SPOR - 26 Kasım 2025 Çarşamba 16:13

Samsunspor, İzlanda’ya 3 puan parolasıyla gitti

A
A
A
Samsunspor, İzlanda’ya 3 puan parolasıyla gitti

UEFA Konferans Ligi’nin 4. haftasında deplasmanda Breidablik ile karşılaşacak lider Samsunspor, İzlanda’ya 3 puan parolasıyla gitti.


Süper Lig ekiplerinden Samsunspor, geride kalan 3 haftada 9 puanla Konferans Ligi’nin lideri konumunda bulunuyor. Legia Varşova, Dinamo Kiev ve Hamrun’u gol yemeden yenen Samsunspor, Breidablik maçı için sabahın erken saatlerinde Samsun-Çarşamba Havalimanı’ndan ayrıldı. Celje ve Mainz 05 ile birlikte Konferans Ligi’nde namağlup 3 takımdan biri olan kırmızı-beyazlılar, Breidablik maçından da galip gelerek liderliğini sürdürmek istiyor.


Türk temsilcisi bugün akşam saat 19.00’da Laugardalsvöllur Stadyumu’nda maçın son taktik antrenmanını gerçekleştirecek. Antrenman öncesinde UEFA’nın düzenlediği basın toplantısına katılacak Teknik Direktör Thomas Reis ve Logi Tomasson, basın mensuplarının sorularını yanıtlayacak.


Kırmızı-beyazlı ekipte sakatlıkları bulunan Lubo Satka, Olivier Ntcham, Afonso Sousa, Tanguy Coulibaly, UEFA listesine yetiştirilemeyen Eyüp Aydın ve Cherif Ndiaye’nin yanı sıra 45 gün hak mahrumiyet cezası bulunan Celil Yüksel de görev yapamayacak.



Samsunspor, İzlanda’ya 3 puan parolasıyla gitti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Deniz çöplerine karşı mücadele Kocaeli’de kıyı ekosistemlerini koruma hedefiyle sürdürülen temizlik ve izleme çalışmaları kapsamında Uzunkum Lahana Koyu’nda 2025 yılının üçüncü dönem deniz çöpü izleme faaliyeti gerçekleştirildi; bilimsel iş birliği ve gönüllü katılımlarla çevre farkındalığı güçlendirildi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, kent genelinde sürdürülebilirliği güçlendirmek ve doğal yaşam alanlarını korumak adına örnek çalışmalara imza atmaya devam ediyor. Doğaya karşı sorumluluk bilinciyle hareket eden büyükşehir, özellikle kıyı ekosistemlerinin korunması için yürüttüğü temizlik etkinlikleriyle çevreci belediyecilik anlayışını bir kez daha ortaya koyuyor. Bu kapsamda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı ve Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) tarafından yürütülen "Deniz Çöpleri İzleme Programı" Diriliş Koyu’nda TÜBİTAK-MAM teknik personeli ile 4 kez, Uzunkum Sahili’nde ise sivil toplum kuruluşları ve öğrencilerin katılımıyla 4 kez olmak üzere yılda toplam 8 kez temizlik yapılıyor. Lahana Koyu’nda 3. dönem çalışmaları gerçekleşti Deniz Çöpleri İzleme Programı kapsamında Altıntel Limanı’ndan katılım sağlayan personeller ile birlikte Uzunkum Lahana Koyu’nda 2025 yılı 3. dönem deniz çöpleri izleme çalışması gerçekleştirildi. Diriliş Koyu ve Uzunkum Sahili’nde düzenli olarak gerçekleştirilen kıyı temizlik çalışmaları ile hem bilimsel iş birlikleri hem de toplumun geniş kesimlerinin katılımıyla çevre duyarlılığı arttırılıyor.
