SAĞLIK - 09 Aralık 2019 Pazartesi 10:54

Dr. Öcal: “Hamileler kış aylarında tokalaşmaktan uzak durmalı”

A
A
A
Dr. Öcal: “Hamileler kış aylarında tokalaşmaktan uzak durmalı”

SAMSUN (İHA) – Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr.

SAMSUN (İHA) – Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gökhan Öcal, kış aylarında hamilelerin hastalıktan korunmak için giyimlerine dikkat etmelerini ve aile bireyleriyle dahi olsa tokalamaşmamaları gerektiğini söyledi.


Kış mevsiminde bazı anne adayları soğuk algınlığı ve grip gibi çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle zorluklarla karşılaşabiliyor. Gebelerin kışın yaza kıyasla daha dikkatli olması gerektiğine işaret eden Liv Hospital Samsun Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gökhan Öcal, kışın hamilelerin dikkat etmesi gereken hususlar hakkında bilgiler verdi.



“Sağlıklı gebe sağlıklı bebek demek”


Kış mevsiminde gebe kalmanın anne adayları için bazı artıları ve eksileri bulunduğunu vurgulayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gökhan Öcal, “Vitamin ve mineral kaynağı sebze ve meyve çeşitleri için kış zengin bir süreçtir. Ancak zorlayıcı hava koşulları hastalıklara sebebiyet vermektedir. Bu yüzden kıyafet seçimi önemlidir. Gebelikte anne adayının bedensel açıdan sağlıklı olması ve psikolojisi mühimdir. Sağlıklı gebe sağlıklı bebek sahibi olur. Pamuklu ve yünlü, hava alabilen kıyafetler tercih edilmelidir. İç giyim önemlidir; bel bölgesi açıkta kalmamalıdır. Anne adaylarımız ayaklarını soğuktan koruyacak uygun bir ayakkabı tercih etmelidir. Mutlaka tabanı rahat, duruşu destekleyen ve kaymayan bir ayakkabı olmalıdır. Ayakların sıcak kalması önemli olduğu için pamuklu veya yünlü çoraplar giyebilir. Kış aylarında yağlı yiyecekleri tüketme isteği artabilir. Fast food yemek, bebeğin sağlığını tehdit ederken aynı zamanda aşırı kilo alımını da tetikler. Günlük 20 gr protein, 20 mg demir ve 500 mg kalsiyum alması gereken hamilelerin bitkisel ve hayvansal gıdalardan yararlanarak bebeğin gelişimine katkı sağlamaları gerekmektedir. Kış mevsiminde soğuk havayla birlikte beden tembelleşmektedir. Bu nedenle meditasyon, yoga ve pilates gibi sporları yapmak hamilelere iyi gelmektedir” dedi.



“Tokalaşmadan kaçının”


Kış aylarındaki çevresel faktörlerden de bahseden Opr. Dr. Gökhan Öcal, şunları söyledi:


