GENEL - 17 Temmuz 2019 Çarşamba 15:27

“15 Temmuz: Yenilenler, Yenilmeye Doymayanlar ve Pusuda Bekleyenler” paneli

A
A
A
“15 Temmuz: Yenilenler, Yenilmeye Doymayanlar ve Pusuda Bekleyenler” paneli

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) tarafından, Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Samsun Milli İrade Platformu’nun katkılarıyla “15 Temmuz: Yenilenler, Yenilmeye Doymayanlar ve Pusuda Bekleyenler” adlı panel gerçekleştirildi.

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) tarafından, Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Samsun Milli İrade Platformu’nun katkılarıyla “15 Temmuz: Yenilenler, Yenilmeye Doymayanlar ve Pusuda Bekleyenler” adlı panel gerçekleştirildi.


Samsun Büyükşehir Belediyesi Atakum Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan ve moderatörlüğünü Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın’ın yaptığı panelde, Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Bezci ve Milli Eğitim Bakanlığı Başmüşaviri Dr. Necdet Subaşı konuşmacı olarak bulundu.



“40 yıllık bir planın sonucunda 15 Temmuz’u yaşadık”


Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Aydın, 15 Temmuz darbe girişimi ve peşinden yaşananların bir destan olduğunu ve dünyada çok az topluma nasip olan bir süreç yaşandığını belirterek, 1970’lerden itibaren 40 yıllık bir plan yapıldığını ve planın uygulanması esnasında tamamen spontane şekilde, hiçbir hazırlığı olmadan bu halkın liderinin çağrısıyla sokaklara döküldüğünü ve ölümüne bu darbe kalkışmasına karşı durduğunu, dünyada başka bir yerde böylesi bir direnişin yaşanamayacağını ifade etti.



“Hesaplaşma değil, helalleşme”


Rektör Aydın açılış konuşmasının ardından ilk sözü Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar’a verdi. Yarar’dan sonra söz alan Prof. Dr. Bünyamin Bezci, Türkiye’de darbeler tarihi konulu konuşmasında “Güvenlik sorunları ile beraber 1960’da, 1971’de ve 1980’de yapılan darbeler NATO şemsiyesi ile meşrulaştırıldı. İçeride bir takım dinamikler oluştu. Bu dinamikler üst üste oturunca darbeler gerçekleşti. 1960’la birlikte bence ikinci bir Cumhuriyet kuruldu. 1982’de yeni bir Anayasa yapmış olmamıza rağmen, bu Anayasa’nın 100 kadar maddesini değiştirmemize rağmen, bir başkanlık sistemine geçmemize rağmen biz hala 1961 Anayasası zihniyetinde yaşıyoruz. Türkiye’de hala hiçbir anayasa yüzde yüz toplumun ortak mutabakatıyla yapılmadı. Hep hesaplaşma zihniyeti ile yapılmıştır. Kanun-i Esasî de öyle, 1924 de 1961 de 1982 de. Bir anayasa yapılacak ise helalleşme zihniyeti ile yapılmalı. Ancak helalleşerek yapılabilir. Helalleşerek ortak politik konsept oluşturulabilir. Biz henüz daha oraya gelemedik” diye konuştu.



“1980 darbesini yapanlar ekonomiye, liberal politikaya dokunmadılar”


Bu darbelerde askerin genellikle güvenlik sorununu çözdüğünü, ekonomik sorunlara ise karışmadığını ifade eden Bezci “Ekonomik sorunlar siyasal alana bırakıldı. Özellikle 1980 darbesini yapanlar ekonomiye, liberal politikaya dokunmadılar. 28 Şubat bunlardan neden ayrılıyor, çünkü dışarıdan destek NATO’dan gelmedi. 28 Şubat’ta destek bölgesel bir yapı olarak, bölgesel yapının küresel ayağını oluşturan İsrail’den geldi. 28 Şubat’ı asıl destekleyen İsrail ve arkasındaki küresel sermayedir ve bu sermaye de 28 Şubat’ı meşrulaştırmıştır. 28 Şubat bin yıl sürecekti ancak yine bir ekonomik kriz oldu, 2001 krizi. Ekonomik kriz olunca sona erdi. 2002’de AK Parti iktidara gelince dışarıdaki desteği Avrupa Birliği açılımı ve küresel sermaye ile beraber rüzgârı arkasına alınca, giderek yükselen bir grafik çizdi ve vesayetçi zihniyeti zayıflattı” şeklinde konuştu.



“Çocuklarımızın devşirilmelerine ve mankurtlaşmasına müsaade etmeyin”


15 Temmuz darbe girişiminin, içerisinde sağcı, solcu, İslamcı ve Kemalist gibi farklı siyasi eğilimlerden kimselerin bulunduğu FETÖ tarafından yapıldığını kaydeden Dr. Necdet Subaşı ise akıl ve vicdan sahibi herkesin bu cemaati ve kendisini sorgulaması gerektiğini söyledi. FETÖ’nün bu coğrafyada nasıl bir alan oluşturduğunu, şov ve görsel yönü ön planda olan tartışmaların bir tarafa bırakılıp meselenin daha soğukkanlı ele alınması gerektiğini aktaran Dr. Subaşı, bu konuda gösterilen bir duyarsızlığın herkesi bir iç savaşın parçası haline getirme riskine sahip olduğunu dile getirdi.


FETÖ’nün devşirme sistemi ile çocukları ailelerden kopardığını, onları bizzat kendi ailelerine yabancılaştırdığını ve bir kuşağı toplum olarak heba ettiğini de belirten Dr. Subaşı, “Aileler dini eğitimleri için çocuklarını toplumun gözü önünde, yasal çerçevede faaliyet gösteren ve denetimi yapılan dini yapılara vermelidir. Aksi durumda çocukların devşirilmelerine ve mankurtlaştırılmalarına neden olacaklardır” ifadelerini kullandı.


Son olarak Rektör Aydın, Mete Yarar’ın ifade ettiği “Tam mesai çalışan vatan hainleri ile yarım mesai çalışan vatan evlatları mücadele edemez”, Bünyamin Bezci’nin söylediği “Hesaplaşma zihniyeti ile değil helalleşme zihniyeti ile meselelere yaklaşmalıyız”, Necdet Subaşı’nın belirttiği “Evlatlarımızı kendilerine teslim ettiğiniz ve devşirme zihniyeti ile hareket eden yapılardan uzak durun” sloganları ile paneli sonlandırdı.


Aydın’ın konuşmasının ardından Samsun Valisi Osman Kaymak panelistlere hediye takdim etti. Panele ayrıca, Atakum Kaymakamı Namık Kemal Nazlı, İl Emniyet Müdürü Vedat Yavuz, Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutan V. Sg. Albay Ahmet Bahadır, SAMÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Selahattin Kaynak ve Prof. Dr. Aydın Mısırlıoğlu, dekanlar, yüksekokul müdürleri, Genel Sekreter Doç. Dr. Salih Kesgin, genel sekreter yardımcıları, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve vatandaşlar katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.