ÇEVRE - 28 Haziran 2021 Pazartesi 11:56

Prof. Dr. Orman: “Toprak, gıdanın sigortasıdır”

A
A
A
Prof. Dr. Orman: “Toprak, gıdanın sigortasıdır”

“Toprak Kirliliği” söyleşisinde konuşan Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Prof.

“Toprak Kirliliği” söyleşisinde konuşan Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şule Orman, “Toprak gıdanın sigortasıdır, pandemi döneminde bunun önemini ciddi oranda idrak ettik” dedi.


Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ÇEVSAM), farklı konu ve konuklarla söyleşilerine devam ediyor. ÇEVSAM Müdürü ve aynı zamanda Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yüksel Ardalı’nın moderatörlüğünde gerçekleşen her söyleşide yeni bir bakış açısı kazandırılırken çevre sorunları da tüm yönleri ile değerlendiriliyor. Bu amaç çerçevesinde devam eden söyleşilere bu kez Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü ve Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Besleme Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şule Orman konuk oldu.


"Toprak Kirliliği” eksenindeki söyleşi, OMÜ YouTube kanalı üzerinden çevrim içi (on-line) yayımlandı.


Ardalı: “Bu sorunu gündeme getirmek, çevre bilinci taşıyan kimselerin görevi ve ödevi olmalı”


Programın açılışında konuşan Prof. Dr. Yüksel Ardalı, toprağın önemi üzerinde durarak “Toprak anadır, toprak berekettir, toprak üretir. Dolayısıyla üretkenlik, sürdürülebilirlik demektir. Buna rağmen maalesef toprak kirliliği ve onu korumanın arka plana atıldığını gözlemliyoruz ki bu sorunu gündeme getirmek, çevre bilinci taşıyan kimselerin görevi ve ödevi olmalı. Her şeyden önce ülkemiz toprakları ile ilgili en büyük ve en önemli sorunların başında erozyon gelmekte. Her yıl milyonlarca ton verimli toprak, taşınarak elden çıkıyor. Ekonomik gerekçeler ve yüksek gelir elde etme isteği sonucu tarım arazileri, amaçları dışında kullanılarak ne yazık ki yok oluyor” diye konuştu.



“Toprak kirliliği hakkında yapılan araştırmalar yetersiz”


Türkiye’deki toprak kirliliği ve kayıplarının sebeplerine odaklanan Prof. Dr. Ardalı, bu sorunlara ilişkin “Ülkemizde her şeyden önce, çok yaygın ve şiddetli derecede erozyon devam ediyor. Tarımsal arazilerin amaç dışı kullanımı sonucu bu bölgelerde kurulan sanayi tesisleri ve yerleşim alanlarından çıkan kirleticiler, özellikle yakın çevredeki tarım arazileri için önemli bir kirlilik riski oluşturmakta. Bununla birlikte doğal yapılarında sağlık açısından zararlı maddeler içeren toprakların sınırları belirlenmiş ve envanterleri çıkarılmış değil. Dahası, toprak kirliliğinin önemi, boyutları, çevre ve sağlık üzerindeki etkileri gibi konularda yapılmış araştırmalar, hava ve su kirliliği gibi diğer çevre sorunlarına dair geniş çaplı araştırmalara göre yetersiz boyutta. Bürokratik aşamada ise toprak kirliliğinin önlenmesi, kontrolü, izlenilmesi ve değerlendirilmesine yönelik yönetmeliğin henüz yayımlanamamış olması ve kurumlar arası koordinasyon eksikliği öncelikli sorunlar olarak sayılabilir” şeklinde konuştu.



“Müsilaj sadece Marmara’yı değil, Karadeniz başta olmak üzere birçok su kaynağını etkiliyor”


Konuşmasında dünyada gıdaya ulaşamayan birçok ülke bulunduğunu hatırlatan ÇEVSAM Müdürü Prof. Dr. Ardalı ‘Türkiye henüz bu noktada değil’ bakışı ve yaklaşımının israfa yol açtığını belirtti. Prof. Dr. Ardalı ayrıca, günümüzdeki müsilaj (deniz salyası) probleminin nedenlerinden bahsederek bu tablonun sadece Marmara’yı değil, Karadeniz başta olmak üzere birçok su kaynağını etkilediğine de dikkat çekti.



