- 05 Mart 2021 Cuma 11:48

Kadınlar ’savunma’ hattında

A
A
A
Kadınlar ’savunma’ hattında

Son yıllarda yerli ve milli üretim projeleriyle büyük bir atılım içinde olan savunma sanayine kadınlar da imzasını atmaya başladı.

Son yıllarda yerli ve milli üretim projeleriyle büyük bir atılım içinde olan savunma sanayine kadınlar da imzasını atmaya başladı. Kadınlar, savunma sektöründe yalnızca teknik ve idari kadrolarda değil AR-GE’den tasarıma üretimden ihracata sektörün birçok alanında sorumluluk üstleniyorlar.


Sektörde kadın istihdamında örnek bir şirket olan Samsun Yurt Savunma’nın Dış Ticaret Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Didem Aral, “Firmamız, iş başvurularında ve işe alımlarda özellikle laboratuvar yeteneğine sahip ve uzmanlık alanı uygun olan kadınları, teknik kadrolarda çalışmak için cesaretlendiriyor. İşe alındıktan sonra da onları eğiterek desteklemeye devam ediyoruz” dedi.



Savunmada kadın mührü


Son yıllarda yerli ve milli üretim hedefiyle önemli bir atılım gösteren savunma sanayinde kadın istihdamı da artmaya başladı. Son 5 yıl içinde savunma sanayinin istihdamı 4 kat artarken, işe girenlerin yüzde 26’sı kadınlar oldu. Savunma sektöründe kadın istihdamına özel olarak önem veren şirketler de var. Bu şirketlerin başında da Samsun Yurt Savunma(SYS) geliyor. Canik ateşli silah markasıyla bilinen SYS, yıllık 350 bin adet tabanca üretimi ve yıllık 2 bin adet 12,7 mm ağır makineli tüfek üretim kapasitesi ile dünyanın en büyük silah üreticileri arasında yer alıyor. SYS, yalnızca ofis-idari kadrolarda değil, teknik, araştırma-geliştirme ve laboratuvar mühendislik kadrolarında kadınları istihdam etmeyi önceliklendiriyor. Canik markası altında 1,2 dakikada bir tabanca üreten SYS; ürettiği ürünlerin tasarımından, test ve kalifikasyonuna kadar her aşamada kadın mühendislerin bilgi ve birikimlerinden yararlanıyor.



“Daha fazla mühendis ve teknikere ihtiyaç var”


Samsun Yurt Savunma (SYS) Dış Ticaret Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Didem Aral, “1998 yılından beri sektörde faaliyetlerini sürdüren firmamız, iş başvurularında ve işe alımlarda özellikle laboratuvar yeteneğine sahip ve uzmanlık alanı uygun olan kadınları, teknik kadrolarda çalışmak için cesaretlendiriyor. İşe alındıktan sonra da onları eğiterek desteklemeye devam ediyoruz” dedi.


Günden güne gelişen savunma sanayinin daha fazla kadın mühendise ve teknikerlere ihtiyaç duyduğunu söyleyen Aral şu değerlendirmeyi yaptı: “Savunma sektöründe daha çok idari kadrolarda kadın istihdamına yer verilmekte. Ben dahil sektörde istihdam edilen kadınların çoğu; dış ticaret, uluslararası ilişkiler, finans eğitimi aldığı için idari kadrolarda görev almış durumdalar. Oysa ileri teknoloji ile üretim yapan sektörümüz, daha çok mühendislere ve teknikerlere ihtiyaç duyuyor. Bu noktada, istihdam piyasasındaki arz, talebi karşılamıyor. Bu durumu biraz da uzmanlık alanlarını seçtiğimiz; lise ve üniversite zamanlarına bağlamak gerekiyor. Kadınlar çoğu zaman sosyal yapının veya ailelerinin onlara biçtiği rolü oynamak zorunda kalabiliyorlar. Aslında aileler, kızlarını küçüklükten itibaren mühendislik ve teknik donanıma sahip olacak branşlar için yüreklendirmeli.”



“Üretim hatlarında kadınlara ağırlık verilmeli”


Savunma sanayinde kadınların üretim hatlarında da daha fazla yer alması gerektiğini düşünen Aral, “Gözlemlerim ve tecrübelerim nedeniyle ifade edebilirim ki; Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde kadınlar üretim hatlarında, -özellikle de savunma sektöründe- önemli bir yere sahip. Kadınların altıncı hislerinin kuvvetli olması, detaycı yapıları ve daha dikkatli olmaları özellikle sektörümüzde üretim hatlarında kadın istihdamına ağırlık verilmesinin en önemli nedenleridir. Umarım yakın gelecekte kadınlarımızı üretim hatlarında daha fazla görebiliriz” diye konuştu.



