SAĞLIK - 06 Ağustos 2025 Çarşamba 11:28

Bebeğin ilk 6 ayı için altın tavsiye: "Sadece anne sütü"

A
A
A
Bebeğin ilk 6 ayı için altın tavsiye: "Sadece anne sütü"

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Önder Kaplan, "Eğer annenin sütü yeterli ve kaliteliyse, bebeğin kilosu ve beslenmesi uygunsa, bu süreçte ilk 6 ay boyunca bebek sadece anne sütüyle beslenmelidir. Su bile verilmesine gerek yoktur. Genel önerimiz, ilk 6 ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmedir" dedi.


Medicana International Samsun Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Önder Kaplan, anne sütünün önemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Genelde doğum olur olmaz çocuk ile anne arasında ten tene temas sağlanmasını istediklerini söyleyen Opr. Dr. Önder Kaplan, "Annenin duygusal olarak etkilenmesi ve prolaktin hormonunun salgılanmasıyla birlikte süt üretimi hemen başlıyor. Bebekle annenin etkileşime geçmesiyle, meme dokusundan gelen salgıyla birlikte bebek emziriliyor. İlk gelen süt, yani kolostrum, en zengin süttür. Bu süt, bebek açısından en önemli bağışıklık sistemini sağlayan besindir. Bu nedenle, annenin bebekle hemen buluşturulması çok önemlidir. Eğer annenin sütü yeterli ve kaliteliyse, bebeğin kilosu ve beslenmesi uygunsa, bu süreçte ilk 6 ay boyunca bebek sadece anne sütüyle beslenmelidir. Su bile verilmesine gerek yoktur. Genel önerimiz, ilk 6 ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmedir. Ne su, ne ek mama. Eğer bebeğin kilosunda yetersizlik ya da farklı sağlık sorunları gelişirse, hekim arkadaşlarımız buna göre yönlendirme yapacaktır" diye konuştu.



"Anne sütü bebeği dış etkenlere karşı alerjik reaksiyonlardan korur"


6 aydan sonra ek gıdaya yavaş yavaş başlanması gerektiğini ifade eden Dr. Kaplan, "Meyve püreleri, pirinç lapası gibi sulu gıdalar tercih edilebilir. Katı gıdalara hemen geçilmemelidir. Örneğin, meyve püresine başlandığında, aynı püre üç gün boyunca verilmelidir. Böylece, o meyveye karşı bir alerjik reaksiyon gelişip gelişmediği gözlemlenebilir. Bir gün meyve, bir gün sebze, bir gün pirinç şeklinde karışık ilerlemek doğru değildir. Bu süreçte anne sütü bırakılmamalıdır. Emzirmeye 2 yaşına kadar devam edebilirsek, bu çok daha iyi olur. Gerekli mineraller, kalsiyum ve diğer besin ögeleri anne sütü yoluyla bebeğe aktarılmış olur. İlk 6 ay boyunca, su dahi verilmeden sadece anne sütü öneriyoruz. Anne doğal bir kaynak olduğu için, tamamen doğal ve bebeğe uygun gıdaları aktarmış olur. Her mama türü incelendiğinde içinde farklı katkı maddeleri veya bileşenler bulunabilir. Ancak anne sütü incelendiğinde homojendir ve bebeğe özel olarak üretildiği için, bebeği dış etkenlere karşı alerjik reaksiyonlardan korur" şeklinde konuştu.