Kocaeli Tramvay çalışmasında sökülen ağaçlar yeni yerlerinde hayat bulacak Kartepe Tramvay Hattı’nda çalışmaları sürerken bölgeden dikkatlice sökülen ağaçlar, bir sonraki dikim yerleri için hazır hale getiriliyor. Çalışma sahasından kaldırılan çimler de başka alanlarda değerlendiriliyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarıyla kent içi trafiğine nefes aldıran tramvay şimdi de Kartepe’ye uzanıyor. Önümüzdeki aylarda İzmit’ten Kartepe’ye kadar kesintisiz şekilde ulaşacak olan tramvay hattı için çalışmalar başladı. Son sürat devam eden çalışmalarda tramvay hattı için kazı işlemi yapılıyor. Bölgede kazı çalışmasından dolayı sökülen ağaçlar büyükşehirin fidanlığında bakıma alınıyor. Bakımı yapılacak, kökleri güçlendirilecek Alikahya Stadyum istasyonundan Kartepe’ye uzanacak olan tramvay hattı için bölgedeki ağaçlar Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından dikkatlice sökülüyor. Sökülüp özel bez ve aparatla Başiskele’de bulunan büyükşehir belediyesine ait fidanlığa götürülen ağaçlar, burada saksıda muhafaza ediliyor. Bir sonraki dikim yerine kadar özenle saklanan ağaçların bakımı ve budaması da yine fidanlıkta yapılıyor. Çimler başka alanlarda değerlendiriliyor Bölgedeki ağaçların yanı sıra kaldırımları ve yol kenarlarını süsleyen çimler de alandan dikkatli şekilde taşınıyor. Tramvay hattı çalışması yapılacak bölgedeki çimler, özel makine ile dikkatle sökülüyor, rulo haline getirilerek bakımları yapılmak üzere alandan alınıyor. Bakımı yapılan çimler kentin yeşil alanlarında kullanılmak üzere yeniden hazır hale getiriliyor. "Fidanlar ve çimler ziyan olmuyor" Tramvay çalışması sırasında sökülen ağaçların en iyi şekilde değerlendirildiğine dikkat çeken Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nden Ziraat Mühendisi Murat Eminoğlu, "Tramvay hattımızda sökülen fidanları tekrar saksılamaya alıyoruz. Bu fidanlar büyükşehir belediyesinin diğer projelerinde kullanılıyor. Buradaki çimleri de parklarda kullanmak üzere değerlendirmeye alıyoruz. Çimleri ve ağaçları koruyarak tekrar doğayla buluşturuyoruz" diye konuştu. "Bakımı ve ilaçlamasını yapıyoruz" Sökülen ağaçların fidanlıkta bakımının yapılarak yeşil alanlara kazandırıldığını belirten Büyükşehir Belediyesi Üretim Fidanlığı Sorumlusu Muhammed Üstün ise "Tramvay hattı çalışma sahasından sökülen bütün fidanlar buraya geliyor. Burada budandıktan sonra tekrar saksıya alınıyor. Saksılama çalışmasında karışım topraklar kullanılıyor. Bakım, sulama ve ilaçlama işlemlerinin ardından bir yıl saksıda tutuyoruz. Fidanlar saksıda kök yapısını tamamladıktan sonra Kocaeli’nin yeşil alanlarını süslemeye devam ediyor" dedi.
Konya Yeni nesil yazmakta zorlanıyor Çeşitli etkenler çocuklarda yazı bozukluğuna sebep olurken, yeni nesil yazmakta zorlanıyor. Yazı yazmanın, parmaklarda ve bileklerde küçük ve hassas kas hareketleri gibi ince motor becerisi gerektirdiğini belirten uzmanlar, küçük yaştan itibaren devamlı ekranla haşır neşir olan çocuklarda ince motor becerisi gelişmediği için zamanla çocukların yazı yazmakta zorluk çekebileceğini ve bunun da yazı bozukluğuna sebep olabileceğinin altını çiziyor. Çocukların yazı yazmakta güçlük çekmesinin ve yazı bozukluğunun altında çeşitli sebepler yatıyor. Gelişen teknoloji ile birlikte gelen yenilikler de bu süreci etkiliyor. Ekranla devamlı haşır neşir olan çocuklarda ince motor becerisinin gelişmemesi, eğitim sistemindeki çoktan seçmeli