldığımız zaman 2019’da ben ve Hüseyin Türkmen var. İkimiz kaldık. Abdullah Hoca’nın Trabzonspor’da Türkiye Kupası eksik. İnşallah finalde Beşiktaş karşısında kupayı almak istiyoruz” diye konuştu. “Trabzonspor için mücadeleyi her zaman vermeye çalışıyorum” Futbolda inişler ve çıkışların her zaman olduğunu vurgulayan 28 yaşındaki kaleci, “Futbolcu her zaman en yüksek performansı veremeyebiliyor. Ben Trabzonspor için elimden gelen mücadeleyi her zaman vermeye çalışıyorum. Bazen istediğim oluyor, bazen istediğim gibi olmuyor. Ben Trabzonspor için elimden gelen her şeyi her zaman sahada yapmaya çalışıyorum. Finale kaldık mutluyuz, inşallah finali kazanmak istiyoruz. Taraftara teşekkür ediyorum. Uzun zamandır iç sahada taraftar olmadığı için bugün çok güzeldi. Taraftar olmadan çok konsantre olamıyorsunuz. Bugün de yanımızdalardı. Onlara çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.