Prof. Dr. Şule Orman: “Toprak gıdanın sigortasıdır, pandemi döneminde bunun önemini ciddi oranda idrak ettik”


“Toprak nedir ve neden önemlidir?” sorusuna yanıt vererek sunumuna başlayan Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şule Orman da toprağın yaşam döngüsündeki önemi ve konumunu şu sözlerle dile getirdi: “Toprak, çevrenin ayrılmaz unsurlarından biri olmakla birlikte içerisinde ve üzerinde geniş bir canlılar âlemi bulunduran ve bitkilere hayat veren diri bir varlık. Bünyesinde gözle görebileceğimiz ya da göremeyeceğimiz milyarlarca canlıyı barındırıyor. Toprakla ilgili konuların geri planda kalmasının sebeplerinden biri toprağın, kirliliği uzun süre tutabiliyor olmasıdır. Toprak kaynaklarının sınırsız olmadığı zannına kapılmak, yanı sıra da toprak kirliliğinin su ve hava gibi ortamlardaki kirlilikten daha geç zamanda kendini göstermesi, bu büyük sorunu görmemizi geciktirdi. Toprak gıdanın sigortasıdır, öyle ki pandemi döneminde bunun önemini ciddi oranda idrak ettik.”



“Yaşadığımız müsilaj problemi, çevresel bilinci ve tavrı üst seviyede tutmamız gerektiğini gösteriyor”


“Gelecek nesillere sürdürülebilir bir dünya bırakmalıyız” diyen Prof. Dr. Orman, son günlerde Marmara Denizi’nde baş gösteren müsilaja(deniz salyası) değinerek, “Hava, su ve toprağın önemini göz ardı etmeden çalışmalarımızı yürütmeliyiz. Atık su arıtma tesislerinin geçmişinin çok uzun olmaması ve atık suların alıcı ortama doğrudan deşarjı; suyu, sucul yaşamı ve yeraltı sularını etkileyecek çeşitli tehditler yaratıyor. Gündemimizdeki müsilaj problemi bunun en büyük göstergesi olmakla birlikte çevresel bilinci ve tavrı üst seviyede tutmamız gerektiğini gösteriyor” sözlerine yer verdi.



Pestisit kullanımı reçetelendirilebilir mi?


Programda Prof. Dr. Yüksel Ardalı’nın; pestisit (zararlılarla mücadelede kullanılan kimyasal ilaçlar) kullanımının, insanların ilaç kullanımı gibi reçetelendirilebilirliğinin mümkün olup olmadığı sorusu üzerine konuk akademisyen Prof. Dr. Orman şu değerlendirmede bulundu: “Tarımsal üretimde 2 tane girdi söz konusu. Bunlardan birisi gübre, diğeri ise pestisitlerdir. Pestisitler bitkiyi beslemek amacıyla kullanılır. Analize dayanmadan ve reçetelendirilmeden kontrolsüzce pestisit kullanımı, toprağı zehirlemekle kalmayıp besin yoluyla insanlara ulaşarak ciddi tehlikeleri beraberinde getirir. Toprakta yetiştirilen bitkiler çeşitli zararlılara karşı karbon, hidrojen ve klor içeren ilaçlarla ilaçlanıyor. Bu ilaçlar toprakta bozulmadan kaldıkları için toprak kirliliğine neden olmakta. Bundan ötürü bu maddeler, yağmur sularıyla su kaynaklarına taşınır ve dolayısıyla bu alanların da kirlenmesine yol açar. Gübreleme, toprağı tanımadan yapılırsa verimi arttırmaz, tam tersi verimi düşürür ve böylece toprak kirlenmiş olur. Fazla verilen gübre ve pestisitler, bitkilerin hastalanmasına zemin hazırlar. Toprak deyince aklımıza ilk olarak tarım geliyor. Toprağın kirlenmesinin yaygınlaşmasında, tarımda daha da çok kullanılan suni gübre ve pestisitin yanı sıra, endüstriyel gelişimin de rolü var. Ülkemizde geliştirilen toprak koruma projeleri ile doğru atık yönetiminin uygulanması, kirliliği azaltacak önlemler arasında.”