testler, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, kısa mesajlar, emojiler, görseller, eğitimdeki doküman fazlalığı gibi çeşitli etkenler yazı yazmayı zorlaştırabiliyor ve yazı bozukluğuna sebep olabiliyor. "Mavi ekranlar çocuklarda devamlı orayla haşır neşir olduğundan dolayı yazı yazması için gerekli olan el, kol becerisi gelişmiyor." Yazı yazmanın insanların duygu, düşünce ve hissiyatını simgelerle aktarma biçimi olduğunu belirten Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Yılmaz, "İnsanlar yazı yazma sürecinde sahip olduğu duyguyu, düşünceyi, fikrini simgelerle ifade etmeye çalışır. Ama yazı yazma süreci fiziksel, duyusal ve zihinsel bir beceri de gerektirir. Bu beceriler çoğu zaman öğrenciye bir takım zorluklar da çektirebilir. Bu zorluklar zamanla öğrencinin bir yazı bozukluğuna sebep olabilir. Öğrencinin yazı bozukluğuna sebep olabilecek bir takım değişkenler var, etkenler var. Bunlardan birisi mavi ekranın etkisi diyorum ben buna. Yani çocuklar küçük yaştan itibaren mavi ekranla karşı karşıya. Bu mavi ekranlar çocuklarda devamlı orayla haşır neşir olduğundan dolayı yazı yazması için gerekli olan el, kol becerisi gelişmiyor. Bu zamanla gelişmediği için de bunlara ince motor becerisi diyoruz, ince motor becerisi gelişmediği için de zamanla çocuk yazı yazmakta bir zorluk çekebilir ve bu yazı bozukluğuna sebep olabilir. Diğeri kırmızı kalem etkisi. Yani çocuk yazı öğrenirken disiplinin çok hakim olduğu, kuralların hakim olduğu ve çocuğa sert değişiklikler yaptığımız zaman bu kırmızı kalem zihniyeti dediğimiz bir inanca sahip oluyor çocuklar. Bu da yazı yazmayla ilgili bir korkuyu ortaya çıkartabiliyor. Bu korku da zamanla bir yazı bozukluğuna sebep olabiliyor. Diğer bir olay ölçme değerlendirme. Yani bizim şu anda eğitim sistemimiz çoktan seçmeli test dediğimiz ölçme araçlarına dayalı bir şekilde gerçekleşiyor. Dersler işlenirken, öğrenme gerçekleşirken daha çok öğretmenler soru çözme üzerinden bunu gerçekleştiriyor. Bu soru çözme de okuma ve işaretleme becerisi gerektiriyor. Bu okuma ve işaretleme becerisi de zamanla çocuklarda bir yazı yazma isteksizliği oluşturabilir. Bu da yazı bozukluğuna sebep olabilir" dedi. "Kısa mesajlar, emojiler, görseller fiziksel bir şekilde yazı yazmayı daha eziyetli, zorlu bir süreç haline getirebilir" Yazı yazmanın aynı zamanda bir dikkat ve konsantrasyon işi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan Yılmaz, "Şu anda okullara baktığımız zaman çocuklarımızda dikkat ve konsantrasyon bozukluğuna sahip olan öğrencilerin oranı yüzde 11 civarında. Hatta pandemi döneminde ciddi bir artış meydana geldi. Öğretmenler çocukların dikkat süresinin kısaldığını dile getiriyor. Yazı yazmak da bir dikkat ve konsantrasyon gerektirdiği için bu dikkati ve konsantrasyonu gösteremeyen öğrencilerde bir yazı bozukluğu ortaya çıkabilir. Yine sosyal medya etkisi diyorum, sosyal medya da, yapay zeka da bizim yerimize yazı yazabiliyor. Yani daha çok kısa mesajlar, emojiler, görseller fiziksel bir şekilde yazı yazmayı daha eziyetli, zorlu bir süreç haline getirebilir. Zamanla da bu çocuklarda yazı bozukluğunu ortaya çıkarabilir. Diğer bir etki doküman fazlalığı. Aslında eğitimin tedarikçileri çok fazla. Yani yardımcı ders kitapları olsun, test kitapları olsun, ana ders kitapları olsun, fotokopiler olsun hatta akıllı defterler dediğimiz uygulamalar var. Aslında bu doküman fazlalığının içerisinde