“Zorlu iş süreçlerini kadınlara emanet ediyoruz”


Samsun Yurt Savunma İnsan Kaynakları Yöneticisi Didem Avcı Budak kadın adayların işe alım süreçlerini ‘anne olunca kariyerine ara verir mi, işini özensiz yapar mı’ gibi bilinç dışı, ayrıştırıcı önyargılara kapılmadan tamamlamaya çalıştıklarını söyleyerek sözlerine başlıyor. “İdari ve teknik kadrolarımızda kadın iş gücünü önceliklendiriyoruz. Zorlu iş süreçlerimizi kadın çalışanlarımıza emanet ediyoruz. Gelişimlerini destekleyerek başarılarını birlikte alkışlıyoruz” diyen Budak, savunma sanayinde kariyer hedefleyen kadınlara şu önerilerde bulundu: “Savunma ve havacılık sektörünün büyümesi gelecek yıllarda da devam edecektir. Milli teknoloji ve yerli imkanlarla savunma sanayinin dışa bağımlılığı asgari seviyeye indirilecek projeler hayata geçirilecektir. Buna bağlı olarak nitelikli iş gücüne ihtiyaç artmaktadır. Son 5 yıl içinde savunma sanayinin istihdamı 4 kat arttı. İşe girenlerin sadece yüzde 26’sı kadınlar… Mühendislik fakültelerinde kadın öğrenci sayısı düşük. Tercihler böyle olunca birçok mühendislik disiplinini bir arada barındıran savunma sanayinde potansiyel kadın iş gücü düşük kalıyor. Kadınların mesleki gelişimi sağlayacak eğitim olanaklarının artırılması, işe alımlarda cinsiyetçi-geleneksel bakış açısından vazgeçilmesi, iş yaşamında çalışma koşullarının kadına uygun hale getirilmesi ve esnek çalışma modellerinin yaygınlaştırılması, devlet teşviklerinin artırılmasıyla birlikte kadın istihdamının ülkemizde artacağı düşüncesindeyim.”



Savunma sanayinde çalışan kadınlar ne diyor?


“Kadınlar savunma sanayinde pes etmeden yollarına devam etmeli”


Özel Prosesler ve Sistem Yöneticisi Merve Karadurmuş: “Savunma sanayi, erkek egemen bir sektör… Aslında sevdiğin işi yapıyorsan, mutluysan, başarılıysan bu meslek kadın erkek seçmiyor. Birçok kadın mühendis arkadaşım var. Ben sektörde zorluk yaşamadım. Hedefim hep, gelişmek, başarılı olmaktı. Türkiye’de kadınlar hayallerinin ve hedeflerinin peşinden gitmeli. Erkek egemen bir sektörde bulunmak da asla buna engel değil. Sonuçta bu meslek, bir beyin işi… Eğer kadınlar savunma sektöründe kariyer yapmak istiyorlarsa, hedefleri varsa, mutlu olacaklarsa kesinlikle pes etmeden yollarına devam etmeliler. Araştırma ruhuna sahip ve gelişmeye açık olmalılar. İşlerini titizlikle yapmalılar. Bir de işlerini severek yapıyorlarsa bu başarıyı getirecektir.”



“Kadınlar savunma sanayinde rahatlıkla çalışabilir”


AR-GE Laboratuvar Sorumlusu Saliha Hilal Kanbolat: “Savunma sanayinde erkek çalışan sayısı oldukça fazla. Bu sektörde çalışmaya başladığınızda, erkeklerde kadının bu alanda başarılı olamayacağı algısını hissediyorsunuz. Fakat, kadın ve erkeğin farklı bakış açılarının bir araya gelmesiyle ortaya çıkan işleri gördükçe erkekler de kadınların aynı işleri yapabileceğini kabulleniyorlar. Ben işlerin erkek ve kadın işi olarak sınıflandırılmasına karşıyım. Savunma sanayinde çalışmak isteyen hemcinslerimin bu sektörü sadece erkeklerin çalışabileceği bir alan olarak görmemelerini, kadınların da bu sektörde rahatlıkla çalışabileceğini bilmelerini isterim. Türkiye’de çalışan bir kadın olarak, üretime ve ülkenin kalkınmasına katkıda bulunduğunu bilmek gurur verici. Dilerim tüm alanlarda kadın istihdamı artar. Umarım, ‘yapamazsın, sana göre değil’ denilen nice işlerde kadınların nasıl da başarılı olduğunu görürüz.”



“Savunma sektöründe çalışmaktan asla korkmayın!”


