POLİTİKA - 23 Mart 2019 Cumartesi 16:19

MHP’li Karapıçak: “Cumhur İttifakı galip gelecek”

A
A
A
MHP’li Karapıçak: “Cumhur İttifakı galip gelecek”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak, “Cumhur İttifakı adaylarının seçimlerde galip geleceğine inancımız tamdır” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak, “Cumhur İttifakı adaylarının seçimlerde galip geleceğine inancımız tamdır” dedi.


Karapıçak, yaptığı açıklamada, Cumhur İttifakı’nın alelade olarak, siyaseten konjonktürel olarak söylenmiş veya uygulanmış bir durum olmadığını, ülkenin bekası noktasında önem arz eden ittifakın temelinin 15 Temmuz hain darbe gecesi tabanda ve MHP Genel Merkezi’nde sönmeyen ışıklarıyla atıldığını söyledi.



“Türkiye’nin önünü kesmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecek”


31 Mart seçimlerine asla il veya ilçe pazarlığı yapmadan, ülkenin bekası mevzu bahis olduğunda kurulduğu günden bugüne, gerek milliyetçi-ülkücü hareketin neferleri, gerek siyasal yansıması olan MHP gerekse vatan sevdalıları olarak milletin dün olduğu gibi bugünde gerekeni yapacağını aktaran Karapıçak, “31 Mart gecesi de MHP’nin Cumhur İttifakı’na olan inancının meyvesini verecek mutlak galibiyetlerle Cumhur İttifakı adaylarının seçimlerde galip geleceğine inancımız tamdır. Türkiye’nin önünü kesmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecek ve Türkiye ehline emanet edileceği gibi Samsun’da 17 ilçe ve Büyükşehir Belediyesi ehline emanet edilecektir” diye konuştu.



“Bağlı olduğu yerleri açıklayamayanlar çıkmış bağımsızım diyor”


Samsun’un alelade bir şehir olmadığına vurgu yapan Karapıçak, “Kendince siyasal boşluk varmış gibi algı yaparak, siyasal hırsları ve siyasal kaybetmişleri bol bir yapıda sözde bağımsız olduğunu iddia etmek ise insanların ve dolaysıyla Samsunlunun aklıyla oynamaktır. Hem çıkıp bağımsızım diyeceksin hem de adı konulmamış, tanımı yapılmamış kişilerin, yapıların, sermayenin ve gücünü inandığı değerlerden almayanların adayı olacaksın, bağımsızım diye Samsunluları kandırmak, bağlı olduğun kişi, yapı ve sermaye odaklarını açıklamamak bu milletin aklıyla oynamaktır. Siyasi parti demek siyasal disiplin demektir. Bağımsızım demek ise birden fazla kişi, grup, yapı veya sermayenin adamı olmak demektir. Samsun’un ve Samsunlunun adamın adamı olanlarla, sermayenin temsilcileriyle, aklını ihale edenlerin yapılarıyla ve temsilcileriyle işi olmaz, olmayacaktır da” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.