çocuklar yazı yazmaya fırsat bulamıyor. Bulamadığı zaman da bu yazı bozukluğu dediğimiz olay ortaya çıkabiliyor" ifadelerini kullandı. "Yazı yazmak aynı zamanda stratejik bir olaydır" Yazı yazmanın çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan Yılmaz, "Biz yazı yazarken beynimizin bazı bölgelerinde aktivite oluyor. Öğrenme dediğimiz şey aslında beyinde meydana gelen bir kimyasal değişimdir. Yani çocuk öğrenme sürecinde yazı da yazarsa hem beyni daha iyi gelişiyor hem de öğrenmesinin niteliğini de arttırıyor. Aynı zamanda yazı yazmak anlamlı öğrenmeyi de sağlıyor. Nedir anlamlı öğrenme? Çocuk yazı yazarken kendi kelimesini, kendi cümlesini kullanıyor. Çocuk geçmişte yani yeni gelen bilgiyi geçmişte gelen bilgilerle ilişkilendirdiği için anlamlı öğrenmeyi ve derin öğrenmeyi sağlayabiliyor. Yine araştırmalar şöyle diyor; yazı yazmak aynı zamanda hatırlamayı da sağlıyor. Bu hatırlama bilgiyi hatırlama, bilgiyi geri getirme, çocuklarda ciddi bir oranda akademik başarının artmasına da sebep olabiliyor. Yine yazı yazmak aynı zamanda stratejik bir olaydır. Yani çocuğun ders işlenirken stratejik bir şekilde notlar alması hem derse katılımını arttırıyor hem de çocuk ders sürecinde gelen bilgiyi, kavramları kendi cümlesiyle ifade ettiği, yazılı bir şekilde ifade ettiği için bu akademik başarıyı, öğrenme niteliğini de artırabiliyor. En son yazı yazmak fikri bir eylemdir. Çünkü biz düşüncelerimizle yazılı bir şekilde fikri, hayatımızı, düşüncemizi ifade etmeye çalışıyoruz. Bu düşünceyi de beyni de geliştirebiliyor. Çocuklardaki tabletler, akıllı telefonlar bir şekilde gelen mesajları yani sesli mesajları kayıt altına alabiliyor. Bu kayıt altına alma zamanla çocuklarda yazı yazmaya karşı bir isteksizlik oluşturabiliyor. Hatta bu zamanla yazı bozukluğunu ortaya çıkartabiliyor" diye konuştu.
Bingöl Tek öğretmen, dört öğrenci: Köy okuluna yürek ısıtan dokunuş Bingöl’ün Yaygınçayır köyünde, genç bir kadın öğretmenin özverisiyle yeniden hayat bulan sınıf, 4 küçük çocuğun umutla dolu yolculuğuna dönüşüyor. Şeyma Nur Ataş, sevgisi ve emeğiyle köy okulunu yalnızca bir derslik değil, güven veren sıcak bir yuva haline getiriyor. Bingöl merkeze bağlı Yaygınçayır Köyü İlkokulu’nda tek öğretmen olarak görev yapan 26 yaşındaki Şeyma Nur Ataş, 4 öğrencisiyle birlikte kısıtlı imkanlara rağmen örnek bir eğitim ortamı oluşturuyor. Geldiğinde fiziki şartları yetersiz olan sınıfı kendi imkanlarıyla boyayan, halılar sererek düzenleyen genç öğretmen, öğrencilerine hem güvenli hem de sıcak bir öğrenme ortamı sağladı. Sabah erkenden okula gelerek sobayı yakarak öğrencilerini bekleyen Ataş, sıcak bir ortamda 4 öğrencisine eğitim veriyor. Yaygınçayır köyünde tek öğretmen olarak görev yaptığını belirten Şeyma Nur Ataş, "4 öğrencim var. Şuan 1 öğrencim izinli. Okula koşa koşa gelmeleri, gözlerindeki o heyecan benim için çok özel. Ben de onların mutlu olacağı, kendilerini güvende hissedeceği bir alan oluşturmak için çabalıyorum. Onların mutlu olması için elimden geleni yapıyorum. Onların mutlu olması için elimden geleni yapıyorum. En büyük amaçlarımdan biri de öğrencilerimizin şehirdeki imkanlardan mahrum kalmamasıdır. Onlara imkan oluşturmak için elimden geleni yapıyorum. Hepimizin içinde birçok yetenek gizli ama bu yeteneklerin ortaya çıkması için de bir imkan lazım. Bir öğrencimin müzik yeteneğimi fark edip, o alanda çalışmalar yapmaya başladık. Onun gözlerindeki