“Kapalı mekânlar hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Havalandırması yetersiz kapalı alanlar ve kalabalık ortamlar, bulaşıcı hastalıkların daha kolay yayılmasına zemin hazırlar ve hava kirliliği yaratarak bebeğe zarar verebilir. Bu yüzden evlerin sık sık havalandırılması gerekir. Yine evlerde kaloriferlerin kuruttuğu havanın nemlendirilmesi için tedbirler alınmalıdır. Ayrıca anne adayları sigara içilen ortamlardan kesinlikle uzak durulmalıdır. Hamileler alışveriş merkezi gibi çok kalabalık ortamlarda bulunmamalılar. Çünkü kapalı ortamlarda mevcut olan tozlar ve iyi temizlenmemiş hava sahası, en büyük risk ve alerji ortamlarıdır. Hamilelik süresince cilt, daha hassas olduğu için bakıma ihtiyaç duyar. Soğuk havalarda yüz ve eller başta olmak üzere, cilt kuruyup çatlar ve bu çatlaklar da enfeksiyon riskini artırır. Bu yüzden el ve yüz yıkamada soğuk su yerine, ılık su tercih edilmeli ve bol nemlendirici kullanılmalıdır. Her gün nemlendirici sürmeye özen gösterilmelidir. Anne adayları aile bireyleri olsa dahi tokalaşmak ve öpüşmekten mümkün olduğunca kaçınmalıdır. Bulaşıcı kış hastalıkları en çok tokalaşma, öpüşme, sarılma gibi yakın temas ile yayılır. Anne adayları hamilelik süresince bu konuda daha fazla özen göstermelidir. Enfeksiyonlar tokalaşma yoluyla ellerine geçebilir. Ellerin mümkün olduğunca sık sık bol su ve sabunla yıkanması gerekir. Anne adayları soğuk havayı bahane ederek kendisini eve kapatmamalıdır. Havanın soğumasıyla sürekli evin içinde hareketsiz kalmak, kilo artışı ve dolaşım problemlerine neden olabilir. Kış aylarında güneşten daha az yararlanma imkanı olsa da, her gün bir saat açık hava yürüyüşü hem bedensel hem de psikolojik olarak anne adaylarının kendilerini daha iyi hissetmesini sağlayacaktır.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Keşan’da trafik kazasında hayatını kaybedenler için yapılan anıt açıldı Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Karacaali köyünde 1998 yılında meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 7 öğrenci ve 1 servis şoförü için kazanın meydana geldiği noktada yenilenen anıt törenle açıldı. Törende konuşan Karacaali Köyü Muhtarı Mustafa Kocaalili, "Paşayiğit İlköğretim Okulu’na taşımalı eğitim kapsamında giden öğrencilerimizi taşıyan servis aracının geçirdiği kaza sonucunda, henüz yolun başındaki 7 evladımız ve görevini yapan 1 şoförümüzü kaybettik. Bu acı olay, yalnız aileleri değil tüm Karacaali’yi ve bölgemizi derinden sarmıştır. Bugün açılışını yaptığımız bu anıt, kaybettiğimiz evlatlarımız ve şoförümüzün aziz hatırlarını yaşatmak, benzer acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızamızı ve farkındalığı diri tutmak amacıyla inşa edilmiştir" diye konuştu. Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan da kazanın meydana geldiği günü anlattı. Keşan Kaymakamı Aziz Mercan ise yaşanan kazanın büyük bir acı olduğunu dile getirerek, "Buradan hepimiz gerekli dersi alıyoruz. Bu olayların yaşanmaması için elimizden ne geliyorsa gerekli gayreti göstereceğiz" dedi. Paşayiğit İlkokulu ve Ortaokulu öğrencilerinin, anıta çiçek bıraktığı tören, dua yapılmasıyla sona erdi. Törene, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin temsilcileri, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaşlar katıldı.
Düzce Otobüs şoförlerinin duyarlılığı araç içi kamerasına yansıdı Düzce Belediyesi özel halk otobüsü şoförleri, rahatsızlanan yolcular için güzergahlarından çıkarak yolcuları hastaneye yetiştirdi. O anlar araç içi kamerasına yansıdı. Düzce Belediyesine bağlı Düzce Ulaşım A.Ş.’ye ait iki ayrı hatta görev yapan halk otobüsü şoförleri bir hafta arayla rahatsızlanan iki yolcuyu harekat merkezine haber verip güzergah dışına çıkarak Acil Servis’e ulaştırdı. İlk olay 7 Aralık’ta yaşandı. Düşmeye bağlı olarak yürüme güçlüğü çeken ve hastaneye gitmek isteyen genç kadını fark eden şoför İzzet Aydın, hastaneye yakın durakta indirmek yerine acil servisin kapısına kadar götürdü. "Harekat merkezine bildirip, güzergah değiştirdim" Olay günü yaşananları aktaran araç şoförü İzzet Aydın, "2013 yılından bu yana şoförlük yapıyorum. 