ÇEVRE - 12 Ekim 2018 Cuma 17:02

Samsun’da ilçelerin de atık su sorunu çözülüyor

A
A
A
Samsun’da ilçelerin de atık su sorunu çözülüyor

SAMSUN (İHA) – Samsun Büyükşehir Belediye Meclis Başkanvekili Turan Çakır, Çarşamba, Ladik, Havza ve Salıpazarı ilçelerine yapılacak atık su tesislerinin ardından Samsun’da hiçbir yere suların arıtılmadan boşaltılamayacağını söyledi.

SAMSUN (İHA) – Samsun Büyükşehir Belediye Meclis Başkanvekili Turan Çakır, Çarşamba, Ladik, Havza ve Salıpazarı ilçelerine yapılacak atık su tesislerinin ardından Samsun’da hiçbir yere suların arıtılmadan boşaltılamayacağını söyledi.


Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi Ekim Ayı Toplantısı, Büyükşehir Belediye Meclis Başkanvekili Turan Çakır başkanlığında Samsun Büyükşehir Belediyesi Meclis Binası Toplantı Salonunda gerçekleştirildi. İlgili komisyonlardan meclise havale edilen 46 maddenin görüşüldüğü toplantıda 44 madde oy birliği ile kabul edilerek karara bağlanırken, 2 imar plan değişikliği maddesi ise oy çokluğu ile kabul edilerek karara bağlandı.


Meclis sonunda açıklamalarda bulunan ve meclisten geçen Kavak, Ladik, Salıpazarı su artıma tesislerinin yapımında kullanılmak üzere ek kredi talebi maddelerini değerlendiren Turan Çakır, “Mecliste geçen atık su tesisleri ve Çarşamba Atık Su Tesisi de bittiği zaman Samsun’da atık su sorunumuz kalmayacak. Çarşamba Atık Su Tesisi Kavak, Ladik ve Salıpazarı atık su tesislerinden farklı bir tesis. Çarşamba Atık Su Tesisi AB tarafından hibe olarak yapılacak. Kavak, Ladik ve Salıpazarı atık su tesislerinin de yüzde 50’si SUKAP’tan hibe alınarak yapılacak. Diğer yüzde 50’si de Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından İller Bankasından alınan krediler ile yapılacak. 4 ilçemizdeki tesisler tamamlanınca Samsun’da atık su tesisi bulunmayan hiçbir ilçemiz kalmayacak. Çarşamba’daki atık su tesisi projesi çok büyük bir proje ve 2-3 yıl süreceğini düşünüyoruz. Kavak, Ladik ve Salıpazarı atık su tesisleri de 2019’un sonunda bitmiş olur. 3 ilçemizdeki atık sus tesislerinin şehir içi kanalizasyon tesisleri var. Ana arterlerde atık toplanıp bir merkeze gelebiliyor. Sadece artıma yapılamıyor. Tesisler tamamlanınca arıtmalar da yapılacak. Yani Samsun’da birkaç yıl sonra atık su arıtma sorunu diye bir şey kalmayacak. Kavak, Ladik ve Salıpazarı’nın denize sınırı yok. Bu ilçelerde maalesef üzülerek söylüyorum en düşük koddaki ırmaklara ve nehirlere atık sular gidiyor. Ladik’te de göle boşaltılıyor. Tesisler tamamlanınca ırmaklara, denizlere, nehirlere veya herhangi bir akarsuya hiçbir şekilde arıtılmadan atık su gitmeyecek” dedi.


Samsun Büyükşehir Belediye Meclisinin bir sonraki toplantısı 8 Kasım Perşembe günü yapılacak.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.