EKONOMİ - 11 Ekim 2021 Pazartesi 15:12

Hastalığa ve zararlılara dayanıklı kestanelerin hasadına başlandı

A
A
A
Hastalığa ve zararlılara dayanıklı kestanelerin hasadına başlandı

SAMSUN (İHA) – Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi tarafından koruma altına alınan, tescillenen, hastalığa ve zararlılara karşı dayanıklı kestanelerin hasadı yapıldı.

SAMSUN (İHA) – Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi tarafından koruma altına alınan, tescillenen, hastalığa ve zararlılara karşı dayanıklı kestanelerin hasadı yapıldı.


OMÜ Ziraat Fakültesi Ali Nihat Gökyiğit Araştırma İstasyonu tarafından koruma altına alınan, tescil edilen ve araştırılan kestane çeşitlerinin hasadına başlandı. OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal ve ilgili birimlerin hocaları ile birlikte Ziraat Fakültesi öğrencileri tarafından hasadı yapılan kestanelerin zararlılara ve hastalıklara karşı etkilenip, etkilenmediği de araştırılıyor. Bu zamana kadar 10 yılda Ali Nihat Gökyiğit Araştırma İstasyonu Bouche Betizak, Akyüz ve Ali Nihat isimli kestane çeşitlerini tescilledi. Kalite ve verim oranı yüksek, hastalıklara yakalanma riski düşük olan ve tescil ettirilen "Erfelek", "Akyüz", "Marigoule", "Bouche" ve "Beticaz" kestane çeşitlerinin hasadı bugün yapıldı.



Rektör Ünal: “10 yılda 3 kestane çeşidinin tescil edilmesi güzel bir başarı”


Kestane hasadında üniversitenin Anadolu kestanesi çalışmaları hakkında bilgi veren OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, “OMÜ’nün yaklaşık olarak 10 yıllık bir serüven içerisinde özellikle Anadolu’nun kendine özgü ürünleri koruma noktasında bunların gelişen hastalıklar karşısında dirençli hale kılınması ve özellikle de 10 yıllık süre içerisinde 3 tane ürünün tescil edilmesi üniversite adına, Ziraat Fakültesi adına güzel bir başarı. Projeyi yürüten arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ülkemizin geleceği açısından bir ümit vadediyor. Zararlılar mevcut ekosistemi çökertiyor. Burada ise zararlılara karşı daha dirençli doğal mücadele yöntemleri deneniyor. Tür ıslahı ve yeni türlerin tescili noktasında oldukça önemli bir araştırma merkezi. 10 yıllık tarihi olan araştırma merkezi bu anlamda bir başarı hikayesi oluşturdu. Ümit ediyoruz gelecekte ürettikleri bu türleri Anadolu’nun farklı coğrafyalarına yayılması ya da coğrafyalarda hastalıklı olan türlerin ıslahı ile yeni bir boyut kazanır. Ülkemizin hem ekosistemine hem de ekonomik olarak geleceğine büyük katkı sağlar diye düşünüyorum. Artık daha sağlıklı ürünlere daha fazla muhtacız. Dünyanın geleceğinde doğal ürünlerin daha önemli olduğunu görüyoruz” dedi.



“Kestane kanseri ve diğer hastalıklara karşı dirençli tür yetiştiriyoruz”


Hastalık ve zararlılara daha dayanıklı türler geliştirmek için araştırma yaptıklarını dile getiren OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Serdar, “2009 yılında bu araziyi Ali Nihat Gökyiğit benim tavsiyem ile satın alıp OMÜ’ye bağışladı. 2010 yılında altyapı projesi yaptık ve bu proje ile ilk fidanlarımızı diktik. 4 tane parselimiz var. 2014 yılında da burası resmi olarak OMÜ Ali Nihat Gökyiğit Araştırma İstasyonu oldu. Buradaki amacımız kestanede ıslah çalışmaları yapmak. Kestane kanserine karşı, kök çürüklüğü hastalığına karşı, gal arısına karşı, farklı zararlılara karşı dayanıklı çeşitli geliştirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda kurulduğundan beri 3 çeşit geliştirdik. Bouche Betizak, Akyüz ve Ali Nihat isimlerini verdik. Macit 55 çeşidinin de denemeleri devam ediyor. Şimdi yeni adaylarımız da var. A 56 diye bir genotipimiz var. A 14 Anacı-1 diye var. Buradaki çalışmalar devam ediyor. Bu alan kestanenin doğal ekolojisi. Çevrede kestane ağaçları var. Biz hastalıklara karşı herhangi bir ilaçlama yapmıyoruz. Amacımız: diktiğimiz fidanlara, çeşit adaylarına hastalık bulaşsın ya da zararlı bulaşsın ki biz burada çeşitlerin hangisi daha dayanıklı onu görelim. Son 10 yılda 3 çeşit tescillendirmiş olduk. Kestane ile ilgili Türkiye’de genetik yapı bakımından en zengin kurumuz” diye konuştu.



“Genotipleri koruma altına alıp, ıslah çalışması yapıyoruz”


Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren OMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan, “Ülkemiz ekolojik olarak da biyolojik çeşitlilik olarak da dünyanın en nadide ülkesi. Değerini bilmemiz gerekiyor. Ziraat Fakültesi olarak da ülkemizin doğal florasında yer alan hem üstün nitelikli kestanede olduğu gibi genotipleri kaybolmadan koruma altına almak hem de bunları ıslah ederek çeşit geliştirmek gerekse anaçlar üzerine deneyerek en uygun kombinasyonu yakalayarak verimi arttırma noktasındaki çalışmaları sürdürüyoruz. Bu kestanede olduğu gibi diğer türlerde de devam ediyor. Bu, bizim için hem bir araştırma faaliyeti hem de lisans ve lisansüstü eğitim faaliyetleri için bir uygulama alanı oluyor. Bu amaçla tüm arkadaşlarımız üstün bir gayret gösteriyorlar” şeklinde konuştu.


Kestanenin önemine değinen OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fehmi Yazıcı ise şunları söyledi:


“Kestane araştırmasının tamamen doğal bir alan içerisinde olması çok önemli. Doğal alandaki bir araştırma istasyonu hem üniversitenin paydaşlarıyla kenetlenmesi adına önemli hem de bu alandaki biyoçeşitlilik içerisinde yaptığımız çalışmaların ilerisinde ne şekilde sonuçların alınacağına dair verileri daha pratik daha hızlı elde etme adına önemli. Türkiye biyoçeşitlilik anlamında dünyada ender ülkelerden bir tanesi. Maalesef kestane alanında özellikle son yıllarda hastalıklardan ve diğer faktörlerden dolayı kestaneyi biz pazarda satılan bir ürün olarak görüyoruz. Aslında bunun tamamen bilimsel yöntemler ile araştırmalarının burada olduğu gibi yapılması, artılarının eksilerinin ortaya koyulması hem ürün olarak hem de diğer kullanım alanları olarak araştırılması gerekiyor. Ziraat fakültesi olarak daha geniş kapsamda sahiplenilerek Samsun’da bölgede ve Türkiye’de tanıtılmasının yapılması gerekiyor. Bu bağlamda biz de üniversite olarak bu alanda gelebilecek her türlü projeye destek verme konusunda hazırız.”


Ali Nihat Gökyiğit Araştırma İstasyonu’nda kestanenin yanı sıra fındık, elma, armut, üzüm ile birçok sebze ve meyve üzerinde araştırmalar yapılıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.