Söyleşi sonunda ise ÇEVSAM Müdürü Prof. Dr. Yüksel Ardalı konuk akademisyen Prof. Dr. Şule Orman’a programa katılımı ve katkısı için teşekkürlerini sundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kumluca MYO’da 17 tropik meyve türü araştırılıyor Akdeniz Üniversitesi Kumluca Meslek Yüksekokulu’nda kurulan seralarda bölgeye uygun 17 farklı çeşit tropik meyve türünün 39 çeşidiyle ilgili araştırma yapılıyor. Amaç bölgeye uygun yeni türleri belirleyerek üretiminin yapılması. Akdeniz Üniversitesi ile Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası’nın (KUTSO) ortaklığında Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı destekleriyle hayata geçen “Batı Antalya Tropik Meyve Üretim ve Yaygınlaştırma Merkezi Projesi” kapsamında tropik türlerle ilgili araştırmalar sürüyor. Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Kumluca Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin iştirakçi olarak katıldığı proje kapsamında, Kumluca Meslek Yüksekokulu’nun uygulama ve araştırma arazisinde kurulan 4 dekarlık modern serada 17 tropik meyve türünün 39 çeşidiyle ilgili bölgede adaptasyonu araştırılıyor. Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamide Gübbük’ün koordinatörlüğündeki proje ile Kumluca’nın yanı sıra Finike, Demre ve Kaş ilçelerinde çeşitli tropik meyve türlerinin adaptasyonu, çoğaltılması, demonstrasyonu ve yaygınlaştırılması çalışmalarının yürütülmesi başarıyla tamamlandı. Bölge çiftçisi yeni türlerle tanıştı Serayı ziyaret ederek çalışmalar hakkında bilgi alan Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Toker, üniversite, kamu ve özel sektör bileşenlerini içeren bu proje ile bilimsel ve yenilikçi bir yaklaşım ile bölgedeki mesleki bilgi ve beceriler geliştirilerek yeni türlerin ülkemize kazandırılmasının amaçlandığını söyledi. Prof. Dr. Cengiz Toker, burada yapılacak araştırmalarla bölgeye uygun yeni türlerin belirlenerek, üretiminin yapılacağını belirterek, projede emeği geçenlere teşekkür etti. Sera hakkında bilgi veren Kumluca Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. H. Kürşat Çelik ise proje kapsamında MYO yerleşkesinde 4 dekarlık modern bir sera kurulduğunu, ayrıca 4 dekarlık bahçede de adaptasyon çalışmalarının sürdüğünü söyledi. 17 farklı tür tropik meyve Kumluca Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü Öğretim Üyesi Öğr. Gör. Dr. Lokman Altınkaya, “Proje kapsamında serada mango, passiflora, guava, pitaya, papaya ve plantain grubu muzların çoğaltımları yapılarak demonstrasyon amaçlı dikimleri gerçekleştirildi. Diğer taraftan mango, karambola, çerimoya, white sapote, makadamiya fındığı, ice cream bean, jambolan ve zerdeçal gibi türlere ait 39 farklı çeşidin de adaptasyon çalışmaları devam etmektedir” diye konuştu. Bölgeye uyum sağlayacağı izlenimine varıldı Projenin ilk bölümünün bölgede tropikal üretiminin gelişimi için umut verdiğini vurgulayan Öğr. Gör. Dr. Lokman Altınkaya, “Çiftçi şartlarında kurulan demonstrasyon alanlarındaki tüm plantasyonlarda araştırmalar devam ediyor. Proje kapsamında ilk izlenimimiz tropik meyvelerin başarılı bir şekilde bölgeye uyum sağlayacağı yönünde” şeklinde konuştu. Altınkaya, proje kapsamında tropik meyve