POLİTİKA - 29 Kasım 2025 Cumartesi 14:36

AK Parti Yerel Yönetimler Bölge Toplantısı

A
A
A
AK Parti Yerel Yönetimler Bölge Toplantısı

Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen "AK Parti Yerel Yönetimler Bölge Toplantısı", 11 şehrin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan AK Parti Yerel Yönetimler Başkanı Mustafa Demir, AK Parti belediyeleri olarak çok büyük işler yaptıklarını ancak bir çorbaya kurban gittiklerini söyledi. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan ise Samsun-Ankara Hızlı Tren Projesi ve yeni liman yatırımlarının tamamlanmasıyla Samsun’un Türkiye’nin dünyaya açılan yeni kapısı hâline geleceğini vurguladı.



"AK Parti Yerel Yönetimler Bölge Toplantısı", Samsun’da bir otelde Amasya, Bartın, Çankırı, Çorum, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale, Ordu, Sinop, Samsun ve Zonguldak’tan belediye başkanları ve teşkilat mensuplarının katılımı ile yapıldı. Toplantının açılışında sunum gerçekleştiren Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, "Samsun’un 17 ilçesi var. İki nehir arasına kurulmuş bir şehir. Verimli toprakları ile Cumhurbaşkanımızın, ‘Karadeniz’in medarı iftarı’ diye nitelendirdiği güzel bir şehrimiz var. 17 ilçemiz ve bin 253 mahallemiz var. 1 milyon 377 bin nüfusumuzla Türkiye’de 16. sırada yer alıyoruz. Samsun’da 2 üniversitemizde 60 bin öğrencimiz var. Bunların 7 bini de yabancı öğrenci statüsünde. 16 tane mavi bayraklı plajımız var. 2026 hedefimiz 19 mavi bayraklı plaj sayısına ulaşmaktır. Bafra ve Terme’ye de bu yaz 2 kadın plajını hayata geçirmeye başlıyoruz. Samsun, havayolu, demiryolu ve denizyolu bağlantısı olan bir şehiriz. 11 OSB var. Yatırımcılara daha ucuz arsa temin etme adına altyapısını SBB olarak biz yapıyoruz. Son 2 yılda OSB’lerdeki istihdam oranı Samsun’da yüzde 50 oranında arttı. Şu anda 20 bine yakın insan OSB’lerde istihdam ediliyor. Son 50 yılda tahsis edilen alan kadar son 2 yılda yer tahsisi yapılmıştır" dedi.



"Hızlı tren ile birlikte Samsun’dan dünyaya ticaretin olduğu bir gelecek Samsun hedefi ile çalışıyoruz"


Samsun-Ankara Hızlı Tren Projesi’nin bitmesi ve yeni liman ile birlikte Samsun’un Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olacağını kaydeden Başkan Halit Doğan, "Samsun Taksi uygulamasına başlıyoruz. Şu anda deneme sürüşleri başladı. Samsun’a dışarıdan çok fazla insan geliyor. Bunlar her zaman duraklarda taksi bulamıyor. Samsun Taksi uygulamasını telefonuna indirerek bir portal üzerinden Samsun’daki taksicilere ulaştığı, ödemesini bu güvenli sistem üzerinden yapabildiği sistemi de taksici esnafımızla birlikte hayata geçiriyoruz. Mersin-Ankara Hızlı Tren Hattı bitti. Şimdi Ankara-Çorum Hattı devam ediyor. İnşallah Çorum-Samsun kısmını da bu dönem içerisinde bitirmek için büyük çaba sarf ediliyor. Ayrıca bu bölgede ulaşım planlarımızı yapıyoruz. Mevcutta Yeni OSB bu bölgede, BAYKAR üretim hattına başlayacak. Uluslararası otomotiv yatırımcılarının görüşüldüğü bir alan ayrıca ön tarafında da bir liman öngörüyoruz. Buradan hızlı tren hattını Lojistik Köy üzerinden hızlı tren güzergahındaki Samsun Şehir Hastanesi’ne kadar gelen hatla bağlayarak yükü bir şekilde Yeni OSB ve limana bağlamak, Mersin’den gelen yükü de Allah nasip ederse karayolu ile uğraşmadan boğazlardan gemilerin geçmek üzere 3 gün bekledikleri bir sistemden Samsun Limanı’ndan Avrupa’ya ve Ukrayna-Rusya’ya ticaretin olduğu bir gelecek Samsun hedefi ile çalışıyoruz" diye konuştu.