Bebeğin ilk 6 ayı için altın tavsiye: "Sadece anne sütü"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Kesmek için aldığı koyunlara şimdi antrenörlük yapıyor Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Araplı kasabasında yaşayan Erol Önal, kesmek amacıyla aldığı iki koyunla kurduğu bağ sayesinde kasabanın ilgi odağı oldu. Kendisine alışan koyunları kesmekten vazgeçen Önal, şimdi her sabah onlarla birlikte kilometrelerce yol yürüyerek spor yapıyor. İstanbul’daki çalışma hayatının ardından 45 yaşında emekli olan ve memleketi Araplı kasabasına yerleşen Erol Önal, vakit geçirmek amacıyla iki adet koyun satın aldı. İlk etapta kesmek ve beslemek için alınan koyunlar, kısa sürede sahiplerine bağlılık gösterdi. Koyunların kendisini bir gölge gibi takip ettiğini gören Önal, bu duruma kayıtsız kalamayarak onları kesmekten vazgeçti. Erol Önal ve koyunları arasındaki bu bağ, her sabah sıra dışı bir görüntüye sahne oluyor. Önal sabahın erken saatlerinde yürüyüşe çıktığında, iki koyunu da bir an olsun yanından ayrılmıyor. Kasaba yollarında Erol Önal önde, koyunlar arkada yapılan bu yürüyüşler hem hayvanların hem de sahibinin günlük spor aktivitesi haline geldi. Koyunların sadakati karşısında oldukça şaşıran Erol Önal, "Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. İki tane koyun aldım kesmek için. Spora çok meraklıyım. En büyük hobim spor yapmak. Günlük burada yarım saat spor yapıyorum. Bu hayvanlar da benimle yarım saat koşuyorlar. Günümüzü böyle geçiriyoruz. Doğaya çıkıp mantar topluyorum, bana eşlik ediyorlar. Beni adım adım takip ediyorlar. Bana alıştılar, ben de kesmekten vazgeçtim. Onlara antrenörlük yapıyorum. 3 aydır böyle devam ediyoruz" dedi.
İzmir Aort damarı yırtılan Libyalı hasta, İzmir’de kapalı yöntemle tedavi edildi Libya’nın Mısrata şehrinde yaşayan, emekli ve 5 çocuk babası Alhussein Ahmed Mohamed Abdulkafi, hayati risk taşıyan aort damarı yırtılması nedeniyle yatırıldığı Acıbadem Kent Hastanesi’nde kapalı yöntemle gerçekleştirilen "stentli yapay damar" uygulamasıyla şifa buldu. Doç. Dr. Cüneyt Narin, hastada hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu (yırtılması) olduğunu belirterek, "Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Girişimsel yöntemle yırtığı kontrol altına aldık ve hastanın şikâyetlerinde belirgin düzelme sağladık. Sağlıkla ülkesine uğurladık" dedi. Uzun süredir yüksek tansiyon hastası olan ve daha önce kalp damarlarındaki darlıklar nedeniyle stent takılan Libyalı hastada, ani gelişen karın, sırt ve bel ağrıları üzerine yapılan tetkiklerde hayati risk taşıyan Tip 3 aort diseksiyonu tespit edildi. Yapılan tetkiklerde, aort damarının sol kol damarının çıktığı bölgeden başlayarak sol bacak damarına kadar uzanan ciddi bir yırtık olduğu belirlendi. "Tip III aort diseksiyonu" olarak adlandırılan bu hayati tablo, böbrek damarlarına giden kan akımını da azaltarak böbrek yetmezliğine yol açtı. Hasta bu süreçte diyalize alınmak zorunda kaldı. Tedavi amacıyla bir dönem Tunus’ta da izlenen hasta, daha sonra Türkiye’ye getirilerek farklı merkezlerde takip edildi. Şikâyetlerinin medikal tedaviyle gerilememesi üzerine 21 Ekim 2025 tarihinde Acıbadem Kent Hastanesi’ne sevk edilen Abdulkafi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Parıldar tarafından multidisipliner olarak değerlendirildi. Stentli yapay damar uygulandı Hastaya, yırtılan damarın stabilize edilmesi ve yırtığın beyin damarları gibi hayati bölgelere ilerlemesinin önlenmesi amacıyla kapalı (anjiyografik) yöntemle operasyon planladıklarını belirten Doç. Dr. Narin, şu bilgileri verdi: "Hastamızda hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu mevcuttu. Çok şanslıymış. Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Geçtiğimiz 23 Ekim’de Prof. Dr. Parıldar ile birlikte girişimsel yöntemle hem yırtığın başladığı bölgeye hem de yırtık nedeniyle kapanan sol böbrek atar damarına stentli yapay damar yerleştirdik. Uygulanan tedaviyle, aort damarındaki anormal kan akışı engellenerek kanın olması gereken damar boşluğundan akması sağlandı. Operasyon öncesinde sırt üstü yatmakta zorlanan, şiddetli karın ve bel ağrıları nedeniyle sürekli eğilmek zorunda kalan hastanın, işlem sonrası ağrıları geçerken, rahatça yürüyebilir ve günlük aktivitelerini sorunsuz şekilde yapabilir hale geldi. Tedavi sürecinde diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenen hastamız, haftada üç gün diyaliz programına alındı ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle pıhtı önleyici tedavisi planlandı. Genel durumunun düzelmesi üzerine taburcu ettik ve ülkesine uğurladık." 2022 yılında sağlığının bozulduğunu, kalp damarlarından birine stent takıldığını, kalp kasında zayıflık, kol ve bacaklarında ödem olduğunu belirten Abdulkafi ise ülkesine yeniden doğmuş olarak döneceğini belirterek, "Ne oturabiliyor, ne yürüyebiliyordum. Sadece sağ tarafıma sabit yatıyordum. Aorttaki yırtık yaşamımı tehdit ediyordu. Yani her an ölümle burun burunaydım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor, çok şanslıymışım. Libya’da bu tedaviler yapılmıyor, keza Tunus’ta da öyle. Ben de tedavi olmak için İzmir’e geldim. Çok çektim ama Acıbadem Kent Hastanesi’nde gördüğüm başarılı tedaviyle şikayetlerimden kurtuldum. Emeği geçen tüm doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.