AR-GE Mühendisi Gökçen Şimşek: “Savunma sanayinde kadın-erkek ayrımıyla karşılaşmadım. İş yerleri çalışanları cinsiyetlerine göre değil işin ve kişinin özelliklerine göre seçmeli. Bu sektörde en son korkulması gereken konunun kadın-erkek ayrımı olduğunu düşünüyorum. Çalışma arkadaşlarının çoğunun erkek olmasından ve bu sektörün içinde olmaktan gayet memnunum. TÜİK araştırmalarına göre, kadın iş gücü pandemi döneminde erkek iş gücünden daha fazla etkilenmiş. Son bir yılda toplam iş gücü yüzde 6,9 azalırken, kadın iş gücü sayısı yüzde 11,1 azalmış. Bu, çok üzücü bir durum. Karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmadan bu zorlu süreci atlatabilmeyi umuyorum. Kadınlar isterlerse her şeyi başarabilirler ve her sektörde çalışabilirler. Savunma sanayi gibi dinamik bir sektörde çalışmak çok büyük bir avantaj. Çok keyif alarak çalıştığımı söylemeliyim. Savunma sektöründe çalışmaktan asla korkmayın. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de kadınlara çok ihtiyaç var.”



“Kadın çalışan artışı verimlilik artışına neden olur”


AR-GE Mühendisi Buse Zaralıoğlu: “Erkek egemen bir sektörde kadın olmak kadınların çekingen olmasına neden oluyor. Eğitim hayatında kadın ve erkek aynı sıralarda eğitim görebiliyorsa, iş hayatında da aynı şekilde devam edebilmeli. Tıp, yazılım, hukuk, kimya gibi birçok alanda başarılı kadınlar mevcut. Savunma sanayinde; üretim, tasarım ve kalite alanlarında da aynı başarıyı gösterebiliriz. Kadın çalışan sayısının artması verimlilik artışını da beraberinde getirecektir. Ben 5 senedir Samsun Yurt Savunma’da AR-GE tasarımcısı olarak çalışıyorum. Zaman zaman kalite, üretim ve montaj bölümleriyle de ortak çalışmalar yürütüyorum. Bu birimlerde kadın çalışan görmeye alışık olunmadığı için tabiî ki önyargılar da oldu. Mesleğin kadını-erkeği olmaz düşüncesi yapılan işlerde oluşturulan farklarla önyargıların yıkıldığını gördüm. SYS’de kadın istihdamına yönelik verilen önemin yakın bir şahidi oldum. Savunma sektöründe kariyer yapmayı düşünen kadınlara şunları söyleyebilirim. Mühendislik için gerekli olan yeteneği, azim, matematik zekası cinsiyete bağlı değil. Bizler iş hayatımızdaki becerilerimizi geliştirerek, gelecek nesillerdeki genç kızlarımız için örnek olmalıyız.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nin turistler tarafından gece de ziyaret edilebilmesi için ışıklandırılmasının ardından "gece müzeciliği" lansmanı gerçekleştirildi. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gözler önüne seren İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Tanıtım toplantısında konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban, ‘gece müzeciliği’nin ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu belirterek, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurt dışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” dedi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Toy, “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici" dedi. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise, “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi. Tanıtım toplantısına İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, protokol üyeleri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katıldı.
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki iş insanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nde, gece müzeciliği lansmanı gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı turistler, antik kenti böylece gece saatlerinde de ziyaret edebiliyor. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gün yüzüne çıkaran İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından, ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla birlikte yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Tanıtım toplantısına, İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı protokolü, devlet görevlileri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katılım gösterdi. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Toplantıda konuşan ve ‘Gece müzeciliği’ kavramının açık alanlarda, ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu söyleyen İzmir Valisi Süleyman Elban, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurtdışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” ifadelerine yer verdi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların, Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına, gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Sözlerini sürdüren Toy, şunları aktardı: “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan öğrenci Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi.
Aydın AKUT ödülleri sahiplerini buldu AKUT Kuşadası ekibi tarafından düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri verildi. Türkiye’nin ilk arama kurtarma derneği olan AKUT tarafından bu yıl 3’üncü kez düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu. Tarihi Kervansaray’da düzenlenen yarışmaya Kuşadası Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, AKUT 2’nci Başkanı Esra Üstünkaya, Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Sönmez, yarışmada dereceye giren çocuklar ve aileleri katıldı. Yarışmada, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve AKUT gönüllülerinin deprem zamanı yürüttüğü çalışmalara dikkat çekmek için ilkokul ve ortaokul öğrencileri tarafından yazılan ve dereceye girenlerin mektuplar okundu. Sosyal sorumluluk oluşturmak ve duyarlılık kazanımlarını arttırmak amacıyla düzenlenen yarışmada konuşan AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, “Kurulduğu yıldan beri özveriyle çalışan ekibimiz, birçok alanda gönüllülük ile toplum hizmeti vermektedir. Geleceğimizin temsili çocuklarımız da bizlerin en hassas noktasıdır. Emek verip yarışmamıza katılmış tüm öğrencilerimize ve velilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlerden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, her zaman dayanışmamızı sürdürdüğümüz Kuşadası Belediyesi ve Başkan Ömer Günel’e teşekkür ediyorum. AKUT varsa hayat var” dedi. Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ Yarışması’nda dereceye giren çocuklara Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, Kuşadası AKUT Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, Akut İkinci Başkanı Esra Üstünkaya ve Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Dönmez tarafından başarı belgeleri ve ödülleri verildi.