yetiştiriciliği eğitimlerinin de verildiğini belirterek, proje sayesinde Kumluca Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin tropik meyve yetiştiriciliği teorik eğitimini aldığını aynı zamanda uygulama yapma imkânı da bulduklarını ve ayrıca Ziraat Fakültesi öğrencilerinin de bu merkezde tez çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti. Katma değeri yüksek türler kazandırılacak Öğr. Gör. Dr. Lokman Altınkaya, “Proje sonucunda; birçok bilimsel çalışmaların yürütülmesine imkan sağlanmış, doğru fidanların üretimi desteklenmiş, tropik meyvelerin tanınırlığı sağlanmış, öğrenci ve üreticilere bu konuda tam donanımlı eğitim verilmiştir. Adaptasyon ve demonstrasyon alanları kurulması ile bilinçli tropik meyve yetiştiriciliğinin yapılması, ülkeye yeni katma değeri yüksek türlerin kazandırılması sağlanmıştır. Kurulan bu merkez ile ar-ge faaliyetleri ve bölgenin bu konudaki bilincinin artması hedeflenmektedir” dedi. Projenin bütçesi yaklaşık 2 milyon 500 bin lira Proje Ekibi Koordinatörlüğünü Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamide Gübbük, Proje Yürütücülüğünü Kumluca Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü Öğretim Üyesi Öğr. Gör. Dr. Lokman Altınkaya’nın ve Proje Ekibini Elmalı Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü Öğretim Üyesi Öğr. Gör. Dr. Recep Balkıç, KUTSO Genel Sekreteri Mesut Bakar, KUTSO Ar-ge Birimi Sorumlusu Ebru Yılmaz’ın yaptığı projenin bütçesi yaklaşık 2 milyon 500 bin lira.
Bursa Bursalı kızlar Türkiye Şampiyonu Sabiha Köstem Ortaokulu öğrencileri, Kızlar Yüzme Şampiyonasında Türkiye Şampiyonu oldu. Bursa Osmangazi Sabiha Köstem Ortaokulu yüzme takımı Rize’de gerçekleştirilen Okul Sporları Küçükler Yüzme Türkiye Şampiyonası’nda tarihi bir başarıya ulaşarak Türkiye şampiyonu oldu. Geçtiğimiz yıllarda Futbol Türkiye 4.’lüğü, Voleybol Türkiye 3.’lüğü, Atletizm Türkiye 2.’liği başarısı olan Sabiha Köstem Ortaokulu, bu yıl Yüzme Türkiye Şampiyonluğu ile yıllardır süregelen başarısını taçlandırdı. Her yıl yüzlerce öğrencisini Fen Lisesi, Anadolu Lisesi ve nitelikli liselere gönderen ve bu yönüyle akademik başarısını ispatlayan okul, spor dallarında da hatırı sayılır başarılarına bir yenisini daha ekledi. Kıyasıya rekabetin yaşandığı şampiyonada sergiledikleri üstün performansla bu önemli başarıya imza atan öğrencilerini tebrik eden Okul Müdürü Muhsin Şahin, “Sabiha Köstem Hayallerin Gerçekleştiği Okul" sloganıyla çıktığımız bu yolda okul yönetimi olarak spora gönül vermiş öğrencilerimizi her zaman destekliyor ve onların yanında oluyoruz. Rize’de şampiyon olan öğrencilerimizi kutluyorum. Onların her zaman yanında olan öğretmenlerimiz Ayşe Gökçe’ye ve İsmet Vatansever’e teşekkür ediyorum. Yıl boyunca futbol, voleybol, basketbol, futsal, atletizm, bocce, satranç ve bireysel spor dallarında sayısız kupa kazanan bütün takımlarımızın oyuncularını ve değerli öğretmenlerimizi gönülden tebrik ediyorum. Spordaki bu üstün başarıların yıl sonundaki LGS başarısı ile zirveye çıkacağına inanıyorum. Öğrencilerimizi hem akademik hem de sosyal ve sportif faaliyetler ile geleceğe hazırlamanın en temel hedefimiz olduğunu belirtmek istiyorum. Başarılarımız daim olsun” dedi.
