SAĞLIK - 15 Nisan 2019 Pazartesi 15:35

Mavi Balina oyunu ve teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisi

A
A
A
Mavi Balina oyunu ve teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisi

Psikolog Mustafa Güral, “Çocuğunuzun teknoloji ile fazla zaman geçirdiğini düşünüyorsanız sosyal aktivitelerle ve akranları ile yeterince zaman geçirmediği söylemek mümkün.

Psikolog Mustafa Güral, “Çocuğunuzun teknoloji ile fazla zaman geçirdiğini düşünüyorsanız sosyal aktivitelerle ve akranları ile yeterince zaman geçirmediği söylemek mümkün. Onu mutlaka sosyal faaliyetlere mümkünse akran gruplarına ve arkadaşlıklarına yönlendirin” dedi.


VM Medical Park Samsun Hastanesi’nden Psikolog Mustafa Güral, Mavi Balina oyunu ve teknoloji kullanımının çocuklar üzerindeki etkisi hakkında bilgi verdi. Mavi Balina türevi oyunları oynayan çocukların bu oyunlardan olumsuz etkilenmesini belirleyen etmenlerin başında çocukta bulunan ruhsal buhran, yaşantısal güçlük, duygusal dalgalanmalar ve tüm bunlarla baş etmede zorlanma veya yetersizlik hislerinin mevcut olduğunu belirten Güral, “Çocuğun aileleriyle, ebeveynleriyle olan bağları, duygularını ve düşüncelerini açıkça paylaşabilecekleri sağlıklı ortamların varlığını oluşturan koşullar bu ve benzeri durumlar için oldukça kıymet arz eder. Ailede bütünlük duygusunun gelişimi, aidiyet olgusunun gelişimi çocukların bu oyunlarla teması bir şekilde olsa dahi ailede var olan iç dinamikler bu sorunları çözme noktasında belirleyici faktörlerdir. Bunun yanı sıra dengeli ve sağlıklı bir aile ortamında bulunan çocuğun bu tür oyunlara erişebilme olasılığı da oldukça azalacaktır. Saatlerini bilgisayar başında geçiren bir kitle ki bu kitle büyük oranda zeka, bilişsel beceri ve dikkat becerileri açısından birçok yetişkinden daha yetkin ve becerikli olabilirler ancak bu belli konularda olgun düşünce ve ehliyete sahip oldukları anlamına gelmez. Bu noktada çocuk ve ergenlere özerklik duygusunu zedelemeden yapılan yerinde ve dozunda denetim sağlamak sağlıklı ve koruyucu ebeveyn özellikleri olarak tanımlanabilir” diye konuştu.



“Çok erken yaşlarda teknolojileri kullanabiliyor olması çocuğunuzun zeki olduğu anlamına gelmez”


Teknoloji kullanımı ve yaş aralığı orantısına değinen Güral, “Hangi yaş aralığında teknolojinin kullanılacağına gelince 0-3 yaş aralığında teknoloji / telefon / tablet kullanımını hiçbir şekilde önermiyoruz. Hayatlarında bu yaş aralığında telefona ihtiyaçları hiçbir şekilde yok. Aslında, bizim konfor alanımız genişliyor diyerek bu yaş aralığında teknolojiyi onlara sunmak son derece hatalı bir davranış olacaktır. Unutmayın çok erken yaşlarda bu teknolojileri kullanabiliyor olması çocuğunuzun zeki olduğu anlamına gelmediği gibi bu durum esasında ebeveynin ilgisinden yoksun kaldığına işaret eder. 3-6 yaş aralığında günde 2 kez yarım saat zaman ile sınırlandırmak uygun olacaktır. 6-18 yaşlarında ise yine günde 2 kez veya daha fazla parçalara ayırarak 2 saat olacak şekilde ayarlamak uygun olur. Bu sınırlandırmalar tüm teknoloji uygulamaları için geçerli olduğuna dikkat çekmemiz gerekir. Önce tablette sonra televizyon izleyerek ardından bilgisayar için ayrı ayrı zaman aralıkları ifade etmediğini söylemek gerekir. Yani tüm uygulamaları kapsayacak şekilde bir düzenleme yapmanız uygun olur. Bu teknolojilerin kullanımı esnasında çocuklarımızın karşılaşacakları durumlara dair onları önceden ne yapması gerektiğine dair bilgilendirmek gerekir. Örneğin aniden karşısına çıkabilecek bir reklam, yönlendirici uyaranlar, siteler, uygun olmayan içeriklere dair somut olarak bilgi vermek ve hatta pratik yapmak onları daha güvenli eğlenceli alanlar sunmak anlamına gelecektir” şeklinde konuştu.