7 numaralı hatta çalışıyordum. Krempark’ın oradan 3 kişi araca bindi. Bir tanesi ayağının üzerine basamıyordu. Geçmiş olsun dedim. Hastaneye gideceğiz dedi. Harekat merkezine bildirerek güzergah dışına çıkacağımı söyleyerek, hastayı hastaneye götürdüm. Araçta başka kimse de yoktu. Acilin önüne kadar götürüp, güzergahıma devam ettim" dedi. Bir diğer olay ise 12 Aralık Cuma günü gerçekleşti. Araca bindiğinde fenalaşan yolcuyu fark eden otobüs şoförü Suat Atmaca, Hastane Caddesi’ndeki duraktan "U" dönüşü yaparak güzergah dışına çıktı. Vakit kaybetmeden rotayı Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisine çeviren Atmaca kısa süre içerisinde Acil Servis önüne ulaştı. Otobüsten indirilip sedyeye alınan kadın yolcu, sağlık ekiplerine ulaştırıldı. "Vatandaşın sağlığı her şeyden önemlidir" diyen şoför Suat Atmaca, "Olay günü 18 nolu hatta çalışıyordum. Durağa yanaştığımda iki genç benden kolanya istedi. Ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarının rahatsızlandığını söylediler. Harekat merkezini arayarak rotamdan çıkıp U dönüşü yaptım. Hastanede acil servise geldiğimizde servise bindirdik ve hastamızı sağlık ekiplerine teslim ettik. Bize periyodik eğitimler veriliyor, bu eğitimlerde bu sağlık konusunda da hassas davranmamız konusunda bilgilendirme yapılıyor. Bizimde çocuğumuz var, biz burada insanlık görevimizi yaptık" dedi. Yaşanan bu örnek davranışlar, Düzce Ulaşım A.Ş. bünyesinde görev yapan şoförlerin, yolcuların sağlığı ve güvenliği konusunda da sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini gösterdi. Şoförlerin duyarlılığı diğer yolcular tarafından da tebrik edildi.
Ankara Sanatçı Metin Şentürk TBMM’de engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplanan Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu’na katılan sanatçı Metin Şentürk, engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı. Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplandı. Komisyona sanatçı ve Dünya Engelliler Birliği Kurucu Başkanı Metin Şentürk katıldı. Komisyonun açılışında konuşan Kasapoğlu, "Tüm Komisyon üyelerimizin ortak inancı, engelli bireylerimizin toplumun tam merkezinde yer alması; sanatta, sporda, siyasette, akademide, medyada, üretimde, istihdamda her bir noktada en merkezde yer alması, onların merkezde yer almasıyla birlikte toplumun bu anlamdaki algısı, bakışı çok güçlü şekilde değişiyor. Kullanılan dilden, ön yargıların kırılmasına kadar pek çok değişimi gözlemliyoruz. İşte, Metin Bey’in bu anlamdaki yolculuğu da hem sanat alanında hem de sivil toplumdaki mücadelesi bu açıdan çok kıymetli ve çok ama çok öğretici" diye konuştu. "9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu" Konuşmasına kendi hayat hikayesini anlatarak başlayan Metin Şentürk, "7 çocuklu bir ailede doğdum. Yalnız hayatın anneme acımasız şakaları enteresan bir şekilde devam etti. Baba tarafından genetik körlük vardı. 2 kız kardeşim, 2 erkek kardeşim, babam ve ben, hepimiz sağlam doğmamıza rağmen, 9 kişilik bir ailede 6 kişi zaman içinde yaşanan küçük problemlerden körlükle karşıya kaldı. 9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu. Bugüne kadar hayatımı kolaylaştıran yegâne unsurun bakış açısı olduğuna çok inandım. Bakış açınızı değiştirdiğinizde acınızı değiştirebiliyorsunuz" dedi. "Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım" Engelliliğin, engelliden ziyade aileleri için daha zor olduğuna inandığını dile getiren Şentürk, "Engelli hayatına bir şekilde alışıyor ama aileler için her uyanılan sabah aynı tabloyla karşılaşmak biraz daha farklı. Evlatlarının önündeki engelleri aileler, sonra yasalar, sonra da vicdanlar kaldırırsa bazı şeylerin çok daha iyi olacağına inanıyorum. Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım. Emeğimle, bedenimle, ruhumla ve gönlümle yanınızda olmaya hazırım. Şayet bu işe yarayacaksa, dediğim gibi, 7/24 ülkenin her tarafında emek veririm. Çünkü sonuç itibarıyla, benim bu ülkede bu kadar emek verme çabamın tek bir nedeni var. Askerlik yapamadığım bir ülkede askerliğimi bu şekilde tamamlıyorum, bu da benim hayata bakış açımın bir tarafı" ifadelerini kullandı.