EĞİTİM - 22 Aralık 2021 Çarşamba 11:28

İlkadım "Fikir Atölyesi" meyvelerini veriyor

A
A
A
İlkadım "Fikir Atölyesi" meyvelerini veriyor

Samsun İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 15 ay önce kurulan Fikir Atölyesi kısa sürede Erasmus, TUBİTAK, TEKNOFEST gibi proje başvurularında önemli başarılar elde ederek takdir topluyor.

Samsun İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 15 ay önce kurulan Fikir Atölyesi kısa sürede Erasmus, TUBİTAK, TEKNOFEST gibi proje başvurularında önemli başarılar elde ederek takdir topluyor.


Alanlarında uzman öğretmenleri bünyesinde bulunduran Fikir Atölyesi İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 15 ay önce kuruldu. Kısa sürede Erasmus+, TUBİTAK, TEKNOFEST gibi proje başvurularında önemli başarılar elde eden Fikir Atölyesinin temel amacı ilçe genelinde faaliyet gösteren okulların ve kurumların mevcut olan kapasitelerini arttırmak. Bu amaçla fikir atölyesi çalışmalarına aktif bir şekilde devam ediyor. Yaptığı çalışmaların da karşılığını alan proje ile ilgili açıklamalarda bulunan İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Yalçın Alpaydın, "Fikir atölyesinin görevi okullarımızda görev yapan öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin ihtiyaçlarını çağın gereklerine uygun yöntemlerle cevaplandırmaktır. Ayrıca ilçe genelinde eğitimin kalitesinin arttırılmasına yönelik çalışmalar da devam ediyor. Şu anda eğitimde yenilikçi bilişim teknolojilerini içeren büyük çapta bir proje hazırlıyoruz. Bu projeyle de güzel sonuçlar alacağımızı düşünüyorum" dedi.



Yeni projeler


KA 220 SCH stratejik ortaklıklar 2021 başvuru sonuçlarına göre, ülke genelinde kabul edilen 13 projeden 1 tanesi İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü liderliğinde hazırlanan “Yenilikçi Dijital Uygulamaları İle Öğrenci Kazanım Edindirme Tespit Sistemi ve Olumlu Okul İklimi” isimli proje oldu. Toplam 178 bin 455,00 Avro bütçe tahsis edilen projenin ortakları ise Türkiye’den Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, Emine-Ahmet Yeni Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Çek Cumhuriyeti’nden Slow Tech Institute, İspanya’dan Milmoh S.L. ve Avusturya’dan Helix-Helezon. Proje kapsamında öğrencilerin elde etmesi gereken kazanımları elde edip edemediklerini mobil aplikasyon ve çeşitli uygulamalar aracılığı ile ölçmeyi, elde edilemeyen kazanımların tespitinden sonra ise bunları çeşitli eğitim(uzaktan-birebir vb.) platformları aracılığı ile elde etmesini ve olumlu okul iklimleri oluşturmayı planlanıyor. 24 ay sürecek projede uygulamalar pilot okul Emine-Ahmet Yeni Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde yapılacak. Elde edilen sonuçlar ise Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından ülke çapında yaygınlaştırılacak.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.