SAĞLIK - 21 Eylül 2018 Cuma 10:34

Gençlik aşısı

A
A
A
Gençlik aşısı

Ciltteki kırışık ve yıpranmaları ortadan kaldırmak için yapılan medikal estetik uygulama gençlik aşısı yöntemi hakkında bilgi veren Dr.

Ciltteki kırışık ve yıpranmaları ortadan kaldırmak için yapılan medikal estetik uygulama gençlik aşısı yöntemi hakkında bilgi veren Dr. Hülya Ettekin, ilk uygulamadan sonra ciltteki farkın hissedildiğini belirtti.


Gençlik Aşısı yönteminde cildin nemini, canlığını geri kazandırmak için hyalüronik asit kullanıldığını belirten FBM Estetik Tıp Merkezi Hekimi Dr. Hülya Ettekin, uygulamanın her mevsim yapılarak etkili sonuçlar elde edildiğini söyledi.



"Ortalama 1 ila 4 seansa kadar uygulanabiliyor"


Çeşitli etkenlere bağlı olarak cildin deforme olduğunu ifade eden Dr. Hülya Ettekin, "Tüm vücudumuzda olduğu gibi cildimizde zaman içerisinde; güneşin zaralı etkisi, stres, kötü beslenme ve yaşam koşullarına bağlı olarak yaşlanma belirtileri oluşmaya başlar. İlerleyen yaşla birlikte cildin sağlıklı ve genç kalmasını sağlayan bazı maddelerin üretiminde azalmalar meydana gelir. Eksilen bu maddeleri takviye ile dışarıdan vücuda kazandırmak gerekir ki cilt canlı görünümünü geri kazansın. Aynı zamanda ince ve yıpranmış kırışıklıklar ortadan kaldırılabilsin. Cildin ihtiyacı olan yaşamsal maddeleri dışarıdan takviye olarak vermekle bu olumsuz gidişatı durdurmaya çalışmak en azından yavaşlatmak ve olumlu bir noktaya çekmek mümkün. İşlemlere genelde gençlik aşısı denilmesinin nedeni birden fazla maddenin bir arada gençlik etkisi elde etmek için bir arada kullanılmasından kaynaklanıyor. Gençlik aşısı olarak bilinen uygulamada en fazla cildin nemini, parlaklığını ve canlığını geri kazandıran hyalüronik asit kullanılıyor. Aynı zamanda bir cilt hücresinin yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesi için gerekli olan; onarıcı maddeler, vitaminler, mineraller ve enzimatik faktörler bu serumun içerisinde yer alıyor. Toplu halde cilde enjekte ediliyorlar. Uygulamayı 25 yaşından sonra herkese yapmak mümkün. Ortalama 1 ila 4 seansa kadar uygulanabiliyor. Uygulama aralıklarını 15 gün olarak tutmak sağlıklı bir yaklaşım oluyor. Genç hastalarda 1-2 seans yeterli olurken yaşı 50-55’in üzerinde olan vakalarda 4’üncü seansa kadar tamamlamak mümkün ve gerekli olabiliyor. Gençlik aşısını yüz bölgesine göz çevresine, boyuna, gıdıya, dekolte bölgesine, el sırtı bölgesine uygulamak mümkün. Hasta yüzündeki parlaklık ve aydınlanmayı ilk seanstan itibaren hissetmeye başlıyor. Yaz ve kış aylarında uygulanabiliyor. Mevsimsel bir ayrım gözetmiyor. Gençlik aşısı uygulaması cildimizde yaşamsal faaliyetlerin devam etmesine bağlı olarak eksilen maddelerin azalmasının önüne geçilmesini sağlayan, bu eksiklikleri yerine koyulmasını sağlayan basit medikal estetik bir uygulamadır" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.