değişimi görmek bana tarif edilemez bir mutluluk veriyor. Öğrencilerimin hata yapmaktan çekindiğini fark ettim. Hata yapmaktan korkmamaları gerektiğini, her hatanı aslında bir öğrenmenin parçası olduğunu anlatıyorum. Derslerimizde bu şekilde ilerliyoruz" dedi. "Kısıtlı imkanlarla en iyisini yapmaya çalışmak, hem beni hem de öğrencilerimi büyütüyor" Köy okulunda tek öğretmen olmanın çok yönlü sorumluluklar getirdiğini ifade eden Ataş, "Öğretmensiniz birçok rolü aynı anda üsteleniyorsunuz. Bazen sadece bir öğretmen değil, bazen abla, bazen arkadaş, bazen anne babanın yerini tutuyorsunuz. Bu çok büyük bir sorumluluk gibi görünse de aslında beni en çok iyileştiren kısmı da budur. Kısıtlı imkanlarla en iyisini yapmaya çalışmak, hem beni hem de öğrencilerimi büyütüyor. Az sayıda öğrenciler ile sosyal oyunlar kurmamız zor. etkileşimi zenginleştirmek her zaman kolay olmuyor. Bende bu sebeple kalabalık etkinlikler düzenlemeye çalışıyorum. Köy halkını davet ediyorum. Öğrencilerin velileri ile oyunlar oynatıyorum" diye konuştu. "Ekmek yapmayı da, yoğurt mayalamayı da burada öğrendim" Lojmanda kaldığını aktaran Ataş, "Ekmek yapmayı da, yoğurt mayalamayı da burada öğrendim. Burada attığım her adım, yaptığım her çalışma aslında kendi hayallerimi gerçekleştirdiğim bir yolculuk gibi. Öğrencilerimin gözlerindeki umut oldukça ben de bu mesleğin güzelliğine daha da bağlanıyorum" ifadelerini kullandı.
İstanbul Avcılar’da camiye gelen bir şüpheli namaz kılan otizmli gencin çantasını çaldı Avcılar Merkez Cami’de akşam namazı kılındığı sırada bir kişi, namaz kılan otizmli gencin çantasını ve başka birisinin diz üstü bilgisayarını çaldı. Olay, 4 Aralık Perşembe akşam saatlerinde Avcılar Merkez Mahallesi Merkez Cami’de meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, akşam namazı vaktinde camiye gelen bir şüpheli, 22 yaşındaki otizmli Emircan Şenocak’ın namaz kıldığı anları fırsat bilerek çantasını çaldıktan sonra bir kişinin de diz üstü bilgisayarını alarak kayıplara karıştı. Yaşanan o anlar ise güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Görüntülerde, camiye giren şüphelinin bir süre etrafı kolaçan ederek otizmli Şenocak’ın çantasını çaldığı ardından ise bir başka kişinin de diz üstü bilgisayarını çaldığı anlar yer aldı. Yaşanan olayın ardından ailenin şikayetçi olduğu öğrenildi. Otizmli olduğu öğrenilen 22 yaşındaki Emircan Şenocak, olayla ilgili olarak, "Çantamı çaldılar. Param içindeydi. Kartlarım içindeydi. Cüzdanım içindeydi. Namaz kıldığım sırada çaldılar. Bulunmasını istiyorum" dedi. Otizmli çocuğunun sürekli camide vakit geçirdiğini ifade eden anne Necla Şenocak, "Çocuk akşam namazına gitmişti. Bize telefon açtı, ‘Anne çantam yok’ dedi. Anneciğim dedim belki bir yere koymuşsundur bulunur dedim. Eve geldiğinde hırçınlık yaptı. Özel bir çocuk kendisi. Kendisini yatıştırmak için çok çaba sarf ettik. Çok üzgündü. Bulacağız dedik yerine parasını veriyoruz kesinlikle kabul etmiyor. Bin 600 lira vardı cüzdanda. Onun içinde nüfus cüzdanı kartları her şeyi vardı" diye konuştu. Şenocak konuşmasının devamında, "22 yaşında otizmli. Eğitimle kendisini bu hale getirdik. Kendi kendini idame ettirebiliyor. Camiye gidiyor namaz kılıyor. Benim de içim rahat oluyor. Bu bizi çok üzdü. Başka bir yerde unutmuş olsa ben bu kadar üzülmezdim. Fakat camide çocuk secdeye gidiyor, gelip çantasını alıyor. Bir de başka birisinin laptopunu alıyor" şeklinde konuştu.