“Teknolojiyi birlikte kullanabilmek anlamlıdır”


Teknoloji kullanımına karşı alınması gereken önlemler hakkında da bilgi veren Güral, şunları söyledi:


“Siz de çocuklarınızı bilgisayarda, tablette, telefonda hangi tür oyunları oynadığını, nelerle ilgilendiğini öğrenmeye çalışın. Sizinle paylaşmasına olanak verin. Güvenli alanlarda zaman geçirmesini nitelikli hale getirmiş olacak, aynı zamanda size müdahale edebilme olanağı da doğar. Bu yüzden teknolojiyi birlikte kullanabilmek anlamlıdır. Bu anne baba olarak bir yerde telefonla zaman geçirirken diğer yanda çocuğunuzun tabletle zaman geçirmesi anlamına gelmez. Tam olarak teknoloji uygulamalarını birlikte oynamanız, üzerinde konuşmanız, paylaşımda bulunmanızı içerir. İnternette gezinirken kendine ve yakın çevresine dair özel bilgilerin paylaşılmaması gerektiğini öğretmelisiniz. Kişisel bilgilerin paylaşımı sosyal hayattaki korunaklı alanlarımızda olduğu gibi korunmalıdır. Ayrıca sanal ortam karakterleri hakkında konuşmalı ve o karakterlerin gerçek olmadığı bilgisini uygun bir dille ona anlatmanız uygun olur. Aksi halde gerçek dışı karakterler hayatın içinde karşılık bulacağı yanılgısı ve tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Çocuğunuzun teknoloji ile fazla zaman geçirdiğini düşünüyor iseniz sosyal aktivitelerle ve akranları ile yeterince zaman geçirmediği söylemek mümkün. Onu mutlaka sosyal faaliyetlere mümkünse akran gruplarına ve arkadaşlıklarına yönlendirin. Emin olun sahici oyunlar çok daha keyif verici olacaktır. Çocuğun öncelikleri arasında oyun yer alır. Sosyal medya kullanımı ve internette yazışma hususunda ise konuşma dilinin yazışma dilinden farklı olduğuna dair somut örneklerle anlatımlar anlamlı olur. Son olarak internet ve sanal oyun portalları için mutlaka güvenlik yazılımları ve aile filtreleri kullanmayı ihmal etmeyin. Lakin bunun tek kurtarıcı olmayacağını bilin. Çünkü ebeveynlerle kurulan ilişkiden daha güçlü bir filtre henüz geliştirilmiş değil. Unutmayalım, ceza uygulamaları, katı yasaklar yerine yönlendirici olmak daha sağlıklı sonuçlar verecektir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Işıl Özışık’ın 65. Sanat Yılı Sergisi Beyoğlu Belediyesi’nde gerçekleşti Ressam sanatçısı Işıl Özışık’ın 65. Sanat Yılı sergisi Beyoğlu Beleditesi’nin 6. Daire’sinde yer alan Sanat Galerisi’nde gerçekleşti. Sanatçının kişisel suluboya çalışmalarının yer aldığı, toplamda 54 eserlik içerikten oluşan sergi, 10 Ekim 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Ressam sanatçısı Işıl Özışık’ın 65. Sanat Yılı sergisi, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’in de katılımıyla gerçekleşti. Açılış sonrası Işık Özışık ile beraber sergiyi gezen Başkan Güney, eserler hakkında sanatçıdan bilgi aldı. Sanatçının tamamı suluboya çalışmalarından oluşan, toplamda 54 eserlik içerikten oluşan sergisine Brezilya İstanbul Başkonsolosu Ruy Pacheco de Azevedo Amaral, Cezayir İstanbul Konsolosu Abbi RATIBA, CHP Meclis Üyesi Işık Öğütçü, Beyoğlu Muhtarlar Derneği Başkanı Songül Öztunç ve diğer davetliler de katılım gösterdi. Sergide yer alan eserlerin sahibi olan sanatçı Işıl Özışık sergiyle ilgili şunları söyledi, “Retrospektif bir sergi. Başlangıçtan bu yana, yani 1960 yılının sonlarından zamanımıza kadar olan 65 yılda yaptığım resimlerin bir özeti bu. Çoğunlukla aşığı İstanbul’dan yaptığım peyzajlar. Bir kısmını oturduğum yerden birebir karşılığını yaptım. Bir kısmını da eskizini alıp galerimde bitirdim. 65 yıl başarılarla, bazen hüzünle sükut-u hayalle geçti. Güzel günlerdi. Resim yapmak, objeyle baş başa kalmak, bende güzel anılar bırakıyor” İfadelerini kullandı. Yaşına rağmen yorgun olmadığını ve çalışabildiğini söyleyen Özışık, “86 yaşındayım. Devam edeceğim. Yorgun değilim. Çalışabiliyorum. Günde bazen üç, bazen iki, bazen bir resim, bazen de hiç resim yapmadan dinleniyorum. Resimle güzel günler geçiriyorum. Bir yıl içinde herhalde açamayacağım. Belki bir dahaki yıl açarım. Deniz ve kıyı resimlerini yapmayı çok seviyorum. Bazen kırsal resimler yapmayı seviyorum. Eserlerin tamamı suluboya. Neden suluboya olduğunu soruyorlar. Ben özel hayatımda da biraz suluyum. Mizahı çok severim. Herhalde başarım varsa eğer bunu mizaha da borçluyum” dedi. Açılış davetlilerin sergiyi gezmesiyle devam etti.