Demir: "Bütün belediyelerin şeceresi bizde"


AK Parti’li belediyelerin yerel yönetim hizmet anlayışını demokrasiyle bütünleştirdiğini vurgulayan AK Parti Yerel Yönetimler Başkanı Mustafa Demir ise "Şimdi bütün belediyelerin şeceresi bizde var. Hepsine bakıyoruz. Bütçeleri var. Ne yaptıkları var. Borçları var. Harcamaları var. Özel kalem dahil bütün harcamaları var. Ama AK Parti’ye bakıyoruz. Ortalama bütçelerinin yüzde dördüne tekabül ediyor sosyal yardım bütçesi. Onun için biz her şeyin en iyisini yaparız. İmkanımız varsa büyük şehirler, il belediyelerimiz, büyük ilçe belediyelerimizle her şeyin en güzelini yapmak zorundayız. Çalışmak bizim işimiz. AK Parti olmayan belediyelere gidin. Bırakın başka illeri, ben İstanbul’da dolaşırken İstanbul’da bir ilçeden bir ilçeye giderken nereden fark ediyorum biliyor musunuz? İstanbul’u çok bilmemin ötesinde bu caddeden öbür tarafa geçiyorsun bakıyorsun perişan, sıkıntı. Üstelik de karşıya gittiğim sıkıntının olduğu yerler İstanbul’un en zenginlerinin oturduğu yer. Hemen yanı başında Zeytinburnu muazzam, pırıl pırıl çağ atladı. Arkasından Bakırköy ki İstanbul’un en zenginlerinin oturduğu mutena bir ilçeyken perişan. Onun için belediye başkanlığı bizim açımızdan son derece önemli. Bizim belediyecilikte hizmet anlayışımız kutup yıldızı gibi önümüzde duran dünya liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır" ifadelerini kullandı.



"Çok büyük işler yapıyoruz ama bir çorbaya kurban gidiyoruz"


AK Parti belediyelerinin çok büyük işler yaptığını ifade eden Demir, şunları söyledi:


"Sayın Cumhurbaşkanımız, İstanbul’da muhafazakar insanların çoluk çocuğunu alıp yemek yiyecek yerleri yoktu. Hiç unutmam Florya Sosyal Tesisleri, Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal tesisleriydi. Sadece Büyükşehir Belediyesi’nde görevli bürokratlarının kaldığı yerlerdi. Orada eğlendikleri, kimseyi içeri almadıkları, etrafları yüksek duvarlarla kaplı bir yerdi. Bir tarafta muazzam deniz, yeşillikler içerisinde ama kimse giremiyor. Cumhurbaşkanımız orayı millete açtı. İşte bütün sosyal tesislerin anası Florya Sosyal Tesisleri’dir. Yaşayan biri olarak söylüyoruz. Herkes çoluk çocuğunu aldı götürdü. Herkes içerisinde yemek yedi, uygun fiyatla temiz ortamda. İşte arkadaşlar ya biz bu işin ruhunu oluştururken gelin görün ki yani çok büyük işler yapıyoruz ama bir çorbaya kurban gidiyoruz. Olacak iş mi bu? Bir çorba, bir kase çorba. Buna müsaade etmemiz gerekiyor. Bakın 1 milyon 600 bin kişiye biz AK Parti’li belediyeler yemek dağıtıyoruz. Sıcak yemek, kapalı kaplar içerisinde milleti rahatsız etmeden götürüp evlerine bırakıyoruz. Bir önceki günün kabını alıp getiriyoruz. Bak böyle yaptık biz bunu. Ferman Fatih’in uygulayan bizler ama reklama kurban gidenler de yine bizler. Onun için bu sosyal medya, yapılan işlerin tanıtımı, teşkilatla ilişkiler bunlar çok ama çok önemli."


Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Hilmi Güler’in de katıldığı toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.



AK Parti Yerel Yönetimler Bölge Toplantısı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.