Bursa “Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları Ödülleri” sahiplerini buldu Bu yıl 14’üncüsü kez düzenlenen "Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları Ödülleri" sahiplerini buldu. Akademik çalışmalarıyla ödüle değer görülen Alper Can ve Ramazan Buldu düzenlenen törenle ödüllerini aldı. Bursa’nın doğal ve kültürel varlıkları ile tarihi, sosyal ve ekonomik süreçlerinin incelenip, araştırılmasını özendirmek amacıyla Nilüfer Belediyesi, Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Akkılıç ailesinin 2010 yılından bu yana düzenlediği Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları Ödülleri 2023’ün kazananlarına ödülleri, Akkılıç Kütüphanesi’nde düzenlenen törende verildi. Törene Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, Nilüfer Belediye Meclisi Üyeleri, Akkılıç ailesi ve çok sayıda davetli katıldı. Törende konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Yılmaz Akkılıç’ın Bursa’ya kattığı değer ve siyasi yönüne dikkat çekti. Yılmaz Akkılıç ile uzun yıllara dayanan dostluğu olduğunu ifade eden Başkan Özdemir, “Yılmaz Akkılıç ile siyasetten dolayı uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz vardı. Onunla yakın çalışma fırsatı da buldum ve ondan çok şey öğrendim. O bize her zaman yol gösterici oldu. O, deniz feneri gibiydi ve birçok insan onun etrafında toplanırdı. O, Bursa sevdalısı ve değer katmak için çabalayan bir insandı. Onun çabalarını unutmayacak ve mirasına sahip çıkacağız. Nilüfer Belediyesi onun çalışmalarına ve hatıralarına yıllardır sahip çıkıyor. Bu yıla kadar bu yarışma sayesinde birçok kitap basılmış. Bundan sonrada Bursa ve kent yaşamına değer katacak çalışmalara sahip çıkmaya, değer vermeye devam edeceğiz. Bugünde yarışmaya katılan ve dereceye girerek ödüle layık görülen isimleri kutluyorum” dedi. Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı da Yılmaz Akkılıç’ın örnek kişiliğine değinerek, “Yılmaz Akkılıç 14 yıl önce aramızdan ayrıldı. O, biz gazeteciler ve toplum için örnek bir kişilikti. Yılmaz Akkılıç, genç kuşaklara bilimsel düşünce ve araştırma kültürünü önemsemeyi öğretti. Yaşanılan topluma değer katmanın önemini anlatarak ufuk açıcı söylemlere imza attı. Yaşamının her anında kent kültürüne değer katmak için çaba gösteren Yılmaz Akkılıç’ı saygıyla anarak onun emanetlerine sahip çıkmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Yılmaz Akkılıç’ın kardeşi Yener Akkılıç da konuşmasında ortaya çıkan çalışmaların Bursa için önemine dikkat çekti. Törende Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları Ödülleri Seçici Kurul Başkanı Feza Karaer de söz alarak yarışma süreci ve yapılan değerlendirmeler üzerine açıklamalar yaptı. Konuşmaların ardından doktora kategorisinde “Güney Bithynia’da Bir Kent: Prusa Ad Olympum” başlıklı teziyle Alper Can, yüksek lisans kategorisinde de “İklim Değişikliğine Bağlı Deniz Seviyesi Yükselmesinin Kıyı Kırılganlık Analizi: Bursa Örneği” başlıklı teziyle Ramazan Buldu’ya ödüllerini Başkan Şadi Özdemir ile Nuri Kolaylı verdi. Ödül töreni sonunda geçen yıl ödül alan ve kitapları basılan akademisyenler Gözde Kırlı Özer ve Sercan Eklemezler, okurlarıyla buluşarak ödüllü kitaplarını imzaladı.