Samsun Başkan Kul: “Gazilerimizin rahat bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yapacağız” SAMSUN (İHA) – Samsun’un Terme Belediye Başkanı Şenol Kul, “Gazilerimiz bizim onurumuzdur ve onların rahat bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yapacağız” dedi. Terme’nin Kocaman Mahallesi’nden olan ve Samsun şehir merkezinde ikamet eden Kıbrıs Gazisi Veysel Özkan, sadece yaz aylarında Kocaman Mahallesi’ndeki evinde yaşıyor. Terme Belediye Başkanı Şenol Kul, Kıbrıs Gazisi Veysel Özkan’ın Kocaman Mahallesi’nde bulunan evinde ziyaret ederek, gazilere olan minnet ve şükranlarını ifade etti. Parkinson hastası olan Kıbrıs Gazisi Veysel Özkan, dün evinde geçirdiği bir kaza sonucu yaralandığı için Başkan Kul, geçmiş olsun dileklerini iletti. Kıbrıs Gazisi ve yakınları ile bir süre görüşen Başkan Kul, gazinin talep ve önerilerini dinledi. Sadece yaz aylarında yaşadıkları evle ilgili olarak mevcut sorunların giderilmesi için çalışma başlattıklarını belirten Şenol Kul, “Gazilerimiz bizim onurumuzdur ve onların rahat bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yapacağız. Gazimizin kısa süreli de olsa yaşadığı bu yerle ilgili ne gazimizden ne de yakınlarından belediyemize herhangi bir talep gelmemesine rağmen ekiplerimiz evlerinin bulunduğu bölgede incelemeler yaptı. Gazimizin yaşadığı mahalleye kadar beton yolumuzu daha ilk görev yılımızda yapmıştık. Beton yoldan gazimizin yaşadığı eve kadar 100 metrelik bir stabilize yol var, o yolun durumu da gayet iyi fakat gazimizin evi dik bir yamaca yapıldığı için evlerinin bulunduğu alanda yağışlı günlerde de sorun olmaması adına ekiplerimizin yapacakları incelemenin ardından gerekli çalışmaları yapacağız. Yakın bir zamanda yeniden Samsun şehir merkezinde bulunan evlerine taşınacak olan gazimizi burada kaldığı süreç içinde rahat etmesi için elimizden ne geliyorsa yapacağız” diye konuştu.
Samsun OMÜ Rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın oldu Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin (OMÜ) yeni rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın oldu. Cumhurbaşkanlığı’nın 2024/335 sayılı kararı yayımlandı. 20 Eylül tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararda, “Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü’ne 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13’üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2’nci, 3’üncü ve 7’nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Fatma Aydın atanmıştır” denildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı kararla birlikte, 13 Ağustos 2020 tarihinden itibaren Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü olarak görev yapan Prof. Dr. Yavuz Ünal’ın yerine Prof. Dr. Fatma Aydın atanmış oldu. Fatma Aydın kimdir? Fatma Aydın, 10 Ocak 1969’da Manisa’da doğdu. Orta ve lise eğitimini İzmir İmam Hatip Lisesi’nde tamamladı. 1994 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Akademik kariyerine Atatürk Üniversitesi Dahiliye Ana Bilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak başladı. Akabinde 1997-2001 yılları arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Deri ve Zührevi Ana Bilim Dalı’nda uzmanlığını tamamladı. Aynı üniversitenin Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda 2007-2013 yılları arasında doçent, 2013 yılından itibaren ise profesör ünvanıyla görevlerine devam etti. Ayrıca, 2014-2015 yıllarında sırasıyla OMÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Tıp Fakültesi Dekanı ve 2017-2019 tarihleri arasında OMÜ Turizm Fakültesi Dekanı olarak görev aldı. 2015 tarihinden itibaren Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor. Evli olup, Orhun Utku Aydın adında bir oğlu var.